AB-D Emperyalistlerinin tezgâhladığı 12 Eylül Faşizminin, gençliği apolitikleştirmek, örgütlenmelerini engellemek ve bilimin yuvası olan üniversitelerimizi Ortaçağcı gerici zihniyet içerisine hapsetmek için kurduğu YÖK’ün 38. yılı.
AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin gençliğe kazandırdığı sınırlı da olsa özgürlük ortamını yok etmek, gençliğin Devrimci Düşüncelerle tanışmasını engellemek, gençliği Eğitim Hayvanına dönüştürmek için kurdular YÖK’ü.
Üniversiteler; Lenin Usta’nın: “Çünkü öğrenciler, aydınların en duyarlı tepkide bulunan bölümüdür ve aydınlar, tüm toplumda sınıf çıkarlarını ve siyasi gruplaşmaların gelişmesini en bilinçli, en kararlı ve en doğru biçimde yansıtan ve ifade eden bir kesimdir.” (Lenin, Gençlik Üzerine) sözünde önemini ve karakterini vurguladığı gibi, biz öğrencilerin eğitim yuvalarıdır.
İşte YÖK “aydınların en duyarlı tepkide bulunan bölümü” olan gençliğin tepkisini ortadan kaldırmak için aydın gençliğin başına bela edildi.
Ve ne acıdır ki; YÖK büyük oranda kuruluş amacına ulaşmış durumda.
Bugün üniversitelerde, devrimci, bilinçli ve bilimi rehber edinen gençlerin egemenliği ve ağırlığı yok artık. Artık egemen olan güç AKP’giller iktidarının ürünü dindar ve kindar gençlik. Ve bunların başlarında bulunduğu topluluklar ve gerici dernekler, AKP’giller tarafından atanan rektörlerin destekleriyle çalışmalar yapmakta, dolayısıyla Ortaçağ Gericiliğinin önü alabildiğine açılmaktadır. Üniversite okumak için gelen halk çocukları barınsın diye yapılan yurtlarda ise, Kontrgerillanın özel örgütü MHP’li faşistler barındırılmaktadır.
İşte üniversitelerde en ufak bir ilericiliğin bile önünü kesmek için, Ortaçağcı Gericiler ile Modern Gericilerin önünü açan suç örgütüdür YÖK. Kurulmasından itibaren demokrat, yurtsever öğretim görevlileri görevden uzaklaştırılmış ve boşalan üniversite kürsülerine Amerikancı, Ortaçağcı, her fırsatta Bilimsel Sosyalizme saldırmaya yeminli sözde öğretim görevlileri doldurulmuştur.
Amacı; üniversiteleri gericileştirmek, bilimden uzaklaştırmak, niteliksiz hale getirmek olan 12 Eylül Faşist Darbesinin ürünü YÖK, şimdilik ertelemiş olsalar dahi, geçtiğimiz günlerde 14 bölümün üniversitelere yetenek sınavı yerine merkezi yerleştirme ile alınmasına yönelik bir ön karar aldı. Üniversitelerin “Çizgi film, grafik, grafik resimleme ve baskı, grafik tasarım, moda giyim tasarımı, moda tasarımı, moda ve tekstil tasarımı, rekreasyon, spor bilimleri, spor yöneticiliği, tekstil, tekstil geliştirme ve pazarlama, tekstil tasarımı, tekstil ve moda tasarımı” bölümlerine girmek için daha önce her üniversitenin açtığı yetenek sınavlarına girip bu bölümlere yerleşenler, artık merkezi olarak yapılan üniversite sınavlarına göre yerleştirilecek.
Alınan bu karar gözler önüne sermektedir ki; eğitim programı doğrudan bu bölümlere yönelik olan ve üniversite sınavına yönelik bir ders programına sahip olmayan meslek liselerinden mezun yetenekli öğrencilerin, aldıkları eğitimler doğrultusunda yükseköğretim kurumlarına yerleşmesi zorlaştırılmaktadır.
Görüldüğü gibi YÖK sanata, spora, ilericiliğe ve biz üniversite gençliğine amansızca hiç dinlenmeden saldırmaya 38 yıldır devam etmektedir.
Peki, tüm bu karanlığa ve baskılara karşı gençlik, olduğu yerde saymaya devam edecek, tüm bu olanlara boyun eğecek ve harekete geçmeyecek midir?
Elbette bunun cevabı HAYIR olacaktır.
Bizler Kurtuluş Partisi Gençliği olarak her zaman gericiliğin ve faşizmin karşısında dimdik durduk, durmaya da devam ediyoruz. Yıllar öncesinden gördük biz kindar ve dindar bir gençliğin yetiştirildiğini. “Ne Cemaat Yurdu Ne Tarikat Evi İnsanca Yaşanacak Yurtlar İstiyoruz” diyerek İstanbul’dan Ankara’ya yürüdük ve gittiğimiz her yerde, bunların gerçek yüzlerini ortaya döktük ve dökmeye de devam ediyoruz.
Peki, bizler nasıl bir eğitim sistemini savunuyoruz?
“Eğitim DEMOKRATLAŞTIRILACAK. Ezberciliğe değil, güçlükler karşısında çözüm yolları bulma, yani bellek yerine zekâyı işletme prensibi, öğretim ve eğitimin baş prensibi olacak. Ölçü alınarak, kişiye özel, el yapımı ayakkabı üretir gibi, her öğrencinin kişiliğini ezmeyen eğitim güdülecek.
“Fazla diplomalı bize gerekmez” kaygısı ile, SINAV’lar öğrenci “turnikesi”, ya da salhanesi (mezbahası, kesimevi) haline sokulmayacak. Dönen (başarısız) öğrenci oranı; öğretmenin, öğretim sisteminin ve öğretim araçlarının nitelikleriyle kıyaslanacak ve başarının yükseltilmesi için, saptanan eksiklikler ya da yanlışlıklar hızla giderilecek.
“Öğretimin her kademesine her yaş ve cinsiyetten herkes sınav vermek şartı ile girip belge alabilecek. Her yerde HALK ÜNİVERSİTELERİ kurulacak.
“Öğretim ve Eğitim, biçimi ve içeriğiyle LAİKLEŞTİRİLECEK.
“Anadilde eğitim serbest olacak. Devlet ve diğer kamu yönetimleri bu konuda üzerlerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirecek.
“Yabancı dilde eğitim yasaklanacak. Eğitim bütünüyle bir kamu görevi olacak. Eğitimden para kazanma yasaklanacak. Herkese eşit, parasız eğitim imkânı sunulacak.”
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, örgütlü mücadele ile bütün bunların kazanılacağına inanıyoruz:
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, Kahraman Gerilla Che’nin tanımlamasıyla insan soyunun en büyük düşmanları ABD-AB Emperyalistlerine karşı mücadeleye hiç ara vermeden devam ediyoruz.
AB-D Emperyalistlerine ruhlarını satan yerli satılmışlara karşı mücadele de hiç hız kesmedik.
Ve ant olsun ki;
AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların birlikte aydın gençliğin başına musallat ettikleri, 12 Eylül’ün çocuğu YÖK ve üniversitelerimizi gericileştirmeye çalışan gericilere karşı mücadelede hiçbir zaman durmayacak, bu kötü gidişe karşı her zaman sesimizi duyurmaya çalışacak ve üniversitelerimizi, Demokratik Halk İktidarıyla birlikte; Demokratik, Laik, Bilimsel ve Parasız Eğitimi gerçekleştirerek kurtaracağız.
Yaşasın Parasız, Demokratik, Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim!
Kahrolsun YÖK! Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Sosyalizm!
Yaşasın Parasız-Bilimsel Eğitim!
YÖK’ü Tarihe Gömeceğiz!
6 Kasım 2019
Kurtuluş Partisi Gençliği