Orman katliamcısı Gökçek’e suç duyurusu

 

Orman katliamcısı Gökçek’e suç duyurusu

 

İçerisinde Kurtuluş Partililerin de içinde bulunduğu bir sosyal medya örgütlenmesi olan “Ankara Direniyor” grubu, 23 Ekim 2013 tarihinde, sınangalı Tefeci-Bezirgân temsilcisi, ağaç katili İ. Melih Gökçek ve diğer belediye görevlileri ile katliamı engellemeyen polisler, emniyet ve Vali hakkında suç duyurusunda bulundu.

Sosyal medya üzerinden örgütlenen suç duyurumuzu ve nedenlerini basına anlatmak üzere, “Ankara Direniyor” grubu adına basın açıklamasını, aynı zamanda HKP Ankara İl Sekreterimiz Av. Doğan Erkan gerçekleştirdi.

Açıklamada, Gökçek ve suça iştirak eden çetesinin suçları tek tek anlatılarak “Kıyamet bile kopsa elindeki fidanı dik öğütlenen İslam dininin mübarek kabul edilen bir gününde bu katliam yapılmıştır” vurgusu yapıldı.

Suç duyurusunda, suçu işleyen ve suçu engellemeyenler biçiminde yapılan tasnifle İ. Melih Gökçek, suça iştirak ettiği anlaşılan diğer belediye görevlileri, 10 Nisan Polis Merkezi karakol amiri ve görev ihmalinde bulunan diğer karakol polisleri, Ankara Valisi, Ankara Valiliği’nde görevli sorumluluğu tespit edilecek kişiler, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli sorumluluğu tespit edilecek kişiler şüpheli olarak tanımlandı.

Nitelikli hırsızlık, silahla yaralama, kamu malına zarar verme, hakkı olmayan yere tecavüz, ağaç ve fidanlara zarar verme suçlarından belediye çetesi suçlanırken, görevi ihmal ve suçluyu kayırma suçları da karakol, emniyet ve valiliğe atfedildi.

 

Suç duyurusunu aşağıda aynen yayınlıyoruz:

 

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

 

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNANLAR:

 

ŞÜPHELİLER    : 1- İ. Melih GÖKÇEK (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)

                                 2- Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkan Vekili

         3- Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı

         4- Ankara Büyükşehir Belediyesi İnşaat Ekip Şefi

         5- Suça iştirak ettiği anlaşılacak diğer belediye görevlileri

         6- 10 Nisan Polis Merkezi karakol amiri ve görev ihmalinde bulunan

      diğer karakol polisleri

         7- Ankara Valisi

         8- Ankara Valiliğinde görevli sorumluluğu tespit edilecek kişiler

         9- Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli sorumluluğu tespit 

      edilecek kişiler

 

 

SUÇ                                  : “Kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle silahla kasten yaralaması” (TCK 86/3-d,e), “Kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında gece vakti nitelikli hırsızlık” (TCK 142/1-a, 143), “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış eşya hakkında nitelikli mala zarar verme suçu” (TCK 152/1-a), “Her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğuna zarar verme” (TCK 152/1-c), “Hakkı Olmayan Yere Tecavüz” (TCK 154), “Kamu Görevlisinin Görevi Kötüye Kullanması” (TCK 257/1), “Kamu Görevlisinin Görevi İhmali” (TCK 257/2), “Kamu Görevlisinin Suçluyu Kayırması” (TCK 283/2)

 

OLAY, İHBAR VE BEYANLARIMIZ:

 

       Tüm ulusal basına yansıdığı üzere, Ankara Büyükşehir Belediyesi, 1995 yılında 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiş olan ODTÜ ormanından yol geçirme çalışmaları başlatmıştır. Şehir ve Çevre mühendislerinin, mimarların, akademisyenlerin, bilim insanlarının, meslek kuruluşlarının ve mahalle sakinlerinin haklı itirazlarıyla karşılaşan söz konusu projenin teknik ve idari noktalarda da usulsüzlükler taşıdığı ve henüz projenin itiraz sürecinin devam ettiği bilinmektedir. Esasen 1980’li yıllara ait olan söz konusu projenin bugüne uyarlanmasının fiziki gelişmelerle de bağdaşmadığı, zira o yıllarda ODTÜ dışındaki kısmı tümüyle boş olan arazide bugün iki büyük mahallesel yapılaşma (100. Yıl ve Çiğdem Mahalleleri) olduğu da bilinen gerçeklerdir.

       En önemlisi de, bu yolun yapımı için başlatılan ağaç katliamıdır. Ankara merkezinin akciğerleri olan ve daha onlarca kuşak boyunca Ankara Halkının yaşamını daha sağlıklı kılmayı sağlayacak ODTÜ ormanları, rant uğruna yok edilmektedir.

       Gelinen noktada, 18 Ekim 2013 akşamı (Müslümanlar için kutsal sayılan Kurban Bayramı gününde), Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin, Kamu Kuruluşu niteliğine haiz ODTÜ yerleşkesini yasa dışı işgali ile yerleşkenin çitlerini iş makineleriyle yıkarak, 3 binden fazla ağacı katlettikleri tüm kamuoyunun malumudur. Bu ağaçların bir kısmı tümüyle kullanılamaz, daha doğru söylemle yaşayamaz hale gelmiş, bir kısmı ise belediye ekipleri tarafından gasp edilmiştir.

 

       Konuyla ilgili Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin resmi açıklaması şöyledir:

 

“…ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandığı, 2 Ekim 2013 tarihli Bakanlık faksıyla ilgili kurumlara bildirilmiştir. Ancak, faks yazısı ekinde olması gereken onaylı Planlar, Üniversitemize 11 Ekim 2013 Cuma günü teslim edilmiştir. Basına yansıyan açıklamaların aksine, onay aşamasında Bakanlık tarafından ODTÜ’nün önerdiği planda bazı değişiklikler yapıldığı görülmektedir. Plan 4 Ekim 2013 tarihinde askıya çıktığından, ODTÜ’nün itirazları bir aylık sürenin sonu olan 4 Kasım 2013 tarihine kadar Bakanlığa iletilecektir.

 11 Ekim 2013 Cuma günü Bakanlık, Belediye ve Devlet yetkilileri ile görüşülerek plan kararlarına itirazlarımızın olacağı, itiraz süresi içinde geriye dönüşü mümkün olmayan herhangi bir işlemin yapılmaması gerektiği özellikle vurgulanmıştır. Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Fen İşleri Daire Başkan Vekili ile İmar ve Şehircilik Daire Başkanı da Üniversite ile görüşme yapılmadan bir işlem başlatmayacaklarını ifade etmişlerdir. Yasal askı ve itiraz süreçleri tamamlanmadan herhangi bir işleme onayımızın olmadığı ABB’ye aynı gün yazı ile de bildirilmiştir.

 Bu görüşme ve yazışmalara rağmen, askı ve itiraz sürelerinin dolması beklenmeksizin, 18 Ekim 2013 Cuma günü ani bir gece operasyonu yapılmıştır. ABB’ye ait inşaat makineleri, inşaat ekipleri ile çok sayıda Belediye personeli, 18 Ekim 2013 Cuma gecesi saat 21.15 civarında izin almadan ve yerleşke çitlerini yıkarak 100. Yıl Semti Öğretmenler Bulvarı bölgesinden Üniversite arazisine girmiştir. Üniversitede görev yapan özel güvenlik yetkilileri Üniversite arazisine izinsiz olarak giriş yapılamayacağı yönünde ekipleri uyarmışlar ve engellemeye çalışmışlardır.  Ancak çok sayıda kamyon, inşaat makinesi ve Belediye personelinin izinsiz olarak yerleşkeye girmesi engellenememiştir.

 İzinsiz olarak yerleşkeye girildiği ve yasadışı bir şekilde ODTÜ’nün mülkiyetinde bulunan ağaçların kaldırıldığı 10 Nisan Polis Merkezi’ne bir kaç kez telefonla bildirilmiş; inşaatın ve ağaç kaldırma işleminin engellenmesi için yazılı olarak da başvurulmuştur. Ancak, Polis Merkezi yetkilileri bir önlem almamış ve yazılı başvuruyu da kabul etmemiştir. Yapılan müdahalenin yasal olmadığı eş zamanlı olarak Belediye İnşaat Ekip Şefine de bildirilmiş, bu kişinin de yazılı tebligatı almayı reddettiği tutanak altına alınmıştır.

 ABB ekiplerinin faaliyetlerinin durdurulması için Ankara Valiliğine, İl Emniyet Müdürlüğüne ve ABB Başkanlığına yazılı olarak başvurulmuştur. Ayrıca Ankara Valisi ile telefonda görüşülerek durum aktarılmış ve yapılan müdahalenin sona erdirilmesi istenmiştir. Ancak, Belediye ekiplerinin faaliyetleri sabah 06.30’a kadar sürmüştür.

 19 Ekim 2013 sabahı yapılan incelemede ODTÜ arazisi içinde kalan güzergâhın tamamıyla açıldığı ve güzergâh üzerindeki tüm ağaçların kaldırıldığı tespit edilmiştir. Nakledilmesi gereken 600’den fazla çam ağacının da içinde bulunduğu yaklaşık 3.000 ağacın ne şekilde kaldırıldığı konusunda tarafımıza bilgi verilmemiştir. Ancak, bir gecede 600 ağacın nakledilmesi mümkün değildir…” (http://www.metu.edu.tr/tr/18-ekim-2013-odtu-yerleskesine-yapilan-mudahale-ile-ilgili-rektorluk-aciklamasi)

       Bu gelişmelerin akabinde, ODTÜ bileşenleri ve mahalle halkı, çevreye sahip çıkmak ve ağaç katliamının etkilerini bir nebze olsun giderebilmek için, katledilen ağaçların yerine yeni fidanlar dikmiştir. Ancak bu duyarlı yaklaşımda bulunan insanlara, iştirak halindeki şüpheli belediye personelince kazma-küreklerle saldırılmış ve dikilen fidanlar da sökülmüştür.

Anlatılagelen bu süreçte şüpheliler, iştirak ve içtima halinde pek çok suç işlemişlerdir. Şöyle ki:

       1- 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 20. Maddesinin amir hükmünde:

       “Zabıta aşağıda yazılı hallerde üniversite, bağımsız fakülte veya üniversiteye bağlı kurumların binalarına veya bunların eklerine girebilir.


A) Üniversite binaları veya ekleri içinde, kurumun imkanlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısında rektör, acele hallerde de dekan veya bağlı kuruluş yetkililerinin zabıtadan yardım talep etmeleri halinde,..”

düzenlemesi mer’idir.

Bu durumda, rektörlüğün talebi olmaksızın; bilakis, rektörlüğün yasal askı ve itiraz süresi içinde plana itiraz edeceğini bildirmesine, buna karşın şüphelilerin iş makineleriyle yerleşkeye girmelerine izin vermemesine ve bu doğrultuda yazılı başvuru yapmasına rağmen ODTÜ yerleşkesine giren Belediye ekipleri, Türk Ceza Kanununun 257. maddesi birinci fıkrasında düzenlenen “Kamu Görevlisinin Görevi Kötüye Kullanması” suçunu işlemiş olmaktadırlar. Aynı suçun icrası kapsamında, izin ve yetki hilafına yerleşkeye girilmesi eylemi “Hakkı Olmayan Yere Tecavüz” (TCK 154) suçuna da vücut vermektedir. Bu cüreti belediye ekiplerine sağlayanın ya da ceza terminolojisiyle söylersek “azmettirenin” ise Belediye Başkanı Melih Gökçek olduğu aşikârdır. Bu nedenle bir numaralı şüpheli kendisidir.

2- Diğer yandan şüpheli belediye ekiplerinin anılan eylemleri, yerleşkenin çitlerinin kırılması vasıtasıyla gerçekleştiğinden “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış eşya hakkında nitelikli mala zarar verme suçu” (TCK 152/1-a) da sübuta ermiştir.

3- Yaşam alanlarında koparılan ve yeniden yaşam şansı bulunmayan binlerce ağaç sebebiyle şüpheliler, “Her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğuna zarar verme” (TCK 152/1-c) suçundan; rektörlüğün açıklamasında ortaya çıktığı üzere ağaçların bir kısmının nereye götürüldüğü de bilinmediğinden “Kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında gece vakti nitelikli hırsızlık” (TCK 142/1-a, 143) suçlarından da sorumludurlar.

4- Rektörlüğün, yukarıda sayılan suçların engellenmesi için başvuru yaptığı 10 Nisan Polis Merkezinde görevli kolluk görevlilerinin suçu engellememeleri ve yapılan yazılı başvuruyu kabul etmemeleri sebebiyle; Ankara Valiliği ve Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli olan kimseler, yapılan yazılı başvuruya rağmen suçu engellememeleri sebebiyle; telefonla yardım istenen Ankara Valisi de aynı şekilde suçu engellememesi sebebiyle “Kamu Görevlisinin Görevi İhmali” (TCK 257/2), “Kamu Görevlisinin Suçluyu Kayırması” (TCK 283/2) suçlarından sorumludurlar.

5- 18 Ekim gününden sonra, katledilen ağaçların yerine yenilerini diken yurttaşlara, şüpheli belediye personelince yapılan kazma-kürekli saldırı da “Kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle silahla kasten yaralaması” (TCK 86/3-d,e) suçunun unsurlarını oluşturmaktadır. Yargıtay içtihatları uyarınca, saldırıda kullanılan kazma-küreklerin silah olarak nitelendirilmesi doğru olacaktır.

 

Savcılığınızca görüleceği üzere, tarihsel suçlar işlenmiş ve suç görmezden gelinmiştir. Suçu önlemekle görevli makam ve kişiler açıkça siyasi davranış sergileyerek Melih Gökçek ve ekibinin suçlarına göz yummuşlardır. Aynı ağaçları korumak için barışçıl eylem yapan öğrencilere karşı polis çağrıldığında, TOMA’sı, Akrepi, Çevik Kuvvetiyle olağanüstü önlemleri çok kısa sürede alabilen kolluk yetkililerinin, bu seferki pasif eylemlerinde, kasıt mahiyetinde bir manevi unsur olduğu kanaatindeyiz.

Bir hukuk devletinde böylesine trajedik suçların cezasız kalması düşünülemez.

Anayasa’nın 56. maddesinde “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” pozitif görevi düzenlenmiştir. Biz vatandaşlar olarak, Anayasa’nın verdiği görev bağlamında, işbu suç duyurusunu yapmaktayız.

Yine Türk Ceza Kanununun 1. Maddesinde “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir” buyrulmuştur.

Çevrenin korunması yükümü, en üst normlarımızda sarih bir biçimde tanımlanmıştır.

Tüm bu nedenlerle, Kamu adına Ceza Kanununun uygulanmasını talep etmek ve anılan suçları soruşturmakla görevli savcılığınızı göreve çağırmaktayız.

 

SONUÇ ve İSTEM                     :Yukarıda açıklanan ve re’sen araştırılacak nedenlerle

Şüpheliler hakkında soruşturma başlatılarak anılan maddelerden yargılanmaları ve cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını talep ederiz. Saygılarımızla. 23.10.2013