Türkiye Muhalefetsiz bir seçime daha gidiyor

Türkiye Muhalefetsiz bir seçime daha gidiyor

Çünkü Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’yi oluşturan Parababaları partileri tek bir ortak paydada buluşuyorlar: Amerikancılık ve AB’cilik.

Hepsi de kendilerini var eden, devşiren, kendilerine en uygun rolü veren AB-D Emperyalist Efendilerine; “En iyi hizmeti size ben yaparım”, yarışı içerisindeler.

Meclis içindekiler böyle de, Meclis dışında kalıp seçimlere girebilme “yeterliliğine” sahip olan partiler, particikler farklı mı?

Değil. Hiçbirinin AB-D Emperyalistlerine karşı ne bir söylemi var, ne de etkili bir eylemi, ne de böyle bir dertleri var.

Soldan, hem de adı “komünist” olan, eşantiyon kabilinden seçimlere sokulan bir partinin birkaç mızıldanması dışında bir eylemini ve söylemini duyan, gören var mıdır?

Bu partilerin hiçbiri diyemiyor; “Katil ABD Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol!” diye.

Hiçbiri; Ortadoğu Halklarının AB-D Emperyalistleri tarafından katledilmesine, acılar çektirilmesine, gözyaşlarının döktürülmesine ve mülteci durumuna düşürülmesine tık diyemiyor.

Hiçbirinin; Ortadoğu’nun Müslüman Halklarına karşı AB-D Emperyalistleri tarafından Haçlı Seferi başlatılmasına yönelik ne bir söylemi ne de bir eylemi var.

AB-D Emperyalistlerinin temsilcileri, BOP ve GOP planları çerçevesinde direktifler, ültimatomlar vermek için, az bir sapma olmuşsa hedefledikleri plandan, havuç-sopa siyasetiyle hizaya sokmak için, ülkemizi yolgeçen hanına çevirmiş, kanlı ayaklarıyla topraklarımızı kirletmiş, ses çıkartan, eylem yapan var mı?

Yok!

Kısacası hepsi de aynı toptan kesme bu partilerin.

AB-D Emperyalist Hayduduna ve devşirilmiş yerli satılmışlara, ülkenin AKP’giller eliyle Ortaçağ karanlığına mahkûm edilmesine karşı gerçek muhalefet yapan bir parti var mı?

Evet, var.

Halkın Kurtuluş Partisi ve Genel Başkanı, Halkımızın O’na layık gördüğü adla HKP’li Dayı var gerçek muhalefet yapan.

“Bu ülkede siyaset yapıp da Katil AB-D Ortadoğu’dan ve Ülkemizden defol diyemeyen her kişi, siyaset, parti ya gafildir ya hain!” diyerek, Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’nin gerçek yüzünü teşhir eden bir HKP ve HKP’li Dayı var.

“Bizi yargılayamazsınız!”, diyerek, kendi mahkemelerinde AKP’giller’i yargılayan; “Bizi korkutamazsınız, yıldıramazsınız, uğruna yaşamımızı ortaya koyduğumuz davamızdan bizi geri döndüremezsiniz!”, diyen; “Bilimli-bilinçli-inançlı-kararlı mücadelemizden bir milim bile saptıramazsınız!”, diyen bir HKP ve önderi HKP’li Dayı var.

AB-D Emperyalistlerinin umut kaynağı değil, düşmanlık kaynağı olma onuruna erişen bir HKP var!

İşte HKP’yi bu yüzden seçimlere sokmuyorlar: Gerçek muhalefet yaptığı için. Üstelik HKP2014 Yerel Seçimlerine, 2015 Haziran ve Kasım Genel Seçimlerine katılmış ve her seçimde oylarını arttırmıştır. Bu seçimlere de girebilmenin bütün yasal koşullarını sağlamasına rağmen, AKP’giller “Tam Kanunsuzluk” yaparak seçimlere sokmuyorlar HKP’yi.

Neden?

