İnsanca Yaşayabilecek Ücret, İnsanca Çalışma Koşulları Ancak Halkın İktidarında Gerçekleşecektir!
Değerli Halkımız;
Dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 pandemi döneminden geçiyoruz. Bugüne kadar Kovid-19 pandemisi Dünyada 63.284.479 kişiyi etkiledi ve 1.469.351 kişi yaşamını yitirdi. Ülkemizde ise gerçek rakamlar gizlenmiş olsa da, açıklanan resmi rakamlara göre dahi 13.528 insanımız hayatını kaybetti. Ve 600 binin üzerinde insanımız Kovid-19’a maruz kaldı. Halkımız hastane kapılarında test yaptırmak için saatlerce sıra beklemek zorunda kalıyor. Yatak olmadığı için hastane koridorlarında yatıyor. Tedavi edilmeyi bekliyor.
Dünya halkları ve İşçi Sınıfı korona belasına karşı yaşam mücadelesi verirken Parababaları ve onların iktidarları boş durmuyor, işçilerin haklarını gasp ederek Kovid-19 pandemisini fırsata çeviriyorlar.
Değerli Halkımız;
AKP’giller halkı korumaya yönelik bugüne kadar hiçbir ciddi-gerçekçi önlem almadığı gibi, sürekli yalan söyleyerek virüsün çok saldırgan ve hızla ölümcül sonuçlara yol açan bir salgına dönüşen yüzünü gizledi. Tehlikeyi hafife almanın ötesinde, neredeyse yokmuş gibi gösterdi. Aylarca halkımızdan gerçek vaka sayılarını gizlediler. Hâlâ da gerçek vaka ve ölüm sayılarını açıklamıyorlar.
Kovid-19 pandemisine karşı gerçek anlamda yapılması gereken, gıda ve sağlık sektörü dışında kalan tüm ekonomi alanlarını en az üç hafta süreyle durdurmak ve aynı sürelik sokağa çıkma yasağı uygulamaktır. Ancak böyle bir önlemle salgının üstesinden gelinebilir. Virüs ülkeden defedilebilir.
Ve tabiî ki bu sürede Parababaları, işçilerin ücretlerinden hiçbir kesinti yapmadan, işçilere ücretlerini ödemeye devam etmelidir. Devletin de halkımızın tüm giderlerini karşılaması gerekir. Ancak bu böyle olmuyor. Pandemi sürecinde halkımız canı ile uğraşırken AKP’giller ve Parababaları daha fazla kâr, daha fazla sömürü peşindeler.
İşçi Sınıfımıza pandemi bahanesiyle kölece çalışma koşulları dayatılıyor.
Parababaları istiyor, AKP’giller işçi, emekçi düşmanı yasaları çıkartıyor. Sarı sendikal anlayış seyirci kalıyor. Ve işçilerin olası tepkilerini kontrol altında tutuyorlar.
İşçi haklarının en fazla gasp edildiği şu pandemi günlerinde, 2021 yılının sonuna kadar geçerli olacak asgari ücreti belirlemek için, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” ilk toplantısını salgın nedeniyle, sanal ortamda online olarak 4 Aralık’ta yapıyor.
15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu kimlerden oluşuyor?
Çalışma Bakanlığından 5 üye, TİSK’ten (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) yani işverenlerden 5 üye, TÜRK-İŞ’ten (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) 5 üye var komisyonda. Ancak 15 kişilik komisyonda İşçi Sınıfını gerçek anlamda temsil eden kimse yoktur.
Kaldı ki işçileri temsilen toplantıya katılan, CIA tarafından kurdurulmuş TÜRK-İŞ, misyonu gereği, kurulduğu günden itibaren hep sermayeden yana, Parababalarından yana tavır almıştır. Bugün de aynı misyonla Parababalarına hizmetini sürdürüyor.
Sosyal Sigortalar Kurumunun (SGK) verilerine göre kayıtlı işçilerin % 43’ü asgari ücretle çalıştırılmaktadır. Bu komisyondan işçilerin, emekçilerin lehine bir sonuç beklemek en hafif deyişle hayaldir.
Değerli Halkımız;
Kovid-19 pandemisiyle birlikte DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ’in talebiyle AKP’giller sendikal faaliyetleri askıya aldı. Torba yasalarıyla işçilerin kazanılmış hakları bir bir yok ediliyor. Ücretsiz izin düzenlemesiyle 2 milyonun üzerinde işçi 1.168.00 TL’ye mahkum edildi.
Bu süreçte, kısa çalışma ödeneği adı altında, 4 milyonunun üzerinde işçi, ücretinin ancak % 60’ını alabilmiştir. Böylelikle emekçi halkımızın gelirleri düşüyor, daha çok yoksullaşıyor. Kuru ekmeğe muhtaç duruma getiriliyor.
Ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği için işçilere ödenen ücretler, işçilerin birikimi olan İşsizlik Fonundan ödeniyor. Aynı fondan Parababalarına teşvikler veriliyor, vergileri ödeniyor. Yani İşsizlik fonu Parababaları tarafından yağma ediliyor.
AKP’giller sözde işten çıkartmayı yasakladılar. Sendikaya üye olduğu için işçiler işten çıkartılmaya devam ediyor.
İşten çıkartmanın yasaklanması bir aldatmacadır!
Çünkü Parababalarının iradesine bırakılan ücretsiz izin düzenlemesiyle işçi işinden uzaklaştırılıyor. Böylelikle işçinin ne kıdem tazminatını, ne ihbar tazminatını ödüyor, ne de sigorta primini yatırıyor işverenler. Bu da yetmiyor, Parababaları 4857 Sayılı İş Kanunun 25. Maddesiyle haksız ve asılsız sebeplerle tazminatsız olarak işçiyi işten çıkartmaya devam ediyor. Tüm bunlara karşı AKP’giller işini şansa bırakmıyor, ücretsiz izin uygulamasıyla sendikalaşma ve örgütlenmeyi de baskı altında tutuyor.
Yapılan bir düzenlemeyle Kovid-19 nedeniyle oluşan hastalıklar meslek hastalığı ve iş kazası olmaktan çıkartıldı. Böylelikle özellikle işçilerin, karantinaya alınması gereken işyerlerinde çalışmasının önü açıldı ve bu salgın nedeni ile kalıcı hastalığa yakalanan veya vefat eden işçilerin yakınlarının gelir ve tazminat talep etmesi engellendi.
Sarı sendikalar ihanette sınır tanımıyor.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’e bağlı sendikalardan mevcut toplu iş sözleşmelerinde ek protokollerle ücret indirimlerine gidenler oldu. Ve bazı sendikalar açıktan Parababalarına destek açıklamaları yaptılar.
Değerli Halkımız,
Asgari ücret, çalışanlara ödenmesi zorunlu olan en düşük ücret demektir. İşçilere işgücünü satmaları karşılığında ödenen ve işçinin; temel gıda, barınma, sağlık giyim, ulaşım, kültür gibi temel gereksinimlerini asgari düzeyde karşılayabilecekleri ücret anlamındadır. İşçilerin alacağı bu ücret, insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyini karşılamalıdır. Bu husus İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de yer alır. Asgari ücretin tanımı da budur!
Emekçi Halkımızın, asgari yaşam koşullarına ve olanaklarına ulaşamaması bir insan hakları ihlalidir!
Yani ülkemizde diğer onlarcasıyla birlikte bir de bu anlamda insan hakları ihlali vardır.
18 yıldır ülkemizin ve halklarımızın başına ABD ve AB Emperyalistleri tarafından musallat edilen Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcileri AKP’giller Hükümeti, asgari ücreti anlamından çok çok uzaklaştırmıştır. AKP’giller iktidarı ile asgari ücret, emekçi halkımız için açlık, yoksulluk ve sefalet ücreti olmuştur.
Neredeyse sıradanlaşan ve maalesef kanıksanan; açlıktan, yokluktan kaynaklanan cinnet, intihar, cinayet haberleri, en kör gözlere bile batarcasına, emekçi halkımızın içler acısı durumunu ortaya sermektedir.
Kuvayimilliye yadigârı bütün değerlerimizi Kamu Malı olmaktan çıkaran, Ege’de Vatan Topraklarımız olan 18 Ada’mızı Yunanistan’a peşkeş çeken, “nereden, nasıl vurgun yaparım”ın peşinde olan CIA İslamcıları, halkımıza açlık, sefalet ve en sonunda da ölüm getirmeye devam ediyor.
Ülkemizin toprakları, milli değerleri, büyük işletmeleri Katarlılara katar katar satılıyor.
Ama şu gerçeği de unutmayalım: Emekçi Halkımıza yaşatılan bütün bu acıların sebebi ve suçlusu, AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışların yarattığı Kanser Düzenidir!
Değerli Halkımız;
Türkiye İstatistik Kurumuna Göre (TÜİK) AKP’giller’in iktidarında 50 binin üzerinde kişi hayatına son vermiş ve bu intiharların büyük çoğunluğu ekonomik sıkıntılar, borçlar, geçinememe sebebiyle gerçekleşmiştir.
Yine iş cinayetlerine baktığımızda AKP’giller iktidarı boyunca 22.878 işçi iş cinayetlerine kurban gitmiş. İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi) raporuna göre sadece 2019 yılında 1736 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş.
İşçi Sınıfımızın ve yoksul halkımızın içler acısı durumu ortada iken, TÜRK-İŞ’in 2020 yılı için neye göre ve nasıl belirledikleri belli olmayan asgari ücretle ilgili talep ettiği rakam 2.578,00 TL idi. Buna rağmen AGİ dahil belirlenen 2.324.00 TL’ye ses çıkartmadılar.
Değerli Halkımız;
Son bir yılda gıda harcamalarına % 50, elektriğe % 49,6, doğalgaza % 53,8 oranında zam yapıldı. Böylece yoksul halkımızın, İşçi Sınıfımızın geliri yarı yarıya düşürüldü.
Geçtiğimiz günlerde TÜRK-İŞ, Kasım ayı “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırma sonuçlarını açıkladı:
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2020 Kasım ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı 2.516 Lira 67 Kuruş… Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8.197 Lira 62 Kuruş… Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 3.073 Lira 63 Kuruş olarak hesaplandı.
Değerli Halkımız;
Görüldüğü gibi AKP’giller iktidarı ve Sarı Sendikacılar, İşçi Sınıfımızı ve Emekçi Halkımızı yoksulluk sınırının altında, açlık sınırında öldürmeyip süründürmektedir. Ülkemizde kayıt dışı çalıştırılarak ve asgari ücretin bile altında çalışmaya mahkûm edilen ve TÜİK’in açıkladığı, aslında daha da yüksek olan işsizlik oranının % 13,92, işsiz sayısının 4 milyon 194 bin kişi olarak hesaplandığı bu işsizlik ortamında buna razı olan, ezilen, sömürülen yüzbinlerce-milyonlarca insanımız var. Her alanda olduğu gibi açıklanan işsizlik rakamları da gerçeği yansıtmıyor; şu anda işsizlik oranı % 30’u geçmiş, işsiz insanlarımızın sayısı 10 milyonun üzerine çıkmış durumdadır.
Değerli Halkımız;
Partimizin Programı’nda İşçi Meselesi başlığı altında Ücret konusu şu şekilde çözümlenir:
“Asgari ücret normal geçim endeksinden aşağı düşmeyecek. Günümüzde uygulanmakta olan asgari ücretin böylece 4 mislinden fazla bir artış sağlanmış olacak. Normal geçim endeksi de üretimimizin verimindeki artışa paralel olarak yükseltilecek.”
Halkın Kurtuluş Partisi olarak, asgari ücretin olması gereken tutarı bugünkü yoksulluk sınırının; 8.197,00 TL’nin altında olmamalı, en az 8.500,00 TL olmalıdır. Bunun altında tespit edilecek olan her tutar, sefalet ücreti olmaya mahkûmdur. Bu tutarın altında kabul edilen her tutar Emekçi Halkımıza ihanettir.
Diyecekler ki, nereden bulacağız bu kaynağı?
Kaynak belli: Emekçi Halkımızın yarattığı değerlerin, sayısı 500’ü bulan Finans-Kapital zümresine, sayısı 3 bini bulan Tefeci-Bezirgânlara akışını kesip, Emekçi Halkımıza geri verdiğimiz zaman müthiş bir kaynak patlaması ortaya çıkacaktır. Tıpkı bir yanardağ patlaması gibi…
Değerli Halkımız;
İşte bunu yaratacak olan Halkın İktidarıdır.
İnsanca yaşanacak bir ücrete, insanca yaşanacak bir ortama ancak ve ancak Halkın İktidarında kavuşulur.
Omuz verin yıkalım bu kanser düzenini!
Gelin saflarımıza, alalım hakkımızı, yıllardır hakkımızı yiyen Kanser Düzeninin yaratıcılarından ve yürütücülerinden.
Sefalet Ücreti Değil, İnsanca Bir Yaşam İçin!
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
03.12.2020
Halkın Kurtuluş Partisi
(HKP)
Merkezi İşçi Örgütleri Komitesi