Ne yaptın böyle, Tayyip?
Her konuda olduğu gibi İslam konusunda da klasiğini yapıp geçtin be yahu…
Bu konuda da bir kalıptan çıkıp başka bir kalıba giriverdin…
2018 8 Martı’nda İslam’la ilgili yapmış olduğun konuşmayı tümüyle yiyip yuttun, onun tam tersi bir nutuk irad ediverdin…
Yahu nasıl yapıyorsunuz bu işleri? Yani fırıldak gibi dönüp durmayı, bir dönem ısrarla ve kesince savunduğunuz bir görüşün birkaç ay ya da bir iki yıl sonra yüzde yüz karşıtını aynı heveskârlık ve kesinlikle savunmuş olmayı…
Sizin bu işlerinize ve bu kişiliğinize doğrusu bizim aklımız ermiyor. İnsanda içtenlik, tutarlılık, kararlılık diye bir şey olur be yahu.
Siz AKP’giller’de bunun zerresi yok. Her konuda fırıl fırıl dönmektesiniz.
Bak, 2018 8 Martı’nda yaptığın konuşmaya bir. Orada diyorsun ki “İslam güncellenmeli. Yaşadığımız çağa uydurulmalı. İslam’ı 1400 yıl önceki anlayışıyla savunamayız bugün. Aradan çağlar geçmiş, devirler değişmiş, İslam da her şey gibi değişmelidir.”…
Bunları aynen sen diyorsun Tayyip. Ve tiyatrocu olduğun için üslubunla, tonlamalarınla, beden dilinle sanki bu görüşe yüzde yüz inanmışsın gibi bir hal ve hareketle söylüyorsun bunları.
Bak, işte dediklerin:
Videonun tapesi:
“Son günlerde bakıyorsunuz din adamı olarak ortaya çıkıp da ne yazık ki kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunup, dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı kendine göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyor ortaya. Anlamak mümkün değil. Bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar çok farklı bir zamanda yaşıyorlar. Çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslam’ın uygulanması yer, zaman, koşullar, her şeyiyle değişiyor. İslam’ın güzelliği burada zaten.” (https://www.youtube.com/watch?v=obsOU9J9w-w)
Bugünse, o konuşmandan aşağı yukarı bir buçuk yıllık bir süre geçmiş durumdadır. Eski yandaşlarından Davudun oğlu ve Babacan Hafızlar, senden ayrıldılar. Ve yeni parti kurma çalışmalarına giriştiler. Ve yapılan kamuoyu yoklamaları, ikisinin birlikte oy tabanının en az yüzde 10’un üzerinde bir bölümünü koparacaklarını ortaya koymaktadır. Bu da şimdiki durumun gösterdiği oy oranıdır.
Güçlü bir çıkış yapıp seni ve avaneni temellerinden sarsacak vuruşlar yapmaya başlarlarsa, bu oranın çok daha artacağı ayan beyan meydandadır. Çünkü senin ve yakın çevrenin sadece kendilerinin değil, tüm aile çevresinin de dolar milyoneri olduğu ve kamu mallarını lüpleyerek akla hayale sığmayacak servetler edindiği, yolsuzluklara battığı, bugün her namuslu ve az buçuk aklını kullanan insanın malumudur.
Bunlar diyorlar ki; biz sadece dinci kesime oynamayacağız. Liberal ve burjuva laik kesimden de yöneticilerimiz, taraftarlarımız, savunucularımız olacaktır.
Sen zaten bir hayli zamandan beri bayır aşağı gitmekte olduğunu bilmektesin. Şimdi bu eski iki amigonun kuracakları partiyle senden koparmayı hedefledikleri kitleler, öyle görülüyor ki, Muaviye-Yezid Dini’yle ilgili dini hassasiyetleri biraz zayıf olan kitleler, senden kopma olasılığı yüksek olan kitlelerdir. İşte sen yoğun bir dinsel bağnazlık söyleminde bulunarak bu kitlelerin zayıf olan bağlantılarını kuvvetlendirmeyi ve kendi safında kalmalarını sağlamayı hedeflemektesin.
Bakın biz toplumun tüm yönlerini 1400 yıl öncesinin dini emir ve yasaklarıyla donatmalıyız ve hayatımızı buna uygun bir şekilde yaşamalıyız, diyerek o kitlelerdeki dinci hassasiyeti arttırmayı ve bu dinci hassasiyeti de sadece kendinin savunduğunu onlara anlatıp onların buna inanmasını sağlamaya çabalamaktasın.
İşte bu nedenle sen, bir buçuk yıl öncesinde içinde olduğun kalıptan çıkıp katı, bağnaz Muaviye-Yezid Dinciliği kalıbına giriverdin. Yani din alıp satmaya yeniden olağanüstü bir gayretle hız verdin. Zaten başka sermayeniz mi var, Tayyip… İşiniz gücünüz halkı Allah’la aldatmak, Muaviye-Yezid Dini’yle afyonlamak. Böylece de hırsızlık, vurgun, talan ihanetlerinizi maskelemek istiyorsun.
Ne büyük ihanet yaptığınız yahu…
İnsanların en kutsal bildiği değerleri çarpıt, boz, tersyüz et ve onlardan oluşturduğun bir şalla, bir peçeyle hırsızlık, yolsuzluk ihanetlerinizin üzerini ört.
Dinde reform olmaz. Din çağlara göre yorumlanmaz. Çağlara, şartlara uyarlanmaz. Tersine, biz yaşantımızı dine uyduracağız. İslam’ın emir ve yasakları asla değişmez, kıyamete kadar da değişmeyecektir. Biz ömrümüzün sonuna kadar bunlara uymakla mükellefiz. Özetçe, toplumu tüm kurum ve kurallarıyla İslam’ın 1400 yıl önceki anlayışına sokmalıyız. Ve bu değişmez bir İslami kuraldır, deyiverdin 6’ncı Din Şurası’nda yaptığın uzun tiradda.
Böylece de Muaviye-Yezid Dini’nin morfinini damardan yemiş kitleleri avcumun içinde tutayım, Davidson’a ve Babacan’a yem etmeyeyim, diye düşündün.
Böylece de; “Bakın en has, en tutucu, en katı dinci benim. Dincilik arıyorsanız, ölçütünüz buysa bana gelin, bende kalın.”, demiş oldun, bugüne dek Allah’la aldatmış olduğunuz bilinçsiz, cahil, yoksul, çaresiz kitlelere…
Bak, nasıl bir buçuk yıl önce söylediklerini yalayıp yuttun ve yeni bir çelik zırhlı kalıba giriverdin. İşte söylemin:
“Zira bizim inancımızda din sadece belli mekanlara, haftanın belli günlerine hasredilmiş bir olgu değildir. Dinimiz İslam hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan, ihata eden ve kurallar, yasaklar manzumesidir.
“Ticaretimizden beşeri münasebetlerimize, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete yaşantımızın her safhasını düzenleyen bir dine inanıyoruz.
“Bir Müslüman olarak günün 24 saati, yılın 365 günü ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamakla emrolunduk. Kur’an inananlar için dünya ve ahiret saadetinin anahtarı, Peygamberimiz Aleyhisselatu Vesselam ise bekarlığı, gençliği, evliliği, aile reisliği, dostluğu, savaşçılığı, idareciliği ile bizim rehberimizdir.
“Allah Hatemül Enbiya olan Resulü Ekrem Efendimizle birlikte dinini tamamlamış ve kemale erdirmiştir. Rabbimiz ayrıca Kur’an’ı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz buyurarak kutsal kitabımızı muhafazası altına almıştır. Dinimiz İslam ve mukaddes kitabımız Kur’an Rabbimizin bu ilahi müjdesi gereğince kıyamete kadar caridir, bakidir, mahfuzdur. Zaman ve şartlar değişse de İslam’ın nasları değişmeyecektir. Nerede ve hangi zamanda yaşarsak yaşayalım kelime-i şehadet, namaz, oruç, hac, zekat bizler için farzdır ve öyle kalacaktır. Faiz, yalan, zulüm, kibir, iftira, tecessüs, zan, hırsızlık, masumu öldürmek ise yasak olmaya devam edecektir. Hangi sebeple olursa olsun Kur’an’ın emirlerini yok saymak, hafife almak veya hükümsüz kılmak bir Müslüman’a yakışmaz. Dolayısıyla, dinde ekleme, çıkarma, yani bidat olmaz. Bana uymuyor, zamana uymuyor, hoşuma gitmiyor, aklım almıyor bahanesiyle kimse nasları inkar edemez. Çünkü bir Müslüman dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir. Şayet insan inandığı gibi yaşamazsa, bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz.
“Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz. Elbette bu süreçte aşırılığa, ifrata ve tefrite de kaçmayacağız. Özellikle dini hayattan tecrit eden, sadece belli kalıplara, belli şekillere, belli davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz. Dinimizin özüne sıkı sıkıya sahip çıkarak yüzümüzü daima geleceğe dönecek, hep ileriye doğru gideceğiz.” (https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/113728/6-din-surasi-kapanis-programinda-yaptiklari-konusma)
Hangi sözünü bugüne dek inanarak söyledin be Tayyip?
Hangi duruşunda içtenlikli oldun?
Bizce hiçbir zaman ve hiçbirinde…
Sizin tapındığınız bir tek Tanrı var ve inandığınız bir tek din var, o da Para Tanırısı’dır, Muaviye-Yezid ya da CIA-Pentagon Dini’dir.
Birkaç gün önce yaptığın konuşmada bir de diyorsun ki hiç yüzün kızarmadan; yalan söylemeyeceksiniz, hırsızlık yapmayacaksınız…
Şaka gibisiniz be Tayyip…
Siz su içer, soluk alır gibi yalan söylersiniz rahatlıkla ve durup dinlenmeden kamu malı hırsızlığı yaparsınız.
Edindiğiniz Firavun’un Nemrut’un hazinelerini bile milyona katlayan servetiniz nereden geldi?
Kamu malı aşırmaktan…
Abdüllatif Şener’in söylediğine göre sadece senin ve ailenin aşırıp iç ettiği, lüpleyip küplediği kamu malı tutarı 100 ila 120 milyar dolar arasındadır. Ve bu miktar hiçbir surette 80 milyar doların altına düşmez.
Avanen de öyle…
Yahu yolsuzluğa, hırsızlığa alet edilmemiş bir tek olsun işiniz olmuş mudur bugüne kadar?
“Kupon arsalar benden habersiz el değiştirmesin.”, diyen kimdi, Tayyip?
“Sıfırlayabildin mi yavrum Bilal”, diye kıvranarak telefon görüşmeleri yapan kimdi?
“Bak Sümeyye’yi de gönderiyorum, o da sıfırlamana yardımcı olsun”, diyenler kimdi?
Uzaylılar mıydı, Patagonya’dan gelen adı sanı bilinmez yabancılar mıydı?
Kaçak Saraylı Tayyip Efendi!
Bak, şu anda da kullanmakta olduğunuz AKP Programının yazarlarından ve partinizin kurucularından ve ekonomiden sorumlu bakanlarından Abdüllatif Şener, bugünlerde de Yeniçağ Gazetesi’nden Orhan Uğurluoğlu’na verdiği bir röportajda senin devasa servetinle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi Konya milletvekili ve AKP iktidarının eski başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener’e de Erdoğan ve ailesinin mal varlığı konusundaki görüşlerini sordum.
“Siyasete başlarken Erdoğan’ın hiçbir şeyi yoktu. Bugün ise çok büyük mal varlığı olduğu iddiaları dünyanın dört bir yanında dolaşmakta” diyen Şener şunları söyledi:
“Erdoğan ve ailesinin mal varlığı konusundaki şöhreti Amerikan Temsilciler Meclisinde de gündeme geldi ki araştırılması, açıklanması ve bloke edilmesi konusunda yapılan oylama yüzde 90’ı aşan çoğunlukla kabul edildi. Senatonun gündeminde bekletiliyor.
“Dünyadaki çeşitli medya kuruluşlarında Erdoğan ve ailesinin mal varlığı için 107 milyar dolar da 300 milyar dolar iddiaları yer almaktadır.
“Erdoğan ve sülalesinin bu töhmetten kurtulması için Amerikan Temsilciler Meclisinin değil Meclisin soruşturma komisyonu kurması şarttır.
“Erdoğan ve sülalesinin mal varlığı Türkiye’nin milli güvenlik sorununa dönüştü…” (https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mal-varliklari-icin-hodri-meydan-54172yy.htm)
Evet, Tayyip…
Hani dersin ya arada sırada sen de, “Men dakka dukka.”
Hesabı sorulacak bu aşırdığınız akla hayale sığmaz kamu mallarının…
Din alıp satma atraksiyonlarına girişerek meczuplaştırdığınız garibanları elde tutmaya çalışman da yetmeyecek buna!
Hesap verme gününüz yaklaşıyor…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
9 Aralık 2019
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı