TAKSİM 1 MAYIS ALANI’DIR! HIRSIZLAR İMPARATORLUĞU TAKSİM’İ İŞÇİ SINIFIMIZA YASAKLAYAMAZ!

TAKSİM 1 MAYIS ALANI’DIR!

HIRSIZLAR İMPARATORLUĞU TAKSİM’İ İŞÇİ SINIFIMIZA YASAKLAYAMAZ!

1 Mayıs, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik-Mücadele-Dayanışma Günü ve Bayramı’dır. 1886 yılında Şikagolu işçi kardeşlerimizin 14-18 saatlik işgünü cehennemine isyan edip, 8 saatlik işgünü mücadelesini başlattıkları gündür 1 Mayıs.

Amerikan İşçi Sınıfının bu mücadelesi Parababalarının kanlı zulmüyle karşılaşmış ve eylemler sırasında açılan ateşle dört işçi, eylemlerden sonra da öncü dört işçi idam edilerek şehit edilmiştir.

İşçi Sınıfı mücadele tarihine emekçilerin kanı ile yazılan 1 Mayıs; 1889 yılında, 2’nci Enternasyonal tarafından Dünya İşçilerinin Birlik ve Dayanışma Günü ilan edilmiştir. 

 

Aradan geçen 125 yılda 1 Mayıs’lar; Proletarya iktidarlarının olduğu ülkelerde bayram, Parababaları iktidarlarının olduğu ülkelerde ise mücadele günü olarak kutlanmıştır. Dünyanın neresinde olursa olsun toplumun ezilen, sömürülen kesimi olan İşçi Sınıfı ve Emekçi Halkların, ezen, sömüren burjuvaziye karşı mücadele azmini bilediği, gücünü gösterdiği günlerdir 1 Mayıs’lar.

Ülkemizde de 1 Mayıs’lar; uğruna bedeller ödenen, şehitler verilen bir mücadele günüdür. 1977 1 Mayısı’nda 36 canımızı verdiğimiz İstanbul Taksim Alanı; o günden bu yana 1 Mayıs Alanı olmuştur.

 Hemen her yıl Parababaları iktidarları 1 Mayıs’ları yasaklamış, Taksim’i kutlamalara kapatmış olsalar da İşçi Sınıfımız ve Devrimciler bu yasağı delmesini bilmiştir. Gaz, cop, plastik mermi yemeyi, hatta ölmeyi ve sakat kalmayı göze alarak bu yasaklar paçavraya çevrilmiştir. Tıpkı 2009’da, 2010’da, 2011’de, 2012’de olduğu gibi Taksim Alanı özgürleştirilmiştir.

Peki Parababaları iktidarları niye Taksim’i yasaklarlar?

Çünkü Taksim; sadece bir alan değil, yıllar boyu uğruna onlarca şehit verdiğimiz, yüzlerce yaralı, binlerce gözaltı-tutsak verdiğimiz bir Vatan’dır.

Çünkü Taksim; şehitlerimizin hatırlandığı, anılarının yaşatıldığı ve onları katledenlere karşı kinimizin bilendiği yerdir. Bu vatan zaptedildiğinde İşçi Sınıfımızın ve devrimcilerimizin o müthiş görkemi düşmanlara korku salmakta, dostlara güven vermektedir. Dolayısıyla şehitlerimizin kanıyla suladığı bu Vatan toprağını (Taksim’i) savunmak bir vatan borcudur, Devrimci görevlerimiz arasındadır.

Kardeşler;

Bugün ülkemiz bir “hırsızlar imparatoru” tarafından yönetilmektedir. Daha doğrusu son on iki yıldan bu yana siyasi iktidar, AB-D Emperyalizminin uşağı iki güç olan Tayyipgiller ve Pensilvanyalı imamın cemaati tarafından paylaşılmıştır.

Başlıca hedefleri ülkemizi Yeni Sevr’e götürmekti. Bunun için de antiemperyalist, yurtsever, laik, tam bağımsızlıkçı, Mustafa Kemalci güçlerin tasfiye edilmesi gerekiyordu. Butasfiye için de “Ergenekon, Balyoz” vb. adlı CIA operasyonlarını uygulamaya koydular. Bu planlarında da başarılı oldular ve kendilerine direnç gösterebilecek güçleri etkisizleştirdiler. Artık meydan bunlara kalmıştı.

Bunlar, Ortaçağcı Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcileri olduklarından üretimle hiç ilgileri yoktur. Alınteri dökmeyi bilmezler. Bunlar ticaretle uğraşırlar, faiz yerler, kamu malı aşırırlar, vurgun ve talan yaparlar.

12 yıllık iktidarları boyunca da tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedi sülalelerine yedirdiler. Rüşvet, yolsuzluk ve vurgunlarla halktan çaldıkları paraları saklayacak yer bulamadıkları görüldü. Kimisinin İsviçre bankalarında hesapları, kimisinin evinde para kasaları… Daha alt düzeydekilerin ise ayakkabı kutuları…

17-25 Aralık operasyonları ile iyice görüldü ki, bizim yıllardır söylediğimiz ve her geçen gün üstüne yenilerinin eklendiği vurgunlar, gerizler gibi ortaya saçıldı.  Ancak, ellerindeki devlet mekanizması ile yürürlükteki yasaları, yargı kararlarını bile hiçe sayarak şimdilik hırsızlıklarının üzerine bir şal örttüler.

Öyle ki, dünyanın neresinde olursa olsun bunlarınkinin binde biri dahi yolsuzluk yaptığı açığa çıkan bir hükümetin bir gün bile iktidarda kalması mümkün değildir. Oysa bunlar, din alıp satarak Allah’la kandırdıkları mecnunlaştırılmış kitleleri sayesinde 30 Mart yerel seçimlerinden de birinci parti olarak çıktılar. Tabiî Türkiye’de seçimler; bir demokrasicilik oyunu olduğundan, seçim hileleri yapmak, kitleleri kandırmak çok kolaydır.

Kardeşler;

Bunların suçları sadece yolsuzluk mu?

Tabiî ki hayır..

Bunlar AB-D Emperyalistlerinin “Büyük Ortadoğu Projesi”nde rol kapmak için neredeyse tüm komşularımızla ülkemizi düşman ettiler. Komşumuz Suriye’de işledikleri savaş suçları onlarca kanıtıyla ortadadır. 21 Ağustos 2013’de Şam’da kullanılan ve 300 masum Suriyelinin ölümüne neden olan Sarin Gazı’nın bunlar tarafından Ortaçağcı güçlere verildiği açığa çıkmıştır. Esad rejimini devireceğiz diye dünyanın dört bir yanından toplayarak ülkemizde eğitip para, silah ve cephane ile donattıktan sonra Suriye’ye saldıkları kan içen, insan eti yiyen serseri ruhlu kiralık katiller, şimdi de ülkemiz topraklarında eylemler yapmaktalar.

Suriye’ye asker çıkartmanın gerekçesini yaratmak için kendi topraklarımıza füze saldırısı yapmayı planlayacak kadar gözü dönmüş, insanlıktan çıkmıştır bunlar…

Bunların desteklediği El Kaideciler tarafından Reyhanlı’da 53 masum Sünni insanımız katledildi. Amaçları; Alevi Suriye yönetiminin Sünnilere saldırdığı yalanını yayıp, bölgede mezhep savaşları çıkartmak.

Yine bunlar; Irak’ta 5 milyona yakın Müslümanın kanını döken, Müslüman kadınlara tecavüz eden ABD Emperyalizminin sapık askerlerinin “sağ salim evlerine dönebilmeleri için Allah’a dua eden”lerdir.

Libya’da 150 bin masum insanın canına kıyılmasında rol oynamışlardır.

Suriye’de 160 bin kişinin katledilmesinden de AB-D Emperyalistleriyle birlikte sorumludurlar.

Roboski’de, ekmek parası derdinde olan 34 Kürt gencini ABD’nin verdiği sahte bilgiler doğrultusunda bombalayarak parçalanmalarına neden olan emri veren de bunlardır.

İstanbul’un Kuzey Ormanları’na bir kama gibi sapladıkları 3’üncü Boğaz Köprüsü ile bir milyondan fazla ağacın kesilmesinden, doğanın tahrip edilmesinden ve bir an önce yetiştirilsin diye hiçbir iş güvenliği önlemi almadıkları inşaatlarda işçi cinayetlerine kurban giden işçi kardeşlerimizin katlinden de bunlar sorumludur.

ODTÜ Ormanlarını, Atatürk Orman Çiftliği arazilerini tahrip eden, yandaşlarına peşkeş çeken de bunlardır.

Dahası Şanlı Gezi Direnişi boyunca polis tarafından katledilen, gözü kör edilen, yaralanan, sakat bırakılan canların da sorumlusu bunlardır.

Hangi birini sayalım?..

“Bakara makara” diyerek insanlarımızın dini duyguları ile dalga geçen, verdikleri rüşvetin karşılığını misliyle çıkartmak için “milletin a..’ına koyacağız” diyerek aralarında pazarlık yapan alçaklar da bunlardandır. Tabiî bütün bu namussuzluklarını yaparken “din, iman, kitap, Allah, Peygamber” edebiyatını da dillerinden düşürmüyorlar.

Oysa bunların gerçek dinle, Dört Halife döneminin İslamiyeti ile hiçbir ilgileri yoktur. Muaviye’nin, Yezid’in yolundan gidiyorlar. Bunlar Amerikan İslamının, CIA İslamının taraftarıdırlar. Gerçek İslamın değil… Para Tanrısına taparlar. İşte bu “Tanrı” sayesinde Tayyip dünyanın en zengin 8 siyasetçisi arasındadır. Tüm marifetleri de insanlarımızı Allah’la kandırmaktır.

Ülkemizin tarihinden on iki yılı çaldılar. İktidarlarının en görkemli anında Şanlı Gezi Direnişi’mizle karizmayı çizdirince şaşkına döndüler. Sonlarını gördüler. Bu nedenle de polise vur emri vererek kardeşlerimizi şehit ettiler, yaraladılar, kör ettiler. Gezi Direnişi’miz de tıpkı 1 Mayıs gibi Taksim’in Vatan yapıldığı bir mücadeledir. Onun için aradan aylar geçmesine karşın her olayın arkasında “Geziciler”i aramaktalar.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar boşuna… Bunlar, her ne kadar iktidar koltuklarını işgal etmiş olsalar da artık hiçbir meşruiyetleri kalmamıştır. Çünkü kamu malı aşıranların, hırsızların, rüşvetçilerin, yüz kızartıcı suç işleyenlerin yasallığı da, meşruiyeti de olmaz. Bu nedenle onların Taksim’i yasaklamasının hiçbir önemi yoktur.

1 Mayıs’ta İşçi Sınıfımızın ve Emekçi Halklarımızın gücünü AB-D Emperyalizmi ve yerli satılmışlar cephesine göstermek için güçlerimizi tek bir merkezde toplamalıyız; İstanbul’da Taksim’de birleştirmeliyiz. 12.04.2014

1 Mayıs Alanı Taksim’dir! Taksim Vatandır!

Vatan savunması da kutsaldır. Bu kutsal davaya hepinizi bekliyoruz!

 

Halkın Kurtuluş Partisi 

Genel Merkezi