Ey Kaçak ve de Haram Saray’da mukim Diplomasız!
85 yaşındaki namuslu, vatansever, Kuvayimilliye, Mustafa Kemal ve Laik Cumhuriyet yanlısı Vural Paşa’yı bir yığın ölümcül hastalıkla boğuşuyor olmasına rağmen zindanda katlettirmenin, sanma ki hesabı senden ve avanenden sorulmayacak!
Sanma ki bu vicdan, merhamet ve insanlık dışı zulümleriniz ve kamudan, halkımızın alınterinden çaldığınız trilyonlarca dolarlık servetinizin hesabı sorulmayacak!
Sanma ki Ege’de 20 Ada’mızı ve 2 Kayalığımızı, efendiniz ABD Emperyalist Haydudu ve Avrupa Birliği Emperyalist Haydutlarına şirin gözükmek için Yunan’a ellerinizle teslim etmenizin-peşkeş çekmenizin hesabı sorulmayacak!
Dünyanın öbür ucuna da kaçıp gitseniz, iğne deliğine de girseniz; aranıp, bulunup, yakalanıp getirileceksiniz, Türkiye’de emri sadece kanunlardan ve vicdanlarından alan hakimlerden oluşan tarafsız ve bağımsız mahkemelerin önüne.
Ve işlediğiniz binbir suçun hesabını bir bir vereceksiniz!
Saygıdeğer arkadaşlar;
Tâ 2013’te yani bundan 10 yıl önce ABD yapımı ve kuklası FETÖ’nün Tayyipgiller’le el ele vererek Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Kuvayimilliyeci, Antiemperyalist, Laik bilim insanlarımıza, aydınlarımıza, yazarçizerlerimize kurduğu İblisçe kumpas patlayıp o FETÖ denen alçaklar güruhu milletimizin gözünde rezil rüsva olunca aynen şöyle demiştik:
“Saygıdeğer arkadaşlar, erken bayram etmeyin. FETÖ’nün boşalttığı kürsüleri Tayyipgiller dolduracak bundan böyle. Ve şunu aklınızdan çıkarmayın ki Tayyipgiller Yargısı, FETÖ Yargısından asla daha adil olmayacak.”
Ne yazık ki bu öngörümüz gerçekleşiyor on yıldan bu yana, arkadaşlar.
İşte 28 Şubat 1997’de son derece haklı, meşru, tutarlı kararlar alan MGK Üyesi Askerlerimize yapılan bu zulüm de Tayyipgiller Yargısıyla FETÖ Yargısının nasıl bire bir örtüştüğünü çok açık biçimde ortaya koymaktadır.
Ortalama 80’li yaşlarda olan bu vatansever askerlerimiz, sırf vatanlarını ve Laik Cumhuriyet’i sevdikleri için bugün Tayyipgiller’in İblisçe zulmüne maruz kalmaktadır.
Saygıdeğer arkadaşlar;
Türkiye’nin en kahredici gerçeklerinden biri şudur ki, bunu görmedik mi ve tüm sosyal olaylara bu açıdan bakarak değerlendirmedik mi, hiçbir şeyi doğru göremeyiz, anlayamayız, kavrayamayız, çözümleyemeyiz.
Nedir bu?
Şudur:
Türkiye’de bugün tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi “İkili Devlet” vardır.
Biri; 21 yıldan bu yana dirhem dirhem aşındırılarak sinsice ve kalleşçe yıpratılıp, çökertilip bir enkaz yığınına dönüştürülmüş olan, Birinci Kuvayimilliye’nin zaferi üzerine inşa edilen Laik Cumhuriyet Devleti.
İkincisiyse; Tayyipgiller’in günbegün tuğla tuğla yükselterek inşa etmekte oldukları, Amerikan yörüngesindeki Ortaçağcı Faşist Din Devleti…
Ne yazık ve acıdır ki, artık adliyelerdeki savcı ve yargıçlar Türk Milleti adına, Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin kurduğu Laik Cumhuriyet Devleti adına yargılamada bulunmuyorlar. Onlar kimisi korkutulup esir alınmış olduğundan, kimisi de Tayyipgiller’in avanesinden olduğundan Ortaçağcı Tayyipgiller Faşist Din Devleti adına yargılama yapıyorlar.
Eğitim onların devleti adına, onların devletinin ideolojisini aşılıyor genç kuşaklara. Adlarına “tarikatlar, cemaatler” denen tekke ve zaviyeler, ki bunlar 1924 ve 1925 Devrim Kanunlarıyla yasaklanmıştır ve hâlâ da yasaklıdır kağıt üzerinde, Tayyipgiller’le etle tırnak gibi kaynaşık durumdadır. 145 bin personeliyle Diyanet İşleri Başkanlığı, Tayyipgiller’in profesyonel kadroları konumundadır.
Ve ne acıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetlerini de, en azından komuta kademesi bazında, bu Faşist Din Devleti kendisine bağlamıştır…
İnsanlarımız çöp konteynırlarından ekmek toplamaktadır, hayatta kalabilmek için. 6 yaşında bebelerimiz açlıktan ve soğuktan evlerinde can vermektedirler. Tayyipgiller’in belirlediği yeni Asgari Ücret şu anda bile Açlık Sınırıyla kafa kafaya denktir. Ki, yılbaşından itibaren dolu şeklindeki zam sağanağı altında bu rakam bile eriyip gidecek ve Açlık Sınırının belki de yarısına düşecektir. Asgari Ücret ki, şu an Türkiye’de bir iş bulup çalışma ayrıcalığına kavuşmuş, alınteriyle geçim sağlayan insanlarımızın bile yaklaşık yüzde 60’ının aldığı aylık paradır. Diğer kesimse bunun çok az üstünde, 100, 200, bilemediniz 300 lira üzerinde bir farklılıkla yaşamaya, çalışmaya mahkûm edilmiş durumdadır. Asgari Ücret ki 277 avrodur. Avrupa’daki Asgari Ücret ortalaması ise 1500 avro civarındadır. 2005 yılında Asgari Ücretle 10 çeyrek altın alınabilirken, bugün ancak 4,5 çeyrek altın alınabilmektedir. Ve işsizlik, üniversite mezunlarımız da dahil, gençlerimizi bile kırıp geçirmektedir. Memleketi işte böyle cehennemcil bir yoksullaşma felaketine uğratmıştır, Tayyipgiller İktidarı.
Türkiye’yi bu hallere düşüren Tayyipgiller İktidarı, ABD ve Rusya tarafından; “Artık her şeye müsait, her istediğimizi yapıyor ve bundan sonra da yapacaktır”, denilerek iktidarda tutulmaya devam edilmektedir.
Türkiye’de sınır diye bir şey bırakmamıştır Tayyipgiller. Afrika’dan, Asya’dan canı sıkılan, elini kolunu sallayarak kır yollarında pikniğe çıkmış insanlarımızın rahatlığı içinde, kitleler halinde Türkiye’ye akın etmektedirler. Ve şu an 13 buçuk milyon insan yani kaçkın, Türkiye’nin bazı şehirlerinin demografik yapısını tersyüz edecek denli değiştirmiş bulunmaktadırlar. İstanbul’da bile bu kaçkınların sayısının milyonu bulduğu tahmin edilmektedir. Tayyipgiller bu durumdan rahatsız olmadıkları gibi tam tersine, çok mutludurlar. Çünkü onlar, hep söyleyegeldiğimiz gibi Türk’e düşmandırlar, Kürt’e düşmandırlar…
Gelen yabancılar nasıl olsa bizim sayemizde Türkiye’de yaşadıklarını bildikleri için hep bizden yana olurlar, diyerek sevinmektedir bu ihanet iktidarı. İstanbul’un kenar semtlerinde bile 5 bin liraya ev bulunmaz iken; Tayyipgiller İdlib’de her ay 400 dolar maaş vererek besledikleri El Kaide, El Nusra, Tahrirü’ş Şam, IŞİD vb. döküntülerine 100 bin ev yapıveriyorlar ve bununla da övünüyorlar. Şu ihanetin boyutuna bakar mısınız, arkadaşlar…
Bu namuslu paşalarımıza, bu Firavun zulmünü niye yapıyor AKP’giller, arkadaşlar?
Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ne giderken yollarının üzerinde bir engel oluşturmaya kalktıkları için…
28 Şubat Kararlarıyla bizim Din Devletimizin önüne bir engel koymak istediniz. İşte o davranışınızın cezası bu, diyerek bu namuslu askerlerimizin ahir ömürlerini zindanlarda geçirtiyorlar ve oralarda öldürtüyorlar. Öldürtmeye de, öyle görünüyor ki, devam edecekler…
Tayyipgiller’in cibilliyeti bu. Yaptıkları zulüm de onların cibilliyetleri iktizasıdır. Bu, apaçık bir şeydir ve her namuslu aydın tarafından görülüp anlaşılır.
Ama bu askerlerimize düşman olan bir güruh daha vardır, arkadaşlar…
Kim midir bunlar?
Kendilerini “Altılı Masa” olarak adlandıran sözüm ona muhalefet. Amerikancı muhalefet, ABD ve casus örgütlerinin yönetimindeki muhalefet. ABD Haydudu, hep söyleyegeldiğimiz gibi, bunlara muhalefet rolü oynamayı emretmiştir. Onlar da kendilerine denileni oynuyorlar, bu ihanet tiyatrosunda.
Onların lideri konumundaki Sorosdaroğlu, Yeni CHP Başkanı Kemal nam Hafız ne demişti birkaç gün önce?
Aynen şunları:
***
Videonun Tapesi
“28 Şubatçılar, artık Saray’ın içindedir. Saray, artık 28 Şubat zihniyetinin tâ kendisidir. Bu darbeci, yasakçı zihniyetiniz batsın sizin.”[1]
***
Bir önceki yazımızda bu Sorosçu’nun yaptığı bu namussuzca açıklamayı ayrıntılıca ele alıp, inceleyip eleştirmiştik, arkadaşlar. O yüzden burada tekrar işin o yönüne girmeyelim. İlgi duyan arkadaşlar bir önceki paylaşımımızı okuyabilirler. (https://www.hkp.org.tr/28-subata-karsiysan-otomatikman-alti-yasindaki-kiz-cocuklarina-tecavuz-ettirilen-ortacagin-din-derebeylikleri-olan-tarikat-ve-cemaatlere-yandassin-demektir/)
Gördüğümüz gibi, arkadaşlar; Kuvayimilliye’ye, Mustafa Kemal’e, İnönü’ye, Laik Cumhuriyet’e duyduğu kin ve nefreti ve onlara ihaneti bir günah çocuğu gibi karnında saklayan bu ABD devşirmesi İbiş Kemal, işte böyle kusuyor ihanetlerini fırsat buldukça, parça parça ve kısmen.
Daha önce de tekrar tekrar belirttiğimiz gibi, bu fare kadar varlık değeri taşımayan ABD devşirmesinin bir HDP’li Mithat Sancar’dan, Pervin Buldan’dan hiçbir konuda zerre miktarda olsun ideolojik farklılığı yoktur. Fakat onlar, bununla kıyaslandığında kısmen de olsa namuslu kalırlar. Çünkü neyseler odurlar. Bu ve avanesi ise İnönü’nün, Mustafa Kemal’in ve silah arkadaşlarının kurduğu CHP’ye çöktürülmüştür emperyalist efendileri tarafından. Ve onu CHP olmaktan çıkarmışlar, HDP-AKP kırması, Amerikan yapımı ve Amerikan yörüngesinde bir parti haline dönüştürmüşlerdir.
Dolayısıyla da arkadaşlar; bugün namuslu, vatansever komutanlarımızın zulmedilerek zindanlarda tutulmasının ve Vural Paşa’mızın katledilmesinin asli suçluları arasında TESEV’ci, Sorosçu Kemal ve onun Yeni CHP’sinin tepesini tutmuş avanesi de vardır.
Bu Sorosçu ve avanesi, yine hep defalarca söylediğimiz gibi, cemaat tarikat-tekke ve zaviye taraftarıdır, onlara yandaştır. Çok korkak, çok pısırık, kişiliksiz ve ezik olduğu için bugün eline fırsat geçince, daha doğrusu Amerika tarafından CHP’nin başına çöktürülünce, bir anda zıddına dönüşmüş, Narsisistik Kişilik Bozukluğu Semptomları sergilemeye başlamıştır.
Evet Yoldaşlar, Vural Paşa’mız trajik bir biçimde katledildi, Tayyipgiller-FETÖ işbirliği ile yapılan bir suikast sonucunda, Sincan Cezaevinde. Cenaze töreninde Ankaralı Yoldaşlarımız, çelengimizle birlikte Kocatepe Camii’ndeydi.
Bir de ne görsünler?
Sorosdaroğlu Kemal’in Yeni CHP’sinden bir ekip de orada…
Bu Yeni CHP’nin “Köyün Tellalı” vazifesini ifa eden Özgür Özel başta olmak üzere, TR 705, Veli Ağbaba, Ali Haydar Hakverdi, Sevda Erdan Kılınç, Murat Bakan, Levent Gök, Utku Çakırözer oradalar. Utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan cenaze törenine geliyorlar ya…
Arkadaşlar; bu alçakça yöntem Amerikan mafyasının uyguladığı bir yöntemdir. O da kurbanlarının cenazesine çelenkler gönderir, elemanlarından insanları gönderir. Bu düzenbazlar da aynı yöntemi uyguluyorlar.
İkili oynamayın ülen, Amerikan devşirmesi karanlık insan sefaletleri!
Madem FETÖ ve Tayyipgiller’le birlikte karşısınız 28 Şubat’çı askerlere; o zaman ne işiniz var, zindanda elbirliğiyle katletmiş olduğunuz Paşamızın cenazesinde?
İnsan gerici olur, Amerikancı olur, halk düşmanı olur, faşist olur ama neyse o olur. Öyle olanlar hiç değilse namussuzluklarında namuslu olmuş olurlar. Ama siz, böyle ikili oynayarak namussuzluğunuzda da namussuzluk yapıyorsunuz!
Yeni CHP’nin yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi Köy Tellalı görevini ifa eden Özgür Özel, bakın Meclisteki salonlarında nasıl ötüyor:
***
Videonun Tapesi
Elimi Tuna Avar tutuyordu, 65 yıllık eşini kaybetmenin üzüntüsü içinde. Dedi ki; Adalet Bakanlığının yapmadığını Allah yaptı, onu beraat ettirdi, dedi. Bunu hak etmedi, dedi. Gerçekten hiçbiri hak etmedi.
Bugün siyasette bir toplulaştırma süreci yaşanıyor. 28 Şubat olarak nitelendirilen dönemde, o gün toplamda ne yaşandıysa, yetmez üstüne Recep Tayyip Erdoğan, AKP medyası, AKP siyaseti, trolleri ne eklediyse, hepsini birden toplayıp 85 ile 94 yaşları arasında cezaevlerinde olan 11 kişinin, pardon artık 10 kişinin, bir tanesi daha toprak altında, hesabını ondan soruyorlar.
Bugün tabutun üzerinde Türk Bayrağı vardı. Ama olması gerektiği gibi bir resmi tören yoktu. Arkadaşları, silah arkadaşları koymuştu Türk Bayrağını oraya, Silahlı Kuvvetler yoktu. Saygı nöbetini kimi 60 yaşında, kimi 70 yaşında, kimi 80 yaşında silah arkadaşları ya da onların çocukları tuttu. Görülmeye değer bir kalabalık vardı orada. Her yer çelenkti. Sağdan soldan, her yerden çelenk vardı ama bir yerden yoktu: Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir çelengi, bir temsilcisi yoktu.
En düşman gördükleri ülkenin bir generali ölse, Ankara’da Türk Silahlı Kuvvetleri ona bile çelenk yollar. Bu nasıl kindir, nefrettir, düşmanlıktır, vefasızlık, utanmazlıktır.
Cezaevi komisyonu olarak 11-12 yıldır cezaevlerine gider geliriz. Ve bildiğimiz bir şey var: Devlet her şeyi yapar da öyle intihar veya ani kalp krizi dışında kimseyi cezaevinde öldürtmez. Yani terör örgütü mensupları açlık grevi yaparlar ve bir eylem biçimi olarak ölüm orucuna yatarlar, cezaevinde ölmek için. İş son noktaya gelince zorla müdahale ederler, serum takarlar, hastaneye kaldırırlar. Ölmek isteyen bile cezaevinde ölemez. Ya hastanede ya evinde ölür. Şöyle bir dönün bakın. Ama bugün Vural Avar, cezaevinde ölsün diye devlet tüm organları ile seferber edilmiş.
Ya 22 gün önce Ankara Şehir Hastanesi; “sağlığı hastanede kalmaya engel değil”, diyor. Nasıl bir rapor acaba, kaç günlük verdiniz raporu? 21 gün süreyle kalabilir, sonra ölebilir mi dediniz? 3 kaburgası kırık, Alzheimer, demans, neredeyse bir bebek gibi ama Tayyip Erdoğan ondan içeride öç alıyor, hınç alıyor. Bu nasıl bir kin ya… İnandığınız dinde böyle bir kin var mı? Ettiğiniz duada, okuduğunuz Kur’an’da var mı bu kin? Siz de var ya. Bu kini nereden aldınız? Nasıl büyüttünüz bu kini içinizde, bu nefreti nasıl büyüttünüz?
Bir dönemin hesabını 85 yaşında hasta, yaşlı, kemikleri kırık, kendini bilmeyen bir bedenden alacak kadar bu ülkeye, bu orduya, bu millete, bu bayrağa ne kadar kinlenmişsiniz ya siz. Ne varmış içinizde ya. Ne kin varmış içinizde be kardeşim ya. Ne diyeceğimi bilemiyorum yani. Eden bulsun diyeceğim ama bu bize yakışmaz. Bu kadar kötülük de yanınıza kâr kalmaz. Bunu diyeyim, başka bir şey demeyeyim.[2]
***
Dikkatle izlediyseniz, arkadaşlar, bu namus ve ahlâk yoksunu insan sefaleti, hiçbir şey söylememek için konuşmuş oluyor. Sinsice 28 Şubat karşıtlığını ve düşmanlığını cümlelerinin arasına yerleştiriyor.
Öyleyse ne demiş oluyor?
Şunu:
Diyor ki, bu Amerika-CIA yönetimindeki ihanet tiyatrosunda iktidar rolünü oynayan Tayyipgiller’e; 28 Şubat bir darbedir ve o kararları alanlar darbecidirler. Biz de sizin kadar karşıyız buna. Ama zaten mahkûm etmişiz onu ve derslerini vermişiz askerlere. Şimdi bu 80-85 yaşındaki ihtiyarları artık cezaevinde tutmayalım. Zaten onlar derslerini almış durumdadırlar.
İşte bu Sorosçu ve adamları böylesine kalleş, Kuvayimilliye, Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanıdır arkadaşlar. Koltuk, makam, ün, poz için bunların satmayacağı hiçbir değer yoktur. İşte o yüzden bunlar aslında halk tarafından değil Amerika tarafından seçilip Meclise gönderilmişlerdir, oradakilerin tamamı gibi.
Ve hep söyleyegeldiğimiz gibi ne demişti CIA’nın Avrupa ve Asya’dan sorumlu şefi Nelson Ledsky?
“Biz Türkiye’de Meclisin her yerindeyiz.”
Ne kadar da kahredici bir gerçeğimizi itiraf ediyor namussuz, değil mi, arkadaşlar?
Ve gün gelecek, arkadaşlar, bu Amerikan uşaklarının, bu Kuvayimilliye, Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanlarının alayı hesap verecekler. Ve bunların tamamı Tarihin lanetli sayfaları arasında yer alacaklar. Bundan hiç şüpheniz olmasın!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
23 Aralık 2022
Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı
[1] https://youtu.be/DjEUi62aGJU?t=29.
[2] https://www.youtube.com/watch?v=2RxnTy7kLHw&ab_channel=Yurtta%C5%9FTV.