Üç Fidan, Halkın İktidarını kurma mücadelesinde kavgamızda yaşamaya devam ediyor!

6 Mayıs 1972…

Parababaları Üç Kızıl Karanfilimizi 51 sene önce katletti, fakat bizler yerlerine binlercesini yetiştirdik.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin Yoldaşlarımız Tam Bağımsız Türkiye için, Türk ve Kürt Halklarının özgür yarınları için gözlerini kırpmadan mücadele edip bu uğurda canlarını verdiler. Deniz Yoldaş o günlerde  “önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içerisinde çok şeyler yapabilmek”, diye yazmıştı. Çünkü Üç Kızıl Karanfilimiz, 24 yıllık ömürlerine dolu dolu kavgayı sığdırdılar.

Onlar tıpkı Kurtuluş Partisi Gençliği gibi Mustafa Kemalci, Antiemperyalist, Antifeodal, Antişovenist ve yürekleri devrim ateşiyle yanan üç kızıl meşaleydi.

Onlar Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın Türkiye Tarihini, sınıf ilişki ve çelişkilerini derinlemesine inceleyerek kavramlaştırdığı “İkinci Kurtuluş Savaşı”nın yılmaz neferleri olarak kendilerini tıpkı devamcıları olan bizler gibi “İkinci Kurtuluş Savaşçıları” olarak tanımladılar ve bu doğrultuda savaştılar. Faşizmin karşısında yılmadan, yorulmadan, dur durak bilmeden, korkusuzca direndiler.

Onlar ne bu topraklarda Amerikan Emperyalizminin eli kanlı 6. Filosu’na geçit verdiler ne de İşçi Sınıfının biricik kurtuluş yolu olan sosyalizm mücadelesinden bir an olsun geri durdular. Onlar Türkiye Devrimci Gençlik Hareketinin tutkulu önderleri, devrimin yılmaz savunucusuydular.

Günümüzde Deniz, Yusuf, Hüseyin’i ve o dönemin devrimci önderlerini savunduğunu iddia eden Sevrci Soytarı Sahte Sol gruplar ise Denizler’in karşısında durduğu AB-D Emperyalizminin desteklediği Burjuva Kürt Hareketi’nin peşine takılıp Üç Fidan’a ihanet ettiler.  Denizler’in el üstünde tuttuğu Mustafa Kemalciliği ve Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı, Kuvayimilliyeci atalarımızı bir kenara atıp “faşizmdir” dediler fakat kendileri AB-D Emperyalizminin desteklediği Amerikancı Kürt Hareketi’ni devrimci, sosyalist saydılar. Deniz’in mahkeme savunmasında emperyalizm destekli bir isyan olduğunu söylediği Ermeni Soykırımı Emperyalist Yalanını savunmayı utanmadan devam ettirdiler. Biz eminiz ki, Denizler bugün hayatta olsaydı bu hainlerin yüzlerine tükürürdü.

Gençlik mücadelesi, uğruna mücadele edilen halkın devrimci-ilerici değerlerini reddedip o ülkede içi boşaltılmış, ezberden bozma cümlelerle romantik hayaller peşinde koşmak değildir. Devrimciler kendi içlerinde bulundukları koşulları analiz edebilecek ve bu koşullara en uygun devrim yöntemini belirleyebilecek kuvvettedirler. İşte bu yüzden Türkiye’nin ve Türkiye Halklarının gerçekliğini en doğru şekilde analiz edebilen ve bu şartlara en uygun devrimci strateji ve taktiği belirleyebilen Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı; bizlere Türkiye Devrimi’ni zafere ulaştırmayı miras bırakmıştır.

Denizler’in tek ve gerçek savunucusu ve de yoldaşı olan bizler, Marksizm-Leninizmi en doğru biçimde etüt ederek ve Türkiye şartlarına uyarlayarak mücadele ediyoruz. Çünkü bizler Lenin Usta’nın da dediği gibi her ülkenin kendine has devrimci metodu olduğunu biliyoruz ve Türkiye gerçeklerini, ülkemiz topraklarının devriminin strateji ve taktiğini Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın teorisi ışığında okuyor ve görüyoruz. Türkiye’de devrimi, Antiemperyalizm, Antifeodalizm ve Antişovenizm ilkelerinden bir milim sapmadan örgütleyerek dalga dalga büyütüyoruz.

Ve içinden geçtiğimiz şu günlerde başta üç ilkemizi her alanda öne çıkararak 14 Mayıs Genel Seçimlerinde “Farklı Olan Yalnız Biziz” diyoruz. Bugünkü Meclis, iktidarı ve muhalefeti ile, en sağından en sol gözükenine dek Amerikancıdır, Nato’cudur. Bunun en büyük örneği ise daha çok kısa bir zaman önce Mecliste yapılan Finlandiya’nın NATO’ya katılım oylamasında Amerikancı muhalefetin tamamının bir koro halinde bu NATO’nun genişlemesini kabul etmesi, hiçbirinin hayır diyememesidir.

İşte bu durum dahi partimizin “Farklı Olan Yalnız Biziz” sloganının ne kadar gerçek ve somut olduğunu göstermektedir. Çünkü 1968’li yılların Devrimci Gençlik Hareketinin önderlerinden, o zamanın Dev-Genç İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Savunma Komitesi Başkanı ve Temsilcisi olan Genel Başkan’ımız Nurullah Efe Ankut önderliğindeki Partimiz, “Katil AB-D, Ortadoğu’dan ve ülkemizden defol!” deme iradesini aynı Denizler gibi sürdürmeye devam ettirmektedir.

Çünkü Deniz’ler demek ODTÜ’de Vietnam Kasabı Komer’in arabasının yakılması demektir. Çünkü Denizler demek, Amerikan 6. Filo’sunun sarhoş ve sapık askerlerinin denize dökülmesi demektir. Ve bugün Denizler’e sahip çıkmak ve onların asli mücadelesini devam ettirmek demek “Katil AB-D, Ortadoğu’dan ve ülkemizden defol” demektir. Ve bunu bugün sadece biz Gerçek Devrimciler, Halkın Kurtuluş Partililer yapmaktadır.

Bizler tüm olumsuzluklara, baskılara, yıldırma girişimlerine rağmen hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadık, kapılmayacağız. Devrime ve biricik devrimci teorimiz olan Hikmet Kıvılcımlı Usta’mızın teorisine inancımız tamdır. Ve bundan dolayı kavgamızın sağlamlığı, teorimizin gücünden gelir. Bizler teori olmadan pratik, pratik olmadan da teorinin olmayacağını biliyoruz. Bunun için laf salatası yapmak yerine her seferinde yumruklarımızı daha da sağlam bir şekilde havaya kaldırıyoruz. Faşizmin katlettiği her yoldaşımız bize binlerce yoldaş olarak geri dönmektedir.

Yoldaşlarımızın mücadeleleri bugün Kurtuluş Partisi Gençliği ile büyüyor ve devam ediyor. Denizler’e sözümüzdür; mücadelemizi zafere ulaştıracağız!

Üç Fidan Yaşıyor, HKP Savaşıyor!

Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!

Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!

Yaşasın Halkın Kurtuluş Partisi!

6 Mayıs 2023

Kurtuluş Partisi Gençliği