Şanlı Gezi İsyanı’mız AKP’giller ve Reisinde büyük bir travmaya neden oldu. Artık Gezi, AKP’giller’in ve Reisinin paranoyası. Şanlı Gezi İsyanı’mıza katılan gençlere, devrimcilere, yurtseverlere zekâları yetmeyince hemen işi ağır hakaretlere, yalanlara, iftiralara kardırıyorlar.
Kendiliğinden gelişen bir Halk Hareketiydi Gezi İsyanı’mız. Halkımızın Ortaçağcı gidişe bir tepkisiydi. Öyle bir tepkiydi ki dünyanın birçok yerinde insanlar Gezi İsyanı’mızı konuştu, selamlar gönderdi. Gezi; AKP’giller ve Reisi için, o zamana kadar tıkırında giden yalanlar dolanlar, soygunlar, vurgunlar, vatanı satışlar düzenlerine sokulan bir çomaktı. Gezi panikletti, ülkeyi Faşist Din Devletine doğru götüren Kriminal Örgüt AKP’giller’i ve Liderini. Arkalarına aldıkları, kendilerini iktidara taşıyıcıları, yaratıcıları, kullanıcıları AB-D Emperyalistlerinin rüzgârıyla sürgit bu düzenleri devam edecek sandılar.
Ama on milyonlar Türkiye’nin 79 ilinde sokağa dökülünce şafak attı AKP’giller ve Reisinde. Korkularından havadan inemediler yeryüzüne. İşte ondan sonra hep düşünmeye başladılar. Örgütsüz, kendiliğinden gelişen bir Halk Hareketi bu kadar ses getirirse, milyonları sarıp sarmalarsa bir de örgütlü olursa bu isyan, halimiz nice olur diye, düşünmeye başladılar. Bu düşünce karabasanları oldu. Tekrarı olmasın diye bu isyanın, yalanlara, iftiralara, hakaretlere bel bağladılar.
Zaten işçiye, köylüye, çiftçiye, yurtseverlere, Kuvayimilliye Kahramanlarına, Mustafa Kemal’e, İsmet İnönü’ye karşı bozuk ağızları iyice bozuldu. Önce “çürük”, “sürtük” dedi Tayyip Erdoğan, Şanlı Gezi İsyanı’mıza katılan, alkışlayan, yemekler taşıyan on milyonlara. Sonra bununla yetinmeyip Halkı birbirine kırdırmayı, düşmanlaştırmayı hedefleyen “Camilerimizi Yaktılar” yalanını söyledi.
İşte Tayyip Erdoğan’ın bu iftirasına karşı suç duyurusunda bulunduk. Bir suçunu daha kayıt altına aldırdık.
Suç duyurusu sonrası Partimizin MYK Üyesi Adnan Okur Yoldaş’ın yaptığı açıklama aşağıdadır:
***
Saygıdeğer Halkımız;
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan “Lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına, görevini tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücüyle çalışacağına dair Büyük Türk Milleti ve Tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine” ant içmişti. Ancak bu andını unutmuş olacak ki önce Türkiye’nin %75’lik bir kesimini oluşturan insanlarımıza; kadınlarımıza, kızlarımıza “çürük”, “sürtük” diyerek ağır hakaretler etmiş, ardından şimdi de “Camilerimizi yaktılar” diyerek, milyonlarca insanımıza iftira atmıştır.
O halde soruyoruz:
- Yakıldığı iddia edilen cami nerededir?
- Yakıldığı iddia edilen caminin adı nedir?
- Caminin yakıldığına dair bir görüntü var mıdır?
- 9 yıl önce yakıldığı iddia edilen camiden, şüpheli Tayyip Erdoğan’ın yeni mi haberi olmuştur?
- 9 yıl sonra böylesine vahim bir iddianın ortaya atılmasındaki amaç nedir? Böylesine bir iddia halkı bölücü, halkı birbirine kırdırmaya yönelik kışkırtmalar değil midir?
- Yeri ve adı belli olmayan caminin yakıldığını gören, duyan var mıdır?
- Camiyi ateşe verenler yakalanmış, haklarında herhangi bir işlem, bir yargılama yapılmış mıdır?
Halkın Kurtuluş Partisi olarak; Halkımızın samimi din duygularını, dini hassasiyetlerini istismar ederek, bilinçli bir şekilde Laik kesime karşı kışkırtmayı amaçlayan bu tehlikeli söyleme karşı Recep Tayyip Erdoğan Hakkında Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama, İftira ile Anayasayı ihlal suçlarını işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduk.
Bugün olmasa bile yarınlarda, gücünü hukuktan ve vicdanlarından alacak hâkimler ve savcılar elbet çıkacak, hesap soracaktır.
16 Haziran 2022
HKP Genel Merkezi