Koronavirüs ekonomi paketi İşçi Sınıfımız ve Köylülüğümüz için değil, Parababaları için…

Koronavirüs salgını gittikçe yaygınlaşıyor. Hükümet yetkilileri “#evdekal” çağrısı yaparken, Parababaları kendilerini eve kapattı ama işçileri ücretli izne ayırmadı, fabrikaları kapatmadı. Fabrikaların büyük çoğunluğu tam kapasite, Koronasız günlerdeki çalışma saatleriyle çalışmaya devam ediyor. Bu da Koronavirüsün daha da yaygınlaşmasına sebep oluyor. Virüsün en fazla görüldüğü illerse, İstanbul ve Kocaeli.

Bilim insanları, şu anda vaka sayısı ve ölüm oranıyla Çin’i üçe katlayan İtalya’dan bile önde gittiğimizi söylüyorlar.

AKP’giller bu vahim tabloyu gizlemek için en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar; yalan söylüyorlar. Gerçek vaka sayılarını, vakaların hangi illerde olduğunu, nerelerde yoğunlaştığını, yani felaketin boyutunu gizliyorlar. Bunları gizleyerek de yoksul halkımızın kendi başının çaresine bakmasına dahi olanak vermiyorlar.

Bu süreçte kimi fabrikalar kapandı, küçülmeye gitti, kimisi de Koronavirüsü işçi çıkarmak için fırsata çevirdi. Emekçi halkımız Koronavirüs belasıyla uğraşırken, bir de işsizlik, pahalılık cehennemine atılmış oldu. Bu cehennem, mutlaka Koronavirüsten bile daha yakıcıdır.

İşte böyle bir ortamda Koronavirüse karşı bir “ekonomik paket” açıklandı, AKP’giller tarafından.

20 maddelik paketin neredeyse tamamı işverenlere yarıyor. Vergisel kolaylıklar sağlanması ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanan istihdam destekleri Parababalarına yarar sağlayacak.

Yine, Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için SGK prim ödemelerinin 6’şar ay ertelenmesi de Parababalarına kazandırıyor.

Yine açıklanan paketlerde küçük esnafa çok küçük limitler tanımlanıyor ve verecekleri kredilerden devlete olan borçları kesiliyorken büyük şirketler için hem yüksek limitler tanımlanıyor hem de bunların vergi ve SGK borçları görmezden geliniyor.

İşten çıkarmalar yasaklanmıyor, çalışanlara ücretli izin verilmiyor. Emekçi halkımızın ihtiyaç, konut vb. kredilerine tüm bankalardan faizsiz erteleme desteği verilmiyor. İhtiyaç kredileri ve çiftçi borçlarına dair herhangi bir hafifletme yapılmıyor. En düşük emekli maaşının1500 liraya çıkarılması ise devede kulak.

Ayrıca ekonomik pakette tarımla ilgili hiçbir destek olmadığını da gördük.

Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım; bu dönem sebze başta olmak üzere birçok ürün için ekim zamanı. Market raflarında, pazarda, manavda aldığımız ürünlerde kıtlık olmaması için çiftçinin tarlasına gitmesi gerekiyor. Yani tarımsal üretim olmazsa bu kez gıda kıtlığı başlar. Mevsimlik işçiler için hijyen ortam sağlanmalı ve çalışmalar yapılmalı. Mazot, gübre, tohum desteği sağlanmalı. Hijyen desteği de sağlanmalı, diyor.

Koronavirüs salgın günlerinde yukarıda da bahsettiğimiz gibi, işçi kardeşlerimiz işlerini kaybettiler ya da süresiz ücretsiz izne ayrıldılar, kendi istekleri dışında. İşte tam da sendikalara ve sendikal faaliyetlere en çok ihtiyaç duyulduğu zaman Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sendikal faaliyetlerin askıya alındığını duyurdu.

Koronavirüs tedbirleri kapsamında yayımladığı genelgeyle toplu iş sözleşmelerinde (TİS) Çalışma Genel Müdürlüğünün ve İŞKUR İl Müdürlüklerinin faaliyetleri ile arabuluculuk ve Yüksek Hakem Kurulu işlemlerinin geçici olarak durdurulduğunu açıkladı. Sendikalar yeni yetki başvurusunda bulunabilecek; ancak Bakanlık çoğunluk tespitlerini bekletecek, yetki tespiti göndermeyecek. Bir işyeriyle ilgili yetki tespiti gelmişse sendikalara yetki belgeleri verilmeyecek.

İşin kötüsü bu düzenlemenin Türk-İş ve Hak-İş’le birlikte Yeni DİSK tarafından da talep edildiğini, Yeni DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun kendi ağzından öğreniyoruz: “Devam eden TİS süreçlerinde salgın nedeniyle görüşmeler yapılamıyordu. Biz yeri geliyor TİS için bin-2 bin işçiyle toplantılar yapıyoruz. Belli prosedürlerin yerine getirilememesinin ve sürecin uzamasının hak kaybı yaratmaması için Bakanlığa taleplerimizi iletmiştik. Bu doğrultuda düzenleme yapıldı.”

Düşünebiliyor musunuz, işçilerin en çok ihtiyacı olduğunda Türk-İş, Hak-İş veYeni DİSK Yönetimleri can derdine düşmüş, işçiden kaçıyor, çareyi Bakanlığa başvurup görüşmeleri ertelemekte buluyor. İşçi hak kaybına uğramış, yetki talepleri kabul edilmemiş, umurlarında olmuyor.

Peki Nakliyat-İş Sendikası ne yapıyor?

İşten atılan üyelerinin direnişlerine kararlılıkla devam ediyor.

Örgütlü olduğu Araç Muayene İstasyonlarında, “Koronavirüs Salgınında Açık Tehdit Altında Bulunan Türkiye Genelindeki TÜVTÜRK Taşıt Muayene İstasyonları Geçici Olarak Faaliyetlerini Durdurmalı, Tüm İşçiler Ücretli İzinli Sayılmalı”talebiyle bir kampanya başlatıyor.

Araç Muayene İstasyonlarındaki mücadeleleri sonucunda haftada 1 gün işveren tarafından işçilere ücretli izin veriliyor. Böylece işçiler haftada 4 gün çalışılacak 3 gün izinli olacaktır. Ayrıca işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli tüm önlemlerin alındığı da açıklanıyor Sendika tarafından.

Şu anda Araç Muayene İstasyonlarında bu uygulamaya geçilmiş, Nakliyat-İş Sendikası’nın örgütlü olmadığı İstasyonlarda da buna paralel uygulamaya geçileceği açıklanmıştır. Bu uygulamaya rağmen, Nakliyat-İş Sendikası’nın, “Araç Muayene istasyonları 14 Gün Geçici Süreyle Kapatılsın. İşçilere Ücretli İzin Verilsin”, mücadelesi ve kampanyası devam ediyor.

Geldiğimiz aşamada, Bilim Kurulu’nun da açıkladığı gibi, Koronavirüs tüm Türkiye’ye yayılmıştır. Ülkemizde 41 ayrı yerleşim yeri karantinaya alınmıştır. Ancak AKP’giller yeterli ve gerekli önlemleri almamakta ısrar etmektedir.

Sağlık emekçilerinin bu salgınla mücadele ederken ihtiyaç duyacağı tıbbi ekipmanların tedarik edilmediği, yeterli “Test Kiti”nin bile olmadığı sosyal medyaya yansıyan bilgiler arasındadır. Bu salgınla mücadele etmenin kritik noktası, sık ve yaygın Koronavirüs testi yapmak ve çalışanlara ücretli izin hakkı vererek tam bir karantina uygulamaktır.

Ancak AKP’giller her iki kritik çözümde de yine halkımıza ihanet etmişler, yandan dolanmışlar ve yalan söylemişlerdir. Yıllardır ülkemizin tüm kaynaklarını kendileri ve yandaşlarına lüplettikleri için, devletin kasası boşalmış belli ki. Birkaç gün önce yoksul halkımıza destek olmaları gerekirken, kalkıp halkımızdan para talep etmişlerdir.

Batı Emperyalizminin (ABD ve AB Emperyalistlerinin) en sadık ve heveskâr piyonlarıdır onlar. Çünkü iktidara gelmeleri de orada kalmaları da o emperyalist haydutlar sayesindedir.

Halk onların hiç umurunda değildir. Halkın ölmesi kalması onları hiç etkilemez. Halkımız can derdindeyken bir talan projesi olan “Kanal İstanbul Projesi”nin ilk ihalesini yapmışlardır. Bu vurgun projesinin; İstanbul’a ve İstanbul halkına ihanet projesinin etki alanında bulunan tarihi Odabaşı ve Dursunköy köprülerinin rekonstrüksiyonu için ihale yapılmıştır, bu kara günlerde.

Bu Antika Sınıfın temsilcilerinden bize bir fayda gelmez. Bu sebeple de sevgili halkımız, Koronavirüs belasından uzak durmaya çalışacağız. Namuslu bilim insanlarımızın yani hekimlerimizin önerilerini, uyarılarını dikkatlice anlayıp kavrayıp günlük yaşamımızda uygulayacağız.

Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!

Gün, Gelecek,  Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

 1 Nisan 2020

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi