Özgürlük ve bağımsızlığı hayal olmaktan çıkaran Büyük Komutan Mustafa Kemal Bedence Aramızdan ayrılışının 80. yılında Mazlum Halklara Umut olmaya devam ediyor
Kurtuluş Savaşı’nın en ümitsiz günlerinde Meclis kürsüsünden Namık Kemal’in;
Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini?
dizelerini okuyan bir milletvekiline;
Cevap olarak aşağıdaki dizeleri okur Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini!
Mustafa Kemal; Emperyalistlerin 1. Dünya Savaşı sonunda dayattıkları ülke topraklarını yağma anlaşması Sevr’e karşı, 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan yakar bağımsızlık meşalesini. Çanakkale’de tüm dünyaya kanıtladığı askeri dehasıyla, en büyük karakteri olan bağımsızlığa tutkusuyla, kendine inanan yoldaşlarıyla, arkasında kenetlenen Türk ve Kürt Halkıyla, Lenin’in Ülkesi Sovyetler Birliği’nin maddi ve manevi destekleriyle, Emperyalist 7 düvele karşı verdiğimiz Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızı başarıya ulaştırarak tüm mazlum uluslara umut ışığı olur.
“Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları mutlaka yeneceğimize güven ve inancım bir an olsun sarsılmamıştır. Şu dakikada bu kesin inancımı yüksek topluluğunuza karşı, bütün millete karşı, bütün dünyaya karşı ilan ederim” (Başkomutan Atatürk, 5 Ağustos 1921)
Mustafa Kemal; dün olduğu gibi bugün de Mazlum Halklara kan kusturan, onların bağımsızlıklarına göz diken, insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin, ülkemizde ve dünyada gerçekleştirmek istedikleri hain emellerine karşı, o en kara günlerde dahi umutsuzluğa kapılmadı. “Ordu Yok!” dediklerinde; “Kurulur” dedi, “Para Yok!” dediklerinde; “Bulunur” dedi, “Düşman çok” dediklerinde; “Yenilir” dedi. “İşte bu inanca, güvene ve umuda sahip olursan, Emperyalistlerin göz diktikleri bağımsızlığı kaybetmezsin”in, tüm mazlum Halklara kanıtlanmasıdır, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız.
Ne yazık ki bugün; Mustafa Kemal’in kendine karakter edindiği, Türkiye Halklarına armağan ettiği Bağımsızlık, Gençliğe seslendiği Hitabe’de öngördüğü gibi “dâhilî ve haricî bedhahlar” tarafından talan edilmiş durumda.
Bugün de ABD ve AB Emperyalistleri, “BOP” adını verdikleri Yeni Sevr’i uygulatmak için her cepheden yerli işbirlikçileri ile saldırmakta, Cumhuriyet’in kazanımlarını gün ve gün yok etmekte, yağmalamaktadırlar. Ülkemiz toprakları bugün; AB-D Emperyalist Haydut Devletlerinin, dün Irak ve Libya’yı, bugün Filistin ve Suriye’yi ve sonrasında diğer Ortadoğu ülkelerini daha rahat talan edebilmeleri için,“haricî bedhah” Emperyalist Çakallar ve “dâhilî bedhah” yerli satılmışlar tarafından askeri üsleri ve füze rampaları haline getirilmiş durumda.
Ekonomimiz tamamen baştan ayağa AB-D Emperyalistlerine teslim edilmiş durumda. Bunların çıkarları için uygulanan ekonomik politikalarla halkımız gittikçe daha da yoksullaşıyor ve işsizlik-pahalılık-zam-zulüm cehenneminde inim inim inliyor.
Cumhuriyet’in kazanımları olan ve bizzat Mustafa Kemal’in açtığı ve halkın olan Kâğıt fabrikaları, Eti Maden işletmeleri, Sümer Holding, Demir Çelik fabrikaları, limanlar ve en son Şeker fabrikaları sözde zarar ettiği gerekçesiyle satılarak (Örneğin bunlardan Alpullu Şeker Fabrikası 1926 yılında açılmış ilk şeker fabrikamızdır. Bu fabrika 11 ay gibi kısa bir sürede kurulmuş ve üretime geçmiştir. 1933 yılında ise 328 bin ton şeker üretimiyle dünya birincisi olmuştur.) bu emperyalistlere peşkeş çekilmiştir.
Laik Cumhuriyet’in bütün bu birikimlerinin ve zenginliklerinin talan edilmesine karşı duracak bir nesil yetişmemesi için de; düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan, laiklik düşmanı, “dindar ve kindar” nesiller yetiştirecek, bilimden ve laiklikten uzak bir eğitim sistemi oturtuluyor.
Oysa ne diyor Mustafa Kemal; “Ben, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır.”
İşte bizlerde yıllardır haykırıyoruz ve haykırmaya devam edeceğiz:
“Laiklik Yoksa Bilim, Özgürlük, Demokrasi Yoktur!”
Bu ülkenin İkinci Kuvayimilliyecileri ve Mustafa Kemal’in gerçek devamcıları, olarak içinden geçtiğimiz, Laik Cumhuriyetin ortadan kaldırıldığı bu kara günlerde dahi umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik ve Mustafa Kemal’in dediği gibi AB-D Emperyalistlerinin eninde sonunda “Geldikleri gibi gidecekleri”ne inandık.
İşte bu inançtır, AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışları korkusu. Bu inancın tüm topluma yayılmasından korkuyorlar. AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmış AKP’giller, Mustafa Kemal’in sahip olduğu inanca, güvene, cesarete sahip olan ve bu uğurda hiç esnemeyen, kararsızlığa, umutsuzluğa hiç düşmeyen, cesaretini hiç yitirmeyen İkinci Kurtuluş Savaşçılarına işte bu yüzden durmadan yasaklar koyuyorlar. O kadar korkuyorlar Mustafa Kemal’in anısından, mücadelesinden ve miraslarından ki, 19 Mayıs, 29 Ekim, 30 Ağustoslar ve 10 Kasımlarda kendi sözü olan “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” ve Mustafa Kemal’in savaşçılığını simgeleyen Kalpaklı Mustafa Kemal bayrak ve pankartları ile O’nun huzuruna dahi almıyorlar. Mustafa Kemal’in Saltanatı ve Hilafeti kaldırarak kurduğu Laik Cumhuriyet’i, Emperyalist Yedi Düvele ülke topraklarını dar edip denize dökerek ülkemizden kovmasını, yerli işbirlikçileriyle birlikte geldikleri gibi inlerine gönderilmelerini hazmedemiyorlar hâlâ.
Bizler bu ülkenin 2. Kurtuluş Savaşçıları olarak Mustafa Kemal’in inancını ve güvenini asla boşa çıkarmayacağız.
Bizlere yani bu ülkenin 2. Kurtuluş Savaşçıları olarak omuzlarımıza Tarihi bir yük yüklenmiştir. Mustafa Kemal’e sözümüzdür:
AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar cephesindeki temsilcileri tarafından sömürülmüş umutlarını, bu bahtı kara maderi kurtaracak milletinin yüreğine ektiğin bağımsızlık tohumlarını yeniden yeşerteceğiz.
Ve Denizlerin idam sehpasında haykırdığı gibi:
“Yaşasın tam Bağımsız Türkiye” sloganını haykıracağız ve Tam Bağımsız Türkiye’yi bir daha kaybetmemek üzere kuracağız.
Emperyalistler İşbirlikçiler Geldikleri Gibi Gidecekler!
Mustafa Kemal Ölümsüzdür!
10 Kasım 2018
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi