Mustafa Kemal Gericiliğe ve Emperyalizme Karşı Hâlâ Savaşıyor!

Mustafa Kemal Gericiliğe ve Emperyalizme Karşı Hâlâ Savaşıyor!

79 yıl önce yitirdiğimiz Mustafa Kemal, 1921 de mecliste yaptığı bir konuşmada:

Efendiler, biz hakkımızı koruyup gözetmek, bağımsızlığımızı emin bulundurmak için genel kurulumuzca, milletin bütünlüğümüzce bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletin tümüyle savaşmayı caiz gören bir mesleği izleyen insanlarız.” demektedir.

Yine Nutuk’ta:

“Osmanlı hanedan ve saltanatının devam ettirilmesine çalışmak, elbette Türk milletine karşı en büyük kötülüğü işlemekti. Çünkü, millet her türlü fedakarlığı göze alarak bağımsızlığını kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği takdirde, bu istiklale kazanılmış gözü ile bakılamazdı.Artık, vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabilirdi?” demektedir Padişahlık-Saltanat için.

Bu kadar açıktır O’nun için düşman ve dost cephe.

Kısacası, Mustafa Kemal’in en büyük eseri, Cumhuriyet, Emperyalizme ve Saltanata, yani Uluslararası Finans Kapitale ve Osmanlı Tefeci-Bezirgânlığına karşı savaşla doğmuştur.

Hikmet Kıvılcımlı’nın deyimiyle:

“Türkiye’de Cumhuriyet’in anlamını yücelten ve kutsallaştıran, Mustafa Kemal’in hiç hayale kapılmaksızın pek açık belirttiği, o her iki irtica cephesinde, her iki gericilik cephesinde başardığı savaştır.”

İşte bu nedenle, temeli bağımsızlığa dayanan Cumhuriyet, “Saltanat kazanını devirip, emperyalizmin ateşini Türkiye’de söndürdüğü için” bir Millî Kurtuluş yaratmıştır.

Bu milli kurtuluş aynı zamanda emperyalizme karşı dünyada başarıya ulaşmış ilk savaşıdır. Emperyalizmin, halkın inancı ve kararlığıyla yenilgiye uğratılabileceği bu zaferle artık kanıtlanmıştır. Böylelikle Birinci Kurtuluş Savaşı’mız ve önderi Mustafa Kemal, emperyalizme karşı mücadele eden mazlum halklara umut ve örnek olmuştur.

Ancak bugün ölümünden 79 yıl sonra ne Türkiye O’nun bıraktığı Türkiye’dir, ne de Cumhuriyet O’nun bıraktığı Cumhuriyettir.

Öyle bir aşamaya gelip dayanmıştır ki devran, Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın neredeyse tüm kazanımları yitirilmiş durumdadır. Mustafa Kemal’in ömrünce mücadele ettiği Ortaçağcı gericilik bugün Türkiye’de iktidardadır. Tefeci-Bezirgân Sermayenin siyasi temsilcisi AKP’giller’in bu iktidarında ülkemizin siyasi ve ekonomik bağımsızlığı tamamen AB-D Emperyalizminin ellerine teslim edilmiş durumdadır.  Laiklik özellikle eğitim alanında yerle bir edilmiş, eğitim bilimden uzaklaşmış, ordu dağıtılmış ve ülkemizin tüm maddi kaynakları yerli -yabancı Parababalarının emrine sunulmuştur.

Dahası 1919’da Mustafa Kemal’in dâhiyane önderliğiyle yırtılıp atılan Sevr Antlaşması bugün yine uygulanmaya sokulmak istenmektedir. ABD ve Avrupa Birliği Emperyalistleri ile onların Türkiye’deki hain işbirlikçi güçleri tarafından adım adım ülkemiz yok edilme sürecine yaklaştırılmıştır.  Artık Türkiye,  her yanında bombaların patladığı, ölüm haberlerinin sıradanlaştığı ve ulusal sınırları olmayan bir ülke haline getirilmiştir. Emperyalistler, Yugoslavya’yı, Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı ve en son Suriye’yi paramparça ettikten sonra, sıranın Türkiye’ye geldiğini de ilan etmişlerdir.

Bu nedenle bugün, “Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir.” prensibiyle, ülkemizin Yeni Sevr bataklığına sürüklemesine ve Ortaçağcı bir din devletine dönüştürülmesine karşı çıkmayan  ve bu uğurda mücadele etmeyen hiçbir kimse Mustafa Kemal’ciyim diyemez.

Partimiz, Halkın Kurtuluş Partisi, Mustafa Kemal’in işte bu mücadele mirasına sahip çıkarak bu uğurda kavgasını sürdürmektedir. HKP,  AB-D Emperyalizminin ülkemizi açık askeri üs haline getirmesine karşı,  Yunanistan tarafından 18 adamızın işgal edilmesine karşı,  tüm ekonomik değerlerimizin Uluslararası Finans-Kapitale peşkeş çekilmesine karşı, ülkemizin Ortaçağcı din devletine dönüştürülmesine karşı, insanlarımızı “Allah’la kandırmak” demek olan Muaviye-Yezit-CIA İslamı’na karşı,  kamusal değerlerin çalınmasına ve yolsuzluklara karşı tüm gücüyle savaşmaktadır.

Bu savaş ve Mustafa Kemal’in bu mücadele mirası bugün de düşman cepheyi korkutmakta, tedirgin etmektedir.

Bu nedenledir ki; Cumhuriyet’in kuruluşunun 94’üncü yıl dönümünün kutlandığı 29 Ekim’de de Mustafa Kemal’in kalpaklı resmi ve “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözünü taşıyan yoldaşlarımız Anıtkabir’e alınmamış, eli silahlı güçler tarafından engellenmişlerdir.

Bir tek bu olay bile, bıkmadan, usanmadan yürüttüğümüz bu kahırlı mücadelenin doğru ve haklı bir mücadele olduğunu bize bir kez daha göstermiştir.

Siyasi faaliyetlerimiz keyfi olarak engellense de, gözaltına alınıp tutuklansak da biz Mustafa Kemal’i anlamaya ve kavgasını sürdürmeye kararlıyız. Çünkü bugün bu karanlık gidişata dur demenin tek yolu İkinci bir Kurtuluş Savaşı vermektir.

Bu savaş, başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere aklı ve bilimi kendisine rehber edinmiş devrimci, yurtsever insanlarımızın kararlı ve örgütlü mücadelesidir. Bu mücadele bugün Mustafa Kemal’in “Bağımsızlık benim karakterimdir.”  şiarıyla davranan Halkın Kurtuluş Partisi saflarında sürmektedir.

Tam bağımsız, laik ve demokratik bir ülke için verdiğimiz kavgada cephe ne denli baş döndürücü, strateji ve taktik ne denli karmakarışık, hedef ne denli güç anlaşılır olursa olsun, Birinci Kuvayimilliyeciliğin devrimci, Mustafa Kemal’ci geleneği başımızdadır.

Bizler bugün bu geleneğin izinde Emperyalizme ve Ortaçağcı gericiliğe karşı savaşıyoruz ve nihai kurtuluşa kadar savaşmaya da devam edeceğiz.

 

Ya İstiklal, Ya Ölüm!

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!

09.11.2017 

HKP Genel Merkezi