2021 1 Mayıs’ını da, üzgünüz ki meydanlarda, sloganlarımızı haykırarak, mücadele içinde kutlayamıyoruz…
Taksim; Taksim Vatanına sahip çıkan Gerçek Devrimcilerin sloganlarıyla bu yıl da inleyemeyecek.
Ne günlerce süren gözaltılar, ne biber gazları, ne gaz bombaları, ne TOMA’lar engel oldu, 1 Mayıs’ı özüne uygun kutlamamıza.
Taksim’i; İşçi Sınıfımız, Devrimcilerimiz kanlarıyla sulayarak 1 Mayıs Alanı yaptılar.
O yüzden başka alan tanımayız, dedik. Tanımadık!
Ödenecekse bedel bu uğurda, öderiz, dedik. Ödedik!
Yılmadık. Yıldıramadılar. Bir biz kaldık. Vazgeçmedik. Vazgeçmeyeceğiz de!
Elimizi kolumuzu bağlayan bu afet günleri de geçecek. Doğruluklar, yiğitlikler, dürüstlükler hareketinin temsilcileri HKP’liler, 1 Mayıs’larda Taksim Vatanı için geçen yıllarda olduğu gibi kararlı mücadelelerine devam edecekler.
Biz bu ülkenin Gerçek Devrimcileriyiz. İşçi Sınıfının Kurtuluş Bilimidir bize yönümüzü gösteren. Ustalarımızdır Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı. Bizim her adımımız, bilimin emrettiği kurallar çerçevesindedir. İşçi Sınıfının Kurtuluş Bilimi, onun kurucuları ve geliştiricileri biz Gerçek Devrimcilere, Bilimin buyruğu nasıl davranmamızı gerektiriyorsa böyle davranmamızı emrediyor.
Bilindiği gibi insanlığa karşı dünya çapında saldırıya geçmiş bir ölümcül virüsle karşı karşıyayız. Yani bir doğal afetle yüz yüzeyiz. Ve geçen yıla göre mutasyona uğrayan Koranavirüs, bulaşıcılığını ve öldürücülüğünü çok daha fazla arttırmış durumda. Son 1 yılda vaka ve ölüm sayıları 10 kata kadar artmış durumda. Ve yeni mutant, genç, yaşlı, çocuk dinlemiyor.
Bu noktada bilim bize, kalabalık etkinliklerden kaçınmayı, en sıkı şekilde korunmayı, bulaşıcılığı çok artmış olan bu lanet virüsle elden geldiğince karşılaşmamayı öneriyor ve emrediyor.
Biz Gerçek Devrimciler de Namuslu Bilim İnsanlarının bu sesine kulak veriyor, 2021 1 Mayıs’ını da meydanlarda, mücadelenin şevki, coşkusu ve hazzı içinde kutlayamıyoruz… Halkımızı düşündüğümüz için, Yoldaşlarımızı düşündüğümüz için…
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
Bu kadar çok vaka ile karşılaşmamızın, bu kadar çok ölümün tek sorumlusu AKP’giller’dir. Çünkü AKP’giller, bilimin emrettiğini değil, taptıkları Para Tanrısının emrettiğini yerine getirmektedirler. O Tanrı da onlara çalmayı, çırpmayı, vurgunu, talanı emretmektedir. O Tanrı onlara; insana, hayvana, doğaya, bitkiye düşman olmayı öğüt vermektedir. O Tanrı onlara; bilimsel düşünmeyi değil, medrese kafasıyla düşünmeyi emretmektedir. AKP’giller’in taptıkları Para Tanrısı dünya menfaati için bütün değerlerin ayaklar altına alınabileceğini, bütün değerlerin yok edilebileceğini emrediyor. İşte AKP’giller bütün bu emirlere harfiyen uydukları için bugün bu felaketleri, bu acıları yaşıyoruz. Bu Para Tanrısına taptıkları için AKP’giller, Bilim İnsanlarının önerdiği 28 günlük tam kapanmayı yapamıyorlar. Çark dönsün, paralar bizlere ve avanemize aksın istiyorlar.
İşte ülkemizin en büyük şanssızlığıdır, böylesine ölümcül bir salgına AB-D Emperyalistlerinin iktidara taşıdığı AKP’giller İktidarında yakalanmış olmamız. Ama bu günler de geçecek elbet, bu Kovid-19 belası da sona erecek, AKP’giller’i de iktidara taşıyıcılarıyla birlikte Tarihin çöplüğüne göndereceğiz.
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
Bildiğimiz gibi 1 Mayıs’ın iki yönü vardır:
Birinci Yönü: İşçi Sınıfının Uluslararası Bayramıdır 1 Mayıs…
Onun birliğinin, durumunun ve çıkarlarının ve de düşmanlarının aynı olduğunun, kurtuluş için mücadelesinin de uluslararası olması gerektiğinin bir kez daha bilince çıkarıldığı gündür…
İşçi Sınıfı Hareketi işte bu nedenle uluslararası bir harekettir özünde.
1 Mayıs, İşçi Sınıfı Hareketinin en sonunda dünya çapında zafere ulaşacağının ve kendisiyle birlikte tüm insanlığı da, insanın insanı ezip sömürdüğü bu hayvanlık konağından kesince kurtarıp Gerçek İnsanlık Konağına sıçratacağının müjdesini verir.
Yani insanlık, İşçi Sınıfı yanından kurtuluşa ulaşacaktır…
İkinci Yönü: 1 Mayıs, sömürücülere karşı, insanı yük hayvanı olarak gören Parababalarına karşı, Uluslararası Emperyalistlere ve onların yerel işbirlikçilerine karşı mücadele günüdür.
ABD-AB Emperyalist Haydutlarının dünyayı kan ve ateşe boğduğu bugünlerde, 1 Mayıs’ın mücadele yönü daha da öne çıkar.
Bu tepeden tırnağa suça batmış, din maskeli bir soygun ve ihanet çetesinden başka hiçbir şey olmayan, ABD yapımı ve ABD taşeronu AKP’giller iktidarına karşı mücadele, elbette ki en öncelikli siyasi görevimizdir.
Bu görevi, büyük oranda yaşamın her alanında biz başarıyoruz. Usta’mızın dediği gibi; “ biz bir delik bulup kızıl soluğumuzu halka”, ulaştırıyoruz. İşçi Sınıfı Cephesinde tek Devrimci Sınıf Sendikası Nakliyat-İş aracılığıyla, Hukuk Cephesinde korkmadan, yılmadan, bıkmadan Organize Suç Örgütünün üzerine giden Halkçı Hukukçularımız aracılığıyla, Gençliğimiz, Kadınlarımız aracılığıyla gerçek muhalefeti biz yapıyor, mücadeleyi biz veriyoruz. Çünkü Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı bize bunu öğütlüyor:
“(…) Lenin’in şu sözünü hiçbir vakit unutmayalım: ‘Güçlük İmkânsızlık değildir’. Ve imkân, yani maddi ve tarihi şartlar, zemin zaman olduktan sonra ise, güçlük, devrimci yaylımımızı genişleten bir yay, heyecanımızı on misli eden bir kamçı, hıncımızı bileyen bir idman yerine geçer ve bizi daha güzel şahlandırır.”
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
İşte biz bu bakış açısıyla bakıyoruz, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü 1 Mayıs’lara:
1 Mayıs; Zalimin zulmüne karşı mücadele günüdür.
1 Mayıs; İnsan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğu Halklarına yönelttiği saldırılara karşı mücadeleyi daha da yukarılara taşıma ve “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!”, deme yürekliliğini gösterebilme günüdür.
1 Mayıs; İnsanlığı Ortaçağ karanlığına götürmeye yeminli ve AB-D Emperyalistleriyle etle tırnak gibi kaynaşmış, o güruhun her daim müttefiki olmuş Muaviye-Yezid İslamcılarına, günümüzdeki adıyla CIA İslamcılarına karşı mücadele günüdür.
1 Mayıs; Bin yılı aşkın bir süredir kardeşçe yaşamış, Tarihin en kritik momentlerinde zalime karşı birlik olmuş Türk ve Kürt Halklarının düşmanlaştırılmasına karşı gerçek Devrimci Çözüm olan, Edirne’den Çin Sınırına kadar Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti şiarını haykırma günüdür.
1 Mayıs; AB-D Emperyalistlerinin iktidara taşıdığı, BOP Eşbaşkanı yaptığı AKP’giller’in emekçi halkımıza karşı pervasız saldırılarına karşı birlikte mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; AB-D Emperyalistlerinin emirleri doğrultusunda özelleştirme adı altında yürütülen, Kuvayimilliye yadigârı kamu mallarının peşkeş çekilmesine karşı direnişi ve mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; İşçi Sınıfımızın örgütsüzlüğünün, dağınıklığının ve Parababalarının zulmüne örgütlü ses çıkartamamasının en önemli sebeplerinden biri olan sarı sendikacılığa karşı da mücadeleyi yükseltme günüdür.
1 Mayıs; Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyebilmek için, sonunu düşünmeyen kahramanlar olabilmek için, Cesaret Vatanını, AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışlarının saldırılarının yoğunlaştığı ve pervasızlaştığı bugünlerde daha da genişletme günüdür.
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
Koronovirüs belasının en tepe noktasını yaşıyoruz bugünlerde. Hayatını kaybeden insanlarımızın sayısı resmi rakamlara göre bile 40 binlere dayanmış durumda. Vaka sayıları 50 binlerin altına düşürülemiyor. Bugüne kadar bu salgına karşı en ön cephede canını dişine takarak mücadele veren çok sayıda doktor, hemşire ve sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
AKP’giller, Koronavirüs pandemisi sürecinde İşçi Sınıfımızı ve Emekçi Halkımızı kendi derdiyle baş başa bıraktı. Alınması gereken tedbirleri almadılar. Gerçekleri halkımızdan gizleyerek Koronavirüs tehlikesini küçük göstermeye çalıştılar. Her normalleşiyoruz dediklerinde salgın pikler yaptı. Her aşı bulduk dediklerinde yalan söyledikleri ortaya çıktı. Her aşı getirdik, halkı aşılayacağız dediklerinde aşıların kaybolduğu, anlaşmaların yapılmadığı ortaya çıktı. Basit bir maske dağıtmayı bile becermeyen Ortaçağcı kafalardan bunları becermesi de beklenemezdi zaten.
Koronavirüs pandemisini Parababaları ve AKP’giller fırsata çevirdiler. Hiç ara vermeden vurgunlarına, talanlarına devam ettiler. Kadınlarımıza sınırlı da olsa güvence getiren İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiler, Kanal İstanbul’u yeniden gündeme taşıdılar, Montrö’yü tartışmaya açtılar, Yunanistan Devletine sunulan adalarımızın sayısını 20’ye çıkardılar.
Yüzde 30’ları bulan işsizlik oranları, fırsat buldukça açıkladıkları ekonomik paketlerinin kim için ne kadar “başarılı” olduğunu göstermektedir.
Çaresiz kalan, sokağa atılan, dükkânını kapatmak zorunda kalan, ücretsiz izne gönderilen insanlarımızın bir kısmı intiharı seçerek yaşamlarına son verdiler.
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
Bu pandemiden bir an önce çıkabilmek için bu süreçte alınması gereken acil önlemler şunlardır:
– Bilim insanlarının sesine kulak verip 28 günlük tam kapanmanın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
– Acil üretim ve hizmetler dışındaki tüm hizmet ve üretim faaliyetlerine ara verilmeli ve işçiler ücretli izne çıkartılmalıdır. Bu süreçte çalışmak zorunda kalan acil üretim ve hizmet sektöründeki işçiler için tam korunma önlemleri alınmalıdır.
– Kimse işsiz kalmamalı, herkesin maddi ihtiyaçları karşılanmalı, ücretsiz halk sağlığı hizmeti sağlanmalıdır.
– Hiç zaman geçirmeden bütün Halkımız aşılanmalıdır.
Sevgi ve saygıdeğer halkımız;
Biliyoruz ki bütün bu talepleri; merkezine insanı değil parayı, rantı koyan AB-D Emperyalistleri yapımı bir Organize Suç Örgütü olan AKP’giller’in karşılamasını beklemiyoruz. Bütün bunları karşılayacak olan Halkın İktidarıdır.
İşte Partimiz HKP bunun mücadelesini vermektedir.
1 Mayıs Marşımızın dediği gibi;
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından.
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
O mutlu günleri getireceğiz.
Zafere kadar daima!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Taksim Mücadelemiz!
27.04.2021
Halkın Kurtuluş Partisi
(HKP)
Genel Merkezi