Partimiz, Yurtseverlere, Emekçi Halkımıza, Laik İnsanlarımıza, Kadınlarımıza yönelik tehdidi, hakareti, aşağılamayı günlük olağan iş haline getiren Tayyip ve ona yaraşır Hilafet Özlemcisi İmam hakkında suç duyurusunda bulundu

AKP’giller ve Reisi yok oluşa, bitişe doğru giderken saldırılarına da aynı oranda hız verdiler. En ufak bir eleştiriye karşı tepkileri, ellerindeki devlet gücünü kullanmak oluyor. Gözaltılarla, sürekli sarıldıkları TCK 299’a göre açtıkları davalarla, tehditlerle, insanlarımızı işinden gücünden etmelerle yıldırmaya, sindirmeye, korkutmaya çalışıyorlar. Bunların yolsuzluklarını, soygunlarını, vurgunlarını, kamu malını peşkeşlerini, ülkeyi Ortaçağ Karanlığına doğru götürüşlerini deşifre eden Genel Başkan’ımız ve Halkçı Hukukçu Yoldaşlarımız hakkında davalar açıyorlar, suç duyurularında bulunuyorlar. Faşist Din Devletinin hukukunu, yargısını oturtmaya çalışıyorlar. Çünkü Suç duyurusunda bulunuldu diye davalar açılmasının, mahkemede yapılan savunmalardan suç çıkartmanın, başka hiçbir mantıki açıklaması olamaz.

Ama söz konusu, Çıkar Amaçlı Organize Bir Suç Örgütü olan, CIA-Pentagon İslamcısı AKP’giller olunca her şey normal.

Anayasal olarak güvence altına alınmış Laiklik ilkesini çiğnemek normal,

“Laiklik İlkesi Anayasadan çıkarılsın”, demek normal,

3 Mart 1924 yılında kaldırılan Hilafeti geri çağırmak normal,

“Çözüm Süreci” adını verdikleri aslında çözümsüzlük süreçlerinde, el ele kol kola yürüdükleri eski dostları düşman ilan etmek normal,

Laik İnsanlarımıza,  Emekçi Halkımıza, elinin altındaki devlet gücüne güvenerek “had bildirmek”, “dilini koparırız” demek normal,

Çerkez Atasözünü dile getirdi diye bundan üzerlerine alınıp gazetecileri içeri atmak normal,

Vatan topraklarını peşkeş çekmek, kamu mallarını yağmalamak, kısacası bütün suçları işlemek normal…

Herkesi alıştırmaya çalışıyorlar bu normallerine. Halkın Kurtuluş Partisi hariç…

Biz alışamıyoruz, normal karşılayamıyoruz. AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara taşındıkları günden bugüne, Tefeci-Bezirgân Sermayenin günümüzdeki temsilcisi, Ortaçağcı AKP’giller ile mücadele ediyoruz. Siyasi, Hukuki, sokakta, alanda, mahkemelerde korkmadan, bıkmadan, usanmadan, kararlıca mücadele etmeyi devrimci ve insani bir görev ve de Vatanseverliğin, Halkseverliğin bir gereği olarak kabul ediyoruz.

İşte bu anlayışımız, mücadelemiz doğrultusunda Bursa’da bir camide Hilafet Özlemini dile getiren, Halkı Laikliğe karşı gelmeye, yani suç işlemeye davet eden İmam ile kendi ikamet ettiği Kaçak Saray’ından, İstanbul’daki Çalışma Ofisinden suç duyurumuza konu olan açıklamayı yapabilecekken; Allah’la Halkı kandırmanın en iyi yeri olarak düşündüğü camiden açıklama yapıp, Laik İnsanlarımızı tehdit eden Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Suç duyurumuz sonrası Partimiz MYK Üyesi Adnan Okur Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:

***

Saygıdeğer Halkımız;

Bugün; AKP’giller’in Reisinin ve imamlarının Laiklik Karşıtı söylemlerinden dolayı iki suç duyurusunda daha bulunduk.

Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Gündem mi değiştirmek istiyorlar, topluma korku mu salmak istiyorlar, yurtsever insanları sindirmek mi istiyorlar, kendi tabanlarını konsolide etmek mi istiyorlar; hemen Laikliğe saldırılara başlıyorlar, Hilafete olan özlemlerini dile getiriyorlar. Ellerindeki kullana kullana bitiremedikleri en büyük sermayeyle, Allah’la adam kandırmaya hız veriyorlar. Bunları yaparken de kullandıkları yer, samimi Müslüman inanışına göre herkesin her türlü ayrıcalıktan arınarak, Allah’ın huzuruna çıktığına inandığı camiler.

AKP’giller iktidara ABD ve AB Emperyalistleri tarafından taşındığı günden bugüne camileri kirli siyasetlerinin merkezi haline getirdiler, getirmeye devam ediyorlar.

AKP’giller Laikliğe karşı saldırılarına; bir zamanlar “Yetmez Ama Evetçi” ortaklarından, Anayasa Referandumu’nda “Hayır” diyen Yurtseverleri, “dün de lekeliydiniz bugün de lekelisiniz” diyerek karalamaya çalışan militan “Evet”çi Sezen Aksu’nun 2017’de söylediği bir parçayı dayanak yaptılar.

Ama işte söz konusu Laikliğe saldırı olunca, AKP’giller ortaklarını harcayıp geçiyorlar. Onlar sayesinde bugün bu kadar rahat ve pervasızız, demiyorlar.

Saygıdeğer Halkımız;

Halkın Kurtuluş Partisi olarak;

AKP’giller ile dün el ele kol kola, adım adım ördükleri gericilik yollarında beraber yürüyenlerin bugün birbirlerine hakaretler, tehditler yağdırmaları, birbirlerinin dillerini koparmaları bizi hiç mi hiç ilgilendirmez.

Ama söz konusu Laikliğe saldırı olunca, Ortaçağ Kurumu olan Hilafeti geri getirme özlemlerini, çabalarını, girişimlerini görünce, bu ülkenin en Vatansever, en Halksever Partisi HKP olarak, İkinci Kuvayimilliyeciler olarak sessiz kalamıyoruz.

Kenardan seyredemiyoruz.

Bize ne, bizi ilgilendirmez, diyemiyoruz.

Ve omuzlarımıza yüklenen Halkın İktidarını kurma görevinin gereklerini yerine getiriyoruz.

İşte bu anlayışımız doğrultusunda bugün, Hilafet özlemini dile getiren, Halkı Laikliğe karşı gelmeye çağıran Ankara Melike Hatun Camii İmamı Halil Konakçı ile elinin altındaki devlet gücünün verdiği cesaretle; “O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir”, “Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” diyerek aslında Yurtseverlere, Laik İnsanlarımıza, İlericilere tehditler savuran Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurularında bulunduk.

Bu suçlar da kayıt altına girdi. AKP’giller’in Laikliğe karşı bu suçlarını da yargıya taşıdık, Tarihe bir kez daha not düştük.

Silinmemecesine.

22 Ocak 2022

HKP Genel Merkezi

Her iki suç duyurusu dilekçesini de aynen yayımlıyoruz:

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                           : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

VEKİLLERİ                                    : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR -Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN

Korkut Reis Mah. Sezenler Cad. No:4/15 Sıhhiye/ANKARA

ŞÜPHELİ                  : Recep Tayyip Erdoğan

SUÇ                           : 1- Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK m.216)

                                            2- Anayasayı ihlal (TCK m.309)

                                            3- Tehdit (TCK m.106)

SUÇ TARİHİ                       : 21 Ocak 2022

AÇIKLAMALAR               :

Son 1 haftada ülkede yaşananlar, Laikliğe saldırılar, ülkenin son 20 yılına hakim olan, her fırsatta kamuoyunun gündemine bilinçli olarak taşınan ve kamuoyunda AKP İktidarının “nabız yoklaması” olarak ifade edilen:

Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu ikisinin bir arada olması ters mıknatıslanma yapar. Ya laik olacaksınız, ya Müslüman!”.

“Laiklik yeni anayasada olmamalıdır. Dini anayasa yapılmalıdır”

“Söz söyleme hakkı din ulemasınındır”  anlayışının sonucudur.

Bu hakim anlayışın Devletin en üst organlarınca gündeme getirilmesi, gündeme taşınması; Laikleşme yolunda yapılmış en büyük politik devrim olarak 3 Mart 1924 yılında kaldırılan Hilafetin özlemcilerine cesaret, güç vermektedir.

Yemininde “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine” bağlı kalacağına dair Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine and içen Devlet Yöneticilerinin; Hilafet özlemcilerine, Laiklik düşmanlarına cesaret veren, onları savunan, destek veren söylemleri, Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinde Laiklik İlkesinin rahatça çiğnenmesine ortam hazırlamaya yöneliktir.

Suç duyurumuza konu olayın fitilini, Ankara Melike Hatun Camii İmam Hatibi İmam Halil Konakçı, Bursa’da verdiği vaazıyla ateşledi. Bu olaya istinaden Devletin en üst düzeyinden Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan’ın, 21 Ocak Cuma günü Üsküdar’da bulunan Çamlıca Cami’nde dile getirdiği: “Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” sözleri Anayasa’ya aykırıdır ve Ceza Kanununa göre suçtur.

SUÇ NİTELEMESİ                        :

Anayasa’nın Laiklik ile ilgili Maddeleri:

  • Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
  • Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
  • Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
  • Madde 24 – Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan, “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağı”na dair Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine ant içen bir Devlet Yöneticisidir. Yapması gereken Anayasa’yı ve Laik Cumhuriyet’i ettiği yemine bağlı kalarak savunması, koruyup kollaması, aykırı davrananlar hakkında işlem başlatması gerekirken, tam tersine laiklik karşıtı, hilafet yanlısı Devlet Görevlisi İmam Halil Konakçı’ya söylemiyle destek vererek yukarıda anılan Anayasa maddelerine aykırı hareket etmiştir.

Şüphelilerin TCK hükümleri çerçevesinde suçları:

  1. Devletin en üst makamında oturan şüpheli Recep Tayyip Erdoğan, yukarıda sarf ettiği sözleriyle, TCK 216’da tanımlanan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu işlemiştir. Ve “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılması gerekmektedir.
  2. Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir söylemi açıkça TCK 309 ile tanımlanan “Anayasayı ihlal” suçunu meydana getirmiştir.

Şöyle ki, şüpheli Recep Tayyip Erdoğan; Devlet yetkisi, Kamusal erk ve bunun tüm olanaklarını kullanarak bu açıklamayı yapmaktadır. Üstelik bu açıklamayı da bir basın duyurusu ile makamında yapabilecekken, camide yapmaktadır. Şüpheli Devlet erki içinde mevcut cebir yetkisine, potansiyel cebir gücü kullanma olanaklarına sahip en üst düzey Kamu Görevlisidir. Nitekim bu eylemini durdurabilecek başka bir güç görmediğinden bu sözleri sarf edebilmektedir.  Cumhurbaşkanlığı makamında oturan şüpheli, suç duyurusuna konu söylemini; Anayasal düzeni değiştirmeye yönelmiş ve laiklik ilkesini kaldırmayı amaç edinmiş artık herkesçe malum siyasal çizgisine mütealik mefruz cebir potansiyelini, bizzat devlet gücünü kullanarak ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan’ın:

TCK m. 309’un:

Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

 “Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

 “Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” hükmü uyarınca cezalandırılması gerekmektedir.

  1. Görevine başlarken “milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağı”na dair yemin eden Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan, en temel insan hakkı olan yaşam hakkına, “ tehditkar bir söylemde bulunmuştur. Şüpheli Recep Tayyip Erdoğan’ın “ Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” açıkça tehdittir ve TCK 106’ya göre tehdit suçunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla Şüphelinin; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılması gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM                        Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelinin eylemine uyan suçlarından yargılanıp cezalandırılması amacıyla hakkında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 22/01/2022

Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Vekilleri
Av. Ayhan Erkan       Av. Ali Serdar Çıngı       Av. Pınar Akbina Karaman

**********************

BURSA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                           : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

VEKİLLERİ                                    : Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR -Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN

Korkut Reis Mah. Sezenler Cad. No:4/15 Sıhhiye/ANKARA

ŞÜPHELİ                  :  Halil Konakçı (Ankara Melike Hatun Camii İmam Hatibi)

 

SUÇ                           : 1- Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK m.216)

                                            2- Kanunlara uymamaya tahrik (TCK m. 217)

                                         3- Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma (TCK m.219)

                                    

SUÇ TARİHİ                       : 17 Ocak 2022

AÇIKLAMALAR               :

Son 1 haftada ülkede yaşananlar, Laikliğe saldırılar, ülkenin son 20 yılına hakim olan, her fırsatta kamuoyunun gündemine bilinçli olarak taşınan ve kamuoyunda AKP İktidarının “nabız yoklaması” olarak ifade edilen:

Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu ikisinin bir arada olması ters mıknatıslanma yapar. Ya laik olacaksınız, ya Müslüman!”.

“Laiklik yeni anayasada olmamalıdır. Dini anayasa yapılmalıdır”

“Söz söyleme hakkı din ulemasınındır”  anlayışının sonucudur.

Bu hakim anlayışın Devletin en üst organlarınca gündeme getirilmesi, gündeme taşınması; Laikleşme yolunda yapılmış en büyük politik devrim olarak 3 Mart 1924 yılında kaldırılan Hilafetin özlemcilerine cesaret, güç vermektedir.

Yemininde “Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine” bağlı kalacağına dair Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine and içen Devlet Yöneticilerinin, Hilafet özlemcilerine, Laiklik düşmanlarına cesaret veren, onları savunan, destek veren söylemleri, Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinde Laiklik İlkesinin rahatça çiğnenmesine ortam hazırlamaya yöneliktir.

Suç duyurumuza konu olayın başlangıç tarihi 17 Ocak 2022 tarihidir. Ankara Melike Hatun Camii İmam Hatibi Suç duyurumuzun şüphelilerinden Halil Konakçı, Bursa’da bir camide verdiği vaazda hilafet çağrısı yaparak şunları söyledi: “Söyleyin bana İslam’ın merkezi neresi? İslam’ın söz sahibi, makamı kim? Anladınız mı şimdi niye kaldırdılar, niye lağvettiler o makamı 100 yıl önce? Çıksın bir şarkıcı parçası Adem Aleyhisselam’a ‘cahil’ diyebilsin diye bu makamı kaldırdılar. Eğer o makam bugün kaim olsaydı bir kimse bile bugün konuşup Allah’ın indinde imam bile olsa söz sahibi olamazdı. Allah o makamı geri getirsin bize. Bunun için çalışacağız. Ah İslam kaim olsaydı, ah bu dinin bir başı bir sahibi olsaydı… Bu dini sahipsiz bıraktılar, kafalarına göre at koşturmaya başladılar. İşte o sahip olsaydı çıkıp da ne Hz. Meryem’e, ne Adem’e ne Havva’ya, ne Resullullah Aleyhisselam’a, ne şeriata, ne Kuran’a, ne başörtüsüne, ne çarşafa, ne sarığa, ne minareye kimse konuşamazdı. Biz o makamı geri istiyoruz arkadaş. İslam adına istiyoruz.” (https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/imamdan-skandal-konusma-aksuyu-hedef-aldi-hilafet-istedi-1900646)

SUÇ NİTELEMESİ                        :

Anayasa’nın Laiklik ile ilgili Maddeleri:

  • Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
  • Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
  • Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
  • Madde 24 – Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

Şüpheli Halil Konakçı’nın Bursa’da bir camide verdiği vaazda yaptığı konuşma ile yukarıda anılan Laiklik ile ilgili Anayasa Maddelerine aykırıdır. Devletin Laikleşmesi yolunda atılan en büyük adımlardan olan Hilafetin Kaldırılmasına yönelik olarak Hilafetin makamını geri çağırmak, bunun içinde herkesi çalışmaya, yani Laikliğe karşı gelmeye çağırmak, Anayasa’ya karşı gelmektir. Anayasal güvenceye alınmış Laiklik İlkesini yok saymaktır.

Şüphelinin TCK hükümleri çerçevesinde suçları:

  1. Şüpheli Halil Konakçı verdiği vaazıyla, TCK 216’da tanımlanan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu işlemiştir. Ve “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılması gerekmektedir.
  2. Şüpheli Halil Konakçı, geniş bir kitleye verdiği vaazında açıkça kendini dinlemeye gelenleri “Kanunlara uymamaya tahrik” etmektedir. Bu TCK 217’ye göre tahrik suçudur. Şüpheli Halil Konakçı’nın “Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” hükmü doğrultusunda cezalandırılması gerekmektedir.
  3. Şüpheli Halil Konakçı kamu görevi ifa etmektedir. Görevi sırasında verdiği vaazda alenen Anayasal güvenceye alınan ilkeleri ve Anayasa temel alarak oluşturulan yasaları ve Devlet idaresini kötülemektedir. Bu açık işlenen suça istinaden Şüpheli Halil Konakçı’nın TCK 219’da “Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma” başlığında tanımlanan

İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri vazifesini ifa sırasında alenen hükümet idaresini ve Devlet kanunlarını ve hükümet icraatını takbih ve tezyif ederse bir aydan bir seneye kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır veya bunlardan birine hükmolunabilir.

Yukarıdaki fıkrada gösterilen kimselerden biri işbu sıfattan bilistifade hükümetin idaresini ve kanun ve nizam ve emirleri ve dairelerden birine ait olan vazife ve salahiyeti takbih ve tezyife veya halkı kanunlara yahut hükümet emirlerini icraya veya memuru memuriyetinin vazifesi icabına karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik edecek olursa üç aydan iki seneye kadar hapse ve adlî para cezası ve müebbeden veya muvakkaten bilfiil o vazifeyi icradan ve onun menfaat ve aidatını almaktan memnuiyetine hükmolunur” hükmü doğrultusunda cezalandırılması gerekmektedir.

 

SONUÇ VE İSTEM                        Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelinin eylemine uyan suçlardan yargılanıp cezalandırılması amacıyla haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını Müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 22/01/2022

Suç Duyurusunda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Vekilleri

Av. Metin Bayyar – Av. Sait Kıran – Av. Azime Ayça Okur – Av. Halil Ağırgöl –
Av. Doğan Erkan