“Yeni ABD yönetiminde, CIA’nın başına da ‘katı’ bir isim geliyor. Kansaslı Temsilciler Meclisi üyesi Mike Pompeo, işkence yanlısı ve İslam karşıtı bir isim. Pompeo, 2013’te Boston Maratonu’na düzenlenen bombalı saldırıların ardından ülkedeki Müslüman kurumların ve İslami liderlerin terörü yeterince kınamadığını, bunun da terörle suç ortağı olmak anlamına geldiğini öne sürmüştü.
“Pompeo, işkence yapan CIA çalışanları için de ‘liberal bir oyunun maşaları değil, kahramanlar’ ifadesini kullanmıştı. Guantanamo’daki esir kampının kapatılmasına da karşı çıkan muhafazakâr siyasetçi, İran’la nükleer anlaşmayı eleştiriyor; Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) yasadışı yolları da kapsayan bilgi toplama yöntemlerini savunuyor. Öyle ki, NSA’nın dünya çapında tepki çeken dinlemelerini sızdırmakla suçlanan Edward Snowden’ın idam edilmesini istiyor.” (http://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2017/01/20/trumpin-kabinesinde-kim-kimdir/)
İşte Halk düşmanı ABD Emperyalizminin, Dünya Halklarına işkence etmekle, Halklar arasına düşmanlık tohumları ekmekle, yerli işbirlikçileri bulup devşirmekle, Yurtseverleri, Devrimcileri katleden Kontrgerilla’yı kurmakla görevlendirilen, yetkilendirilen Casus Örgütü CIA’nın işkenceci Başkanının şeceresi, niteliği. Zaten, bu şecere ve bu niteliğe sahip olmayan bir kişinin CIA Başkanı olması abes olurdu. Yani bu özellikler, bir kişinin CIA Başkanı olabilmesi için olmazsa olmazlardır.
Böylesine Halk düşmanı bir örgütün başına zaten insansever, hayvansever, doğasever birinin geçmesi eşyanın tabiatına aykırı.
Böylesi olumlu özellikler taşıyan birisinin, bırakalım ABD Casus örgütünün (CIA’nın) başı olmasını, onun kapısının önünden geçmesi bile düşünülemez. Bu casus örgütünün kapısından bazen insan yüreği taşıyanlar girebilir, o yürek direnir o yüreğin parçalanmasına, yürek olmaktan çıkarılmak istenmesine. İşte onlar, yüreğinde sevgi taşıyanlar, 3-12 yaş aralığı heba edilmeyenler, beyni zalimliği kaldırmayanlar, “CIA Günlüğü” diye kitap yazarlar, bu kanlı örgütün içyüzünü teşhir ederler, Fidel’in, Che’nin ülkesine yerleşirler ve son nefesini orada verirler. Çok ama çok azdır bu insanlar ama vardır, gerçektir. Dünyanın jandarmasının casus örgütü de olsanız gücünüz bazen yetmeyebiliyor insana. Yine çok yakın bir zamanda ABD Emperyalizminin tüm dünyayı dinlediklerini açığa çıkartan, bunu belgeleyen bir insana da gücü yetmedi casus örgütünün. Çıldırttı sizi “CIA Günlüğü”nü yazan Philip Agee gibi Edward Snowden da.
Bu kanlı örgütün yeni başkanı hiç saklama gereği görmeden içinin karalığını dışına vuruyor. İşkenceyi savunuyor, işkencecileri kahramanlar olarak nitelendiriyor, Guantanamo’nun kapatılmasına karşı çıkıyor, Edward Snowden’in idam edilmesini istiyor. Dünya artık babalarının çiftliği ya, karanlık yüzlerini gizleme gereği duymuyorlar. Artık ne iseler öyle davranıyorlar.
Ve bu Halk Düşmanı bugün ülkemizde. 3-12 yaş aralığı yani insani değerlerin sevginin, ahlâkın, iyiliğin yüklendiği kritik eşiği heba edilen satılmışlara yeni emirler vermek için geliyor ülkemize bu kanlı zalim.
“Bizim kara gücümüz olarak Suriye’ye girdiniz, bizim askerlerimiz yerine sizin askerleriniz ölüyor, Aferin Size”, demek için; “ama sakın çizgi dışına çıkmayın”, demek için; “planını yapıp oyuncularını seçip sizin elinize verdiğimiz Ergenekon, Balyoz Operasyonlarıyla diz çöktürdüğünüz ihraç malınız Ordunuzu yine bizim ajanların müthiş organizasyonu 15 Temmuz’la birlikte yıktınız, kutlarım”, demek için; “Laik Cumhuriyet’in yerinde yeller estiriyorsunuz, Mustafa Kemal’in izini tozunu yok ediyorsunuz, bizim İslam anlayışımızı yaygınlaştırıyorsunuz, Yurtseverleri eziyorsunuz, hep bu yolda devam edin”, demek için; “kendine devrimciyim diyen, solcuyum diyen siyasetleri ‘Umut Kaynağı’ ilan etmemizde katkınız yadsınamaz, teşekkürler”, demek için; “kamu malı bırakmadınız, aslan payını bizlere bahşettiniz, durmak yok yola devam edin”, demek için geliyor kanlı zalim Mike Pompeo.
“BOP haritamı yavaş yavaş yaşama geçiyorsunuz, size biçtiğimiz rolü eksiksiz oynuyorsunuz helal olsun size”, demek için geliyor bu insanlık düşmanı.
Dostum dediğiniz Esad’ı sat, dedim, sattınız; Türkiye’nin dostunu, yardım eden Kaddafi’yi arkadan vur, dedim, vurdunuz; benim yarattığım IŞİD’e yer ver, dedim, verdiniz; ihtiyaçlarını gider, dedim, giderdiniz; böylece sadık bir satılmış olduğunuzu kanıtladınız.
Ruhunuzu bizim ellerimize teslim ettiniz, ama biz de bütün bu iyiliklerinizi karşılıksız bırakmadık, sizi iktidarda tutuyoruz, bizim en sadık uşağımız Fethullah’ı bile bu uğurda harcadık. İşte CIA’nın yeni şefi Mike Pompeo, ama bütün bunlar yetmez daha yürüyecek çok yolumuz, daha bölünecek topraklar, düşmanlaştırılacak Halklar var, işte yeni emirlerimiz bunlar, demek için geliyor.
Binlerce yıldır kardeşçe yaşayan Halklarımızın başına çorap örmek için geliyor. Yeni senaryolarla, yeni planlarla.
Ama yapılan planlar da, yazılan senaryolar da, kurulan ortaklıklar da yıkılacak, bozulacak.
Çünkü bu ülkede “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol” diyen devrimciler var.
Bu ülkede AB-D Emperyalistlerinin “umut kaynağı” olmamış devrimciler var.
Bu ülkede ABD Emperyalistlerinin tehlike olarak gördüğü ve tehlikelidir, diye genelgeler yayınladığı bir parti var.
Bu ülkede gerçek Marksist-Leninistler var.
Bu ülkede Halkın İktidarını kuracak, sarsılmaz inançlarıyla, cesaretleriyle, bükülmez bilekleriyle, insanlığın kurtuluş bilimine adanmışlıklarıyla kararlıca mücadele edenler var.
Bu ülkede AB-D Emperyalistlerini ve yerli satılmışları geldikleri gibi gönderecek kahramanlar var.
Bu ülkede umudunu kaybetmeyenler var.
Bu ülkede Halkın Kurtuluş Partililer var. Halkı arkasına alan, Haklılığına inanan ve emperyalistlerin yerli satılmışlarla birlikte mutlaka yenileceğine inanan…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
09.02.2017
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi