ABD Emperyalistleriyle işbirlikçiliği yaparak, onlara uşaklık ederek elde ettikleri iktidarlarının çatırdadığını, bayır aşağı gittiklerini gören AKP’giller iktidarı son dönemlerde din alıp satmaya hız verdi, bildiğimiz gibi.
Hatırlanacağı gibi, çok kısa süre önce meczupların Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesini talep etmeleri üzerine “Kimse kusura bakmasın, bu işin bir getirisi götürüsü var, ben bir siyasi lider olarak bu kadar istikametimi kaybetmedim” diyen AKP’giller’in Kaçak Saraylı Reisi, bayır aşağı gidişini bir nebze olsun durdurabilmek için emrindeki mahkemelerden Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararını çıkarttırmıştı. Sürekli olarak istikametini kaybetmek, söylediği neredeyse her sözü yalayıp yutma meşrepli Kaçak Saraylı Reis, meydanlarda, yollarda, ekranlarda, kürsülerde “Ayasofya’yı camiye çevirme” şovu yapıyor artık.
Halkımızın yaşadığı işsizlik, pahalılık, geçim sıkıntısı, kadına yönelik şiddet, bir süredir devam eden Pandemi gibi yakıcı sorunları, en azından meczuplaştırılmış kitlelere unutturabilmek, göz boyamak için bu adım atılırken, “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyen “hoca”sıyla aynı ruhiyata sahip Kaçak Saraylı Reis, her zaman olduğu gibi Mustafa Kemal’e, İnönü’ye ve Kuvayimilliyeci Atalarımıza dil uzatmaktan, hakaretler yağdırmaktan da geri durmadı.
Hatırlanacağı gibi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılan Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kilise olmaktan kurtarılan Ayasofya’nın, 1934 yılında Mustafa Kemal’in ve İnönü’nün de imzasıyla müzeye dönüştürülmesi kararına ilişkin olarak konuşan AKP’giller’in Reisi, “(…) tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı” şeklinde pervasızca konuşma cüretini göstermişti. AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara taşındığı günden bugüne Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Birinci Kuvayimilliyeciler hakkında hep Pervasız zaten. Ucuz Ayasofya Tiyatrosunda da 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararında Cumhurbaşkanı sıfatıyla imzası olan Mustafa Kemal, Başvekil sıfatıyla imzası olan İsmet İnönü ve kararda imzaları olan diğer silah arkadaşlarını “Tarihe ihanetle” suçlayarak, “Hukuka aykırı davranmakla” suçlayarak bir kez daha gösterdi pervasızlığını, utanmazlığını.
İşte bu pervasızlığa karşı harekete geçen Partimiz, Kaçak Saraylı Reis hakkında “5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna Aykırılık” ve “Görevi Kötüye Kullanma (TCK m.257)” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu dilekçesini veren HKP İstanbul İl Başkanı Av. Pınar Akbina, konuyla ilgili Çağlayan Adliyesi önünde yaptığı açıklamada şu sözleri dile getirdi:
***
Değerli Halkımız,
Bugün ülke gündemi Kadın Cinayetleriyle, hayvanlara yapılan tecavüzlerle, çocuklara yapılan tecavüzlerle meşgul iken AKP’giller’in çok farklı bir gündemi var. Onlar din alıp din satmakla meşguller.
Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasıyla ilgili bugün AKP’giller’in Reisi ile birlikte tüm İstanbul trafiğini durdurmuş durumdalar. Gündemi oraya odaklamaya çalışmaktalar. Oysa ki bugün ülkenin çok büyük sorunları var; İşçi Sınıfımızın Kıdem Tazminatı hakkı elinden alınmaya çalışılıyor bir yandan. Bir yandan da dediğimiz gibi ülke gündemi Pınar Gültekin cinayeti gibi Kadın Cinayetleriyle çalkalanmakta.
Biz bugün Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) olarak burada bir suç duyurusunda bulunmaya geldik. Suç Duyurumuzun konusu Ayasofya ile ilgili. Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarının Bakanlar Kurulu Kararyla verdikleri bir karar sonucu müzeye dönüştürdükleri Ayasofya ile ilgili. AKP’giller’in Reisi Recep Tayyip Erdoğan’ın, Bakanlar Kurulu imzasının ve Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasının sahte olduğunu iddia etmesiyle ile ilgili.
Biz bununla ilgili 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşler Suçlar Hakkında Kanuna Aykırılıktan ve Görevi Kötüye Kullanmaktan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunmaya geldik.
Halkın Kurtuluş Partisi ilk Genel Başkanı, Ustamız Hikmet Kıvılcımlı 1953 yılında İstanbul’un Fethi’nin 500 yılında kaleme aldığı Fetih ve Medeniyet kitabında İstanbul’un Fethini bir dinin öteki dine karşı zaferi değil, İlerlemenin gerilemeye karşı zaferi olarak değerlendirmiş ve her şeyden evvel bir insanlık ve medeniyet hamlesi demiştir.
İşte böylesine önemli tarihsel devrimle İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet 11 yüz yıldır Hıristiyanlığın en büyük kilisesi olan Ayasofya’yı Camii olarak ibadete açmıştır ve Ayasofya 500 yıl hizmet vermiştir. 1453 yılında fethedilen İstanbul 1918-1922 yılları arasında emperyalist güçler tarafından işgal edilmiş ve son İstanbul padişahı Vahdettin’in ülkesini bırakıp kaçmasıyla Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi son bulmuştur.
Mustafa Kemal önderliğinde kazandığımız Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız sonrasında 6 Ekim 1923’te İstanbul işgalden kurtulmuştur. 24 Kasım 1934 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Ayasofya Müze olarak kullanılmaya başlamıştır. Dolayısıyla yaklaşık bin yıl kilise, 500 yıl camii olarak hizmet veren Ayasofya, toplamda yaklaşık 1500 yıl Hıristiyan, Müslüman ve Osmanlı-Bizans ortak kültür mirası durumundadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığındaki Kurtuluş Savaşı’mızın zafer kazanmasıyla beraber Ayasofya’nın da Kilise olması önlenmiştir. Mustafa Kemal bir uygarlık eseri gözüyle bakmıştır. Ayasofya’yı 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevirme kararına tarihçiler tarafından kendisine ait olduğu kanıtlanan imzayı atarak müzeye çevirmiştir.
Fakat AKP’giller’in Reisi Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaparak “Tek parti döneminde alınan bu karar Tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırı” diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ü, İnönü’yü ve Kuvayi Milliye’nin önderleri olan Silah Arkadaşlarını Tarihe ihanet ve hukuka aykırı bir karar almakla suçlamıştır.
Bu tamamen hukuksuz, mesnetsiz bir ithamdır. Bugün AKP’giller hızla halkın desteğini kaybetmektedir. Seçimleri en son bildiğimiz gibi kaybetmişlerdi. Bu yüzden yeniden din alıp din satmasına sarılmışlardır.
Bu yüzden bizim amacımız hem bunu teşhir etmek hem de Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye Önderlerinin Mirasına sahip çıkmaktır. Bu nedenle bugün bu suç duyurusunda bulunduk. Ne yazık ki hukukumuz da AKP’giller’in yargısına dönüşmüş durumdadır. Ancak bizler tarihe not düşmek açısından suç duyurumuzu yaptık. Bundan sonra da bu konuda mücadelemize devam edeceğiz.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
***
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un da belirttiği gibi ABD ve İsrail yapımı çıkar amaçlı bir suç örgütü olan, kitleleri “Allah’la aldatarak”, din alıp satarak vurgun, soygun ve talan düzenini devam ettiren AKP’giller iktidarının bayır aşağı gidişini ucuz Ayasofya tiyatrosu da durduramayacaktır. Başta Kaçak Saraylı Reis olmak üzere AKP’giller avanesi işledikleri binbir suçtan hesaba çekilecek, yargılanacak, eninde sonunda hak ettikleri cezayı bulacaktır!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
24 Temmuz 2020
HKP Genel Merkezi