Suriye’de kazananlar ve kaybedenler

Ey Kaçak Saray avanesi!

Ülkemiz ve bölgemiz halklarına, milletlerine yaptığın bunca kötülükten sonra, hiç değilse azıcık da olsa pişmanlık duy, vicdan azabı çek de, giderayak bir iyilik yap Türkiye ve Suriye’ye…

Bak, 2011’den bu yana ABD’li efendilerin Emperyalist Çakalların verdikleri emir üzerine büyük bir heveskârlıkla sürdürmekte olduğun Suriye politikan fiyaskoyla sonuçlandı.

Tam anlamıyla batağa saplanmış durumdasın şu anda. Keşke saplanan yalnız sen olsan da “ne halin varsa gör”, desek…

Ülkemizi de, ordumuzu da, gencecik evlatlarımızı da götürüp attın o bataklığa…

Uyarıyoruz buradan:

Hezimete beş kaldı.

Azıcık da olsa aklını başına devşir.

Eğer inat edip yaşarsan o hezimeti, başta “hülooğğ”cuların gelmek üzere Türkiye Halkı seni asla durdurmaz gayrı Kaçak Saray’ında, tepetaklak düşüp tekerlenirsin oradan.

Ne mi yapacaksın?

Çok basit ve kolay: Birleşmiş Milletler üyesi, egemen ve bağımsız bir ülke olan Suriye’nin uluslararası yasalar çerçevesinde sahip olduğu en doğal haklara saygı göstereceksin. Yani Suriye’nin meşru hükümeti olan Beşşar Esad liderliğindeki BAAS Hükümetiyle doğrudan ve açıktan resmi ilişkilere, işbirliğine gireceksin.

Bak, o zaman ne IŞİD kalır ortalıkta, ne de Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi, yeni İsrail olma heveslisi PKK, PYD, YPG. Suriye’nin resmi ordusu gelir, Türkiye ve Suriye arasındaki sınıra yerleşir; oranın güvenliğini ele alır. Böylece de Arap Dünyası içinde Türkiye’yi gerçekten seven iki ülkeden biri olan Suriye’yle yeniden dostluk ilişkileri filizlenmeye başlar.

Öteki dost Arap ülkesiyse, Şehit Muammer Kaddafi’nin Libya’sıydı; orası şu anda cehennemi yaşamaktadır. Türk müteahhitlerin alacakları olan 30 milyar dolar civarındaki para da yok olup gitmiştir.

Libya Halkı şu anda Türkiye’yi eskiden olduğu gibi saygın bir dost olarak değil, hain ve kalleş bir düşman olarak görmektedir sayenizde.

Senin ve avanenin hâlâ niyeti, besbelli ki, Suriye’nin kuzeyinde 30-35 km’lik bir koridor içerisinde El-Kaide, El-Nusra vb. Ortaçağcı, insan başı kesip toplu infazlar yapan canilerden oluşmuş bir karanlık din devleti kurmaktır.

Fakat o iş bitti artık. Onu kurdurmazlar sana. Yaşananlardan zerre miktarda da olsa ders çıkarın.

Bak, Rusya, İran ve Çin ne diyor art arda yaptıkları açıklamalarda?

1- Suriye’nin toprak bütünlüğüne herkes saygı göstermek mecburiyetindedir.

2- Suriye’deki tüm yabancı askeri güçler işgalci konumundadır, bu nedenle de ülkeyi terk etmek mecburiyetindedir.

Ne diyor Rusya lideri Putin, buna ilave olarak ve bu anlayışını iyice pekiştirmek, göze batırmak amacıyla?

“Eğer Suriye’nin meşru hükümeti bizi de istemezse, Rusya da derhal Suriye’deki askeri varlığını sonlandıracaktır.”

Zaten Astana Anlaşması da bu görüşleri içermekteydi. Ama siz ikili oynuyorsunuz. Bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız, diyorsunuz, bir yandan da Kuzey Suriye’de bir Ortaçağcı din devleti kurma sevdasındasınız.

O dönem bitti artık…

Bak, efendin Emperyalist Çakal ABD bile, Rusya, İran, Çin ve Suriye’yle çatışmayı göze alamadığı için hainane görevi sana devretti. Gel, Suriye’nin kuzeyine Ortaçağcılarla yerleş, bizim oluşturduğumuz ve 30 bin TIR dolusu silahla donattığımız Amerikancı Burjuva Kürt Devletini kuzeyden himaye et, dedi sana.

Sen de balıklama atladın; efendim ki bana görev vermiş, durmak olur mu, diye…

Bak, sizden Hariciye Vekili Çavuşun Oğlu hâlâ ne diyor?

“Esed, bugün Suriye’yi de normalleştiremez, Suriye’nin ilişkilerini de kimseyle normalleştiremez. Esed, bu kadar insanı öldürdükten sonra Suriye’yi birleştiren kişi olamaz. Bir milyon insanı öldüren bir insanla neyi oturup konuşacaksın ki?” (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1622807/Cavusoglu__Harekat_icin_takvimlendirme_yapmak_dogru_bir_sey_olmaz.html)

Sormak lazım bu Çavuşzade’ye, hangi dünyada yaşıyor acaba? Ve dost ve kardeş Beşşar Esad’la alıp veremediği ne?

ABD’li efendilerinin kendilerine verdiği emir mi, bu düşmanlığa yol açan?

Zahir öyle…

Görüşmezseniz, Kaçak Saray avanesi Hafızlar; dünya âleme rezil rüsva olmuş vaziyette, arkanıza baka baka terk edersiniz Suriye’yi…

Kesin ve açık gerçek budur…

Kaçak Saray Şefi Tayyip diyor ki, dünün gazetelerinde ve kendi Sarayının İletişim Başkanlığının resmi internet sitesinde yer alan konuşmasında:

“Biz şu anda Suriye’de niye varız? Rejim, teröriste karşı ayakta duramıyor. Duramadığı için biz de Adana Mutabakatı ile ne yaptık? Suriye’ye girdik. Suriye’ye giriş sebebimiz bu.” (https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-suriyenin-kuzeyinde-bir-teror-devletinin-kurulmasina-musaade-etmiyoruz-etmeyecegiz)

El insaf yahu…

Suriye Hükümeti sekiz yıldan bu yana yiğitçe direniyor ABD-AB Emperyalistlerine, onun bölgedeki Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Ürdün, Kuveyt ve PKK gibi yerel taşeronlarının saldırılarına karşı.

ABD’den aldığın emir üzerine Avustralya’sından İsveç, Norveç, İngiltere’sine varıncaya kadar dünyanın dört bucağındaki Ortaçağcı, meczuplaştırılmış, vicdan ve insanlık yoksunu canileri Türkiye’ye getirip topladınız. Güney illerimizde kurduğunuz kamplarda bunları eğittiniz, donattınız, ordulaştırdınız ve Suriye’nin resmi güçlerine karşı savaşmak üzere oraya gönderdiniz.

Türkiye’nin güney illerini yine bu hain Ortaçağcıların lojistik üssü haline getirdiniz. Bu illerimizin hastanelerini bu alçaklara açtınız.

Daha düne kadar “Eğit-Donat Projesi” diye yaptığınız hainane işlerle övünüyordunuz. Manyamış dincilerden oluşan canileri kısa süre öncesine kadar “ÖSO” diye adlandırıyordunuz. Şimdi bunlara bir de “Suriye Milli Ordusu” etiketini yapıştırdınız.

Suriye’yi bunlar temsil edecek, öyle mi?

Doğrusu hayalhaneniz çok geniş be Hafızlar. Ama aynı oranda da hayattan, gerçeklerden kopuk…

Şu Rusya’daki diplomatik ustalığa ve elde edilen başarılara bakın bir. Azıcık da olsa ders alın bu yeni yetme emperyalist devletin dış politika uygulamalarından.

Bakın, Rusya ve lideri Putin aynı anda hem sizi (Türkiye’yi), hem Suriye’yi, hem de PKK, PYD, YPG’yi avcunun içinde tutuyor ve ustalıkla kulllanıyor. Ama kendi öngördüğü çözüm yolunu da sabırlıca ve sistemlice uygulamaya koyuyor, hepinize de dayatıyor.

Bakın, PKK, PYD, YPG’yle Suriye Hükümetini Lazkiye’deki askeri üssünde masaya oturttu ve anlaşmaya vardırttı. Artık birlikte hareket edecekler.

Ve ne diyor hepinize birden?

Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstereceksiniz. Suriye’de Beşşar Esad Yönetiminin istemediği yabancı askeri güç kalmayacak.

Eninde sonunda Rusya’nın bu anlayışı kesinkes uygulamaya konacak ve çözüm bunun üzerine inşa edilecek.

Siz de aklınızı başınıza toplayın, Kaçak Saray avanesi Hafızlar…

Beşşar Esad yönetimiyle anlaşın, birlikte hareket edin. Hiç değilse yaptığınız binbir ihanetten ve trajik felaketlere yol açan davranışlarınızdan sonra, bir iyilik yapmış olursunuz ülkelerimize ve halklarımıza.

Yapabileceğinizi hiç ummuyoruz ama keşke şu önerimizi de uygulamaya koyacak cesaret, namus ve yurtseverliğe sahip olabilseydiniz:

Açın batı ve kuzeybatı sınırlarımızı, Avrupa’ya gitmek isteyen Suriyeliler, ki ezici çoğunluğu o niyettedir, gitsinler oralara. Doldursunlar emperyalist Batı ülkelerinin şehirlerini, kasabalarını, kırsallarını. O hain alçak emperyalist haydutlar da Ortadoğu’da yarattıkları cehennemin ateşinin yakıcılığını ve tahribatını yaşasınlar ve duysunlar bedenlerinde. Aşağılık, insanlık dışı çıkarları için ülkeleri ölüm tarlalarına çevirip yaşanmaz hale getirmenin ne gibi felaketlere yol açtığını onların halkları da yaşayarak öğrensin.

Yani işledikleri suçun bir nebze de olsa cezasını çeksinler…

Ama nerede sizde o yürek, o anlayış, o fikir, o feraset ve o tutarlılık, o siyasi namus…

Neyse, bunu yapamazsınız da, hiç değilse birinci önerimizi olsun yapın bari. Kaldı ki bunu yapmanız çok az kalmış olan siyasi ömrünüzün azıcık da olsa uzamasına yol açabilir.

“Hülooğğ”cularınızı avutabilirsiniz şöyle diyerek:

Biz güney sınırlarımızın güvenceye alınmasını istiyorduk. İşte bunu da halletmiş olduk. Suriye resmi ordusu gelip sınıra yerleşti, artık sorun çözüldü…

Peki aksi durum, yanlışta diretmeniz neye varır?

Hezimeti boylu boyunca yaşamanıza, tıpış tıpış arkanıza bakarak Suriye topraklarını terk etmenize ve Kaçak Saray’daki saltanatınızın paldır küldür yıkılmasına…

Bizi takip eden arkadaşlarımızın biliyor oldukları gibi, biz, 2011’den bu yana bu tezi savunmaktayız. Hayat, öngörümüzde, kavrayışımızda ne denli haklı olduğumuzu bugün bir kez daha açık ve kesin biçimde ortaya koymuştur.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

15 Ekim 2019

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı