Bugün, 12 Mart Faşist Darbesi’yle kurulan düzmece mahkemeler tarafından yargılanan ve katledilen Üç Fidanımızın, üç kızıl karanfilimizin ölüm yıldönümü. Bugün, işçi-köylü-emekçi halklarımızın üniversitelerden liselere; gecekondu mahallelerinden köylere tüm duvarları, odaların başköşesini ve yüreklerinin en güzel yerini ayırmış olduğu Deniz, Yusuf ve Hüseyin Yoldaşlar’ın katledilişinin 45. yıldönümü.
Tüm dünyada sömürünün ve baskının artmasıyla birlikte yükselen sınıf hareketi ve gençlik hareketiyle bir 68 Kuşağı doğdu. Bu 68 Kuşağı ülkemizde, özellikle 27 Mayıs Politik Devrimi’nin ardından gerçekleşen özgürlük ortamında Sosyalist yayınların basılması ve yayılması ile birlikte Marksist-Leninist düşüncelerle beslenen bir hareket oldu. Bununla birlikte o dönem bütün dünyayı etkisi altına alan devrimci mücadelelerden ve ulusal kurtuluş mücadelelerinden de etkilendi. ABD Emperyalistlerinin kendi çıkarları için önce Kore’ye ve Vietnam’a saldırması ve yüz binlerce insanı kadın-erkek ve çocuk demeden katletmesi, 68 Gençliği’nin tepkisini daha da biledi. Tüm dünyada yaşanan sömürü düzenini iyice gözleyen gençlik aynı zamanda dünyadaki devrim hareketlerini inceliyordu. Bununla birlikte; Komutan Che Guevara ve Fidel Castro’nun Küba’da yaptığı silahlı devrim ve Mao’nun Çin’de gerçekleştirmiş olduğu devrim, bu devrimci gençlerin bir bölümü tarafından büyük bir ilgi gördü. O dönemin gençliği yiğit, heyecanlı, onurlu ve bir o kadar vatanseverdi!
Her gün sivil faşistler veya polisler aracılığıyla katlediliyor, işkenceden geçiriliyor ama bir adım geri atmıyorlardı. Onlar halkların kurtuluş davasını zaferle taçlandırana kadar mücadele edeceklerine ant içmişlerdi.
Usta’mızın dediği gibi:
‘‘Devrim yapıyorduk, muhallebi değil! Bu yolda ölmek de var öldürmek de…’’
Onlar bunun farkındaydı. Bu yüzden gözlerinde en ufak bir korku olmadan gidiyorlardı ölüme.
Üç kızıl fidanımız, kızıl karanfilimiz, çok zor koşullarla, ölümlerle, acılarla kazandığımız 1. Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın önemini en içten şekilde kavramış ve Nihat Erim başta olmak üzere bir grup işbirlikçi hainin ülkeyi AB-D Emperyalistlerine peşkeş çekmesine isyan etmiştir. Bugün bizler de diğer sözüm ona sol hareketler gibi Amerikancı hükümetten icazet alıp Bakırköy’lerde Kadıköy’lerde 1 Mayıs kutlamaya isyan edip şerefle, cesaretle, militanlıkla Taksim için mücadele ettik! Çünkü bizim için ‘‘Onur yaşamdan üstündür!’’ Şan olsun!
Denizler ayrıca ülkemiz topraklarında ezilen Kürt Emekçilerinin yanında olmuşlardır. Türk ve Kürtlerin birleşip emperyalizme karşı mücadele etmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Şu an bizler de Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’dan aldığımız teori ve gördüğümüz pratikle Denizlerle aynı şeyi söylüyoruz.
Denizler’in işçi ve emekçilere bakış açıları, üniversite işgalleri, 6. Filo’yu denize dökmeleri, okullarında ve mahallelerinde faşistlere göz açtırmamaları şu an biz Kurtuluş Partisi Gençliği’nin birebir örnek aldığı durumlar ve eylemlerdir. Bugün bizim dışımızda hiçbir hareket Marksist-Leninist ilkelere sahip çıkamamaktadır. Yani bir bakıma Denizler’e de ihanet etmektedirler. Bu yüzden bugün Denizler’in tek gerçek temsilcisi Kurtuluş Partisi Gençliği’dir! Bu görev de bizim omuzlarımızda yükselmektedir!
Deniz Gezmiş ve yoldaşları emperyalizme, şovenizme ve Ortaçağcı gericiliğe karşı ciddi bir mücadele bayrağı dalgalandırdı. Kısa zamanda büyük eylemler örgütlediler. Çünkü onlar gerçek devrimcilerdi. Bugün BOP adı altında ülkemizi ve Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışan emperyalistler durmadan çalışmalarına devam etmektedir. Mevcut iktidar ve Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi eliyle bombalar patlatıp, halkları katledip, ülkemizi parçalamaya ve Suriyeleşmeye götürmektedir. Bizler de Denizler gibi bu emperyalist projeye karşı mücadele etmekteyiz ve zafere ulaşana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Onlar, bu emekçi, cefakâr halkımız için gencecik bedenlerini feda ettiler. Bedreddin’in yanındaki Börklüce Mustafa gibi; Demirci Kawa gibi; Pir Sultanlar gibi; Yezid zulmüne onlarca kişiyle isyan eden Hüseyinler gibi bir an olsun ölümü düşünmediler. Tek hedefleri vardı: Devrimi gerçekleştirmek. Çünkü kurtuluş için tek yol devrimdi!
Bugün bizler de Denizler gibi kendimizi ülkemiz ve dünya halklarının kurtuluş davasına adamış durumdayız ve bunun için de emperyalist çakallara karşı tereddütsüz bir savaş vermekteyiz.
Kazanacağımız günler önümüzdedir.
Denizler’in yarım bıraktığı yolu tamamlayacağımıza inancımız tamdır!
Biz kazanacağız! Çünkü arkamızda milyonlarca emekçi, işçi, köylü ve gençlik var!
Bir avuç namussuz Parababasının saltanatı yıkılacak ve yerine Demokratik Halk Devrimi’ni gerçekleştirip, Sosyalizmi mutlaka kuracağız. Denizler’e olan borcumuzu ancak böyle ödeyebiliriz! 05.05.2016
‘‘ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!’’
Kurtuluş Partisi Gençliği