Saygıdeğer Halkımız; Hâlâ mı bunların aynı kuklacının oyuncakları olduğunu görmemekte ısrar edeceksin?

 

Saygıdeğer Halkımız;
Hâlâ mı bunların aynı kuklacının oyuncakları olduğunu görmemekte ısrar edeceksin?

Yıllardan bu yana, onlarca kez tekrarladık. Bıkkınlık geldi artık, aynı şeyi tekrarlayıp durmaktan. Fakat, saygıdeğer halkımız, sen de inatla ayak diriyorsun, bu en yakıcı gerçeği görmemekte, anlamamakta.

Şu resimlere bir bak yahu…

    

     

Gördün işte, muhabbetlerinin koyuluğunu. Dostluklarının derecesini. Ve bunların arasında hiçbir dargınlığın, kırgınlığın bulunmadığını. Adamlar tatlı tatlı geyik çeviriyorlar. Hepsinde de keyif gıcır. Hallerinden son derece memnunlar. Ağızlar kulaklarda. Sıcak çaylar elde…

Bu esnaf muhabbetine, küçükburjuva, Atatürkçü yazarımız Yılmaz Özdil bile, artık bu kadarı da olmaz, diyerek isyan ediyor. Ve şu satırları kaleme almak durumunda kalıyor:

“Kars Kazı

“Her kaz 2.5 kilo civarında geliyor, kilosu 70 lira, bir bütün kazın fiyatı 180 lira filan tutuyor.

“Anaçlar baharda kuluçkaya yatıyor, civcivler yaylaya salınıyor, kendi hallerinde, doğada rastladıkları otlarla serpiliyorlar, ekim ayı gibi besiye alınıyorlar, irileşmeleri için arpayla besleniyorlar.

“Kesimleri yılbaşından sonra yapılıyor, havanın iyice soğuması, kar yağması bekleniyor. “Kazın götü buza değince lezzetlenir” deniyor.

“Tüyleri yolunuyor, gövde komple tuza yatırılıyor, açık havaya, rüzgar görecek şekilde asılıyor, 45 gün ayazda kurutuluyor.

“Kars’ın havasına, toprağına, bitkisine has bir türdür, öbür kazların kalbini kırmak istemem ama, öbürleri planörse, Kars kazı boeing’tir, tadı başka yörelerdeki kazlara benzemez, salamura esnasında eti yumuşar, eti butu ciğeri öbür kümes hayvanları gibi kokmaz, yağı ağır gelmez.

“Öyle her canın çektiğinde bulamazsın, senede anca 200 bin Kars kazı yetiştiriliyor, Kars yöresinin kapasitesi talebe yetmiyor, başka bölgelerde yetiştirilen kazları internet satışıyla Kars kazı diye kakalayanlar var, kaz gibi yolunmamak için dikkatli olmanız lazım, Anadolu’dan vazgeçtik, Çin’den getirip orijinal Kars diye satan var.

“Protein kaynağıdır ama, kolestrolü kırmızı ete yakındır, nasıl olsa beyaz et diye fazla yumulmamak gerekir.

“Tandırı, güveci, beğendisi, tiridi, kavurması yapılır, suyuna da şahane bulgur yapılır, ben size fırında patatesli tarifini vereyim…

“Fırını 160 derecede ısıtın, bıçağın sivri ucuyla kazın derisini ara ara delin, böylece kızarırken yağının dışarı süzülmesini sağlayın, hassas davranın, sadece deriyi delin, kazın gövdesini delmeyin, üstten tuz ve karabiber serpin, derin bir fırın kabına yerleştirip bir saat pişirin.

“Bu arada, patatesleri kaynar suda beş dakika tutup, kenara ayırın, senkronize lezzet kıvamı için, patateslerin Kars patatesi olmasına özen gösterin. Bir saat sonra, kazı fırından çıkarın, fırın kabında biriken yağı süzün, başka kullanımlar için ayırın, patatesleri fırın kabının zeminine kalınca dilimler halinde döşeyin, kazı bu defa ters çevirin, patateslerin üstüne yatırın, bir saat daha pişirin.

“Bu bir saatin sonunda, fırını 135 dereceye kısın, 40 dakika da böyle pişirin, nar gibi kızaracaktır. E afiyet olsun, servis yapın.

“*

“Nedir bu derseniz?

“*

“Benim anladığım kadarıyla, Türkiye’de rejimi değiştirecek olan yeni anayasanın en önemli maddesi… Kars kazı.

“*

“Çünkü…

“TBMM’de resmen anayasal suç işlenirken, egemenlik halktan alınıp saraya devredilirken, başbakan binali bey muhalefet kulisine nezaket(!) ziyaretine geldi, Chpliler gelinlik kız gibi koştura koştura çay kahve ikram etti.

“Sanki saray uğruna “bir Ali değil Binali feda olsun” diyen o başbakan değilmiş gibi…

“Sanki 94 yıllık cumhuriyet rejimini inkar ederek “iki kaptan gemiyi batırır” diyen o başbakan değilmiş gibi… Chpliler sırıta sırıta sohbet etti, neşeli anlar yaşandı.

“Laf döndü dolaştı, Kars kazına geldi.

“Binali bey Kars kazını ne kadar çok sevdiğini anlattı, Kemal bey tasdik etti, sıkış tepiş koltuklara adeta kucak kucağa oturan parti kurmayları neredeyse alkışlayacaktı. Neticede, müsait bi zamanda buluşup, hep birlikte Kars kazı yeme konusunda uzlaştılar.

“*

“Atatürkçüler saatlerce gözünü bile kırpmadan, meclisten canlı yayın yapan Halk tv’yi seyrediyor, kahrından hasta oluyor…

“Mecliste kuvayi milliye direnişi yapacağız” diyen Chpliler ise, kendilerini kazın yanında patates garnitürü olarak kullanan, “mecliste hiç sorun yok” fotoğrafını vermek için oraya bilinçli şekilde gelen kurnaz başbakanla oturmuş, Kars kazı muhabbeti yapıyor.

“*

“Kars kazını tenzih ederek söylüyorum…

“Hâlâ bu chp yönetiminden medet uman, kaz kafalıdır.” (http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/yilmaz-ozdil/kars-kazi-1617365/)

Ve yazısının sonunda da bizim yıllardan bu yana dile getirdiğimiz bir gerçeği, kendine özgü bir tarzda söylemekten geri kalmıyor. İşte son paragrafta gördüğümüz gibi…

Laik Cumhuriyet’i yerle bir eden, Ordusundan Yargısına, Milli Eğitiminden Polisine, velhasıl; bir tek kurumu ayakta kalmamacasına çökerten, darmaduman eden sanki Kaçak Saraylı Reis’in bu AKP’gilleri, bu Milyar Ali’si değilmiş gibi, Sorosçu Kemal’in avanesinin önde gelen temsilcileri işte böyle ağızları kulaklarında gülücükler saçıyorlar, neşeler saçıyorlar CHP Kulisinde. Demek ki biz boşuna dememişiz; bunların hiçbirinin ne vatan, ne millet, ne halk, ne Mustafa Kemal, ne laiklik umurlarında değil, diye…

Ve yine boşuna dememişiz; memleket yanıyor, bunlar saçlarını tarıyor, diye.

Umurlarında olmaz. Bunlar görev yapıyorlar.

Kimin verdiği görevi yapıyorlar?

Efendileri, sahipleri ABD Emperyalistlerinin verdiği görevleri yapıyorlar. Onun yazıp ellerine tutuşturduğu senaryoda, kendilerine düşen bölümün rolünü oynuyorlar. Yani, hep söylediğimiz gibi, bugün “Meclis” dedikleri yer, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın yönetildiği halk karargâhı değildir. ABD Emperyalist haydutlarının ihanet tiyatrosunun, BOP tiyatrosunun, Yeni Sevr tiyatrosunun oynandığı bir tiyatro salonudur, sahnesidir. Oradaki Amerikancı Dörtlü Çete, yani AKP, CHP, MHP, HDP, aynı kuklacının farklı etiketler taşıyan, maskeler taşıyan oyuncularıdır. Başka türlü ifadelendirirsek; aynı kuklacının kuklalarıdır, malzemeleridir.

Eğer bu Sorosçu Kemal’in kendisinde ve avanesinde zerrece vatan millet, halk sevgisi olsa, Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye sevgisi olsa, Laik Cumhuriyet’i çökerten bu AKP’giller’le, bırakalım böylesine muhabbetlere girip geyikler çevirmeyi, bir araya gelip konuşması bile söz konusu olmaz.

Demek ki yok… Demek ki bunlar, “Meclis” dedikleri o tiyatroda kayıkçı kavgası yapıyorlar. O da tümüyle milleti kandırmaya yönelik.

İnanın arkadaşlar; CHP oradan çekilse, diğerleri bu ihanet oyununu oynamaya cesaret edemezler.

Niye?

Çünkü yüzük taşı gibi ihanetleri, işbirlikçilikleri görülüverir. Meydana çıkıverir.

Ama bu Dörtlü Çete’nin tamamının orada rolünü oynaması, saf, cahil ve bilinçsiz halkımızı kandırmaya yetiyor, ne yazık ki. “Ya işte Türkiye’de demokrasi var. Gidiş iyi görünmüyorsa da ne yapalım, demokrasinin gereği bu. Katlanacağız. İnşallah ileride düzelir.”, deyip bu hainler güruhunu sineye çekmesine, hatta sahiplenmesine yol açıyor. Oysa bunların tamamı sahtekâr, tamamı işbirlikçi. Tamamı hain, tamamı halk düşmanı.

Biz, on yıllardan beri tekrar edip durmaktaydık; MHP denen örgüt, CIA yönetimindeki Kontrgerilla’nın Türkiye’deki Özel Örgütüdür, diye. Cahil ve saf insanlarımızın milliyetçilik duygularını sömürüp, onu ABD’nin ve CIA’nın emrine, hizmetine veren ajan örgütüdür, diye. Onun milliyetçilikle de, vatanla da, milletle de zerrece ilgisi yoktur, diye.

İşte gelinen noktada bu MHP’nin ve onun Devlet Bahçelisi’nin, Kaçak Saraylı’dan ve onun AKP’giller’inden zerrece farkının olmadığı, namus taşıyan herkes için ayan beyan meydana çıkıverdi, görülüverdi.

Sorosçu Kemal’in ve avanesinin hali pürmelâli de işte bu, arkadaşlar. Daha önce de defeatle söylediğimiz gibi, bu Yeni CHP, AKP ile HDP’nin bileşkesi ya da sentezi konumundadır. Gerçek CHP’yle ise hiçbir ilgisi, benzerliği yoktur.

Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK’nin legal plandaki partisi HDP de zaten açıktan Amerikancıdır. Taraftarlarına “Biji Serok Obama” çektirir, Amerika’yı, NATO’yu, Birleşmiş Milletler’i Türkiye’ye davet eder, “Gelin Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi Türkiye’de de size dost olacak Kürdistan kuruverin.”, der. “Suriye’de bize görev ver, onu yerine getirelim eksiksiz biçimde.”, der. Said-i Nursi’ye, Şeyh Said’e övgüler düzer, onların anmalarını yapar. Altan Tan, Hüda Kaya gibi IŞİD çizgisindeki Ortaçağcıları milletvekilli seçtirir. Yani onun da, bırakalım devrimciliği, demokratlıkla bile zerrece ilgisi yoktur. MHP nasıl Türk ırkçısı görünümünde bir Amerikancı partiyse, HDP de Kürt ırkçısı görünümünde bir Amerikancı partidir.

Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’inin tamamının Amerikan yapımı olduğu zaten aklı eren ve insani ahlâka sahip her aydın için apaçık bir gerçekliktir. Onların dinciliği de sahtedir. Gerçek İslam’la, Hz. Muhammed’le, Kur’an’la hiçbir ilgileri, benzerlikleri yoktur. Muaviye-Yezid’in Dininin devamcısıdır bunlar, savunucusudur. Bugünkü deyişle “CIA-Pentagon İslamı”, demekteyiz bunların savunduğu sahte İslam’a.

Özetçe arkadaşlar; bu Amerikancı Dörtlü Çete, BOP hizmetkârıdır. Onu hayata geçirmekle görevlendirilmişlerdir. Ve o haritayı gerçek kılmak için çalışmaktadırlar. Yani, Yeni Sevr’in görevlileri, uygulayıcılarıdır bunlar. Dolayısıyla da tamamı ABD işbirlikçisidir, hainlerden derleşiktir.

İhanetlerinin bedelini er veya geç, ama mutlaka ödeyeceklerdir.

Dikkat ederseniz, tekrar üslubuna girdik, ne yazık ki. Öğrenme Psikolojisinde tekrar sayısı ne kadar artarsa, öğrenme o kadar kolaylaşır. Biz de o doğruyu izliyoruz.

 

Diyoruz ki, saygıdeğer halkımız sana;

Bunların peşinde daha fazla zaman harcama. Hem zamanına, çabana, emeğine yazık, hem de vatanımıza, milletimize. Bak, memleket elden gidiyor gayrı. Yarın çok geç olabilir.

Senin tek dostun biziz. Bizi anla. Anlamazsan bunların binbir yalanıyla asla başa çıkamazsın. Tekrar tekrar kandırırlar seni, avuturlar. Beş yaşında bebeleri avuttukları gibi…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

16 Ocak 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı