Partimiz, her fırsatta Ortaçağ özlemini dile getiren gericiliğin peşini bırakmıyor, onlarla hem ideolojik hem de hukuki anlamda mücadele etmeye devam ediyor. Başını AKP’giller’in çektiği Amerikancı, Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamcıları, fırsatını buldukları anda Ortaçağ özlemlerini dile getirmekten çekinmiyorlar. En son, Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Sadık Tunç ve İl Gençlik Teşkilat Başkanı Ömer Seven bu özlemlerini sosyal medya hesaplarında dile getirmişlerdir.
Bunun üzerine harekete geçen Partimiz, söz konusu kişiler hakkında, Devlete Karşı Savaşa Tahrik (TCK. Md. 304), Anayasayı İhlal (TCK. Md. 309), Suçu Ve Suçluyu Övme (TCK. Md. 215), Halkı Kin Ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama (TCK. Md. 216), Kanunlara Uymamaya Tahrik (TCK. Md. 217), İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme (TCK. Md. 115/3) maddelerine istinaden soruşturma açılması için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.
Partimiz adına suç duyurusunda bulunan Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak, suç duyurusundan sonra yaptığı basın açıklamasında şunları söylemiştir:
***
Bugün bir suç duyurusu daha yaptık. Bu suç duyurumuz geçtiğimiz günlerde, Yeniden Refah Partisi Yöneticisi genç bir çocuğa yaptırılan bir sosyal medya paylaşımı. Bu sosyal medya paylaşımında hilafet çağrısı açıkça yapılıyor:
“Sanıyor musunuz ki Hilafet yeniden bu topraklara hakim olmasın. Ömrünü Rızayı İlahiye adamış bir İslam Halifesinin gölgesinde, Şeriat-ı Garra-i Muhammediyye’yi ilan edeceğimiz günler yakındır. Çünkü Allah nurunu tamam edecek. Cenk, Cihad, Şehadet.”
Paylaşımıyla açıkça bu ülkede hilafet savunuculuğu yapmıştır. Cenk, Cihat, Savaş söylemleriyle toplumda ayrışmaya ve boğazlaşmaya zemin hazırlayıcı çağrılar yapmıştır. Aslında bizim yaptığımız suç duyurusuyla ilgili savcıların kendiliğinden harekete geçmesi gerekir. Çünkü biliyorsunuz en küçük bir siyasi eleştiride sanal devriye timleri hemen devreye geçerek, Cumhurbaşkanına hakaretten, Tayyip Erdoğan’a hakaretten sürekli soruşturma açanlar, Devrim Kanunları’nın yürürlükte olduğu bir yerde ve bu kanunların yıldönümünde hilafet çağrısı yapanlara sessiz kalmaktadırlar.
Biz, bir tane kendini bilmez, ne dediğini bilmez bir çocuğun paylaşımının peşinde koşmuş değiliz. Buradaki derdimiz; bilinçli bir şekilde bu tür paylaşımlar yaptırılıyor, toplum buna alıştırılmak isteniyor. Geçtiğimiz günlerde de Boynukalın isimli bir vatandaş, Ayasofya Camii’nin İmamı mıymış neymiş; o da Anayasadan Laiklik ilkesinin çıkarılması ile ilgili paylaşım yaparak benzer suçu işlemiştir. Dolayısıyla bu suçlar hep cezasız kalmaktadır. Bu nedenle meydanın boş olmadığını göstermek için bu suç duyurularını yapıyoruz.
Ayrıca şunu da belirtelim: Hilafet dediğiniz ne ki?
Osmanlı’nın batması, bu kendini Halife ilan edenler, kendini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ilan edenler yüzünden değil mi?
Kaldı ki bir biçimiyle de Allah’a şirk koşmaktır, kendi inanç değerleriyle yorumlasak bile. Dolayısıyla biz bu yapılan eylemi, Devlete Karşı Savaş Tahrik Suçu, Anayasa’yı İhlal Suçu, Suçu ve Suçluyu Övme Suçu, Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama Suçu, İnanç, Düşünce ve Kanaat Kullanılmasının Engellemesi Suçu olarak değerlendiriyoruz. Bununla ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurumuzu yapmış bulunuyoruz. 2021/5173 muhabere sayısıyla suç duyurumuz işleme girmiştir. Suçun işlenme yeri İstanbul olduğu için dilekçemiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecektir.
***
Tacettin Çolak, suç duyurusu ile ilgili açıklamasını tamamladıktan sonra, sözlerine 4 Mart’ta meydana gelen ve 11 askerimizin şehit olduğu helikopter kazası ile devam etti. Çolak, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bu arada bitirirken bir şey daha söylemek istiyorum. Dün meydana gelen elim bir helikopter kazasında yaşamını kaybeden askeri personelimizin tüm ailelerine başsağlığı diliyoruz. Yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
“Ancak bu helikopter kazası öyle Hulusi Akar’ın toplumu rahatlatmak için yaptığı hikâyeden bir açıklamayla geçiştirilemez. İklim değişikliğine dayanıklı olmayacak helikopterleri ordu envanterinde bulundurmak bile suçtur. Diyanet İşleri Başkanı’nın bile altına milyon dolarlık zırhlı araçlar veren bu devlet, site güvenlikçisi haline dönüştürülen Ordudaki demode olmuş, arızalı helikopterlere hem de Kolordu Komutanı düzeyinde yetkilileri bindirerek aslında suç işlemiştir. Kaldı ki bugünkü basında da gördüğümüz bir şey var: Bizzat Tayyip Erdoğan’ın koruma masrafı 2020 yılı için 263 milyon liradır. Bir kişi için harcanan para tüm emniyet birimlerinin harcamasının tamamına denktir.”
Tacettin Çolak Yoldaş konuşmasını;
“Ordudaki hurdaya ayrılması gereken araçlarla bu faaliyetleri yürütmek bir katliamdır. Bunun siyasi sorumluluğunun da olması gerekir. Bu sorumluların da hesap vermesi gerekir.” diyerek tamamladı.
5 Mart 2021
HKP Genel Merkezi