Yargının, içine düşürüldüğü şu içler acısı duruma bakar mısınız bir?..

Yargının, içine düşürüldüğü şu içler acısı duruma bakar mısınız bir?..

Bilindiği gibi, Die Welt Muhabiri, Alman ajanı Deniz Yücel, ani bir değişiklikle tahliye edildi. Yurtdışı çıkış yasağı filan da konmadı. Alman Devleti art arda gönderdiği iki özel uçaktan biriyle hemen alıp götürdü ajanını.

İşin hazin tarafı nedir, biliyor musunuz?

Mahkeme, tahliye kararını 16 Şubat’ta verdi. Fakat Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, bu kararın verileceğini iki gün önce, yani 14 Şubat’ta netçe biliyor ve Almanya’nın İstanbul Konsolosu Georg Birgelen’e bildiriyor. Bu şahıs, o an Güney Almanya’da tatilde, kayak yapıyor.

Diyor ki Dışişleri Bakanı; “Derhal tatilini kes ve İstanbul’a dön! Deniz Yücel tahliye edilecek, onu özel uçakla al ve buraya getir.”

Aynen de böyle oluyor, söylenenler yapılıyor.

Konuyla ilgili haberi okuyalım, isterseniz:

***

Deniz Yücel’in tahliye edilmesinin perde arkası

Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in “sürpriz” tahliyesinin perde arkasındaki diplomasi trafiğine dair çarpıcı iddialar ortaya atıldı.

Süddeutsche Zeitung gazetesinde “Gabriel Yücel Olayı’nda nasıl arabuluculuk yaptı” başlığıyla yer alan habere göre, Deniz Yücel’in serbest bırakılması konusundaki diplomasi trafiğinin bizzat Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel tarafından yürütüldüğü ayrıntılı olarak yazıldı.

Evrensel’den Yücel Özdemir’in Alman basınından aktardığı habere göre; geçen hafta içinde Alman Bakan Gabriel iki kez gizlice Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. İlk görüşme, Erdoğan’ın Vatikan’a yaptığı ziyaret sırasında Roma’da yapıldı. Almanya’dan sessizce Roma’ya geçen Gabriel, Erdoğan’ın kaldığı otele gece giderek kendisiyle görüştü. Erdoğan diğer gün sabah Papa ile biraraya geldikten sonra Türkiye’ye döndü.

Roma’daki görüşmede Gabriel’in Erdoğan’a Deniz Yücel’in serbest bırakılması durumunda Türkiye-Almanya ilişkilerinin normalleşeceğine dair söz verdiği ifade edildi. Ancak, Türkiye tarafı daha sonra Gabriel’i ayrıntıları görüşmek üzere İstanbul’a davet etti. Şubat ayının ikinci haftasında gizlice İstanbul’a giden Gabriel bir kez daha Erdoğan ile bir araya gelerek Deniz Yücel’in serbest bırakılması durumunda atılacak adımların ayrıntıları ele alındı. Süddeutsche Zeitung’daki haberde, bu görüşmenin ardından Deniz Yücel’in serbest bırakılması için Türkiye tarafından adımların atılmaya başlandığı belirtildi.

DENİZ YÜCEL’İN BİRKAÇ GÜN İSTANBUL’DA KALMASINA İZİN VERİLMEDİ

Gazetenin haberine göre, Deniz Yücel bırakıldıktan sonra eşiyle birlikte birkaç gün İstanbul’da kalmak, evini toparlamak istiyordu. Ancak, bu yeniden gözaltına alınma riski doğurabileceği gerekçesiyle kabul edilmedi. Özellikle Türk tarafının ülkede yeni bir tartışmaya yol açacağından ötürü Yücel’in kalmasına sıcak bakmadığı kaydedildi. Deniz Yücel’in serbest bırakıldığı gün Gabriel’in özellikle yetkili mahkemeye teşekkür etmesi, süreci hızlandırmasından kaynaklandığı belirtiliyor. Deniz Yücel’in ifadesi görüntülü sistemle alınarak serbest bırakılmasına karar verildi. (https://odatv.com/deniz-yucelin-tahliye-edilmesinin-perde-arkasi–17021814.html)

***

İki gün önce özel uçak tutuldu, Die Welt çalışanları bilgilendirildi; Deniz Yücel nasıl serbest kaldı?

Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in nasıl serbest bırakıldığına ilişkin ayrıntılar ortaya çıktı. Cezaevinden çıkışından uçağa binişine kadar yaşananlar basına yansıdı. Dpa’nın haberine göre Yücel için Almanya Dışişleri Bakanı Sigmur Gabriel’in talimatıyla 14 Şubat’ta Başkonsolos Georg Birgelen’in tatilini yarıda keserek, özel bir uçakla İstanbul’a gideceği başkent Berlin’e döndü. Deniz Yücel’in de bu uçakla Almanya’ya dönmesi planlandı.

Birgelen, İstanbul’a dönerken Yücel’in eşi Dilek Mayatürk Yücel ve avukatı Veysel Ok da konsolosluk görevlileri tarafından bilgilendirdi. Tahliye olabileceği haberini alan Die Welt gazetesi çalışanları ve Deniz Yücel’in yakın arkadaş çevresi de İstanbul’a geldi.

Alman haber ajansı dpa, Türkiye’de bir yıl tutuklu kalan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in nasıl serbest bırakıldığına ilişkin ayrıntılara yer verdi. Yücel’in Silivri cezaevinden tahliyesinin yüksek güvenlik önlemleri altında gerçekleştiği ve başta Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu Georg Birgelen olmak üzere Yücel’e eşlik eden Alman diplomatların heyecan dolu anlar yaşadığı ortaya çıktı. Haberde Yücel’in Almanya’ya gelmediği de belirtildi.

Haber ajansı dpa’nın edindiği bilgilere göre Deniz Yücel’in serbest kalacağına ilişkin ilk işaret 14 Şubat’ta geldi. Habere göre 9 Şubat’ta Almanya’nın tatil bölgesi Lech am Vorarlberg’te kayak tatiline giden ve 20 Şubat’ta da cezaevinde Yücel’i ziyaret izni olan Başkonsolos Birgelen, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bürosundan gelen bir mesajla tatilini yarıda kesti. Gabriel’in bürosundan Birgelen’e Yücel’le ilgili bir hareketlenme olduğu bilgisi aktarıldı ve en hızlı şekilde İstanbul’a geri dönmesi istendi. Birgelen, 14 Şubat’ta Lech am Vorarlberg’i terk ederek özel bir uçakla İstanbul’a gideceği başkent Berlin’e döndü. Deniz Yücel’in de bu uçakla Almanya’ya dönmesi planlandı.

Yakın çevresi bilgilendirildi

Ancak İstanbul’daki mahkemeden çıkacak karar beklendiği için Aerowest firmasına ait uçağın havalanması gecikti. Konsolos Birgelen de daha önce ulaşabilmek için tarifeli bir uçakla İstanbul’a hareket etti ve İstanbul’a iner inmez Silivri’ye geçti. Birgelen, İstanbul’a dönerken Yücel’in eşi Dilek Mayatürk Yücel ve avukatı Veysel Ok da konsolosluk görevlileri tarafından bilgilendirdi. Tahliye olabileceği haberini alan Die Welt gazetesi çalışanları ve Deniz Yücel’in yakın arkadaş çevresi de İstanbul’a geldi.

Öte yandan habere göre Yücel’in, Türkiye’de kalması halinde yeniden tutuklanabileceği ihtimali ve benzer vakaların olması nedeniyle bir an önce Türkiye’den ayrılması arzu edildi.

  1. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nden beklenen tahliye haberi ise 16 Şubat Cuma günü öğleden önce geldi. Almanya Dışişleri Bakanlığı da tahliye kararını doğrularken Münih Güvenlik Konferansı’nda bulunan Dışişleri Bakanı Gabriel de Deniz Yücel’in ülke dışına çıkış izni olduğu bilgisini verdi.

Ancak Deniz Yücel’in tahliye olduktan sonra hemen havalimanına gitmek istemediği, önce İstanbul Beşiktaş’taki evine uğramak istediği belirtildi. Sıkı güvenlik önlemleri altında Beşiktaş’taki evine götürülen Deniz Yücel, burada arkadaşlarının çektiği ve sosyal medyada paylaşılan görüntülü açıklamasını yaptı. Deniz Yücel, bu videosunda neden tutuklandığını ve neden serbest bırakıldığını bilmediğini söylemişti.

Almanya’ya gelmedi

Ajans haberinde Deniz Yücel’in evindeyken Başkonsolos Birgelen’in huzursuz anlar yaşadığı ve Deniz Yücel’in bir an önce uçağa binmesini istediği kaydedildi. Yücel’in Birgelen’in uyarıları ile kedisini de yanına alarak, arkadaşları ile birlikte uçağa binmek için yola çıktığı belirtildi. Haberde havalimanına giderken Yücel’le Alman diplomatların nereye gidileceğini tartıştığı da aktarıldı. Bunun üzerine Deniz ve Dilek Yücel’in cezaevinde evlendiği ve henüz balayı yapmadıkları için arkadaşları ile birlikte balayına gitmelerinin kararlaştırıldığı aktarıldı. Ancak uçağın Berlin’e uğraması ve Alman Dışişleri Bakanlığı diplomatlarının Berlin’de inmesi üzerinde anlaşıldığı ifade edildi. Uçaktan hiç inmedikleri belirtilen Yücel, Yücel’in eşi ve arkadaşlarının güneyde, güneşli bir yere gittikleri belirtildi. Deniz Yücel de cumartesi günü Twitter’dan “Almanya’da değilim, dostlarımın arasındayım” mesajını paylaşmıştı. (http://t24.com.tr/haber/iki-gun-once-ozel-ucak-tutuldu-die-welt-calisanlari-bilgilendirildi-deniz-yucel-nasil-serbest-kaldi,564605)

***

Tüm bu rezaletler yaşanırken, birileri kalkıp da hâlâ “Bağımsız yargı”dan söz edebiliyorsa, söylediğine kendisi bile inanıyor mudur acaba?

Kuşkusuz inanmıyordur…

Ayın 16’sında verilecek tahliye kararını, Alman Bakan 14’ünde adı gibi biliyor. Ve Konsolosuna, ajanın meslektaşlarına haber ulaştırılıyor, hepsi birden İstanbul’a gelip mevzileniyor.

İşte Türkiye’nin içine düşürüldüğü hazin durum budur, arkadaşlar…

Yargısı ve siyasileri bu halde olan bir devlete dünyada kim saygı duyar?

Oysa ne demişti, Kaçak Saray’da mukim AKP’giller’in “Büyük Reisi” Tayyip?

Görelim:

***

Videonun tapesi:

Sunucu: Vermeyeceğiz.

Tayyip Erdoğan: Kesinlikle. Ben bu görevde, bu makamda olduğum sürece asla. İşte, bir tane geldi ya, bunu bizzat kendisi istedi. Ve o ara, şimdi hemen şurada Almanya’nın rezidansı var, Konsolosluğu. Meğerse orada yatıyormuş ya… Denize nazır… Bir ay orada ağırladılar.

Dedim ki, sayın Merkel, önce çıksın, yargılansın, herhangi bir şeyi yoksa, bizim mahkemelerimiz sizin mahkemelerinizden daha adildir, dedim. Bir şey diyemedi o gün.

Neyse, daha sonra geldi, mahkemeye çıktı ve mahkeme tutukladı. Şu anda içeride.

Sunucu: PKK ile ciddi bir bağından söz ediliyor.

Tayyip Erdoğan: Tabiî canım, kesinlikle. Elimizde görüntüler, her şey var. Ve bu tam bir ajan terörist bu. Yani gazeteciler piru pak değil ki, sizleri tenzih ederim. Ama bunlar böyle, gazetecileri böyle piru pak göstermeye çalışıyorlar.

Kime bunları yutturacaksınız ya?..

Biz kimlerin ne yaptığını görüyoruz. Fikriyle, düşüncesiyle, kalemiyle, hakikaten toplumlara gerçekten yön veren insanlar, başımız gözümüz üstüne. Her türlü desteği vermeye hazırız. Ama kalkıp da benim ülkemiz Kandil’den tehdit edecek, bölecek, burada ajanlık yapacak tiplere de gereği neyse, yasaların emrettiği çerçevede bunu da yaparız. (https://www.youtube.com/watch?v=Bi_qFieRsmc)

***

Şimdi soralım bakalım:

Ne oldu, Hafız?

Sen o makamdasın hâlâ. Ama “ajan terörist”, Alman Ajanı salıverildi. Hem de ülke dışına çıkış yasağı filan konmadan…

Özellikle böyle bir yasak konmadı ki, bir an önce çıkıp gitsin…

İşte emperyalist ağababalar, söylediğini böyle yalayıp yuttururlar adama.

Yazık ki ne yazık…

Arada olan, ülkemize oluyor, Halkımıza oluyor. Çünkü bu utanç verici işleri yapan, yargıyı da, devleti de bu hallere düşüren kişiler; Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eder görünüyorlar.

Bu utanç yıllarının da, bu ihanet yıllarının da bir sonu olacak elbet. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

24 Şubat 2018

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı