Partimiz “Siz yıkın mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç duyurusunda bulundu!

AKP’giller adeta bir kriminal suç örgütü gibi çalışmaktadır. Anayasa, kanun dinlemiyorlar. Anayasa da, kanun da, yönetmelikler de Kaçak Saraylı Reis’in ağzından çıkanlar… Kriminal suç örgütünün başı ne derse o. Onun altındakiler, Süleyman Soylu gibiler de Reislerinin bire bir kopyası. Farklı da davranamazlar zaten.

AKP’giller’in Anayasa, Kanun tanımazlığına, hukuksuzluklarına, vurgunlarına, Kamu Malı yağmalamalarına, Kamunun varlıklarına çökmelerine, Kamuya TÜGVA’nın beyinleri iğdiş edilmiş gençleri yerleştirmelerine, hırsızlıklarına sessiz kalmadığımız gibi, Süleyman Soylu’nun İnsanları suç işlemeye tahrik eden kanunsuzluğuna da sessiz kalamazdık.

Bu suçlarını da kayıt altına aldırdık. Bir kez daha Tarihe not düştük. Bir kez daha AKP’giller’i hesap gününde yargılayacak, gücünü vicdandan ve hukuktan alan Savcı ve Yargıçlara iddianame hazırladık.

Suç duyurumuz sonrası Partimiz MYK Üyesi Av. Doğan Erkan Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:

***

Süleyman Soylu bir kez daha Anayasayı ve yasaları hiçe saydı. 26 Ekim 2021 tarihinde Kadın Muhtarlar Derneği’nin Genel Kurulunda bir konuşma yaptı ve burada dedi ki; Metruk binalar var. Ama yıkamıyor diyorsunuz, Mahkeme kararı var diyorsunuz. Mahkeme kararına siz uymayın. Mahkeme bizim arkamızdan gelsin. Geceleyin yıkılsın. Kim nereden bilecek kimin yıktığını? Sabah da valilerimiz, kaymakamlarımız molozları temizleriz” dedi.

Süleyman Soylu adeta bir kriminal suç örgütü lideri edasıyla konuşuyor. Gerçekten kendi fıtratında hukuk bilinci yok. Devlet memurları ve kamu görevlilerinin Anayasaya ve yasalara sadakat borcuna dair bir bilinç yok. Mahkeme kararlarının, yargı kararlarının yürütmeyi bağladığına dair de bir bilinci yok. Bir tek biz ne istersek yaparız, bilinci var. Ama bu bilinç bir hukuk devleti bilinci değil. Bir Anayasal devlet, sosyal hukuk devleti bilinci değil. Bu bilinç bir çete hukuku bilincidir.

Kemal Gözler Hoca’mızın Anayasa Hukuku ders kitabında çok isabetli ifade ettiği gibi, sadece hiyerarşi ve sadece liderin verdiği kuralların uygulanmasından oluşan düzene hukuk devleti demiyoruz. “Çete Hukuku”, “Harami Hukuku”, diyoruz.

Elbette biz bu ülkede Cumhuriyet hukuku ve Laik Sosyal hukuk devletinin koruyucusu Halkın Kurtuluş Partisi olarak ve bunlara gerçek anlamda temellice sahip çıkan tek parti olarak bir kez daha suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık. Çünkü TCK’nin 214’üncü maddesi “Suç işlemek için alenen tahrik”te bulunan kimseye verilen cezayı düzenliyor. Biz de bu suçtan Süleyman Soylu’nun yargılanıp, cezalandırılması için bir kez daha suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık.

28 Ekim 2021

HKP Genel Merkezi

Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

 

SUÇ DUYURUSUNDA

BULUNAN                           : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI

Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

VEKİLLERİ                   :Av. Metin BAYYAR – Av. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR – Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA- Av. Doğan ERKAN

              Ortak Adres: Sezenler Caddesi No: 4/15 Sıhhiye /Ankara

 

ŞÜPHELİ           : Süleyman SOYLU

SUÇ                                     : Basın yoluyla suç işlemeye tahrik (TCK md 214/1 – 218)

AÇIKLAMALAR                :

1- İçişleri Bakanı olarak görev yapan şüpheli, 26 Ekim 2021 tarihinde Ankara’da Kadın Muhtarlar Derneği’nin 3. Genel Kongresinde bir konuşma yapmıştır. Yaptığı konuşmada;

110 bin metruk bina vardı, biz bunun 75 binden fazlasını yıktık. 15 binini de restore ettik. Geçen gün vilayetlere gidiyorum; Diyarbakır, Adana ve İstanbul da dahil olmak üzere, muhtarlarımız diyor ki ‘Efendim şurada metruk bina var burada metruk bina var. Ama mahkeme kararı var yıkamıyoruz.’ Ya arkadaş sen gece yık, mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin.

Çünkü o bina orada durdukça orada uyuşturucu kullanılıyor………. Vatandaş geliyor

diyor ki muhtara ‘Bu binayı ne yapacaksın.’ Muhtar ‘mahkeme kararı var yıkamayız’ diyor. Ben de diyorum ki gece yarısı dozer gelsin yıksın kim yıktı biz nereden bilelim ya!……… Biz de sabahleyin

bu metruk binanın oradaki molozunu kaymakamlık, valilik belediye olarak kaldıralım………. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Bu konuşma basına açık şekilde yapıldığı gibi bizzat kendisine ait “Süleyman Soylu @suleymansoylu”          Twitter          internet          hesabından          da          yayınlanmıştır. (https://twitter.com/suleymansoylu/status/1452915665619279875(EK-1)

2- Anayasanın 8’inci maddesinde yürütme yetkisinin Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği belirtilmektedir. Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11’inci maddesinde ise; Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları da Anayasanın 129’uncu maddesinde belirtilmektedir.

Bu temel ilkeler çerçevesinde kendisine Cumhurbaşkanlığınca İçişleri Bakanlığı görevi verilmiş kişinin Anayasaya, yasalara ve Anayasanın 90’ıncı maddesinde belirtilen uluslararası sözleşmelere uygun davranması ve görevini yerine getirmesi gerekir.

Ancak şüpheli yukarıda belirtilen konuşmada, bu temel prensibi yerine getirmediğini ikrar ettiği gibi kişileri de suç işlemeye tahrik etmektedir.

Bu talimat öncelikle yargı kararlarının yasama ve yürütme organları ile idare açısından bağlayıcılığını düzenleyen Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı bir talimattır ve bu konuşmayla bu anayasal kuralın çiğnenmesi açıkça istenmektedir.

Bununla birlikte belirttiğimiz üzere mahkeme kararı olmadan veya kesinleşmiş idari karar olmadan muhtarlardan kişisel inisiyatif kullanarak kişisel mülkiyetteki yapıların yıkılması istenmektedir. Bu durum da öncelikle Anayasa’nın 35’inci maddesinde korunan mülkiyet hakkının ihlali olacaktır.

Kaldı ki konuşmada “metruk bina” şeklinde tabir edilen yapıların çoğunluğu korunması gereken tarihi ve kültürel değerleri de olan yapılardır. Kamu görevlilerinin bu binaları yıkmaları değil tersine koruma altına alıp rehabilite etmeleri gerekir. Anayasanın “Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması” başlıklı 63’üncü maddesi bu görevi devlete yüklemiştir.

Dolayısıyla Süleyman Soylu, yaptığı konuşmada yargı kararlarının uygulanmamasını belirterek TCK md 257 de belirtilen “görevi kötüye kullanma” suçunu, kişilere ait binaların yıkılmasını isteyerek TCK md 151’de belirtilen “mala zarar verme” suçunu ve tarihi kültürel değere sahip yapıların yıkılmasını isteyerek Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65’inci maddesinde belirtilen suç fiilini işlemelerini istemekte, tahrik etmektedir.

5237 sayılı TCK’nın 214/1. Maddesinde; “Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmektedir. Madde gerekçesinde de; suç işlemek için tahrikin, tahrik konusu suça bir hazırlık hareketi niteliğinde olduğu ve aleni olarak gerçekleştirilen bu tür fiillerin, kamu barışı açısından ifade ettiği tehlike nedeniyle, zararlı neticenin doğmasını beklemeden ve iştirak kurallarından bağımsız olarak ceza yaptırımı altına alınması gerektiği belirtilmiştir.

Ayrıca bu suç TCK md. 218’de belirtildiği şekilde, basın ve yayın yoluyla işlendiğinden verilecek cezanın yarı oranına kadar artırılması gerekmektedir.

Şüpheli, kendi görevlerini ve sorumluluğundaki işleri yasaya ve anayasal ilkelere göre ifa etmek yerine üstü bulunduğu kamu görevlilerini suça tahrik etmektedir. Oysa uyuşturucu ile mücadele de tehlikeli yapıların kaldırılması da yasalara uyularak kolayca yapılabilir. Bunun olanakları da vardır. Bu olanaklar kullanılacağına sosyal sorunlar bahane edilerek yasanın, adaletin ve yargının olmadığı bir “çete devleti düzeni” adeta zorla topluma kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Anayasa’nın da “hukuk devleti” yazan hiçbir devlette kamu görevlisini suça yönelten bu tür talimatlar verilemez.

Kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince yapılması gereken, kişilerin konumlarına bakmadan, söz konusu olayların ve şahısların soruşturulması ve suçluların cezalandırılmasıdır. Kamu görevi yürüten kişilerin icraatlarıyla sorumlu tutulmaları, yaptıkları yanlışların hesabını halk ve hukuk karşısında vermeleri hukuk devletinin en temel prensibidir. Yasaların eşit ve adil uygulandığı bir ülkede bu tür bir olay karşısında, hayati bir refleks olarak bağımsız savcı ve yargıçların derhal olayın üstüne gitmesi beklenir. Ancak ne yazık ki bu görev bilinci ülkemiz yargısında henüz oluşmamıştır. Bu nedenle kamuyu doğrudan ilgilendiren bu tür olaylarla ilgili müvekkil Parti defalarca suç duyurularında bulunmak zorunda kalmıştır. Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi ülkemizde kişilerin tahakkümünün sona ermesi ve hukukun, insan hak ve hürriyetlerinin hayata geçmesi için çaba sarf etmekte, mücadele vermektedir. Müvekkil parti, tarihsel görev ve sorumluluğunu yerine getirmek için işbu ihbarı yapmaktadır.

SONUÇ VE İSTEM     : Yukarıda ayrıntılıca anlatılan nedenlerle; şüpheli hakkında TCK’nın 214/1 uyarınca Suç İşlemeye Tahrik Suçundan soruşturma yürütülerek kamu davası açılmasını vekaleten talep ederiz. 28.10.2021

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ VEKİLLERİ

Av. Metin BAYYAR – Av. Sait KIRAN – Av. Doğan ERKAN – Av. Azime Ayça OKUR