Partimiz, ülkemizin dört bir yanında 19 Mayıs’ı kutlarken AKP’giller Mustafa Kemal’e Anıtkabir’i yasaklamayı sürdürüyor!

Ankara:

19 Mayıs’ta Anıtkabir’e Kalpaklı Mustafa Kemal ve Onun veciz sözü “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” pankartları, flamalarıyla girmek yasak!

Ama “Anıtkabir’e girmemize engel olanlar, Anıtkabir önünde kurulacak Halk Mahkemelerinde yargılanacak!”

İkinci Kuvayimilliyeciler, Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan hiçbir zaman imtina etmemiş, Cesaret Vatanının sınırları sonsuz, Mustafa Kemal’in gerçek devamcıları, Gerçek İnsanlar, Gerçek Devrimciler, gerçek yurtseverler Halkın Kurtuluş Partililer olarak, 19 Mayıs’ın 102’nci yıldönümünde Anıtkabir’de, yine Kalpaklı Mustafa Kemal ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir flamalarıyla şanına yaraşır bir 19 Mayıs kutlamak istedik.

Yine yasak, yine engel, yine kanun tanımamazlılık…

Engel Mustafa Kemal’e, engel Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza, engel Bağımsızlığımıza, engel emperyalistleri yerli işbirlikçileriyle birlikte göndermek için verilen, verilecek olan mücadeleye.

Engel olabilirler mi?

Tabiî ki hayır.

Olabildiler mi?

Hayır.

Eninde sonunda Anıtkabir’i de, bize Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımızdan miras bu vatanı da özgürleştireceğiz.

Oysa dört yıl öncesine kadar 23 Nisan’da, 19 Mayıs’ta, 30 Ağustos’ta, 29 Ekim’de ve 10 Kasım’da Anıtkabir’e, üzerinde Mustafa Kemal’in kalpaklı portresinin ve “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”“Emperyalistler, İşbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler” sözünün yazılı olduğu bayraklarla Anıtkabir’e giriyor, kutlamalarımızı, etkinliklerimizi yapıyorduk. Ama AKP’giller hazmedemediler. Mustafa Kemal’i gerçekten anlayanları, Onun özünü kavrayanları ve anlatanları, Mustafa Kemal’in gerçek devamcılarını hazmedemediler. Yukarıdan, her konuda olduğu gibi yasalara aykırı, hukuka aykırı, hiçbir gerekçesi olmayan, kâğıt üstünde gösterilemeyen bir sözlü “karar”la Anıtkabir’e sokmuyorlar HKP’lileri.

Partimiz adına Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Av. Ayça Okur ile Ankara İl Sekreteri Av. Doğan Erkan, “Anıtkabir’e giremiyorsak, Anıtkabir’in önüne bile yürüyemiyorsak, bu artık Atatürk’e müdahaledir, biz bundan vazgeçmeyiz”, dediler önümüze etten duvar ören güvenlik güçlerine. Ve sloganlarımızı haykırdık: “Yaşasın 19 Mayıs”, “Emperyalistler, İşbirlikçiler, Geldikleri Gibi Gidecekler”, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”, “Mustafa Kemal Ölümsüzdür”.

Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Av. Ayça Okur Yoldaş yaptığı coşkulu konuşma ile, Partimize ve Mustafa Kemal’e karşı bu tutumu teşhir etti. Yoldaş’ımız şunları dile getirdi:

***

Bugün Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın başlangıcının 102’nci yıldönümü.

Kutlu olsun!

Dünyada ilk kez başarı ile sonuçlanan Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın, bu şanlı savaşın kahramanlarının komutanlarına saygı, sevgi ve özlemlerimizi sunmak üzere bugün buradayız, her yıl olduğu gibi. Ancak Anıtkabir’e alınmıyoruz.

Gerekçe?

Gerekçe açık! Mustafa Kemal’i 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Samsun’a hareket ettiren, şu bayrakta yazılan söz.

Ne yazıyor bu bayrakta?

Emperyalistler, İşbirlikçiler Geldikleri Gibi Gidecekler”, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”.

İşte bu sözler Anıtkabir’e alınmamıza engel.

Almazlar, alamazlar.

19 Mayıs 1919’da emperyalistler, topuyla tüfeğiyle, yerli satılmış Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler, Nemrut Mustafa Paşa’lar teslimiyet ve satılmışlıklarıyla iktidardaydılar. Bugün de onların tarihi mirasçıları aynı kimlikle, aynı ruhiyatla iktidardalar. Şu bayraklarda yazan söz, Mustafa Kemal’in ruhunu temsil eden söz bugün bizlerin yüreğine kazınmış durumdadır. Bizi her yıl, her 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım’larda buraya getiren inanç, işte bu sözlerde simgeleşmiştir. Anıtkabir’e girmemizi engelleyen düşünce, Samsun’a çıktıktan sonra hakkında idam fermanı düzenleyen Padişah ve sözde Şeyhülislam’la aynı düşüncedir.

10 Kasım 1938’de; denize dökülen, topukları kıçlarını yalayarak kaçan emperyalistlerin liderleri Mustafa Kemal’in cenazesine gelmişlerdi. 10 Kasım 1953’te işte bu Anıtkabir’e defin töreni yapılırken düşman temsilcileri geldi. Onlara bile açık olan bu simgeleşmiş yer, Anıtkabir, Mustafa Kemal’i anlayan, onun mücadelesini, yarım kalan Antiemperyalist İkinci Kurtuluş Mücadelesi ile taçlandırmaya ant içmiş bizlere kapalı.

Öyle mi?

Geçecek bu günler. Biz Antiemperyalist İkinci Kurtuluş Savaşçıları; Anıtkabir’i zincirlere vuran, vatanı parsel parsel emperyalistlere ve onun yerli işbirlikçilerine satan, teslim eden, insanlarımızı açlıkla, yoksullukla tarikat, cemaat eliyle düşünemez, sorgulayamaz hale getiren bu zihniyeti kökünden kazıyacağız.

Ant olsun Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, ant olsun yoksul halkımız; atalarımızın kanlarını dökerek bize teslim ettikleri bu vatanı yine gerçekten özgürlüğe kavuşturacağız. Bağımsız Halk Mahkemelerinin biri de işte burada Anıtkabir önünde kurulacak ve bizim Mustafa Kemal’e saygı, sevgi ve tazimlerimizi sunmamıza engel olanlar, bağımsız mahkemelerde, mevcut Anayasa, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde yargılanacaklar ve hak ettikleri cezayı alacaklar.

Bu ülke sahipsiz değil, biz varız. Bu ülke sahipsiz değil.

Şimdilik, sadece şimdilik sesini çıkarmıyor milyonlar. Ünlü halk ozanımız Âşık İhsani’nin dediği gibi:

“Elimizin nasır balyozlarını, başlarına çalacağız yakındır!”

Bekleyin ve Görün!

Ant olsun! Ant olsun! Ant olsun!

 

İstanbul:

Birirnci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın Kıvılcımı, İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın Meşalesi Olan 19 Mayıs Kutlu Olsun!

Bundan 102 yıl önce Mustafa Kemal, ülkemizi bölmek, parçalamak isteyen emperyalistlere ve onların içerideki Ortaçağcı yerli işbirlikçilerine karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın ilk kıvılcımını çakmıştı.

Kurtuluş Partisi İstanbul İl Örgütü olarak 19 Mayıs’ın 102’nci yıldönümünü Kadıköy’de yaptığımız basın açıklaması ile kutladık.

Bugün 23 Nisan’ları, 19 Mayıs’ları unutturmak isteyen, yok sayan AKP’giller’e, Ortaçağcı gericiliğe, Şeriat özlemi ile yanıp tutuşan tarikatlara, cemaatlara karşı bir kez daha haykırdık, Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız ve Önderi Mustafa Kemal gibi: “Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır.” Bir kez daha haykırdık İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın teorik ve pratik önderi, Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı Hikmet Kıvılcımlı gibi “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir.”

Basın açıklamamızı Kurtuluş Partisi Gençliği’nden Hüseyin Can Pala Yoldaş’ımız yaptı. Yoldaş’ımız yaptığı açıklamada dünyada ve topraklarımızda ileriye atılan adımların her zaman, özellikle Aydın Gençliğin eylem dinamikleri üzerinden şekillendiğini, Çanakkale’de Mazlum Halkların Emperyalizme karşı ilk zaferinin Komutanı Mustafa Kemal’in de genç bir kahraman olduğunu belirtti.

Bu nedenle de Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kıvılcımı olması, zaferle taçlanan bu şanlı Savaşımızın Mazlum Halklara umut, örnek, önderlerine ilham olması ve vatan savunması açısından Türkiye Halkları için büyük bir anlama sahip olan şanlı 19 Mayıs’ın, aynı zamanda gençlik için de şanlı bir mesaj olduğunu söyledi.

Yoldaş’ımız, Jöntürk gelenekli Mustafa Kemal’lerin mücadelesinin, İkinci Kurtuluş Şavaşı’mızı aydınlattığı ve onun ilk kıvılcımı olduğu için bugün de bir meşaleye dönüştüğünü belirtti.

Hüseyin Can Pala Yoldaş’ımız Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcisi, AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara taşınan AKP’giller’in halkımızı açlık ve sefalet cehennemine mahkum ettiğini, Muaviye-Yezid, günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon İslamı’yla halkımızın zehirlendiğini ve halkımızın harap ve bîtap düştüğünü belirterek bu koşullarda gençliğe büyük görevler düştüğünü söyledi ve bu görevin başarılması için de tek şartın Örgütlü Devrimci Mücadele olduğnu ifade etti.

Yoldaşımız “Dost-düşman safların keskin çizgilerle belirlendiği günümüzde Türkiye’nin en yurtsever, en halkçı, en kamucu ve Eneski İdeoloji Partisi olan, İkinci Kuvayimilliyeci Kurtuluş Partisi’nde mücadele etmek dışında bir çözüm kalmamıştır.” diyerek sözlerini bitirdi.

Basın açıklamamızda ayrıca Siyonist İsrail’in Filistin Halkına yönelik gerçekleştirdiği katliama da değinerek Kurtuluş Partisi olarak Filistin Halkının yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ettik.

İstanbul Kadıköy’deki eylemimizde   “Yaşasın 19 Mayıs Bayramımız”Kahrolsun AB-D Emperyalizmi, Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”, “Mutafa Kemal Ölümsüzdür”, “Siyonist İsrail Filistin’den Defol”, “Kahrolsun ABD-AB Emperyalizmi” sloganları atıldı. Orada bulunan halıkımız da basın açıklamamızı ilgiyle izledi.

İzmir:

Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın Kıvılcımı 19 Mayıs’ı İzmir Karşıyaka Çarşı’da Tüm Devrimci Coşkumuzla Kutladık!

 HKP İzmir İl Örgütü olarak Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kıvılcımının çakıldığı gün olan 19 Mayıs’ı tüm devrimci coşkumuzla kutlamak için Karşıya İlçe Örgütümüzde toplandık. Eylemimize, İlçe Örgütümüz önünden, eylemimizi yapacağımız Karşıyaka Çarşı Girişine kadar “Mustafa Kemal Ölümsüzdür”, “Emperyalistler İşbirlikçiler Geldikleri Gidecekler”, “Bağımsızlık Bizim Karakterimizdir” sloganları eşliğindeki yürüyüşümüzle başladık. Eylem alanında Kurtuluş Partisi Gençliği adına basın açıklamamızı, İl Gençlik Komitesi üyesi Kıvılcım Çolak yoldaşımız yaptı.

Kıvılcım Yoldaş’ımız konuşmasına “Mustafa Kemal’den ve Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımızdan Türkiye Halkına ve Gençliğine miras kalan 19 Mayıs kutlu olsun!” sözleriyle başladı.

Devamında;

“Bu topraklarda tarih, 19 Mayıs 1919’u gösterdiğinde “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyen” bir grup yiğit çıktı Anadolu’ya, vatanımızı Emperyalistlerin işgalinden ve onların yerli işbirlikçilerinden kurtarabilmek için. Parolaları “Ya İstiklal Ya Ölüm” idi. Başta Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayimilliyecilerimiz işte bu parolayla harekete geçtiler.

Ancak Emperyalistler ve onlara hizmet etmekte gayet istekli ve sınır tanımayan yerli uşakları bilsinler ki bizler Antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı vererek bu toprakları özgürlüğe kavuşturanların torunlarıyız. Onlar o karanlık günlerde nasıl “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir” şiarıyla hareket ettilerse, bizler de bugün bu ülkenin İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak bizlere düşen bu görevi “Ya özgür vatan ya ölüm” şiarıyla omuzlarımıza yükleyip aynı geçmişte Sevr’i yırtıp attığımız gibi bugün de Büyük Ortadoğu Projesi’ni, Yeni Sevr’i yırtıp atacağız. Emperyalistleri ve onların yerli işbirlikçilerini topraklarımızdan defedeceğiz”, dedi.

Eylemimiz sırasında sık sık “Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!”“Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!”“Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi”“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Mücadelemiz”“Emperyalistler, İşbirlikçiler Geldikleri Gibi Gidecekler!”“Samsun’da Yanan Meşale Ellerimizde” sloganları atıldı.

Kıvılcım Yoldaş’ımızın konuşmasının ardından, Partimiz Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl örgütü başkanımız Av. Tacettin Çolak söz aldı ve bir durum değerlendirmesi yaptı. Sözlerine “Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’de altını çizdiği karanlık günlerden daha karanlık günleri yaşıyor ülkemiz” diyerek başladı.

Tacettin Çolak Yoldaş’ımız AKP hükümetinin ve AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan’ın Filistin konusundaki ikiyüzlü tutumuna değinirken, “Şayet samimi olsaydı ilk yapacağı iş, boynundaki yahudi üstün cesaret madalyasını çıkarmak olmalıydı. Kürecik Radar Üssü’nü, İncirlik NATO Üssü’nü kapatamaz, onlardan bunu beklemek kendimize saygısızlık olur. Fakat en azından terörist İsrail büyükelçisini, eli kanlı ABD Emperyalizminin elçisini de mi istenmeyen adam ilan edemiyorsunuz? Bu kadar mı cesaret yoksunusunuz?” diyerek Filistin konusuna da 19 Mayıs ruhuyla yaklaşmak gerektiğini belirtti. Tacettin Çolak Yoldaş’ımız ayrıca Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın Köyceğiz Kuvayımilliye komutanı olmasına atıf yaparak “İkinci Kurtuluş Savaşı’nı da onun yolundan giden bizler zafere ulaştıracağız”, diyerek sözlerini tamamladı.

Eylemimize halkımızın ilgisi oldukça yoğundu. Alkışlar ve sloganlar eşliğinde eylemimizi sonlandırdık.

Bizler ustamız Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir!” sözünü kendimize şiar edinmişiz. Ant olsun ki İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı da zaferle taçlandıracağız!

19 Mayıs 2021

Kurtuluş Partililer

BİLDİRİ:

Mustafa Kemal’den ve Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımızdan Türkiye Halkına ve Gençliğine miras kalan 19 Mayıs kutlu olsun!

Dünyada ve topraklarımızda ileriye atılan adımlar her zaman, özellikle Aydın Gençliğin eylem dinamikleri üzerinden şekillenmiştir. Bundan 102 yıl önceki günler, Vatan topraklarının batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin imza koyduğu Sevr Anlaşması doğrultusunda işgal edildiği, Ortaçağcı Gericilerin Emperyalist İşgalcilerle kol kola halkımıza eziyetler çektirdiği, halk düşmanı gerici grupların bütün bölgelerde cirit attığı, halka zulüm ettiği günlerdi. Dört bir yanında kan ve acının olduğu coğrafyamızda, Çanakkale’de Mazlum Halkların Emperyalizme karşı ilk zaferinin Komutanı Mustafa Kemal isimli genç bir kahraman çıkmış, Emperyalist Yedi Düvele ve onlarla etle tırnak gibi kaynaşık Ortaçağcı Gericiliğin o yıllardaki temsilcileri Vahdettin’lere, Damat Ferit’lere, Nemrut Mustafa Paşa’lara, Ali Kemal’lere, yani yerli işbirlikçilere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kıvılcımını çakmıştır.

Bu kıvılcım, Çökkün Osmanlı’nın zulmünden, Emperyalist İşgalcilerin mezaliminden, yerli işbirlikçilerin ihanetinden bunalan Emekçi Halkımızın desteğiyle harlanmış; Birinci Kuvayimilliyecilerin, onuru yaşamın önüne koyan cesaretiyle bu ateş daha da büyümüş ve Emperyalist Yedi Düveli, onun yerli işbirlikçilerini yutan bir alev topu haline gelmiştir.

Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kıvılcımı olması, zaferle taçlanan bu şanlı Savaşımızın Mazlum Halklara umut, örnek, önderlerine ilham olması ve vatan savunması açısından Türkiye Halkları açısından büyük bir anlama sahip olan şanlı 19 Mayıs, aynı zamanda gençlik için de şanlı bir mesajdır!

Gençliğin alması gereken ilk mesaj, önce durum tespiti yapmaktır:

“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.” (Gençliğe Hitabe, M. Kemal)

Sonra; Birinci Kuvayimilliyeci Atalarımız ve Önderi Mustafa Kemal gibi “Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır” ve İkinci Kurtuluş Savaşı’nın teorik ve pratik önderi, Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı Hikmet Kıvılcımlı gibi “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir” diyerek mücadeleye atılmaktır. Sonunu düşünmeyen kahramanlar olmaktır.

Onun da nasıl olacağını Mustafa Kemal, “Bursa Nutku”nda gösteriyor:

“Türk Genci, Devrimlerin ve Cumhuriyet’in sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.”

19 Mayıs, Batılı Emperyalistlerin zalimliğini, Batılı Emperyalistlerle işbirliği içindeki o yıllardaki gerici sınıfların temsilcisi Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Ali Kemal’lerin, Şeyhlerin, Mollaların hainliklerini ve bu zalimler-hainler güruhuna karşı Jöntürk gelenekli Mustafa Kemal’lerin mücadelesini, İkinci Kurtuluş Şavaşı’mızı aydınlattığı ve ilk kıvılcımı olduğu için bugün de bir meşaleye dönüşmüştür.

Bugün bu meşale bizlerin ellerindedir. İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın neferleridir İkinci Kuvayimilliyeciler. 102 yıl önce olduğu gibi bugün de insan soyunun en büyük düşmanı AB-D Emperyalist Haydutları ve onların beyinlerini, ruhlarını satın aldığı Yerli Satılmışlar, yani bugünün zalimleri ve hainleri de vatansever gençliğin, bizlerin, İkinci Kuvayimilliyecilerin karşısına dikilmiştir. 102 yıl önce Mustafa Kemal’i 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkartan şartlar bugün fazlasıyla mevcuttur. Ve bugün AB-D Emperyalistlerine ve Yerli Satılmışlara karşı “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmek yeğdir” diyerek mücadele etmek, 102 yıl önce Samsun’a çıkmakla eşdeğerdir.

Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın zaferinden sonra, bu zaferimizin intikamını almak için çalışmalarına hemen başladılar AB-D Emperyalistleri ve Yerli Satılmışlar. Önce NATO’ya soktular ve böylece Türk Ordusu’nun ruhunu boşalttılar. Başına Irak’ta çuval geçirdiler, gururunu kırdılar. “Ergenekon, Balyoz” vb. adlı CIA operasyonlarıyla diz çöktürdüler. Ve 15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı’yla yere serdiler Türk Ordusu’nu. Yetmez dediler, mutlaka vardır dediler Mustafa Kemalci unsurlar. Türbanı soktular Orduya, tarikat mensubu olmayı Askerliğe engel olmaktan çıkardılar. Tarikatlar ile kuşatılmış bir ordu başını kaldıramaz, vatan topraklarını savunamaz, zalimlerin halkına zulmüne karşı çıkamaz, Devrimlerin bekçisi olamaz.

