Tayyipgiller’den Ayhan Oğan, aslında tam da gerçekleştirdikleri ihaneti itiraf etti.
Ne demişti?
“Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, bakın beğenin beğenmeyin, bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır”
İşte, kahredici gerçek bu!
İşte, ihanetin ve suçun en büyüğü bu!
Biz de yıllardan beri hep aynı ihaneti feryat ederek teşhir etmeye çalışıyoruz. Göstermeye, anlatmaya çalışıyoruz…
Diyoruz ki;
Kaçak Saraylı ve avanesi, Pensilvanyalı İmam’ın tarikatıyla el ele vererek Laik Cumhuriyet’imizi yıktılar. Sinsice, kerte kerte…
Ne Anayasa bıraktılar, ne kanun, ne yargı, ne polis, ne eğitim, ne din, ne adalet, ne hakkaniyet… Hepsini enkaz yığınına çevirdiler, silip süpürüp attılar sonra da…
Onun yerine Ortaçağcı bir çete devleti ve bir çete hukuku ikame ettiler.
Fakat bu yaptıkları onları hukuk içine sokmaz. Onlar, TCK’de yazılı 309’uncu maddede ifadesini bulan en ağır suç başta gelmek üzere hemen her türden suçu yüzlerce kez işlemiş bulunmaktalar. Bu sebeple de, nereye giderlerse gitsinler, nereye çıkarlarsa çıksınlar, sonunda çelik bilezikle tanışacaklardır. Gerçek hukuk ve bağımsız yargı önünde, işledikleri “vatana ihanet” dahil binbir suçun hesabını eksiksiz vereceklerdir…
Ayhan Oğan’ın itiraf ettiği bu ihanet gerçeğini, hatırlarsak, Tayyip de, Milyar Ali de, Bekir Bozdağ da daha önce itiraf etmişti.
Ne demişti, Kaçak Saraylı Reis:
“İster kabul edilsin ister edilmesin Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir.” (http://www.hurriyet.com.tr/turkiyenin-yonetim-sistemi-fiilen-degismistir-29815380)
Başbakan Milyar Ali ne demişti?
“AK Parti olarak bizim baştan beri söylediğimiz şey, Türkiye fiili durumu hukuki durum haline dönüştürmek mecburiyetindedir.” (http://www.hurriyet.com.tr/feto-ile-mucadelede-bir-yanlislik-varsa-duzeltiriz-40246411)
Daha 1 ay öncesine kadar, uzun yıllar AKP’giller’in Adalet Bakanlığını yapmış Bekir Bozdağ da, Bakanlığı döneminde aynen şunları diyordu:
“O zaman çok açık Türkiye’de de bir fiili durum var. CHP Türkiye’de başkanlık uygulaması yok deyince ortadaki gerçek ortadan kayboluyor mu? Yüzleşelim bununla. Kim ne derse desin. Daha öncede söyledim, Türkiye’de çok net bir başkanlık uygulamasını biz yaşıyoruz zaten. Bunun adını koymak doğru olandır.” (http://www.milliyet.com.tr/adalet-bozdag-turkiye-de-cok-net-siyaset-2327784/)
Her üçü de ne demiş oluyor yukarıda, arkadaşlar?
Biz, eski parlamenter Laik Cumhuriyet Sistemini yıktık. Onun yerine, fiili bir Başkanlık Sistemine dayanan din devleti kurduk. Şimdi yapılması gereken, bu fiili duruma hukuki bir kılıf uydurmaktır. Bu fiili durumu hukuk maskesi ardına gizlemektir…
Evet, arkadaşlar. Aynen de bunu yaptılar işte.
Yaptıkları binbir hukuksuzluğu, kanunsuzluğu hukukla zerre kadar olsun ilgisi olmayan bir “Başkanlık Anayasası Referandumu”yla, kendi deyişleriyle “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”yle hukuki bir yapıya büründürmeye çalıştılar, 16 Nisan’da.
Fakat, kendilerinin de ve zerre miktarda olsun akıl ve namus taşıyan herkesin de netçe görüp kavradığı gibi kaybettiler bu referandumu. Fakat bu kayıplarını, yine her zaman yapageldikleri gibi, kendilerinin bir yan örgütüne dönüşmüş Yüksek Seçim Kuruluna verdikleri bir emirle “Tam Kanunsuzluk” yaptırtarak tersine çevirmeye çalıştılar.
İlçe Seçim Kurulu ve Sandık Kurulu mührü taşımayan oy pusulası zarflarının da, kanunun aksi yöndeki açık ve kesin hükmüne rağmen, geçerli kabul edilmesini sağlayarak 2 buçuk milyon civarındaki sahte oyu da meşruymuş gibi gösterebildiler. Böylece de, kıl payı kendilerini kazanmış gösterdiler. Oysa, yüzde 53 oranında “Hayır” cephesi kazanmıştı Referandumu. Hem de Referandum süreci içindeki, başta Kaçak Saraylı Reis gelmek üzere, AKP’giller’in yaptıkları tüm kanunsuzluklara rağmen…
“Hayır” cephesi üzerinde estirdikleri teröre, kendilerininse hiçbir yasa tanımayarak, başta tarafsız olması gereken Tayyip, valiler, kaymakamlar, okul müdürleriyle birlikte Referandum propagandasına, devletin hemen tüm yetkilileri ve imkanlarıyla katılmış olmalarına rağmen…
Kitleler, bir nebze de olsa artık bunların ihanetlerini, soygunlarını, vurgunlarını, vatan ve millet düşmanlıklarını görmeye başlamıştır. Halkımızdaki bu uyanış süreci, boyutlanarak devam edecektir.
Tarihin de çok açık göstermiş olduğu gibi, Şahlıklar, Padişahlıklar, Sultanlıklar, Diktatörlükler, Zalimlikler ve zulümler sürgit devam edemez. Mutlaka miyadı dolar, yani kitleler “Artık yeter!” der ve Diktatörlükler yıkılır.
Bunların da sonu gelecek. Yüzde yüz gelecek. Ve yine aynı kesinlikte bir gerçektir ki bunlar, işledikleri suçların hesabını vermekten kurtulamayacaklar!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
07 Ağustos 2017
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı