“tarikat”, “cemaat” adlı yılan yuvası el ele vererek Laik Cumhuriyet’i yıktılar.

8-eylu%cc%88lPensilvanyalı’sı, Kaçak Saraylı’sı ve bilumum Ortaçağcı, vatan, millet düşmanı “tarikat”, “cemaat” adlı yılan yuvası el ele vererek Laik Cumhuriyet’i yıktılar. Meydan, gayrı, bu kaşar halk düşmanlarına kaldı.

 

Kanlı Pazar’ın eli kanlı katillerinden, kara ruhlu, kara düşünceli, kara vicdanlı Mehmet Şevki Eygi, bayram ediyor sevincinden, dün internet sitelerine düşen bir açıklamasında. Görelim:

“Altın Günler Gelin Gelin Gelin

“10. Erkekler başkalarının analarına, karılarına, kızlarına, bacılarına domuzlar gibi kötü bakmayacak, göz zinası yapmayacak.

“11. Kadınlar ve kızlar, aşırı dekolte fâhişe kıyafetiyle gezerek ham erkekleri tahrik etmeyecek, bazı seviyesiz ve rezillerin tâciz ve tecavüz etmesine fırsat ve imkân vermeyecek.

“12. Gazeteler ve tv’ler müstehcen yayınlar yap(a)mayacak. Yalan haberler ve yorumlar yayınlamayacak, hep doğru söyleyecek.

“(…)

“22. Kapatılacak Yeşilköy hava meydanı arazisine, dünyanın en güzel en ruh-efza parkları, bahçeleri, havuzları, mesire yerleri yapılacak.

“(…)

“Ah o parlak günler neredesiniz, gelin gelin gelin!..” (http://www.milligazete.com.tr/altin_gunler_gelin_gelin_gelin/mehmed_sevket_eygi/kose_yazisi/31029)

Gördünüz, Ortaçağcı, kaşar gericinin, laiklik ve halk düşmanı yobazın bayram edişini. “Altın günler gelecek”, diyor. “Çok tatlı günler gelecek”, diyor.

Öyle ya; artık meydan onların. Bu sebeple de pervasızlar. İstedikleri gibi oynayabilirler artık. Memleket bu halk düşmanlarının eline kaldı…

Karanlık ruhlu yobaz, tacizcilerin, tecavüzcülerin insanlık dışı suçlarını bile, yandan çarklı, kadına yükleme derdinde. “Dekolte giyinemeyecek”miş artık kadınlar. Bu sebeple de taciz ve tecavüzler olmayacakmış. Hepsinin anlayışı bu, aslında da işte bu, söyleyebiliyor. Aslında Kaçak Saraylı da, onun tüm avanesi de, Molla Necmettin’i önder belleyenler de aynı karanlık düşüncenin sahibi ve aynı yolun yolcusudur.

Ensar’cısınız siz be!

Akabe’cisiniz!

Size dini eğitim versin diye teslim edilen küçücük yavruların livata yoluyla namusunu kirletirken hiç aklınıza geldi mi insanlık, vicdan, namus?

O masum yavrucaklar da mı dekolte giyinmişti yoksa?..

Bu kara ruhlunun anlayışına göre, kafasını türbana, bedenini çarşafa sokmayan her kadın, dekolte giyinmiş sayılır.

Senin dediğin, Suudi Arabistan’da, Katar’da, Kuveyt’te, Arap Emirlikleri’nde, Afganistan’da uygulanıyor bugün. Irak ve Suriye’de ise, IŞİD, El Nusra, El Kaide, Ahrar-üş Şam ve ÖSO egemenliğindeki bölgelerde de uygulanıyor. Çok iyi bildiğiniz gibi, oralarda da namaz vakti camilere gitmeyenler, ağır cezalara çarptırılıyor. İnsan kellesi kesiliyor, kadınlar “cariye” olarak alınıp satılıyor.

Buralarda ahlâk mı var? İnsanlık mı var?

Hayır!

Başta Suudi Krallığı olmak üzere, her türden sahtekarlık, riyakarlık, hırsızlık ve suç, bol miktarda işlenmektedir, bu yönetimlerde. Hem de en çok devletin tepesindekiler işlemektedir bu suçları.

Bunların bazılarında, kadınların yanlarında aileden bir erkek bulunmadıkça, sokağa çıkmaları bile yasaktır. Bırakalım eğitim yapmalarını, sosyal hayata girip üretime katılmalarını, bir kişilik sahibi olabilmelerini eve hapsedilmişlerdir. Erkeğin kölesi durumundadır oralarda kadın. Bütün gezip dolaşabileceği yer, evin yatakla mutfak arasındaki mekanıdır. Üstelik de, evin tek kadını değildir kadın oralarda, genellikle. Ekonomik güçleri oranında ikişer, üçer, dörder eşe sahiptir erkekler.

Bu yobazın anlattığı İslam, tam da Muaviye-Yezid İslamı’dır, CIA-Pentagon İslamı’dır.

Yobaz, dürüstlükten, ahlâktan filan bahsediyor, utanmadan. Bizim gençlik yıllarımızda, bunun Ortaçağcı düşünceler yayan ve karanlık güçler tarafından finanse edilen günlük bir gazetesi vardı, “Bugün” adında.

Bu gazeteden, Kanlı Pazar’ın kışkırtıcılığını yapar. Ve meczuplaştırılmış Ortaçağcıların, o gün, Beyazıt Meydanı’nda toplanmalarını ve devrimcilere saldırmalarını önerir.

Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın başkanlığını yaptığı Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Eygi’nin Bugün’ü, İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği ve ne kadar tarikat varsa hepsi, ortaklaşa bir tutumla, o gün önce Beyazıt Meydanı’nda toplanırlar, oradan da Taksim’e gidip Meydanı tutarak, Meydana polisin tek tek aramadan geçirerek soktuğu devrimcilerin üzerine aniden bıçaklarla, palalarla, zincirlerle, uçları çivili sopalarla saldırırlar. İki genç devrimciyi katlederler. Toplum polislerinin gözleri önünde… Hiçbir müdahalede bulunmaz polisler. Üstüne üstlük, Meydana 400 kadar devrimci aldıktan sonra girişi kapatıyor polis. Böylece az sayıdaki devrimciyi, binlerce Ortaçağcı gericinin saldırısına açık hale getiriyor. Yani polis de, Valilik de, Devlet de, bu katliamın içindedir. Hem de doğrudan…

Şimdi, bu kaşar yobazın gazetesinde yaptığı kışkırtmayı görelim. 2007 Martı’nda, “ABD-AB Emperyalizmi, Ortaçağcı İrtica ve Türkiye” adlı bir konferans vermiştik Ankara’da. Orada, bu halk düşmanı yobazla ilgili olarak da şunları demişiz:

“Amerikan 6’ncı Filo’sunun Türkiye’de bulunması Türkiye’nin zararına değildir.”

“(…)

“ABD Uşağı M. Ş. Eygi’nin “Bugün” Gazetesi Gericileri 6’ncı Filo Önünde Namaz Kılıp Devrimci Kanı İçmeye Çağırıyor: Kanlı Pazar 1969

“Asıl, yine M. Şevki Eygi’nin Bugün Gazetesi’ne dönelim:

“Tarihimizin en kara günü: Bayezıt kulesine kızıl bayrak asıldı.” (Bugün Gazetesi, 12.02.1969, Aktaran: C. Özakıncı, agy., s. 43)

“Hürriyet Gazetesi 6’ncı Filo’nun İstanbul’a gelişini şöyle verir:

“(…) Amerikan 6’ncı Filo’ya bağlı gemiler dün sabah Dolmabahçe ve Beşiktaş açıklarına demirlemişlerdir. (Hürriyet, 12.02.1969)

“Aynı gün Mehmet Şevki Eygi’nin İslamcı Bugün gazetesi şöyle yazıyordu:

“6’ncı Filo geldi ve demirledi. Solcular karşılarında orduyu görünce sinip oturdular.”

“Bakın, alçağa bakın…

“Oysa olaylar, hiç de M. Şevki Eygi’nin anlattığı gibi olmamıştır. Öğrenci liderlerinden bugün aramızda olmayan Harun Karadeniz, mücadele ve direniş çağrısı yapmıştır:

“Harun Karadeniz’in direniş çağrısı üzerine öğrenciler “Bağımsız Türkiye” diye bağırarak yürümüş; polis yürüyüşçülere saldırınca 15 öğrenci yaralanmış ve 20 öğrenci gözaltına alınmıştı.” (Hürriyet, 12.02.1969, Aktaran: C. Özakıncı, agy., s. 42-43)

“Yine bir bölüm, arkadaşlar:

“(…) Bir müddetten beri kılmaya başladığımız CEMAAT-İ KÜBRA İLE (bu, Eygi’nin yine Bugün’ü. – N. Ankut) SABAH NAMAZLARI’nın faydasını hepimiz gördük. Önümüzde 16 Şubat Pazar günü büyük bir cemaat halinde sabah namazı kılmak üzere bütün mümin kardeşlerimi Bayezıt camii şerifinde toplanmaya davet ediyorum. Aziz kardeşlerim! Koşunuz! Cemaate koşunuz! 16 Şubat Pazar günü, gün doğmadan Bayezıt camiinde toplanınız! Kâfirler bizim cemaatimizi görünce hapı yutar zaten!” (Bugün Gazetesi, 14.02.1969, Aktaran: C. Özakıncı, agy., s. 44)

“Yine aynı iğrenç, aşağılık demagojilerle kandırdığı gericileri, devrimci öğrencilere saldırtacak. Onun için kışkırtıyor…

“Aşağıdaki satırları da 12.02.1969 tarihli “Hürriyet” yazıyor:

“Altıncı Filo’ya mensup subay ve erler dün akşam saat 19’dan itibaren motorlarla askeri kordon altındaki Dolmabahçe rıhtımına çıkıp muhtelif vasıtalarla şehre dağılmışlardır. Çoğu sivil giyimli olan Amerikan Bahriyelileri gruplar halinde İstiklal Caddesi’nde dolaşmışlar, gece kulüpleri ve pavyonlara giderek eğlenmişlerdir. Filo komutanı otellerde kalanların dışında diğer bahriyelilerin en geç 01:00’da gemilere dönmelerini emretmiştir. (Hürriyet, agy)

“Amerikalı askerlerin İstanbul’da eğlence yerlerine doluştukları duyulur duyulmaz (…) Çemberlitaş Kız Talebe Yurdu öğrencileri Bayezıt Meydanı’nda toplanarak yürüyüşe geçmişlerdi:

“Protestocu genç kızların önde giden grubu, üzerinde “Ya İstiklal, Ya Ölüm” yazılı siyah renkte bir bayrak taşımışlar, arkada ise diğer dövizler yer almıştır. Bu dövizlerde ise şu ibareler yer almıştır:

“Türkiye 6’ncı Filo’nun genelevi değildir!

“ABD seni istemedik, istemiyoruz, istemeyeceğiz!

“Halide Edip bayrağını yıllar sonra taşıyoruz”.

“Yol boyunca kendilerini izleyenlere bildiriler de dağıtan genç kızlar, bu bildirilerinde halen İstanbul limanında demirli bulunan Amerikan altıncı filosuna şiddetle çatmışlar, bildirinin bir yerinde “Birinci Kurtuluş Savaşında Türk erkeği ile omuz omuza çarpışan Türk kadını, bugün yine görevinin bilincindedir” denilmiştir.” (Hürriyet, 14.02.1969, Aktaran: C. Özakıncı, agy., 2’nci Baskı, s. 51)” (Nurullah Ankut, ABD-AB Emperyalizmi, Ortaçağcı İrtica ve Türkiye, Derleniş Yayınları, Eylül 2008, s. 76-81.)

Gördünüz, arkadaşlar. Bu insanlık düşmanı Ortaçağcının nasıl devrimci kanı içenler arasında bulunduğunu…

Ve aynı zamanda da, tüm Muaviye-Yezid Dincileri gibi, Amerikan uşağı olduğunu…

Ne diyor uşak?

“Amerikan 6’ncı Filo’sunun Türkiye’de bulunması Türkiye’nin zararına değildir.”

Sizin için değildir tabiî. Çünkü sizin yapımcınız Amerika. Onun “Yeşil Kuşak Projesi”nin ürünüsünüz hepiniz. Bu sebepten de, tümünüz Amerikanofilsiniz. Kâbeniz de Washington-White House…

Biliyorsunuz arkadaşlar, bunların Said-i Nursi’leri de, Necip Fazıl Kısakürek’leri de, Pensilvanyalı İmam’ları da ve Kaçak Saraylı’nın AKP’gilleri de iflah olmaz Amerikanofillerdir.

Yukarıda aktarımda bulunduğumuz 7 Eylül tarihli yazısında, bu gerici, bir de dürüstlükten filan söz ediyor, hiç utanmadan ve yüzü kızarmadan. Şöyle diyor:

“13. Bir kısım politikacılar yalan söylemeyecek, verdikleri sözden dönmeyecek, halkı aldatmayacak, direk gibi dosdoğru olacak.”

Yine yukarıda “Gazeteler ve TV’ler yalan haberler yayımlamayacak. Hep doğru söyleyecek.”, diyordu, değil mi?

Bre utanmaz, ahlâksız adam!

Yukarıda gösterdiğimiz gibi, 1969’da Amerikan 6’ncı Filosu’nu protesto eden gençlere, cahil, meczuplaştırılmış ve Allah ile aldatılmış zavallı kitleyi kışkırtarak saldırtma alçaklığını organize ederken, onlarca yalan yazıyordun.

Bu düzenbaz, o günlerde, gazetesinde bir de Siyonizm karşıtı yayın yapıyordu, yoğun bir biçimde.

İsrail, bu tür işleri yapanlara karşı mücadele ederken, değişik yöntemler kullanıır. Bunlardan biri de, onları parayla satın alarak susturmak, nötrleştirmektir.

Araştırmacı Yazar Cengiz Özakıncı, “İblis’in Kıblesi” adlı kitabında bunun İsrail’den önemli miktarda para alarak, İsrail ve Siyonizm karşıtı yayınlarına son verdiğini belgesiyle ortaya koyar.

Velhasıl arkadaşlar;

Bu kıdemli, kart, Yezid Dincisi Ortaçağcı da, deneyiminden dolayı, koklayarak, bir hayvan içgüdüsüyle kavrıyor artık, meydanın kendilerine kaldığını. Bunlara “dur”, “çüş” diyecek hiçbir etkin gücün kalmadığını. Bu sebeple de, oynuyor sevincinden.

Yine dünkü haber sitelerinde yer alan önemli bir haber de şuydu:

“Cumhuriyetin bütün yasalarına karşın Diyarbakır’da Afganistan/Taliban modeli eğitim veren çağdışı şeriatçı örgüte kim göz yumuyor?

“Merkezi Diyarbakır’da bulunan ve Alimler ve Medreseler Birliği adı altında anayasaya ve tüm yasalara aykırı şekilde faaliyet gösteren gerici kuruluş, sözde yetiştirdiği 65 öğrencisi için “icazet töreni” düzenledi. İcazet alan kız öğrenciler, gözlerinin bile görünmediği giysiler giydiler.  

“Diyarbakır’ın Kayapınar İlçesi’nde faaliyet gösteren ve diğer adı “İttihad-ı Ulema” olan Alimler ve Medreseler Birliği adlı yasa dışı ve gerici kuruluş, mezuniyet töreni düzenledi. Medreselerinde Kuran, Arapça, fıkıh, tefsir, hadis, muamelat, islami davet metodu gibi eğitimler veren Alimler ve Medreseler Birliği, mezun olan kız öğrenciler için “icazet töreni” adı altında bir mezuniyet etkinliği düzenledi. Gerici kuruluş resmi Twitter hesabından, mezuniyet törenini, “Diyarbakır/Çınar’da Birliğimiz tarafından tertip edilen merasimle 65 kız öğrencimiz ilmi icazetlerini aldılar” anonsuyla duyurdu.

“İcazet alan kız öğrencilerin, gözlerinin bile görünmediği tek tip giysiler giymesi dikkat çekti.

“Merkezi Diyarbakır’da bulunan Alimler ve Medreseler Birliği’nin ayrıca “İlim ve Tedris Komisyonu”, “Fetva Komisyonu”, “İlahiyat ve imam hatiplerler dayanışma komisyonu”, “Genel tebliğ ve irşad”, “Ziyaret komisyonu”, “Dış ilişkiler”, “İnşa ve finans komisyonu” gibi komisyonları bulunuyor.” (http://www.abcgazetesi.com/diyarbakirda-gericilerin-yasa-disi-mezuniyet-gururu-27799h.htm)

diyarbakir-mezuniyet

İşte, hepsinin gönlünden geçen ve aklında yatan, bu görüntülerdir, arkadaşlar. Kadını bu hale getirmektir, bu zavallı duruma, bu kölelik durumuna, cinsel nesne durumuna düşürmektir.

Şimdi IŞİD’in, El Kaide’nin, ÖSO’nun egemenliğindeki bölgelerde yaşayan kadınlardan ne farkı var, bu kızcağızların?

Bunların hepsi aynı yolun yolcusu da, sadece tarikatları farklı, karargahları farklı, medreseleri farklı, mollaları farklı…

Kaçak Saraylı İmam ve onun liderliğindeki Tayyibî Tarikatının mensupları da, yani AKP’giller de, aynen bu görüştedirler, bu inanıştadırlar.

İşte tüm bunlar, elbirliği, eylem birliği, güç birliği ve ihanet birliği ederek yıktılar Laik Cumhuriyet’i. Ve ülkeyi bir enkaz yığınına çevirdiler. Şimdi de “Faşist Din Devleti”ni kesince kurma uğraşı içindeler. M.Ş. Eygi’nin “Altın günler gelsin”, diye işaret ettiği, işte bu devletin kuruluşunun tamamlandığı günlerdir.

Hepsi bayram coşkusu içindeler. Oysa memleket elden gidiyor. Ülke parçalanıyor. ABD’nin “BOP”u, adım adım hayata geçiriliyor. Bunların hiçbirinin umrunda değil, vatan, ülke, halk…

Hepsi de bu Laik Cumhuriyet’i yıkarak, laikliğin kökünü kazıyoruz ya, diyerek, bayram sevinci yaşıyor. Bunların tarikat yurtlarından, Kur’an Kurslarından, İHL’lerden yetişip de laik olmuş, laik kalmış bir insana rastlamak mucize kabilinden bir şeydir. Neredeyse tamamı iflah olmaz bir biçimde, laiklik, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanıdır bunların.

Sevinsinler bakalım…

Fakat, sevinçleri çok uzun sürmeyecek. Bunu da yazsınlar bir tarafa…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

08 Eylül 2016

Nurullah Ankut
HKP Gene Başkanı