Adım adım getirdiler AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar ülkemizi bu noktaya. 102 yıl önce Vatan Topraklarının işgaline karşı çıkılmıştı Samsun’a ve Kurtuluş Savaşı verilmişti. Bugün bileğimizin hakkına Lozan’da kazandığımızı Ege’deki 20 Adamız ve iki kayalığımız, 102 yıl önce Ege’de Denize döktüğümüz Yunanistan’a sunuluyor. Boğazlar üzerinde bir güvencemiz, AB-D Emperyalistlerinin Karadeniz’e çıkşına engel olan Montrö Sözleşmesi AKP’giller eliyle ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. 102 yıl önceki Vatanı satanların, işgalcilerle işbirliği yapanların torunları, AB-D Emperyalistlerinin Yeni Sevr’i demek olan BOP Eşbaşkanı AKP’giller, Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan bir bir feragat ediyorlar.

Birinci Kuvayimilliyecilerden kalan bütün ekonomik değerlerin peşkeş çekildiği, halkın bütün kazanımlarının yerli-yabancı Parababalarına aktarıldığı, Merkez Bankasının döviz rezervlerinin boşaltılarak tarihinde ilk kez eksiye geçtiği, Emekçi Halkımızın açlık ve sefaletle yaşamaya mecbur edildiği, insanlarımızın işsizlik-pahalılık-zam-zulüm cehennemine mahkum edildiği bir ekonomi, 2021 Türkiye’sinin gerçekliği olarak karşımızda, özelikle de gençliğin karşısında durmaktadır.

Bunlar mıdır sadece?

Elbette hayır!

19 Mayıs’lar bir daha yaşanmasın diye vakıflar, imam-hatipler, tarikat yurtları ülkemizin neredeyse her karışını sarmakta, aydın-vatansever-devrimci gençliğe karşı “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirilmektedir. AKP’giller ve Kontrgerilla’nın Özel Örgütü MHP eliyle faşist bir din devletine doğru adım adım götürülen ülkemiz; sorgulayan, düşünen, mücadele eden insanların hapishanelere tıkıldığı, işkencelerden geçirildiği ya da katledildiği; kadınların sokak ortasında öldürüldüğü, tacize uğradığı ve faillerinin aklandığı bir hukuksuzluk merkezi haline getirilmiştir.

102 yıl önce Mazlum Halklara örnek ve umut olmuştuk, bugün Mazlum Halkların bağımsızlıklarının yok edilmesi için uğraşan Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcisi, AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara taşınan AKP’giller tarafından yöneltiyor maalesef ülkemiz.

Yani 20’nci Yüzyılın başında olduğu gibi cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kalelerinin zaptedilmesi, bütün tersanelerine girilmesi ve bütün ordularının dağıtılması istenmektedir. Ve gördüğümüz gibi, AB-D Emperyalistlerinin yanında “iktidara sahip olan hainler” yer almaktadır. BOP ve Eşbaşkanları görevlerini yapmaya devam etmektedir. Bunun yanında açlık ve sefaletle boğuşan ve Muaviye-Yezid, günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon İslamı’yla zehirlenmiş halkımız harap ve bîtap düşmüştür. Ülkemizin ve coğrafyamızın somut durumu budur!

Ve bu koşullarda gençliğe büyük görevler düşmektedir.

Örneğin Küba’da Castro ve gencecik bir doktor olan Che Yoldaşlar, halkını sömürü bataklığından kurtarmak için ön safta mücadeleye dalmıştır.

Amerikan 6’ncı Filosu Türkiye denizlerine girdiğinde, onları karşılayan 20’li yaşlardaki Denizler’de ve Mahir’lerde simgelenen Jöntürk Gelenekli Aydın Gençliği’mizdir.

Padişah ve gerici örgütlenmeler Batılı Emperyalistlere vatanı peşkeş çekerken ilk yumruğunu masaya vuran genç komutan Mustafa Kemal olmuştur.

Yani dünyada ve ülkemizdeki ilerici hareketlerde gençlik daima en ön saflarda yer almış, mücadele etmiştir.

Bu mücadelenin de biricik şartı vardır: Örgütlü Devrimci Mücadele!

Dost-düşman safların keskin çizgilerle belirlendiği günümüzde Türkiye’nin en yurtsever, en halkçı, en kamucu ve Eneski İdeoloji Partisi olan, İkinci Kuvayimilliyeci Kurtuluş Partisi’nde mücadele etmek dışında bir çözüm kalmamıştır.

Yaşasın 19 Mayıs!

Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!

Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız! 

19.05.2021 

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi