Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Ey insanlığın yarısı olan kadınlar!

Uyanın, harekete geçin, savaşın! Zafere doğru koşun!

Kadınlar, sömürüye dayanan bütün toplumlarda aşağı görülür, maskaraya çevrilir, ayaklar altına alınır.

Günümüz tekelci kapitalist düzeninde milyonlarca yoksulun karşısında bir avuç Parababasının rezilcesine lüksü bulunmaktadır. Bir tarafta bu bir avuç Parababasının lüksü büyürken, diğer tarafta işsizlik, kısıtlamalar, hacizler, işten çıkarılmalar yayılmaktadır. Evet, milyarderler vardır ve fakat zenginliklerinin ve lükslerinin kökeni milyonlarca kadın ve erkek işgücünün yarattığı artıdeğerin sömürülmesidir. En rahat kazancı da emekçi kadınların ve çocukların kanından toplayan sömürgen sınıfların cinayetidir bu durum.

Nasıl da güzel ifade etmiş daha 15’inde genç bir kadın, bu kanser düzenini: “Oldukça az sayıda insan muazzam miktarda para kazanma fırsatlarını kaybetmesin diye medeniyetimiz feda ediliyor. Benimki gibi ülkelerde yaşayan zengin insanlar lüks içerisinde yaşayabilsin diye biyosferimiz feda ediliyor. Birkaç kişinin lüksünü ödeyen şey birçok kişinin acısıdır.”(https://www.kurtulusyolu.org/yoktur-orgutlu-insani-yenecek-guc/)

Milyonlarca kadın, yaşlı, çoluk çocuk, asgari geçim olanaklarından yoksun, açlık sınırının altında bir yaşam sürmektedir. Milyonlarca kadının ve ailenin büyük bir sıkıntı içinde yaşamaları kabul edilemez. Buna kim isyan etmez!

Demokratik ve sendikal haklar iyice ayaklar altına alınmıştır. İktidar, işverenlerin koruyucu kalkanı olmuş, grevci ve direnişçi işçilerin üzerine polis gönderilmiş, grevler yasaklanmıştır. Meclis, iktidarın yasadışı uygulamalarının noteri haline getirilmiş; kararlar, hiç kimseye danışılmadan ve gerçek bir tartışma ortamı olmadan, doğrudan doğruya sözde Devlet Başkanı tarafından alınmaktadır. En ufak bir basın açıklamasına izin verilmemekte, yasalara aykırı bürokrat genelgeleriyle yasaklar koyulmakta; gazla, copla kadın, çoluk çocuk demeden tüm muhalif eylem ve etkinliklere saldırılar gerçekleştirilmektedir.

Emperyalizm, ne günümüz kadınının ve erkeğinin kanı canı pahasına elde ettiği haklarına, isteklerine ne de sonraki kuşakların geleceğine değer verir. Buna kim isyan etmez!

Bu nedenle kadınların toplumsal ve politik yaşama etkin bir biçimde katılmaları, demokratik hakların herkes için kazanılmasından ayrı tutulamaz.

Kadınlar politik topluma aittir.

Kadınların toplumda ilerlemesi, onların toplumsal ve politik yaşama etkin bir şekilde katılması ile gerçekleşir. Bu, o toplumun da ilerlemesi demektir. Hatta toplumsal ilerlemenin olmazsa olmazıdır.

Kadınların eşitliğinin ilk koşulu çalışma hakkıdır. Çalışan kadın, ekonomik bağımsızlığını elde edecek ve haksızlıklara isyan edecektir. Örgütlenecektir. Sömürüye karşı çıkacaktır: Hem erkeklerle beraber içinde yaşanılan toplumun yarattığı sınıfsal sömürüye hem de insanlığın diğer yarısı erkek cinsiyeti tarafından alt edilmesinden kaynaklı erkeğin sömürüsüne.

Emekçi kadınların içine düşürüldüğü bu çifte sömürü dehlizinden kafasını dışarıya çıkarması; daha fazla özgürlük ve hak sahibi olması ülkemizdeki, Finans-Kapital+Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı iktidarından beklenemez. Kadınlarımızın politik yaşama, ekonomik yaşama katılması şöyle dursun, en basit demokratik haklardan yararlanması bile Parababalarının kabul edemeyeceği şeylerdir. Ailede dahi esamisi okunmaz kadının. Zevk vermekten, çocuk yapmaktan, sofra kurmaktan başka bir işe yaramadığı bakış açısıyla, çağdaş köle rolü biçilmiştir kadına. Zira onlar, ülkemizi Ortaçağın karanlığına götürmeyi amaç edinmişlerdir. Kadınımıza düşen pay ise bu karanlığın dehlizleridir. Ortaçağcı emellerini gerçekleştirebilmek için halkımızın aklını-bilincini Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamı ile inmelendirirken, yaratılan cehennemin kurbanları yine emekçi kadınlarımız oluyor. Çürümüş, kokuşmuş, ahlâksız düzenlerini kadın=namus ezeli denklemi üzerinden sürdürüyor bu Tarihin en eski, en asalak, en gerici sermaye sınıfı Tefeci-Bezirgân Sermaye.

İşte bu yüzdendir kadın cinayetleri, çocuk gelin vakaları. Bu karanlık toplum biçiminde kadının adı ve yeri yoktur. Kadının ve çocuğun… Bu yüzdendir tarikatların cehennemi yurtlarında erkek çocuk tecavüzleri. Bunlara nasıl isyan edilmez!

Ortaçağcı Gericiliğin ülkemizdeki temsilcisi, Muaviye-Yezid İslamcısı AKP’giller iktidarının gelecek günler için tasarladığı şeriatçı düzene karşı etkin bir mücadele vermezsek; kadın olarak çalışamayacak, seçme ve seçilme hakkına sahip olamayacak, eğitim-öğretim hakkından yoksun bırakılacak, İran’da, Afganistan’da olduğu gibi kara çarşafların altından dünyayı görebileceğiz.

Kadının elde ettiği haklarından mahrum kalması tam anlamıyla bir faciadır. İşte bunun için daha çok mücadele etmeliyiz. Bizi paçavraların altında, paçavra kadar değerimizin olmadığı bir ülke bekliyor bu gerici gidişe dur demezsek.

İsyan edildi! İsyan ediyoruz!                                                                                     

Tüm bu Ortaçağcı ve Kapitalist baskılar karşısında uyanan, harekete geçen, savaşan ve zafere koşan, zafer kazananlar oldu elbette. Çok bedel ödendi. Bugün kutladığımız Dünya Emekçi Kadınlar Günü, işte bu bedel ve zaferin hediyesidir bize. Eşit işe eşit ücret ve 8 saatlik işgünü talepleri ile fabrikada direnişe geçen New Yorklu dokuma işçisi kadınların üzerine polis ve işverenlerce kapatılan kapılar kilitlendi ve çıkan yangında 129 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti. Ve 1910’da 8 Mart, Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart 1857’de katledilen bu kadın işçileri anmak ve mücadele günü olarak kutlanmak üzere 2. Enternasyonal’de, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak oybirliğiyle kabul edildi.

Yani bugün, 8 Mart Günü, Emekçi Kadınların Günü.

Kadınlar, “Dünya Kadınlar Günü” aldatmacası başta olmak üzere, tüm kadınların aynı şekilde eşitsizliklere tabi olduğuna inandırılmak isteniyor. Sözde bir milyarder eşi ile bir tekstil işçisi kadın olarak aynı koşullar içinde yaşıyorlar. Bu iddia son derece ciddidir, tehlikelidir, yalandır ve saçmadır. Çünkü amaç bu, kadınların ekonomik ve siyasi haklarını almaları için verecekleri savaşa katılmalarını durdurmak amacıyla bölücü bir girişimdir.

Aynı şekilde, kadınların mücadelelerini erkeklere karşı yöneltmek üzere kurgulamak da -ki bu Feminizmdir– Parababalarının mücadeleyi bölmek ve gerçek sorumluları yani kendilerini gözden uzak tutmak için ortaya attığı burjuva akımıdır. Bu bakış açısı kadın davasına zararlıdır.

Haksız savaşlara ve sefalete sebep olanlarla, sözde kadın mücadelesi veren burjuva akımlarla etkili bir biçimde savaşmak için kadınlar, yollarını Marksizm-Leninizm ışığıyla aydınlatmalıdır.

İşte biz Kurtuluş Partili Kadınlar, tüm erkek ve kadınların yaşamını köklü bir şekilde değiştirmek, bütün haksızlıkları ortadan kaldırmak, her erkeğin ve kadının yaşamını özgürce belirleyip gerçek anlamda kendi kaderini tayin edebilmesi amacını güderiz.

Bunun adı; sömürüye karşı çıkan İşçi Sınıfı davasını yüceltmek, zafere ulaştırmaktır.

Bunun adı; insanın insanı sömürmediği bir dünyayı yeniden yaratmaktır. Bunun adı Sosyalizmdir.

Ve bu mücadele Kadın olmadan asla başarıya ulaşamaz. Kadın ve ana olduğu için işe alınmayan, işten atılan, fabrikalarda, atölyelerde, imalathanelerde daha az ücretle çalıştırılan kadınların, Tefeci-Bezirgânların elinde inim inim inleyen kadın tarım işçilerinin, köylü kadınların, bürolarda, mahallelerdeki kadınların çıkarlarını her geçen gün daha da fazla korumalıyız; daha da geliştirmek için yılmadan mücadele etmeliyiz.

 Bunun için Kurtuluş Partili Kadınlar;

Direnişin en hassas anında, en kararlı ve dik duruşlarıyla, karşı gelişleriyle Real Market-Media Markt, Uyum-Makro Market, Metro Market, Reysaş/TüvTürk istasyonlarında çalışan başta kadın işçiler olmak üzere direnişçi işçilerin mücadelesini saygıyla selamlarlar.

Bunun için Direnişçi eşlerinin arkasında dağ gibi duran, onlara maddi manevi destek olmak için mücadele eden kadınları gururla kucaklarlar. Onlarla etle tırnak olurlar.

Çünkü kadınlar, bizim kadınlarımız Kara Fatma’ların, Şerife Bacı’ların, Nene Hatun’ların, Halime Çavuş’ların, Tayyar Rahmiy’lerin, Çete Emir Ayşe’lerin, Gördesli Makbule’lerin, Binbaşı Ayşe’lerin, Nezahat Onbaşı’ların mücadele ruhuna sahip İkinci Kurtuluş Savaşçılarıdır.

Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’nı nihai sonucuna ulaştırıp Halkın İktidarını erkekle el ele omuz omuza kuracak olan işte bu kadınlardır… İkinci Kuvayimilliyeci Kadınlardır!.. 08.03.2019

 

Ne mutlu direniş boylarında tarih yazan kadınlarımıza!

Ne mutlu Kurtuluş Partili Kadınlara!

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Kurtuluş Partili Kadınlar