Çünkü dayanamadılar aynanın yüzlerine tutulmasına. Amerikancılıklarının teşhir edilmesine, yolsuzluklarının, yalanlarının dolanlarının, hiç çekinmeden, hiçbir ikircilik göstermeden, netçe ve sertçe, üstelik halkımızın da anlayacağı sade bir dille, lafı hiç dolandırmadan, Devletin kendi televizyonundan HKP’li Dayı Nurullah Ankuttarafından yüzlerine haykırılmasına dayanamadılar.

Kaldıramadılar canlarını çok ama çok acıtan HKP’yi ve önderini. AKP’giller HKP’nin milyonlara ulaşma olasılığını hazmedemediler. İşte bu yüzdendir ki HKP’yi 31 Mart Yerel Seçimlerine sokmuyorlar. Dolayısıyla da Türkiye 31 Mart Seçimlerine gerçek bir muhalefetten yoksun giriyor.

Seçimlerin sonucu belli

1945 yılından bugüne Türkiye’yi Türkiye yönetmiyor, ABD Çakalı yönetiyor. O yıllardan bugüne her şey, ABD Haydudunun çıkarları doğrultusunda belirleniyor. Demokrasinin gereği olarak lanse edilen ve bakın ne kadar demokratik bir ülkeyiz kandırmacalarıyla yapılagelen seçimler hep göstermeliktir, hikâyedir.

1945 yılından bugüne bunun iki istisnası vardır:

Birincisi; 27 Mayıs Politik Devrimi sonrası oluşan kısa süreli Devrim Hükümetleri…

İkincisiyse; 70’li yıllardaki yine kısa süreli Bülent Ecevit Hükümetleri…

31 Mart Yerel Seçimlerinin sonucunun da belirleyicisi ABD Emperyalist Haydudu olacak. O karar verecek AKP’giller’in gidip gitmeyeceğine. Biraz daha kullanayım, BOP ve GOP projelerimi yaşama geçirecek bunlardan ve bunların reisinden daha iyisini bulamam derse, AKP’giller kalır. Ama halk nezdinde iyice yıpranmaya başladı bunlar, bazen de S-400 füzesi diyorlar, İran, Rusya arada Maduro kardeşim filan diyerek şirazeyi kaçırıyorlar. Bunlara Yerel Seçimlerde bir ayar vermek gerekir derse ABD Çakalı, işte o zaman yedekte tuttuğu, sırada görev almayı bekleyen beygirleri arabaya koşabilir.

Zaten 16 Nisan Referandumunu da, 24 Haziran Seçimlerini de aslında kaybetti AKP’giller. Ama dönen pazarlıklarda artık neler verildiyse, her ikisinde de galip getirildi AKP, ABD’nin desteğiyle.

31 Mart Yerel seçimlerinde görünen AKP’giller yine birinci parti. ABD ve AB Emperyalist Haydutları aleni oy hırsızlığını 16 Nisan Referandumunda da, 24 Haziran Genel Seçimlerinde de görmezden geldiler. 31 Mart’ta farklı bir durum olmayacak. Fazladan basılan 13 milyon civarındaki oy pusulaları, 200-300-400 kişinin ikamet ettiği daireler, olmayan binalarda ikamet eden insanlar, zaten Kamu Malı aşırıcılığıyla deneyim kazanmış AKP’giller’in yine hırsızlama yapıp, atlarına binerek Üsküdar’ı aşacaklarının göstergesi gibi duruyor.

Zavallı halkımız da mezbahaya koşan sürüler gibi oy vermeye koşuyor. Sanıyorlar ki biz seçiyoruz. Ama bilmiyorlar ki AB-D Emperyalistleri seçiyor, her şeye o karar veriyor.

İşte HKP’yi seçimlere sokmamalarının bir nedeni de, seçimlerin bir demokrasicilik oyunu olduğunu, Amerikancı Beşli Çete’nin kendilerine verilen rolü oynadığını kabartılandırması. HKP’li Dayı topu topu 20 dakikalık televizyon konuşmasında haykırıyordu milyonlara, ABD Emperyalist Çakalı tarafından AKP’ye dincilik rolünün, CHP’ye Altı Ok’çuluk rolünün, MHP’ye Türkçülük rolünün, HDP’ye de Kürtçülük rolünün verildiğini.

Ve ekliyordu: “Bunların yalanlarına kanma. Peşlerine düşme. Bunlara bin defa inansan bin defa harcarlar, satarlar seni. Kuşlar gibi tuzağa gitme. Bize kulak ver. Bizi anlamazsan bunların binbir yalanıyla nasıl başa çıkabilirsin?”

HKP’yi seçime sokmuyor AKP’giller ve Kaçak Saraylı Reis’i. HKP’li Dayı’nın ve HKP’lilerin seçim süreci boyunca gerçekleştirecekleri ajitasyon, propaganda ve örgütlenme faaliyetlerinden ölümlerini görür gibi korkuyorlar, bunlara asla tahammül edemiyorlar, cin görmüş gibi hissediyorlar kendilerini. Bir taraftan da HKP ile ve HKP’li Dayı ile özdeşleşen “Beşli Çete” deyimini de çalmamazlık edemiyor: “Biz CHP gibi 3-5 fazla oy almak için Pensilvanya’daki o şarlatana, Kandil’deki terör ağlarına taşeronluk yapmıyoruz. Bir de yanlarında adı iyi olan bir parti, bir de adı Saadet olan particik var. Bu dörtlü çete Cumhur İttifakı’na karşı birleşiyor.” (https://www.birgun.net/haber-detay/erdogan-bunlar-4lu-cete.html)

İşte bunlar böyle. Kamu malı aşırırlar, kupon arazilerden pay alırlar, madenlere para karşılığı ruhsat verirler, bütün birikimlerimizi rüşvet karşılığı peşkeş çekerler. Bazıları kitaplar yazarlar kallavi kalınlıkta ama kitap baştan sona intihallerle doludur. Ve görüldüğü gibi “Dörtlü Çete” deyimimizi de çalarlar. Üstelik kendileri Amerikancı Çete’nin şu an için en has elemanı olmalarına rağmen.

 31 Mart Yerel Seçimlerinde tavrımız ne olacak?

AKP’giller 17 yıldan beri AB-D Emperyalist Haydutları tarafından iktidarda tutuluyorlar. Nedeni de belli:

AKP’giller, Ortadoğu’daki 22 ülkenin sınırlarının değişmesi demek olan BOP ve GOP projelerinin Eşbaşkanlığını başarıyla yürütüyor çünkü.

AB-D Emperyalistleri açısından her şey güllük gülistanlık ama halkımız açısından durum hiç de iç açıcı değil. 17 yıldır AKP’giller saldırmadık, bozmadık hiçbir değer bırakmadı. Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza saldırdılar. Bu savaşın önderleri Mustafa Kemal-İsmet İnönü’ye saldırdılar. İnsanların yaşam biçimlerine saldırdılar, yediğine, içtiğine, giydiğine saldırdılar. Okuduğu gazeteye saldırdılar, izledikleri televizyon kanallarına saldırdılar, saldırmaya da devam ediyorlar.

En tehlikelisi insanlarımızın arasındaki kardeşliğe saldırıyorlar. Halkı “Dinciler” ve “Laikler” diye inanç temelinde bölerek ve birbirine karşı kışkırtıp düşmanlaştırarak boğazlatmaya kalkışıyorlar.

Satılmadık hiçbir birikim bırakmadılar. Birinci Kuvayimilliyecilerin eseri olan, temelinde halkımızın her birinin alınteri olan bir tek fabrika bırakmadılar, yerli yabancı Parababalarına yeyim ettirdiler. Vatan topraklarımız Ege Adalarını Yunanistan’a peşkeş çektiler, ulusal onuru yerlerde süründürdüler.

İnsanları, Allah’la kandırarak meczuplaştırdılar, düşünmeyen, sorgulamayan, sormayan “hülooğ”cu yaptılar.

Yurtseverleri, Devrimcileri, karşılarında olan herkesi, işlerinden ettiler, mahkemelerde süründürdüler.

Yıllarca aynı yolda beraber yürüdükleri FETÖ ile beraber insanları ağlattılar, ülkeyi karanlığa boğdular. Büyük bir ganimetti Cumhuriyet, paylaşamayınca birbirlerine düştüler. ABD galip getirdi TATÖ’yü. Bunu fırsat bilip iyice yüklendiler ülkeyi Ortaçağ karanlığına dönüştürmek için, zaten karanlıktı ülke zifiri karanlığa dönüştürdüler.

Ekonomik olarak ülkenin geldiği durum ortada. Ürettiğimiz hiçbir şey yok. Her şey, neredeyse bütün tarım ürünleri dahil her şey, ithal ediliyor. Paramız pul, altınımız yok, sattığımız yok, aldığımız çok. Tam bir İşsizlik-Pahalılık-Zam-Zulüm Cehennemine dönüştürüldü ülkemiz.

AKP’giller ve Kaçak Saraylı Reisi, halkımızın büyük çoğunluğunun gözünde bir nefret objesine dönüşmüş durumda. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmedi böylesine nefret objesine dönüşen bir parti ve önderi. Çok bunaldı halkımız. Artık halkımızın büyük çoğunluğunda hâkim olan düşünce şu: Bunlar bir gitsin de kim gelirse gelsin. Bizim psikolojimiz bozuldu, diyor insanlar, günün her saatinde bunları izlemekten, duymaktan, görmekten.

Halkımızın bu duygularını çok iyi anlıyoruz. Görüyoruz, biliyoruz. Ama bizim Amerikancı Beşli Çete’nin hiçbir bileşenine oy vermesi için halkımızı yönlendirmemiz söz konusu olamaz. Çünkü hiçbirinin yok birbirlerinden farkları. Söz konusu ABD olunca birleşiyorlar. Söz konusu Suriye ve lideri Beşşar Esad karşıtlığı olunca birleşiyorlar. Söz konusu Milletvekili maaşlarına zam olunca birleşiyorlar. Halkın gözüne kül serpmek için televizyonlarda, Meclis kürsülerinde birbirlerine atıp tutuyorlar, sonrasında kulislerde, çay molalarında, Meclis lokantasında çok samimi bir şekilde, kırk yıllık ahbaplar gibi yiyorlar, içiyorlar, geyik çeviriyorlar…

31 Mart’ta yapılacak seçimler Yerel Seçimlerdir. İllerde, İlçelerde, Beldelerde Belediye Başkanları; Köylerde, Mahallelerde Muhtarlar seçilecek. Her ne kadar muhalefetsiz bir seçime de gidiliyor olsa, her ne kadar AKP’giller bu seçimi “Beka” sorunu da yapsa, bu seçimlerde öne kişiler çıkıyor. Yani Belediye Başkan adayları, Muhtarlar.

Yoldaşlarımız bu nedenle bulundukları yerlerde kişilikli, Devrimci-Demokrat-Yurtsever kimliği öne çıkan, insan yüreği taşıdıklarına, doğa-hayvan sevgisi beslediklerine inandıkları, halk için çalışacakları noktasında güven veren adaylara oy verebilirler. Bu yerel seçimlerde illerde, ilçelerde, köylerde yaşayan yoldaşlarımız karar verecek; oy verilecek aday olup olmadığına. Yoldaşlarımız bu kriterler ışığında değerlendirip kararlarını verebilirler.

Son sözü Genel Başkan’ımıza, HKP’li Dayı’ya bırakalım:

“(…) Örgütlü ve bilinçli halkımızın, her şeyi kendi özgür iradesiyle belirleyeceği günler de gelecektir muhakkak ki. İşte biz, o günlerin bir an önce gelmesi için halkımızı uyandırmaya, bilinçlendirmeye çalışıyoruz.

“Ve bu sebepten her zaman, her yerde tek bir şey istiyoruz halkımızdan: Anlaşılmak…”

14.03.2019

 Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi