Ortaçağcı Gericilik attı yine çığlığını: “Din elden gidiyor!” = “Kadın elden gidiyor!”

Ortaçağcı AKP’giller ve Yeniden Refah, Kadın Düşmanlığında Bir Kez Daha Birleşti: Kadınların Saçlarını Yine Ellerine Dolayarak 6284 Sayılı Kanunu Kaldırmayı Vadediyorlar.

Haykırıyoruz: Kurtuluş Partili Kadınlar, Laik Cumhuriyet’e Düşman Ortaçağcı Gericiliğe Geçit Vermeyecek! Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!

“Buradan tüm yetkililere, hükümete çağrıda bulunuyorum; haksız, hukuksuz, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve acımasızca yuva yıkan bir garabet halindeki 6284 sayılı kanun derhal iptal edilmelidir. Dış güçlerin bu sinsi oyunlarına alet olmayın, milyonlarca yuvanın yıkılmasının günahına da lütfen ortak olmayın.” (https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/milyonlarca-yuvayi-yikan-6284-39-u-kaldirin-/2116)

Böyle buyurdu kadın düşmanı, Ortaçağcı Molla Necmettin oğlu Fatih Efendi. Seçimlerde ittifak yapma koşulu olarak; tarihin çöplüğüne tekerlenmekte olan AKPgiller’e hayat öpücüğü vermek ve safları sıklaştırmak için. Yalnızca Yeniden-Refahcı mollalar değil bunu ortaya atan tabii ki. AKPgiller’in yeni resmi ortağı Hizbullahçı katil sürüsü HÜDA PAR’ı da benzerleri de aynı ruhiyattadır. “İstanbul Sözleşmesi’ni Allah’ın izniyle iptal ettirttik, sıra İstanbul Sözleşmesi’nin artığı olarak kalan 6284 sayılı kanunda!” diye höykürmektedir kadın düşmanı tüm Ortaçağcı siyasi partiler, tarikatlar, cemaatler, vakıflar. Onlar, yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne ve 6284 sayılı kanuna değil; Laik Cumhuriyet’e ve kadınlara tanıdığı hakların tamamına düşmandır. Asıl düşmanlıkları budur ve bu düşmanlığın hesaplaşmasını daima kadınları sömürerek yapmaktadır. Ortaçağcı siyasi partilerde, tarikatlarda ve vakıflarda örgütlü kadınlara bakışları, onlara yaklaşımları da aynıdır. 6284 sayılı kanuna yandan çarklı da olsa sahip çıkmaya yeltenen, AKP’nin türban bayraktarlığını yapan grup Başkanvekili Özlem Zengin’i hakaretlerle aşağıladılar, tehditler ettiler. Çünkü bu kadınlar Ortaçağcı Gericiliğin; kadınlarımızın gözüne kül serperek demokratmış gibi görünmek ve kafalarını zihin hasarına uğratıp köleleştirmek için kullandıkları konu mankenleridir sadece. Koltuk, ün, nam uğruna böylesine acınacak durumlara düşürülmeye razı olan insan sefaletleridir. AKPgiller – Yeniden Refah ittifakı seçimleri kazanacak olursa, Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ni tamamen egemen kılmalarının ilk hedeflerinden biri olacaktır 6284 sayılı kanun.

Kaldı ki AKPgiller’in Diplomasız Reisi’nin bir geceyarısı kararnamesi imzalayarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilişi hem Cumhurbaşkanı yeterliliği olmadığı hem de böyle bir yetkisi olmadığı için her anlamda hukuk dışıdır! Yok hükmündedir! Kurtuluş Partili Kadınlar olarak: İstanbul Sözleşmesi Yetmez! Devrim Olmadan Kadın Sorunu Çözülmez! şiarımıza rağmen, kadınlar açısından ileri bir adım olduğu için İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşı hukuki ve fiili mücadeleyi ilk andan itibaren bugüne kadar verdik, mücadele etmeye devam ediyoruz. 6284 sayılı kanun ise, 11 Mayıs 2011’de imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 8 Mart 2012’de mecliste kabul edilmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede uygulamaya dönük, İstanbul Sözleşmesi’nin çizdiği genel çerçevenin pratikte nasıl hayata geçirileceği konusunda şu andaki en kapsamlı iç hukuk metnidir. Kadınların beyanını esas alır. Kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı koruyucu maddelerden oluşur. Kadına yönelik şiddeti tamamen ortadan kaldırması bizim bakışımıza göre mümkün değildir elbette. Ancak bir nebze de olsa engellemesi, caydırıcı olması bu kanunu kadın düşmanı Ortaçağcı Gericiliğin hedefi haline getirmiştir. Çünkü kadınlarımıza bu cehennemi yaşatan en önemli neden bu anlayışın ta kendisidir. Kadın cinayetleri, 21 yıllık Ortaçağcı AKPgiller iktidarı süresince istatistiklere göre %1400 artmıştır. Ne yazık ki kadın salhanesine döndürülen ülkemizde bu kanun tam da bu nedenle önemlidir.

Kadına Yönelik Şiddeti ve Kadın Cinayetlerini Artıran, Ortaçağcı Gericiliğin Yarattığı Kadını Köleleştiren Toplumsal Tutum ve Psikolojidir!

Ortaçağcı Gericiliğin bakışına göre kadın erkeğe ait bir maldır. Kadının ailedeki yerinin bırakalım erkekten sonra gelmesini; erkeğin öküzünden ya da cansız malından, mülkünden dahi sonra gelir. Bu nedenle kadını toplumda konumlandırışı da aynen böyledir. Ortaçağcı Gericilik, “Ünzile”ler yaratmak ister. Kadınlar, antika köleci ve feodal toplumlardaki gibi birer mal olarak başlık parasıyla alınıp-satılsın ister. Kız çocukları okumasın; 6 yaşında, 8 yaşında çocuk gelin olsun ister. Bu nedenle kız çocuklarının ömürlerini talan eder, cehennemi yaşatır. Kadınlar korksun, dursun, sinsin; sokağını, mahallesini, köyünü, şehrini, ülkesini, dünyayı bilmesin ister. Dünyanın sınırlarının evinin kapısında bittiğine inansın ister. Dikbaşlılık ederse erkeğin dayağıyla uslansın, hiçbir şey sormasın, dizini kırıp evinde otursun ister. Erkeğin dört karısından ve sayısız cariyesinden biri olsun, erkeğe itaat etsin, mutfakla yatak odası arasında ev kölesi olsun ister. Karaçarşaflara sokar. Kafese kapatıp, hapseder. Kadını toplumsal hayattan tamamen soyutlar. Kadınlara ekonomik, siyasal, sosyal haklar tanımaz. Nefes aldırmaz, boğar. Kadınlarımızın yalnız yaşantısını değil, bütünüyle insanlığını ve mutluluğunu katleder.

Ustamız Hikmet Kıvılcımlı Ortaçağcı Gericiliğin kadını alçakça kullanıp, mızrak ucuna takarak azgın sömürü düzenini devam ettirişini duruca şöyle anlatır: …“Kadının saçlarını ellerine dolayıp, halkın karşısına, daha doğrusu vicdanına, ruhuna kazık gibi dikilirler. Çalışan insanımızın ruhça, maddece sömürülmekten kurtulmaya doğru yönelmeyi denemesini felce uğratmak için kadını zehir gibi kullanırlar. Sömürenler, Dünyanın hiçbir yerinde gericiliklerini mahkûm kadın sınıfı’nın durumu ile maskeleyerek bizdeki kadar utanmazca ve hinoğluhince Kadın adlı ırz ve namus demagojisinden en namussuzca yararlanmayı beceremezler.” (Kadınların Kurtuluşu İşçi Sınıfının Kurtuluşundan Bağımsız Değildir, Derleniş Yayınları, Nurullah Ankut, syf. 35.)

İktidarını kadını alt konumda tutma, ezme ve kadın düşmanlığı üzerine kurmuştur Ortaçağcı Gericilik tarih boyunca. Dolayısıyla tek başına sınıf olarak egemen olduğu çağın özlemini çeken Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye, Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ni kurmak için her zaman yaptığı gibi öncelikle kadınları kullanmaktadır. Kadınların saçını kanlı zalim ellerine; oturuşunu, kalkışını baldıran akıtan zehirli dillerine dolamaktadır.

Ancak şunu akıllarına mıh gibi çaksınlar ki: Bizler bu ülkenin İkinci Kurtuluş Savaşçısı Kurtuluş Partili Kadınlar olarak kadınlarımızı bundan yüzlerce yıl geriye, Ortaçağ’ın kör karanlıklarına götürüp, hapsetmelerine izin vermeyeceğiz. ABD-AB emperyalizmine, satılmış yerli parababalarına, Ortaçağcı Gericiliğe, mecliste çevrim içi oyun oynayan Amerikancı iktidara ve Amerikancı muhalefete karşı Demokratik Halk İktidarı’nı mutlaka zafere ulaştıracağız. Kadınlarımızın sözde değil gerçekte eşitliğine ve özgürlüğüne giden yolu mutlaka açacağız.

Şeriat Ortaçağdır!

Laiklik Kadının Özgürlüğüdür!

Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!

30.03.2023
Kurtuluş Partili Kadınlar