“Lozan Zaferi’mizin 100’üncü yıldönümü…”

Saygıdeğer Arkadaşlarımız,

Bugün 24 Temmuz. Lozan Antlaşmamızın 100’üncü yıldönümü. Daha açık bir deyişle; Lozan Zaferi’mizin 100’üncü yılı.

Mustafa Kemal nasıl tanımlıyor bu zaferi?

Aynen şöyle:

“Bu antlaşma Türk Milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı Tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.”

Evet, aynen öyledir, arkadaşlar. Üç buçuk yıl süren Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferinin tüm emperyalist dünyaya, Amerika ve Japonya da içinde olduğu halde, kabul ettirilmesinin, onlara zorla Türk Milletinin zaferinin kabulünün bir belgesidir, Lozan Antlaşması.

Fakat ne yazık ki 1950’de yeniden bir karşıdevrim gerçekleşti Türkiye’de. Ve 14 Mayıs 1950’den başlamak üzere, yani Bayar-Menderes liderliğindeki Demokrat Parti iktidarıyla birlikte, Amerika’nın yarısömürgesi olma sürecine sokuldu Türkiye. Yani Lozan’ın ve Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın Zaferi günbegün eritildi, dirhem dirhem parçalanıp yok edildi.

Ve bugünlere geldik… Ne yazık ki şu anda Mütareke günlerindeki gibi, hatta o günlerden çok daha ağır kara günlerde yaşıyoruz.

21 yıldan bu yana Türkiye’yi esir almış olan Amerikan yapımı Tayyipgiller iktidarının şefi Tayyip, Kaçak Saray Sultanı Tayyip, ne diyor, Lozan için?

Aynen şunu:

“Tarihte bize ne yaptılar? 1920’de bize Sevr’i gösterdiler, 1923’de Lozan’a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada.”

29 Eylül 2016’da sarf ediyor Tayyip bu sözleri.

Sadece Tayyip mi?

Hayır. Ne yazık ki Meclisteki Amerikan yapımı, Amerikan devşirmesi, Amerikan uşağı siyasi partilerin tamamının görüşü budur. Kuvayimilliye’yi, Mustafa Kemal’i, Laik Cumhuriyet’i savunan bir tek parti, bir tek siyasi hareket yoktur Mecliste şu anda. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı, yedi düvele karşı verdiğimiz savaşı yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu anda Amerikan devşirmelerinin, Amerikan kuklalarının, Amerikan piyonlarının, Amerika’nın çıkarlarını savunmakla görevlendirilmiş hainlerin merkezi durumundadır. Yani orası da düşürülmüştür, ele geçirilmiştir emperyalistler tarafından.

Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK’nin, HDP’nin, Yeşil Sol Parti’nin yörüngesindeki diğer Kürt Hareketlerinin ortak bir açıklaması oldu, Lozan’ın 100’üncü yıldönümüyle ilgili. O açıklamadan kısa bir bölüm okumak istiyorum:

“Geçen yüzyılın başında Kürdistan’ın ikinci defa parçalanıp Kürt Halkının statüsüz bırakılmasında önemli rol oynayan ve Lozan 1923 Antlaşması’nı imzalayan başta Britanya ve Fransa olmak üzere imzacı devletleri halkımızdan özür dilemeye ve Lozan’ı aşma mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.”

Bileşmiş Milletler’i, Avrupa Konseyi’ni, Avrupa Birliği’ni ve diğer uluslararası kurumları da kendilerine destek olmaya çağırıyorlar bunlar.

Bu arkadaşlara Sevr Haritasını hatırlatmak istiyoruz biz…

Sevr Haritası girse iyi olur…

Lozan’ın alternatifi neydi?

Sevr’di, arkadaşlar.

Lozan’da biz neyi parçalayıp çöpe attık, Tarihin çöplüğüne attık?

Sevr Haritasını, bu haritayı. Bu haritada Türkiye parça parça edilmiş durumdadır. Türklere bırakılan kısım Orta Anadolu’da ufak bir bölgedir. Deniz şeridi sadece Karadeniz’deki dar bir bölgeden oluşmaktadır. Bölge, denize sadece Karadeniz’de dar bir şeritten acıkabilmektedir. Akdeniz Bölgesi, Fransız nüfuz bölgesi ve İtalyan nüfuz bölgesi olarak tümüyle işgal edilmiş durumdadır. İzmir bağımsız bir bölgedir o anda ve Çanakkale, Ege Bölgesi ise uluslararası emperyalist devletlerin nüfuz bölgesi, ortak nüfuz bölgesi olarak parçalanmıştır, ayrılmıştır. İzmir’in iç tarafı da Yunanistan; (“Greek Zone” diyor bakın) Yunanistan nüfuz bölgesidir.

Güneye gelelim: Tüm Türkiye’nin güneydoğu sınırları Fransız Mandası altındadır. Devam edersek, doğuya kadar sınırlar İngiliz Mandası altındadır. İçeride Fransız nüfuz bölgesi uzanmaktadır Diyarbakır’a kadar. Burada Sivas’a, Tokat’a kadar uzanmaktadır Fransız nüfuz bölgesi. Kuzeydoğuda Ermenistan vardır (“West Armenia” deniyor). Trabzon’dan Van’ı da kapsamak üzere, Erzurum’u da kapsamak üzere bütünüyle Ermenistan’a bırakılmış bölgedir burası.

Peki Kürtlere bırakılan bölge nedir?

İşte burası, arkadaşlar. Diyarbakır’la Hakkâri arasındaki bir bölge sadece Kürtlere bırakılan bölgede daha sonra bir referandum yapılacak ve emperyalistlerin onayına sunulacak. Eğer emperyalistler onaylarsa orada kendilerine bağımlı, kukla bir Kürdistan bölgesi oluşturulacaktır. Demek ki Sevr Haritasında Kürtlere bırakılan bölge sadece burasıdır. Tekrarlayalım; Diyarbakır ile Hakkâri arasındaki bir şerittir.

Ve yukarıda Antranik Ozanyan komutasında, savaş deneyimi olan 180 bin kişilik Ermeni Ordusu vardır. O ordunun birinci düşmanı, Antranik Ozanyan Paşa adıyla anılan komutanın da deyişiyle Kürtlerdir; ikinci düşmanı Türklerdir.

Eğer bizim Kuvayimilliye’miz olmasıydı, eğer Kuvayimilliye’mizin ve Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferi olmasaydı; bu Ermeni Ordusu tüm Kürt illerinde bir tek Kürt bırakmamacasına bir temizlik harekâtına girişecek ve bölgeyi Kürtlerden temizleyecekti. Kaçabilen canını kurtaracaktı, kaçamayan katledilecekti. İşte harita, açık…

Demek ki Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız, onun liderleri Mustafa Kemal’ler, İnönü’ler neyi sağlamış Kürtlere?

Hayatta kalmayı sağlamış. Bugünkü Kürt illerinin aynen varlıklarını korumasını sağlamış. Bunu görmek lazım… Bunu takdir etmek lazım…

Ama ne yazık ki Amerika bu PKK’nin, HDP’nin, Yeşil Sol’un, PYD’nin, YPG’nin peşine düştü, onları devşirdi ve yörüngesine çekti, 1991’den sonra. Sosyalist Kamp’ın yıkılmasıyla birlikte zaten PKK de dümeni Atlantik’e kırdı, Miami sahillerine demir attı. Amerikan Emperyalist Çakalıyla etle tırnak gibi kaynaştılar ve onun yörüngesine girdiler. Çıkar ittifakı kurdular.

Diyorlar ki bu bildiride, Lozan’ın yüzüncü yıldönümünde yazdıkları bu bildiride; “Irak’ta biz özgürlüğümüzü kazandık. Kuzeydoğu Suriye’de özgürlüğümüzü kazandık.”

Hayır! Orada yeni birer İsrail oluşturdunuz. Amerika’nın yeni petrol bekçileri oldunuz oralarda. Bunu göremiyorsunuz. Oralarda Conilerle el elesiniz, omuz omuzasınız; Amerikan Özel Kuvvetleri yönetiyor sizi. Birer Müslüman İsrail’siniz. Bütün göreviniz, Ortadoğu petrollerinin Amerikan petrol şirketlerinin kasasına akıtılmasında, aktarılmasında bekçilik yapmak. Yani İsrail’in bugüne kadar yaptığı görevi üstlenmek, ortaklaşa olarak o görevi yerine getirmek. Bu özgürlük değil. Bu onurlu bir iş değil. Zaten Kürt Halkını da temsil etmiyor bu hareket. Sadece Kürt feodallerini, Kürt burjuvalarını temsil ediyor.

Öbür taraftan, Ermenistan ve Yunanistan ulusal kimliklerini bütünüyle Türk düşmanlığı üzerine inşa etmişlerdir, bugüne kadar defalarca belirttiğimiz gibi. İşte PKK, HDP, Yeşil Sol da siyasi ideolojisini aynı şekilde Türk ve Türkiye düşmanlığı üzerine inşa etmiştir. Bakın aynı çizgideler bugün.

Ve Amerikan Emperyalistleri durup dinlenmeden Yunanistan’ı silahlandırıyorlar. Dokuz tane Amerikan üssü var şu anda Yunanistan’da. İşte Dedeağaç’ta da çok büyük bir üs kurdular.

O üsleri kime karşı kullanacaklar?

Önce Türkiye’ye, sonra Rusya’ya karşı kullanacaklar. Yunanistan tıpkı Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda olduğu gibi yine ABD ve AB Emperyalistlerinin bütünüyle yörüngesinde, hizmetindedir.

Bütün bunlara ilaveten Türkiye’ye “sığınmacı”, “göçmen”, bilmem ne adlarıyla sokulmuş olan 13 milyon ila 15 milyon arasındaki istilacı da aynı şekilde Türk ve Türkiye düşmanıdır. Yarın emperyalist haydutlar, başta ABD gelmek üzere, tıpkı Ukrayna’yı Rusya’yla savaştırdıkları gibi Yunanistan’ı da Türkiye’yle savaştırırlarsa, içerideki bu “sığınmacı” adlı istilacıları da kullanacaklardır. Onlar da Türkiye’yi içten vuracaktır. Ve PKK, HDP, Yeşil Sol yörüngesindeki güçleri de kullanacaklardır.

Yani Türkiye çok ağır günlerden geçiyor. Ve şu an Türkiye’nin tepesini tutan siyasi iktidar, o da aynı şekilde Laik Cumhuriyet, Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye düşmanıdır.

Yani ülkemizi ne yazık ki büyük bir felaket bekliyor. Ona karşı biz gerçek vatanseverler yıllardan bu yana uyarılarda bulunuyoruz, böyle bir felaketle yüzleşeceğimiz konusunda. Halkımızı uyandırmaya, bilinçlendirmeye çalışıyoruz.

İşte bu durum karşısında bizler muhakkak ki son soluğumuzu verene kadar Kuvayimilliyeci Atalarımızın yaptığı gibi savaşmaya devam edeceğiz. İnancımızı, kararlılığımızı asla, hiç sarsıntıya uğratmadan savaşmaya devam edeceğiz. Ve eğer halkımızı da uyandırabilir, Birinci Kuvayimilliye’de olduğu gibi ordulaştırabilirsek zafer yeniden bizim olacak, arkadaşlar.

Emperyalistler, işbirlikçiler geldikleri gibi gidecekler!

Kalın sağlıcakla…

24 Temmuz 2023