Türkiye nasıl böyle bir rezil çembere alındı ya…
Kendilerini sol, sosyalist diye pazarlayan şu onursuzlar, “NATO’ya hayır!”, diyemiyor ya…
Bunlardan Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK’nin siyasi plandaki temsilcisi HDP-Yeşil Sol Parti, zaten evvel ezel Amerikancıdır, NATO’cudur, Avrupa Birlikçidir. Velhasıl; Uluslararası Emperyalizmin tüm siyasi, askeri ve ajan örgütleriyle iç içedir.
Bunların kucağında oynayan bir de yeni yetme-ikbal avcısı-Arivistlerden[1] derleşik TİP var, değil mi?
Bunlar, görüldüğü ve bilindiği gibi birkaç gün önce, ABD Emperyalist Haydudunun emrinde ve komutasındaki saldırgan askeri savaş örgütü NATO’nun, Finlandiya’yı da içine alarak genişlemesine “Hayır”, diyemedi, Meclisteki oylamada.
HDP-Yeşil Sol Parti mensupları, Meclis Genel Kurulu Salonunda ceylan derisi kaplı koltuklarda oturdu fakat oylamaya katılmadı. Yine Amerika’nın oynattığı başta Tayyipgiller gelmek üzere Parababaları partilerinin, MHP’nin, CHP’nin ve bunların takım taklavatlarının “Evet” oyu vermesini, sırıtkan bir yüz ifadesiyle izlemekle yetindiler.
HDP’nin yörüngesinde tuttuğu, dolayısıyla da ABD’nin de yörüngesinde bulunan TİP’in 4 üyesi ise farklı bir yöntem izleyerek yani Meclis Genel Kurul Salonunda bulunmayarak ABD Çakalının NATO’sunu yandan çarklı onaylamış oldu.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, herkes doğasına uygun davranır. Akrebin sokması, yılanın ısırması neyse, sermaye partilerinin, Uluslararası Emperyalizmin Ağababası ABD Çakalının hizmetinde, buyruğunda ve yörüngesinde olması da o kadar doğaldır. Yani cibilliyetleri iktizasıdır. Bu, kapitalizmin egemen olduğu dünyanın her yerinde böyledir. Bu sebeple de şaşılacak bir durum değildir onlarınki.
Fakat kendilerini sol ve hatta sosyalist olarak adlandırıp pazarlayan ve saf, cahil, bilinçsiz insanlarımıza yutturan bu insan sefaletlerinin ikili oynamaları, bizde nefret, mide bulantısı ve iğrenme duyguları oluşturuyor.
Nasıl insansınız ülen siz!
Ne için yaşıyorsunuz!
Besbelli ki genç yaşınızda ruhunuzu üne, poza, koltuğa, makama satıp geçmişsiniz. İnsan görünümündesiniz ama içinizde insan kalmamış hiç…
Hani dürüst şairimiz Edip Cansever de der ya dizelerinde;
Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak,
bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir.
İşte bu vatandaşlar, genç yaşlarında ideolojilerini, vicdanlarını, ruhlarını ve insanlıklarını satıp geçmişlerdir, duraksamadan…
Aslında acınacak haldelerdir de farkında değillerdir kendilerini içine attıkları gerizin…
PKK, HDP, Yeşil Sol Parti, PYD, YPG; Kürt Hareketi’nin Amerikan yörüngesine sokulması ve Kürt Meselesi’nin ABD Emperyalist Haydudunun çıkarlarına uygun bir şekilde çözülmesi için oluşturulmuş proje örnekleridir.
Öyle görülüyor ki arkadaşlar; bu TİP’i oluşturan ikbal budalası insan sefaletleri de Türk Solu’nun ABD yörüngesine çekilmesi ve onun hizmetine sokulması için oluşturulmuş bir projenin elemanlarıdır.
İşte bu sebeple bunları, deprem profesörlerini bile sollayacak biçimde sağlı sollu Amerikancı satılmışlar medyası, birbirlerinden kapışırcasına ekranlarında ağırlamaktadır. Hatta artık öyle ki; on küsur yıldan bu yana Tayyipgiller yandaşlığı yapan Haber Türk’ün “Altaylardan Gelen Haybeci Yiğidi” bile bu proje partisinin en önde görünen şefini karşısına alıp “Teke Tek” oynamaktadır onunla.
Evet, arkadaşlar; Türkiye’nin Antika ve Modern Parababaları; TÜSİAD’cılar, MÜSİAD’cılar, TİSK’çiler, TOBB’cular, başta ABD gelmek üzere uluslararası emperyalistlerin tekelleriyle iç içedirler, kaynaşık haldedirler. Onların Türkiye’deki acentaları durumundadırlar aslında. Meclisi dolduran bu satılmış Parababalarının siyasi plandaki temsilcileri de, en sağından en soluna kadar, aynı şekilde ABD Emperyalist Haydudunun hizmetinde ve buyruğundadır.
Türkiye’deki medya da ne acıdır ki tıpkı bunlar gibi ABD ve AB Emperyalist Haydutlarının emrindedir ve onlar tarafından oynatılmaktadır.
İşte bunlar elinde halkımız, zalim avcılar tarafından sürek avına alınmış zavallı yaban hayvanları gibi kendini oradan oraya atmakta fakat bir kurtuluş yolu bulamamaktadır. Böylece de geleceğe dair umutlarını ve yaşama sevinçlerini yitirmektedir, alınteriyle geçim sağlayan zavallı halkımız. Bilinçsizdir, çünkü haydutlar tarafından kafası allak bullak edilmektedir. İçinde bulunduğu toplumun ve dünyanın gerçeklerini yani olaylarını oldukları gibi görememekte, anlayamamakta, kavrayamamakta ve çözümleyememektedir. Yani bir anlamıyla zihin hasarına uğratılmış durumdadır.
Nasıl kansız, oksijensiz kalan organların dokuları bir süre sonra yaşamsal özelliklerini yitirir, ölürlerse; halkımız da bu çok yönlü kuşatma altında beynine doldurulan, akrebin, engereğin, kobranın zehrinden bile daha hasar verici zehirlerle uyuşturulup körleştirilmekte, böylelikle de koyun sürüsü gibi kullanılmaktadır, yerli yabancı Parababaları, yerli hainler ve emperyalist haydut devletler ABD ve AB tarafından.
Saygıdeğer Halkımız;
Türkiye’nin 1950’den bu yana yerli hain Parababaları ve onların temsilcisi olan siyasiler tarafından ABD Emperyalist Haydudunun hâkimiyetine sokularak yarısömürgeleştirilmesini duruca görüp bilince çıkaran ve buna isyan ederek savaş başlatan biricik hareket ve parti biziz.
1954 yılında Önder’imiz Hikmet Kıvılcımlı Vatan Partisi’ni kurarak açıktan başlatmıştı bu savaşı. 1971’in 11 Ekim’ine kadar onun liderliğinde sürdürdük savaşımızı. Ve o tarihte Usta’mızın bedence aramızdan ayrılmasından sonraysa bayrağı biz devraldık, kesintisiz biçimde bugüne dek sürdürmekteyiz. Zafere kadar da sürdüreceğiz.
Hep söyleyegeldiğimiz gibi; karşımızda bulunan düşmanımız açık, kesin ve nettir. Bu, ABD Emperyalist Haydutları, onların müttefiki Avrupa Birliği Emperyalist Devletleri ve o emperyalist çakalların Türkiye’deki yerli, hain işbirlikçileridir.
Dikkat edersek, arkadaşlar; Birinci Kuvayimilliye’de de düşman aynıydı. Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda biz bu iki düşmanı yendik. Bunlar, Mustafa Kemal’in deyişiyle “Amerika da içinde olmak üzere” Batı Emperyalistleri ve onlarla işbirliği eden, Türkiye’deki gerici sınıfları temsil eden Çökkün Osmanlı’nın Vahidüddin’i ve “İstanbul Hükümetleri”ydi. Yani Damat Ferit ve diğer hainlerden derleşik hükümetlerdi. İşte biz bunları yendik, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda.
Ama 1950’de, yukarıda da söylediğimiz gibi karşıdevrim; sinsice, alçakça ve kalleşçe çalışarak Türkiye’yi yeniden 14 Mayıs 1950’de iktidara gelen Bayar-Menderes Çetesi’nin Demokrat Parti’si tarafından Batılı Emperyalistlerin kollarına itti.
Bugün yaşadığımız bütün felaketlerin temel sebebi, işte 1950’de gerçekleşen bu karşıdevrim sonunda ABD ve AB Emperyalist Haydutlarının ülkemizi yeniden hakimiyetleri altına almaları ve yarısömürge durumuna düşürmeleridir.
Demek ki arkadaşlar; Türkiye’nin en önemli ve acil meselesi; tıpkı Birinci Kuvayimilliye’de olduğu gibi, bu ABD –AB Emperyalist Haydutlarıyla bunların Türkiye’deki hain işbirlikçilerini Türkiye’den defetmek olmuştur. İşte biz bu sebeple kendimize; Türkiye’nin İkinci Kuvayimilliyecileri yani İkinci Milli Kurtuluş Savaşçıları, diyoruz.
Evet, arkadaşlar, bir Kurtuluş Savaşı vermekteyiz biz. Bu Kurtuluş Savaşı başarılmadan, zaferle sonuçlandırılmadan Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülemez, ülkemizin bağımsızlığı ve halkımızın mutluluğu sağlanamaz.
Ülkemizin bu acı gerçeğini, değerli şairimiz Nazım Hikmet de net bir şekilde görmüştü, tâ 1959 yılında. Ve o günlerde şu dizeleriyle feryat ederek dile getiriyordu, başımıza getirilen felaketi:
Şehitler, Kuvayimilliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvayimilliye şehitleri,
Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler
Dumlupınar’dakiler de elbet
ve de Aydın’da, Antep’te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvayimilliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvayimilliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
6 Nisan 2023
Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı
[1] Arivist: Hedefine ulaşmak için her yolu mubah görüp kullanan kişi.