Bilindiği üzere İstanbul’da yoğun kar yağışı ve fırtına sonucunda İstanbul Havalimanı ulaşıma kapanmış, on binlerce yolcu mahsur kalmıştır. Daha önceden gerekli önlemler alınmadığından, yolcular kendilerine dağıtılan kartonlar üzerinde yatmak zorunda kalmışlardır. İnsanlarımız büyük bir mağduriyet yaşamışlardır. Ayrıca İstanbul Havalimanı’nda bulunan Turkish Cargo’ya ait bir hangar da yoğun yağış ve fırtına sırasında çökmüştür.
Dünyanın, Avrupa’nın en “büyük”, en “teknolojik”, en “donanımlı” gibi vaveylalarla sunulan İstanbul Havalimanı için sıfatlarının başına en, en, en getirilerek yapılan nitelemelerin ne kadar boş olduğunu yağan kar gösterdi. Kısacası Namuslu Bilim İnsanlarının söyledikleri doğru çıktı. AKP’giller Rant uğruna milyonlarca ağacı katlederek, ağaçlarla birlikte milyonlarca canlıyı yok ederek, doğayı tahrip ederek yaptıkları Havalimanının ne kadar gereksiz, faydasız bir proje olduğu ortaya çıkmış oldu.
Bu nedenle AKP’giller’in hakka, hukuka, hakkaniyete ve yasaya en küçük bir saygı duymadan, doğamıza, ormanlarımıza, orada yaşayan yaban hayvanlarına acımadan yandaşlara rant sağlamak amacıyla işledikleri bu suçlara karşı çıkmak her yurttaşın, her vatanseverin görevi ve hakkıdır.
Türkiye’nin en Yurtsever, Halkçı ve Kamucu Partisi olan müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi’nin halkına karşı sorumluluğu gereği suç duyurusunda bulunduk.
Suç duyurusu sonrası Partimizin Genel Sekreter Yardımcısı, Ankara İl Başkanı Av. Sait Kıran Yoldaş’ın yaptığı açıklamayı aşağıda yayınlıyoruz:
Değerli Halkımız,
AKP’giller’in vurgun, talan, yolsuzluk uğruna yarattığı yeni bir yıkım yaşandı. İstanbul Havalimanı ulaşıma kapandı.
Bilindiği üzere İstanbul’da yoğun kar yağışı ve fırtına sonucunda İstanbul Havalimanı ulaşıma kapanmış, on binlerce yolcu mahsur kalmıştır. Daha önceden gerekli önlemler alınmadığından, yolcular kendilerine dağıtılan kartonlar üzerinde yatmak zorunda kalmışlar, yemek dağıtımı sağlıklı yapılmadığı için çoğu aç kalmıştır. İnsanlarımız büyük bir mağduriyet yaşamışlardır. Daha yeni yapılmış olmasına rağmen yoğun kar yağışı nedeniyle bir hangarda çöküntü oluşmuştur.
Bu yaşanan büyük olumsuzluk sıradan bir olay değildir. Bu felaketin temel nedeni, gözlerini para hırsı, rant hırsı bürümüş aralarında (Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma ve Altyapı Eski Bakanı Cahit Turhan, Mevcut Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Mevlüt Uysal, Halkımızın anasına küfreden Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet CENGİZ, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Kolin İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Naci Koloğlu, MAPA İnşaat ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nazif Günal ve Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu’nun da bulunduğu şüpheliler kamuoyunun ve bilim insanlarının bütün uyarılarını göz ardı ederek, Kuzey Ormanlarında milyonlarca ağacı katlederek, doğal çevrede geri dönüşü mümkün olmayacak tahribatlar yaratarak, su havzalarını yok ederek, oralardaki canlıları yok ederek, kamuoyunda “Beşli Çete” diye anılan yandaş şirketler Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon konsorsiyumu tarafından kurulan İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş. tarafından yanlış yerde yapılan İstanbul Havalimanı yasalara aykırı, kamu zararı oluşturacak biçimde inşa ettirmiş ve işletmiş olmalarıdır.
Değerli Halkımız,
Bilimin ve doğanın kanunlarına karşı çıkılmaz. Aksi halde bilim ve doğa gereğini yapar. Bu hükmün infazı engellenemez. Bu hükmün istinafı ve temyizi yoktur. Son yaşadığımız İstanbul Havalimanı’nda felakette bunu kanıtlamaktadır. Halkımız bu kadar mağduriyete ulaşmışken, Beşli Çete’nin hiçbir zararı oluşmamaktadır. Çünkü onlar; sözde ekonominin kitabını yazdığını ileri sürenler tarafından yapılan anlaşma yolcu garantili olduğu için, zarar etmeleri söz konusu değildir. Herhangi bir zarara uğramadıkları gibi aksine, hazineden aldıkları paralarla basiretsizlikleri, yetersizlikleri ödüllendirilmektedir.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak bunu kabul etmemiz mümkün değildi. Bu nedenle ilgililer hakkında görevleri kötüye kullandıkları, Memuriyet görevlerini kullanarak kişi ve kurum kayırma (Ayrımcılık) suçunu işledikleri, bilerek ve isteyerek kamu zararına sebep oldukları ve böylece irtikâp suçunu işledikleri, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak Nitelikli dolandırıcılığa aracılık ettikleri, Özellikle Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon konsorsiyumu tarafından kurulan İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş yetkililerinin Nüfuz ticareti suçunu işledikleri ve tüm sanıkların 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 14 ve 91. maddelerini ihlal suçu işledikleri gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk.
Maalesef AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüştürülmüş mevcut yargıdan herhangi bir sonuç beklemiyoruz. Ama Tarihe not düşmek, ileride emri sadece kanunlardan ve vicdanından alacak bağımsız savcılar ve hâkimler tarafından yapılacak gerçek bir soruşturmada, gerçek bir yargılanmada dosyayı hazırlamak için Halkın Kurtuluş Partisi olarak davranışa geçtik.
Halkın Kurtuluş Partisi, Türkiye’nin en Yurtsever, Halkçı ve Kamucu partisidir. Halkına karşı sorumluluğu gereği bu suç duyurusunda bulunmuştur. Bu yolsuzluklara, bu vurgunlara, bu talanlara karşı mücadelesine devam edecektir.
01 Şubat 2021
HKP Genel Merkezi
Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
VEKİLLERİ : Av. Metin BAYYAR – Av. F. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Tacettin ÇOLAK – Av. Sait KIRAN – Av. Azime Ayça OKUR – Av. Halil AĞIRGÖL – Av. Pınar AKBİNA – Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D:16 Fatih/İstanbul
ŞÜPHELİLER : 1. Recep Tayyip ERDOĞAN
- M. Cahit TURHAN (Ulaştırma ve Altyapı Eski Bakanı)
- Adil KARAİSMAİLOĞLU (Ulaştırma ve Altyapı Bakanı)
- Mevlüt UYSAL (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı)
- Orhan BİRDAL (DHMİ Eski Genel Müdürü)
- 6. Serdar Hüseyin YILDIRIM (DHMİ Eski Genel Müdürü)
- Funda OCAK (DHMİ Eski Genel Müdürü)
- Hüseyin KESKİN (DHMİ Genel Müdürü)
- Mehmet CENGİZ (Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı)
- Nihat ÖZDEMİR (Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı)
- Naci KOLOĞLU (Kolin İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı)
- M. Nazif GÜNAL (MAPA İnşaat ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı)
- Orhan Cemal KALYONCU (Kalyon Grup Yönetim Kurulu Başkanı)
- Suça karıştığı tespit edilecek diğer şüpheliler
SUÇ : 1-Görevi Kötüye Kullanma (TCK 257/1,2)
2-Görevinden Kaynaklı Kişi ve Kurum Kayırma (Ayırımcılık-TCK 122/1-a)
3-Bilerek ve İsteyerek Kamu Zararına Sebep Olmak (İrtikâp-TCK 250/1)
4-Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak Nitelikli Dolandırıcılığa Neden Olmak (TCK 158/1-d-e)
5-Nüfuz Ticareti (TCK 255)
6-Orman Kanunu’nun 14. ve 91. Maddelerine Aykırılık Suçu
SUÇ TARİHİ : Mayıs 2013 yılı ve devamı
AÇIKLAMALAR :
OLAY
Bilindiği üzere İstanbul’da yoğun kar yağışı ve fırtına sonucunda İstanbul Havalimanı ulaşıma kapanmış, on binlerce yolcu mahsur kalmıştır. Daha önceden gerekli önlemler alınmadığından, yolcular kendilerine dağıtılan kartonlar üzerinde yatmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca İstanbul Havalimanı’nda bulunan Turkish Cargo’ya ait bir hangar da yoğun yağış ve fırtına sırasında çöktü.
Bu yaşanan büyük olumsuzluk sıradan bir olay değildir. Bu felaketin temel nedeni, gözlerini para hırsı, rant bürümüş şüphelilerin kamuoyunun ve bilim insanlarının bütün uyarılarını göz ardı ederek, Kuzey Ormanlarında milyonlarca ağacı katlederek, doğal çevrede geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratarak, su havzalarını yok ederek, kamuoyunda “Beşli Çete” diye anılan yandaş şirketler Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon konsorsiyumu tarafından kurulan İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş. tarafından yanlış yerde yapılan İstanbul Havalimanı’nı yasalara aykırı, kamu zararı oluşturacak biçimde inşa ettirmiş ve işletmiş olmalarıdır.
Uçak seferleri zorunlu olarak iptal edildiği için yolcular mağdur oldukları, zamanında yolculuk yapamadıkları için ciddi sorunlar yaşadıkları, yerlerde yatmak zorunda kaldıkları halde, sorumluluklarını yerine getirmeyen, insanlarımızın mağduriyetine yol açan yandaş Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon konsorsiyumu tarafından kurulan İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş.’nin herhangi bir zararı olmayacaktır. Çünkü “ekonominin kitabını yazan” iktidarın ileri gelenleri ile yapılan yolcu ve yük taşıma garantili anlaşmaya göre hakları garantidedir. Kendi basiretsizliklerinden dolayı uğrattıkları bireysel ve kamusal hak kayıplarını gidermedikleri gibi birde ödüllendirilmektedirler. Böyle bir sistem insan aklıyla, adalet ve hakkaniyet duygusuyla adeta alay etmektir.
Olay basında ayrıntılı biçimde yer almıştır. Birkaç örnek sunacak olursak:
1-“İstanbul Havalimanı devre dışı kaldı, bakanlar Atatürk Havalimanı’na indi
Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu (OGG) tarafından, 22 milyar 152 milyon Avro artı KDV ile 2018’de inşa edilen İstanbul Havalimanı, yoğun kar yağışı nedeniyle devre dışı kaldı. Hava trafiği dururken yolcular da metro olmadığı için havalimanında mahsur kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine İstanbul’a giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile AFAD Başkanı Yunus Sezer de İstanbul Havalimanı’na değil, erken kapatıldığı için tazminat ödenen ve hastane yapılması için iki pisti tahrip edilen Atatürk Havalimanı’na indi.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT), işletme süresinin 2005’te 20 yıllığına 500 milyon dolar bedelle uzatılmak istenmesini önlemesi sonucu o günün döviz kuru üzerinden 4 milyar 455 milyon liralık kamu zararı önlenen Atatürk Havalimanı’nın (AHL), erken kapatılması sonucu kamu zararı ortaya çıkmıştı. Dönemin döviz kurlarıyla yapılan hesaplamaya göre, şirket 4 milyar liraya işletmesini üstlendiği havalimanı 1.5 yıl erken kapatılınca, 2.5 milyar liralık tazminat almıştı. …
UYARILAR DİNLENMEDİ
İstanbul Havalimanı’nın ihalesi ise tüm eleştirilere karşın 2013’te yapıldı. OGG kazandı. “İktidarın gözdesi” olarak bilinen bu şirketler, aynı zamanda dünyada kamudan en çok ihale alan şirketlerden bazılarını da oluşturuyor. İsim tartışmaları yaşanan ve yapım aşamasında işçilerin, kötü çalışma koşullarını protesto etmesi de gündeme gelen İstanbul Havalimanı’nın yeri de uzun süre tartışılmış ve uzmanlar tarafından eleştirilmişti.
ÇATI ÇÖKTÜ
Yoğun kar yağışı nedeniyle havalimanının uçuşları durduruldu, bir kargo terminal binasının çatısı da çöktü. …
“RİSK DAHA YÜKSEK”
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, İstanbul Havalimanı’nın konum itibarıyla Karadeniz’den etkilenen bir yapısı olduğunu belirterek “Denize yakın olan tüm havaalanları için risk daha yüksek. Çünkü deniz etkisine daha fazla maruz kalma durumları var. Karayla denizlerin birleştiği yerler, termodinamik yapı olarak her zaman daha farklı bir yapı gösterir. Kara ve deniz meltemleri dediğimiz rüzgâr yapısından dolayı o bölgeler, iç kesimlerden daha farklıdır. Elinizde imkân, uygun arazi, iç kesimlere yapma şansınız varken oraya taşıdıysanız, o sorgulanır. Bu tip havaalanlarında termodinamik yapıdan dolayı atmosferik etkileşimleri farklıdır” ifadelerini kullandı.”
2-“İstanbul Havalimanı’nın Konumu Yeniden Tartışılıyor
Pazartesi günü öğle saatlerinden itibaren yoğunluğunu arttıran kar yağışı İstanbul’da yalnız kara trafiğini değil hava trafiğini de olumsuz etkiledi. Sabiha Gökçen Havalimanı ve faaliyetleri devlet uçakları, özel jetler ve hava taksileri ile sınırlandırılan Atatürk Havalimanı çalışırken kentin kuzeyinde Karadeniz kıyısına yapılan yeni İstanbul Havalimanı’nda dün öğle saatlerinde uçuşlar durduruldu.
İstanbul’da Kar Kısıtlamaları Sürüyor
Cengiz-Kolin-Mapa-Limak konsorsiyumu tarafından kurulan IGA’dan yapılan açıklamada havalimanında uçaklarda bekleyen yolcuların dün akşam saat 23.00 sularında tamamen tahliye edildiği duyuruldu.
Ancak yüzlerce yolcu, havalimanını şehre bağlayan yolların kapalı olması nedeniyle geceyi havalimanında geçirdi. Yolcular sosyal medya hesaplarından kendilerine dağıtılan karton ve sandviçlerin fotoğraflarını paylaştı.
İstanbul Havalimanı’ndan uçuşlar Salı günü saat 24.00’e kadar yapılamayacak
İstanbul’da aralıklı olarak devam eden yoğun kar fırtınası nedeniyle kentin yeni havalimanından uçuşlar bugün de yapılamıyor. …
Bu arada yine İstanbul Havalimanı’nda bulunan Turkish Cargo’ya ait bir hangar da dünkü yoğun yağış ve fırtına sırasında çöktü. …
Ancak bir yandan bu çöküntü, diğer yandan etkili yağış ve fırtına nedeniyle havalimanının trafiğe kapatılması, yeni havalimanının ihale ve inşaat sürecinde devam eden tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
TMMOB: ‘‘Yeni havalimanının ÇED raporunda ayrıca iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı yağışlar ve fırtına gibi riskler yer almıyordu’’
O dönem Atatürk Havalimanı’nı kapatarak yeni bir havalimanının yapılmasına karşı çıkan Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İstanbul İl Koordinasyonu’nun 2014 yılında hazırladığı raporun meteorolojik verilerle ilgili kısmını sosyal medya hesabında yayınlayarak İstanbul Havalimanı’nın yeri konusundaki itirazını hatırlattı.
Raporda, ‘‘Proje alanı doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgarlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgarı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca Türk Hava Kurumu Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgarlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır. Yılda 150 milyon kişinin taşınacağı bir havalimanında meteorolojik parametrelerin gerçekliğe uygun olarak ölçülebilmesi için proje alanında bir meteoroloji istasyonu kurulmalı ve en az 5 yıllık bir ölçümden sonra projenin yapılıp yapılmayacağına karar verilmelidir. Raporda ayrıca iklim değişikliğinden kaynaklanan riskler (hortum, aşırı sağanak yağışlar ve fırtınalar) de değerlendirilmemiştir. İklim modelleri ile bu riskler değerlendirilebilmektedir. ÇED Raporu’na göre yılın 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu olan bu kıyı bölgesinde hava taşımacılığı ve piste iniş ve kalkışların fiziksel çevre şartları bakımından sorun yaratabilir’’ ifadelerine yer veriliyor.
Atlar: ‘‘Daha sonra da benzeri doğa olaylarında İstanbul Havalimanı’nda aynı sıkıntılar yaşanacak’’ Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar, VOA Türkçe’ye, yer seçiminde hata yapıldığı için İstanbul Havalimanı’nda benzeri sorunların devam edeceğini söyledi.
Atlar, ‘‘Biz en başından beri karşı çıkıyorduk bu projeye. Orada kesilen ağaçlar, bölgenin florası faunası bir tarafa bıraksak bile havalimanının yer seçimi kesinlikle doğru değildi. Neden o bölge seçildi? Havalimanı 8 bin hektar alan. Bunun çok büyük bir bölümü orman alanı. Özel mülkiyete konu olmayan alan olduğundan kamulaştırma maliyeti olmayacaktı, o nedenle burası tercih edildi. Ama mesela ÇED raporu dahi meteorolojik verilerin dikkate alınmadığını itiraf ediyordu. Karadeniz kıyısında yoğun kar yağışı olmasa da sık sık yoğun sis ve yoğun yağış oluyor. Zaten daha önce de aksamaların olduğu medyaya yansıdı. Bundan etkilenmemesi mümkün değil. Daha sonra da benzeri doğa olaylarında İstanbul Havalimanı’nda aynı sıkıntılar yaşanacak’’ dedi.
“İstanbul Havalimanı’nda karayolu dışında çıkış yok, raylı sistem olmadığından yolcular mahsur kaldı” Akif Burak Atlar, İstanbul Atatürk Havalimanı’nın tarifeli seferlere kapatılmasının şehircilik politikaları bakımından anlaşılamaz bulduğunu belirtiyor.
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı, ‘‘İstanbul Atatürk Havalimanı dünyanın en donanımlı havalimanlarından biriydi. Yüzde 100 kapasite ile çalışıyordu, altyapısı kuvvetliydi, lojistik avantajları vardı. Hemen altından raylı sistem geçiyordu. Marmara’ya yakın olduğu için Karadeniz kıyısındaki bir havalimanından çok daha elverişli meteorolojik koşullara sahipti. Neden kapatıldığını rasyonel bir şekilde izah etmek mümkün değil. Düşünün İstanbul Havalimanı’nda karayolu dışında başka bir çıkış alternatifi yok. Raylı sistem, metro olmadığından insanlar mahsur kaldı orada. Sabahlamak zorunda kaldılar. Tüm bunlara ek olarak bu yer tercihi ile önemli bir kamu yatırımı heba edildi’’ dedi.”
https://www.amerikaninsesi.com/a/kar-istanbul-havalimani-nin-yeri-tartismasini-arttirdi/6411510.html
3-“İstanbul Havalimanı!..
Yıl 2005…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın girişimiyle, 11 üniversiteden 123’ü profesör
olmak üzere 300 bilim insanı bir araya geliyor.
Böylece İstanbul’un imar anayasasını hazırlayacak Metropolitan Planlama Merkezi (İMP) kuruluyor. Genel Koordinatörlüğü’nü Prof. Dr. Hüseyin Kaptan’ın yaptığı merkezdeki bilim insanları aylarca uğraşıp, kentin ayrıntılı “Çevre Düzeni ve Ulaşım Master Planı”nı hazırlıyor.
600 kişinin çalıştığı merkezi faaliyetleri için yaklaşık 200 milyon lira harcanıyor!
***
Planda İstanbul’un kuzey yönünde büyümesi halinde ormanlarla su havzalarının mahvolacağı, 3. Köprünün yapılmasıyla da nüfusun 25 milyona çıkacağı ve kentin yaşanmaz hale geleceği belirtiliyor. Örnek olarak 2. Köprü ve TEM Otoyolu’nun çevresinde yeşil alanları yutan, su havzalarını yok eden vahşi yapılaşmaların oluşturduğu siyah kuşak gösteriliyor.
“3. köprü ve otoyolu yaparsanız, Kuzey Ormanları da yeşil olmaktan çıkar, tıpkı TEM gibi kapkara olur” deniliyor.
Prof. Hüseyin Kaptan ve arkadaşları… ulaşım sorununu çözmenin ancak toplu taşımacılık sistemini geliştirmekle mümkün olacağını ifade ediyorlar.ulaşım sorununu çözmenin ancak toplu taşımacılık sistemini geliştirmekle mümkün olacağını ifade ediyorlar.
***
- havalimanı için de Silivri yakınlarında uygun bir yer belirliyorlar.
Büyük emek ve masraflarla hazırlanan “İstanbul Çevre Düzeni ve Ulaşım Master Planı” 2006’da tamamlanıyor. Plan Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alkışlarla ve oy birliğiyle kabul ediliyor.
Bu arada hiç beklenmedik bazı bürokratik engellemeler başlıyor ve konu yargıya gidiyor. Yargıdan onay çıkana kadar TEM çevresine yaklaşık 1.5 milyonluk yeni bir nüfus yerleşiyor! Süreçte dönemin Başbakanı Erdoğan da karşı safta yer alıyor.
Sevgi, saygı ve rahmetle andığımız değerli bilim insanı merhum Prof. Hüseyin Kaptan istifa etmek zorunda kalıyor. Böylece İstanbul’un kurtuluşunu sağlayacak plan, çöpe atılıyor!..
***
Megapol doğu-batı ekseni yerine ,Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde,”O yöne doğru ilersek ormanlar mahvolur, cinayet işlenir!” dediği kuzeye doğru genişliyor.
Kar fırtınasında kargo bölümünün çatısı devrilen yeni İstanbul Havalimanı da,10 milyar Euro’yu aşan maliyetle aynı bölgede inşa ediliyor.”
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/ugur-dundar/istanbul-havalimani-2-6918011/
4- Şüpheli Adil Karaismailoğlu canlı yayında suçu itiraf etti:
” Flaş… Canlı yayında açıkladı: Ulaştırma Bakanı’ndan Atatürk Havalimanı itirafı. Pistler kullanılmasın diye hastane yapıldı
Türkiye’de hükümet Coronavirüs krizine hazırlanmak üzere İstanbul’da Yeşilköy Atatürk Havalimanı ile Sancaktepe‘de iki tane salgın hastanesi inşaa etmiş; ancak inşaat nedeniyle Atatürk Havalimanı’ndaki iki pistin yok edilmesi eleştirilere yol açmıştı.
Habertürk canlı yayında Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yanıtı ‘itiraf’ niteliği taşıyarak gündeme damga vurdu.
İŞTE O DİYALOG;
Mehmet Akif Ersoy: O hastaneyi niye o pistin ucuna yaptınız.
Bakan Adil Karaismailoğlu: Kuzey Güney hattı pisti aktif olsaydı yeni havalimanındaki uçuşa engel oluyordu. O yüzden orası kapandı, ihtiyaç kalmamıştı zaten.
Mehmet Akif Ersoy: Siz kullanılmasın diye yaptınız yani…
Bakan Adil Karaismailoğlu: Tabii ki ihtiyaç yoktu. Burası millet bahçesi olacak. Bütün İstanbul’a hizmet edecek.”
- SUÇ NİTELEMESİ :
Yukarıda açıklanan eylemlerle ilgili olarak:
a-)Sanıkların bilerek ve kasten memuriyet görevlerini kötüye kullandıkları (TCK 257/1,2);
b-)Memuriyet görevlerini kullanarak kişi ve kurum kayırma (Ayrımcılık) suçunu işledikleri (TCK 122/1-a);
c-)Bilerek ve isteyerek kamu zararına sebep oldukları ve böylece irtikâp suçunu işledikleri (TCK 250/1);
d-)Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak Nitelikli dolandırıcılığa aracılık ettikleri (TCK.158/1-d, e) sabittir.
e-)Özellikle Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon konsorsiyumu tarafından kurulan İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş yetkililerinin Nüfuz ticareti suçunu işledikleri sabittir. (TCK 255)
f-) 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 14. Maddesine göre:
“ Devlet ormanlarında:
A)Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra hartama çıkarmak;
B)Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek veya bunlardan kabuk veya çıra veya katran veya sakız çıkarmak, yatık veya devrik ağaçları kesmek veya götürmek, kök sökmek, kömür yapmak;
C)(Değişik : 3/11/1988 – 3493/1 md) Palamut, ıhlamur çiçeği, her çeşit orman örtüsü, mazı kozalağı tıbbi ve sınai nebatları veya orman tohumlarını toplayıp götürmek;… Yasaktır.”
Aynı kanunun 91. Maddesine göre:
“Madde 91 – (Değişik : 23/1/2008-5728/198 md.) 14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile yasak edilen fiillerden dikiliden ağaç kesenler, kökünden sökenler veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar, ağaçlardan yalamuk, pedavra, hartama çıkaranlar üç aydan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. …
Suçun konusunun fidan olması halinde birinci fıkraya göre verilecek ceza bir kat artırılır.
Fidan ekim sahasını bozan kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkradaki ağaç kesme ve sökme fiillerinin işlenmesinde motorlu araç ve gereçler kullanılması halinde verilecek ceza bir kat artırılır. Ancak, fidanlar hakkında bu hüküm uygulanmaz…”
Şüphelilerin eylemleri sonucunda Kuzey Ormanlarındaki milyonlarca ağaç, fidan kesilmiş, sökülmüş, yok edilmiştir. Sadece ve sadece rant uğruna doğal yaşam alt üst edilmiştir. Bu kabul edilemez. Görmezden gelinemez.
Halkın Kurtuluş Partisi programına göre:
“ÇEVREYE ve TARİHE SAYGI
Her türlü kötülüğün kaynağı olan G7 adlı emperyalist haydutlar, doğayı da kerte kerte zehirlemekte, canlılar için yaşanılması zor bir ortam haline getirmektedirler. Bunların en önde gelenlerinden ABD ve Kanada, hatırlanacağı gibi, doğacı bir sözleşme olan “Kyoto Sözleşmesi”ni imzalamayı hâlâ inatla reddetmektedirler. Yine bilindiği gibi, dünyadaki sera gazlarının üçte birini tek başına ABD atmosfere salmaktadır. Bunlar ürettikleri zehirli atıklarla dünyayı zehirlemekle kalmamakta, akciğerlerimiz sayılan oksijen kaynağı ormanları da kurutup yok etmekten çekinmemektedirler. 1978’den bu yana Amazon Ormanlarının beşte birini (520 bin km2’lik bir orman alanını) yok etmiştir, bu emperyalistler.
Kurtuluş Partisi, insan hayatının sürmesinin, bitkiler ve hayvanlarla birlikte, doğal dengeyi hiç bozmadan mümkün olabileceğini çok iyi bilmektedir. Bunun için doğaya ve diğer canlılara saygılı, onlara zarar vermeyen bir üretimin yapılmasından yanadır. Bunun için ülke içinde gereken önlemleri almaktan çekinmeyecek, insanlık ve doğa düşmanı emperyalist devletlerle mücadeleden de geri durmayacaktır.
Unutmayalım ki dünyamız, bilim insanlarının öngörülerine göre daha üç milyar yıl biz canlılara ev sahipliği edecektir. Doğanın bu hizmetini yapabilmesi için bizim de onun kanunlarına saygılı olmamız ve onu bir bütün olarak (dağlarıyla, ovalarıyla, ormanlarıyla, nehir, göl ve denizleriyle, bitkileriyle, hayvanlarıyla) canı gönülden sevmemiz gerekir. Partimiz, bu bilince sahiptir ve bu sevgiyi taşımaktadır. Dağ, nehir ve şehir adlarından da anlaşılabileceği gibi, ülkemiz, bizden önce, onlarca Antika Medeniyetin, hatta medeniyet öncesi toplumun yaşamış olduğu bir coğrafyaya sahiptir.
Şehirlerimiz, bu medeniyetlerden bize miras kalan pek çok yapı, tarihi eser ve kalıntıyla doludur. Bunları özenle korumamız, insan ve tabiat olayları tarafından bozulmalarını, yok olmalarını önlememiz gerekmektedir.
Parababaları, yalnız insana değil Tarihe ve Tabiata da hiç saygı duymamaktadır. Sevgi beslememektedir. Bu sebeple de şehirlerimizin Tarihi dokusunu, yeşil alanlarımızı, kıyılarımızı acımasızca tahrip etmekte, yok etmektedir. Şehirlerimizdeki Tarih varlıklarını kazıyıp, yerlerine iş merkezi, katlı otopark, lüks konutlar yapmaktadır. Namuslu bir bilim insanımız, geçen yıl; “Konya’da son yirmi yılda yapılan Tarih katliamı, önceki beş yüz yılda yapılana denktir” demişti. Diğer şehirlerimizde de hemen hemen aynısı yapılmaktadır.
Dünyanın en güzel yerleri arasında gösterilen kıyılarımız, yakıp yıkılarak, turistik otellerle, pahalı konutlarla doldurulmaktadır.
Bu tahribatı, hükümetleriyle, yerel yöneticileriyle Parababalarının emrindeki siyasiler yapmaktadır.
Oysa bilime göre, şehirlerin Tarihi dokusu korunur, yeni ilaveler, genişletmeler, çevredeki boş araziler üzerine yapılır. Eski ve yeni şehir birbiri üzerine bindirilmez.
Kıyılarımız, koylarımız, yeşil alanlarımız, göllerimiz, nehirlerimiz ve denizlerimiz de gözümüz gibi korunur. Kirletilmez, bozulmaz.
Para ve kâr tanrısına tapınan Parababalarının, bu insan, Tarih ve doğa katliamları onların cibilliyeti iktizasıdır. Torunlarımız bunları lanetle anacaktır.
Partimizse, Parababalarınınkinin tam tersi bir tutumla, bütün bu konularda sadece bilimin emrettiği şekilde davranacaktır. Yapılması gerekenleri, bedelini umursamaksızın, hızla yerine getirecektir. …”
Bu nedenle şüphelilerin hakka, hukuka, hakkaniyete ve yasaya en küçük bir saygı duymadan, doğamıza, ormanlarımıza, orada yaşayan yaban hayvanlarına acımadan yandaşlara rant sağlamak amacıyla işledikleri bu suçlara karşı çıkmak her yurttaşın, her vatanseverin görevi ve hakkıdır.
Türkiye’nin en Yurtsever, Halkçı ve Kamucu Partisi olan müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi’nin halkına karşı sorumluluğu gereği işbu şikâyetin yapılması zorunlu olmuştur. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı da gözetilerek soruşturmanın acilen başlatılması gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Açıkladığımız ve soruşturma sonucu ulaşılacak diğer deliller ışığında, olayla ilgili gerekli soruşturmanın yürütülerek sanıklar hakkında gerekli kamu davasının açılmasını vekâleten saygıyla dileriz. 01.02.2022
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI VEKİLLERİ
Av. F. Ayhan ERKAN – Av. Ali Serdar ÇINGI – Av. Sait KIRAN – Av. Pınar AKBİNA KARAMAN