İşte FETÖ’nün Bir Numaralı Yardım ve Yatakçısı

lste-fetonun-yardakcilari_hkpİşte FETÖ’nün Bir Numaralı Yardım ve Yatakçısı

Ne demişti iki ay kadar önce Kaçak Saraylı Reis?

“Herkes bildiği FETÖ’cüleri ihbar etsin.”

Türkiye’den bu çağrıya pek çok uyan olmuş. Geçende yer alan bir habere göre Temmuz’da yedi bin, Ağustos’ta ise on bin muhbir vatandaş FETÖ’cü ihbarında bulunmuş. Bilindiği gibi, AKP’giller hemen davranıp bir de “FETÖ İhbar Hattı” kurmuşlardı.

Kaçak Saraylı Reis’in taraftarları, dostları sadece yurtiçinde değil, yurtdışından da var. İşte Reis’in NATO müttefiki ve şansölyesiyle defalarca görüşmüş olduğu Almanya; “Bizim de bir nevi faydamız dokunsun bu işe.”, diyerek davranışa geçip önemli bir FETÖ’cü ihbarında bulundu. Fakat onunki gerçekten de kesin belgeli ve hatta görüntülüydü. Görelim şimdi bu sınangılı, on yılların FETÖ’cüsü kimmiş?

feto-tayyip-1 feto-tayyip-2 feto-tayyip-3

Alman ikinci devlet kanalı ZDF yayımlıyor bu fotoğrafları. Bugüne kadar hiçbir yerde yayımlanmamış bunlar.

Medya yorumcuları, fotoğrafların Tayyip’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu döneme ait olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Demek ki, Kaçak Saraylı Reis yirmi yıldan bu yana iş tutuyormuş FETÖ’yle. Görüntülerdeki samimiyeti ve ortakların yüzünden okunan mutluluğu görüyorsunuzdur. Çünkü biliyor ikisi de bu ortaklığın kendileri için çok karlı bir iş olduğunu. Nitekim, o günden bu yana el ele verdiler ve laik cumhuriyeti yerle bir ettiler. Paylaştılar devletin bütün kurumlarını; ordusunu, yargısını, MİT’ini, polisini, milli eğitimini, üniversitelerini, velhasıl herşeyini. İş sonunda ganimetin paylaşımına gelip dayandı. Aslan payı kimin hakkıydı? Her ikisi de diklendi o konuda. “bu hak benimdir, asla vermem” iddiasında bulundu. Öyle olunca da doğallıkla iş, önce sözlü kavgaya, giderek fiili kavgaya, en sonunda da 15 Temmuz’da kanlı bir hesaplaşmaya dönüştü. Dört yüz civarında kandırılmış, zavallı insan hayatını kaybetti bu kanlı paylaşım savaşında. Yüzbinlerce insan da işinden, mesleğinden edildi; ailesiyle birlikte açlığa, yoksulluğa mahkum edildi. Onbinlercesi de işkencelerden geçirilip, zindanlara tıkıldı.

ABD’nin kollamasıyla Kaçak Saraylı Reis, son kapışmada galip geldi. Ve acımasız bir saldırıya girişti FETÖ taraftarlarına karşı.

Onun okulundan mezun olan insanlar, onun dershanelerinde kurs gören gençler ve hatta onun Bank Asya’sından kredi almış ya da o bankada hesabı bulunan insanlar sorgulardan, işkencelerden geçirilip, işinden edilip, Kaçak Saraylı’nın savcıları, hakimleri karşısına çıkarıldı. Ve önemli bir bölümü tıkıldı hapislere.

İyi de, yirmi yıldan bu yana -ki bu bizim bildiğimiz, yani belgesiyle ortaya çıkan durum, esasında çok daha eskilere dayanabilir bu ortaklık- FETÖ’yle tam bir dayanışma içinde Laik Cumhuriyet’i yerle bir eden bu Kaçak Saraylı Reis’ten ve aynı boydan ve soydan olan avanesinden hesap soran niye yok? Bunların ayrıcalığı nereden kaynaklanıyor? Hani hukukun en temel ilkelerinden olan “kanun önünde herkes eşittir” ilkesi? Bu ne biçim hukuk böyle? Şimdi biz buna hukuk mu diyeceğiz?

Yapmayın yahu, insanı da bu kadar ahmak yerine koymayın.

Sadece Kaçak Saraylı değil, onun tüm avanesi on yıllardan bu yana FETÖ’yle her türlü kanundışı işe girmiş durumda.

İşte onun aile kontenjanından bakan yaptığı Damat Berat Albayrak, FETÖ Koleji’nden mezun değil mi? Ona niye kimse gık demiyor? Onu oraya gönderen ebeveynine niye kimse hesap sormuyor?

FETÖ’yle bugüne dek iş tutmamış, ona övgüler düzmemiş, onun önünde el bağlamamış bir tek AKP’giller’den bakan, milletvekili ve parti yöneticisi gösterebilir misiniz?

Hadi gösterin bakalım. Gösteremezsiniz. Hepiniz bu ihanet yolunun yolcularısınız çünkü.

İşte dünün Hürriyet’inden bu haber. AKP’giller’in Kaçak Saraylı’dan sonra gelen ikinci adamı Sadrazam Binali Yıldırım’dan bakın itirafa:

“FETÖ konusunda sınav sistemine bakıldığında bu konudaki her şeyin AK Parti dönemine mal edilmesi de son derece yanlış. Ne zaman büyüdüğü ortada. AK Parti geldiğinde bunlar zaten belli noktaya erişmişlerdi. AK Parti diğer gruplarla olduğu gibi bunlarla da ittifak yaptı. Ama tek ittifak yapılan grup bunlar değildi.” ( http://www.hurriyet.com.tr/basbakan-fetomatik-yok-40243572 )

İtiraf ne kadar açık ve kesin değil mi?

“Biz geldiğimizde bunlar zaten devlet içinde belli oranda büyümüşlerdi.”

Peki, doğru, belli oranda büyümüşlerdi. Çünkü senden öncekiler de aynı ihanet yolunun yolcularıydı. Bayar’ı, Menderes’i, Demirel’i, Turgut Özal’ı, Tansu Çiller’i… Hepiniz FETÖ’nün yardım ve yatakçılarındansınız.

İktidara geldiniz ve durum böyle.

O zaman kanuna uyan bir iktidarın yapması gereken ne?

Bu kanunsuz örgütü devletten atmak, yani devleti bunlardan ve benzerlerinden temizlemek.

Kanunlar çerçevesinde çalışan bir hükümetin yapacağı bu değil midir?

Budur elbette.

Fakat siz ne yapıyorsunuz?

Tam tersini. Kanunsuzluğu katmerlendirerek sürdürüyorsunuz. Çünkü aynı ihanet yolunun yolcularısınız, aynı toptan kesmesiniz hepiniz. Devlet içine yerleştirilen FETÖ’cülerin yüzde sekseni sizin zamanınızda yerleştirildi. Çünkü siz, anayasa başta gelmek üzere her türden kanunu, nizamı, yönetmeliği ayaklar altına aldınız. Laik Cumhuriyeti bir an önce çökertmek için ABD’li emperyalist efendilerinizin size verdiği görevi büyük bir heveskârlıkla yerine getirme çabasına girdiniz. Böyle olunca da FETÖ dahil tüm Ortaçağcı Muaviye-Yezid dincisi ihanet örgütleriyle kaynaştınız ve kardeşleştiniz. Ve ne yazık ki, ülkemizi bugünkü karanlık günlere getirip dayadınız. Yeni Sevr’in bataklığı içine sürüklediniz.

İşte durum meydanda.

Adam ne diyor?

“Tek suçlu biz değiliz, bizden öncekiler de suçlu. Biz zaten hazır bulduk FETÖ’yü devlet içinde. Madem bizden öncekiler bunu yaptı, biz de yapalım aynısını dedik ve FETÖ’yle ittifaka girdik.”

Ey savcı ve yargıç cübbeli Kaçak Saraylı yandaşları!

Daha açık hangi belgeyi, kanıtı arıyorsunuz? Bundan daha açık, daha kesin, daha somut, daha elle tutulur gözle görülür suç kanıtı olabilir mi?

O zaman eğer zerrece hukuka, kanuna, oturduğunuz makama ve taşıdığınız kimliğe saygınız varsa; onların size yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirin.

Şu an bebeler bile bilir ki, FETÖ’nün bir numaralı yardım ve yatakçısı, Kaçak Saraylı Reis başta gelmek üzere onun AKP’giller’idir. Eğer bunlara gözünüzü kapar da başka yerlerde FETÖ’cü aramaya kalkarsanız, dürüst davranmış olmazsınız, kanunsuzluk yapmış olursunuz, suç işlemiş olursunuz. FETÖ’nün ve Kaçak Saraylı Reis’in AKP’giller’inin işlediği suça, siz de yandaşlık ederek, suç örgütlerini ve suçluları koruyup kollayarak boylu boyunca batmış olursunuz. Biliniz ki bunu ya yandaşlıktan yapıyorsunuz, ya korkaklıktan, ya gafillikten, ya da bizim şu an bilemediğimiz başka bir sebepten. Ama bu sebeplerin hiçbiri sizi kurtarmaz. Suçlu duruma düşmekten sizi alıkoymaz, bunu bilin.

Yarın hesaba çekilirsiniz bunlarla beraber. Bu Laik Cumhuriyet, Mustafa Kemal ve vatan-millet düşmanlarıyla beraber. Amerikan işbirlikçileriyle beraber.

O zaman sakın; “Korktuk, bizim de evimiz, çoluğumuz-çocuğumuz vardı, işimizden oluruz, aç kalırız, hatta FETÖ’cü suçlamasıyla hapislere atılırız diye davranamadık; AKP’giller hakkında suçlulukları apaçık meydanda olmasına rağmen bir soruşturma yürütemedik.” demeye kalkmayın. Bu gerekçe sizi kurtarmaz.

Korkuyorsan, istifa et kardeşim. İstifa et. “Bu şartlar altında hukuku uygulamam mümkün değil.”, de. “Hukuk devleti falan kalmadı ortada.”, de. İstifa et. Bak mesleğin var, avukatlık yaparsın. Kaldı ki, milyonlarca işsiz var şu anda Türkiye’de. Ve onların da evi bucağı, çoluğu çocuğu var. En kötüsü onların durumuna düşersin sen de.

Bu hesap sorulacak arkadaşlar, eninde sonunda sorulacak. Türkiye koyunlar ülkesi değil, yük hayvanlarının ülkesi değil. Bu halk bir gün gerçekleri görecek elbet. Uyanacak, hırslanacak ve davranacak. Bu ihanetlerin, bu vurgunların, bu talanların, bu katliamların sonu olacak bir gün. Ve hesap verecek suçlular. 10.10.2016

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

HKP Genel Başkanı
Nurullah Ankut