Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkını Canla Başla Savunan da Gerçek Komünistler Oldu

Ülkemizde kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı. Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü.

Bu seçimlerde Sadiye Ardahan Hanım, bugün Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya (eski adıyla Ersis) beldesinde Belediye Başkanı seçildi ve iki yıl bu görevi yürüttü. Sadiye Hanım Türkiye’deki “ilk kadın belde belediye başkanı”dır.

5 Aralık 1934’te ise genel seçimlerde de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınarak, Türkiye dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın en büyük müttefiki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde kadınlar bu hakka devrimin daha ilk yılında, 1917’de kavuşmuştu. Bugün “demokrasi” havarisi olarak geçinen Batılı Emperyalist ülkelerin de aralarında olduğu ülkelerdeyse kadına seçme ve seçilme hakkının ne zaman verildiğine bir bakın hele:

Fransa 1944, Macaristan 1945, Japonya 1945, İtalya 1946, Yunanistan 1952, Kanada 1960 ve İsviçre 1971.

Mustafa Suphi ve Partimizin ilk Genel Başkanı Hikmet Kıvılcımlı’nın kurucuları arasında yer aldığı gerçek Türkiye Komünist Partisi (TKP) kadınlara seçme ve seçilme hakkı mücadelesini yasalarla bu hak tanınmadan çok önce yürütmeye başlamıştır. TKP, daha 1931 yılındaki genel seçimlerde, bu mücadelenin bir parçası olarak, TKP üyesi ve 1930 tevkifatında mahkûmiyet alan Hatice Hanım’ı milletvekili adayı olarak açıklamıştır. Bu seçimlerde o tarihte cezaevinde bulunan Hikmet Kıvılcımlı Usta da milletvekili adayı gösterilmiştir TKP tarafından.

Gördüğümüz gibi Mustafa Kemal öncülüğündeki genç Türkiye Cumhuriyeti, en büyük müttefiki Sosyalist Sovyetler Birliği’nin etkisi ve gerçek TKP’nin de mücadelesiyle Batılı Emperyalistlerden çok önce kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını tanımıştır

Bugün ne yazık ki Kadınlarımız, ABD Emperyalistleri tarafından iktidara getirilmiş ve 22 yıldır orada tutulmakta olan Ortaçağcı AKP’giller tarafından bedence ve kafaca köleleştiriliyor. AKP’giller’in oy davarı haline getirilen ve onların Ortaçağ özleminin savunuculuğunu yapan dini hassasiyeti yüksek kadınlar, seçme ve seçilme hakkı ile medeni kanundan gelen diğer haklarından gönüllüce feragat edecek hale getirildiler.

Peki, bu özlemin sonunda kadınları ne bekliyor?

Yatak odasıyla mutfak arasında eksiksiz bir biçimde erkeğe kölelik etmek, çocuk doğurma, onları büyütme, eğitim, iş hayatı ve sosyal hayattan tümüyle çekip koparılıp eve hapsedilme…

Genel Başkanımız Sayın Nurullah Efe Ankut, Dini Hassasiyeti Yüksek Olan Kadınlara İyi Niyetle Yapılmış Uyarı ve Önerimizdir, başlıklı video değerlendirmesinde şöyle sesleniyordu bu kadınlarımıza:

“Bilmediğiniz, gerçeğinden haberiniz olmayan bir şeye inanmayın. Böylece de din tacirlerinin, oy avcılarının, sahtekârların, düzenbazların sizi kandırmasına izin vermeyin, onların oyuncağı olmayın.  “Biz insanlığın yarısıyız, erkeğin sahip olduğu tüm haklara biz de sahibiz, erkeğin yaptığı her işi biz de yaparız, ondan hiçbir eksiğimiz yok. Öyleyse sosyal hayatı da her alanı dâhil olmak üzere erkeklerle paylaşacağız”, deyin ve bunun için mücadele edin.”

Kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 94’ncü yıldönümünde, geçtiğimiz hafta ülkemizde yaşanan 31 Mart Yerel Seçimleri bir yerel seçimden çok genel seçim havasında geçti. Partimiz seçimlerde en çok kadın aday gösteren partilerin başında geldi. Emekçi Halkımız kadınıyla erkeğiyle AKP’giller’in ekonomik ve siyasi zulmüne artık yeter, dedi. AKP İktidarı seçimden büyük bir yenilgi ve moral bozukluğuyla çıktı. Bundan sonra da bu geriye gidiş devam edecek ve iktidardan tekerleneceklerdir.

Laik Cumhuriyet’in kadınlarımıza tanıdığı seçme ve seçilme hakkı ve diğer haklar çok önemli ve değerlidir. Ancak Kadın Sorununun gerçek anlamda çözümü Demokratik Halk İktidarı’nda mümkündür. Bunun da nasıl olacağı HKP Tüzük ve Programında en güzel şekilde anlatılmaktadır:

“Kadın toplumda iki türlü sömürüye tabi tutulmaktadır.

“Bu insanlık dışı duruma son vermenin ilk adımı; (…) ekonomik hayatta erkeğin hakimiyetine son verilecektir. Kadınla erkek eşitlenecektir. Böylece de kadının aşağılanmasına yol açan (onu aşağılayan şartları devamlı üreten) mekanizma kırılmış-ortadan kaldırılmış olacaktır. Erkek egemen düzen, temeli ortadan kaldırılmış olduğu için yıkılmaya; kadın da hakkı olan saygınlığı yeniden kazanmaya başlayacaktır.

“Kadının Kurtuluşunun ikinci ve son aşaması da; toplumda on bin yıldan beri kökleşmiş olan, kadını aşağılayan geleneklerin, kültürün ve alışkanlıkların bütünüyle ortadan kaldırılması-silinmesiyle gerçekleşecektir.”

03.04.2024

Kurtuluş Partili Kadınlar