IŞİD CIA-Pentagon Operasyonudur
Sapıklardan, insanlık düşmanlarından, CIA İslamcılarından derleşik IŞİD elini kolunu sallaya sallaya Bağdat’a doğru ilerliyor. En ufak bir direnişle karşılaşmadan, bilgisayar savaş oyunlarındaki gibi, vura vura, kıra kıra, kan döke döke ilerliyor. Karşılarında direnen bir ordu yok, direnen bir devlet yok.
Barzani’nin kontrolündeki Kürt Bölgelerine dokunmadan ilerliyor IŞİD. Sanki aralarında al gülüm ver gülüm anlaşması var. Kürt Halkının bağrındaki kama Barzani’nin, “… Biz şu an Kürdistan’ı IŞİD ya da diğer herkesten koruyoruz. Sınıra yaklaşan herkesle savaşırız. Teröristlerle savaşma görevinin icrasında tereddüt etmeyiz.
Fakat önümüzde açık bir gelecek olmadıkça ve kapsayıcı bir siyasi çözüm bulunmadıkça savaşmayız” sözleri doğruluyor bu anlaşmayı. IŞİD sınıra yanaşmıyor, Barzaniler müdahale etmiyor. Tabiî ki onlar için önemli olan AB-D Emperyalistlerinin kendilerine ikinci İsrail olacak Kürdistan’ı kuruvermesi. Petrol Bekçiliğine Barzanileri atamasıdır onlar için önemli olan. Halklar kırılacakmış, düşmanlaşacakmış hiç ama hiç önemli değil, halklarını, ruhlarını ABD Emperyalizmine satan Barzaniler için. AB-D Emperyalistleri hangi rolü biçmişse IŞİD’e ve Barzanilere o rolü oynuyorlar işbirlikçiler.
Petrolün yatağı Ortadoğu’da kendisinden habersiz kuş uçmasına müsaade etmeyen; çıkarına, projelerine ters düşen iktidarları alaşağı eden, Halk İsyanlarını bastırmaya çalışan AB-D Emperyalistlerinin IŞİD sapıklarının ilerleyişi karşısında gıkı çıkmıyor. AB-D Emperyalistlerinin tek yaptığı kendi elçilik ve askeri personelinin güvenliğini sağlamak. Dünya Halklarının gözünü boyamak için ABD Emperyalistleri IŞİD’in gelişmesini, büyümesini ve Irak’a saldırısını Suriye Halkının önderi Esad’ın üzerine atıyor:
“Harf, ‘Esad yönetiminin IŞİD’i yaratıp güçlendirdiğini söylüyorsunuz. Bu nasıl oldu, açıklayabilir misiniz’ sorusuna verdiği yanıtta da önceki sözlerini yineledi. Harf, ‘Büyük bir güvenlik boşluğu yarattılar, kendi ülkelerinde bir iç savaş başlattılar ve kendi halkına saldırdılar. Bu da NUSRA, IŞİD gibi grupların gelişmesine yol açtı’ dedi. Marie Harf, IŞİD’in Suriye’ye komşu ülkeler tarafından desteklendiği değerlendirmesine karşılık da, ‘Başka hükümetlerin IŞİD’i desteklediği yönünde bir kanıt yok elimizde. Kişisel bazı maddi desteklerin olabileceğini biliyoruz ve bunu da ciddiye alıyoruz”, diyor ABD Emperyalistlerinin sözcüsü.
Suriye Halkına saldıran sanki kendileri değilmiş gibi, IŞİD’i, ÖSO’yu destekleyenler, para ve silah yardımında bulunanlar kendileri değilmiş gibi, Yurtsever Esad’ı devirmek, Ortadoğu Halkları için örnek alınacak bir önder olmaktan çıkarmak için bütün aşağılık yöntemleri kullananlar kendileri değilmiş, ev sahibini bastıran yavuz hırsız misali IŞİD’in sorumluluğunu Esad’a yükleyebiliyorlar. Emperyalistlerin fıtratı da bu. Hem vururlar hem de niye vurdun derler.
Gıkı çıkmayan, çıkamayan bir ülke daha var bölgede. AB-D Emperyalistlerinin güdümünde ve yönetimindeki Tayyipgillerin yönetmeye çalıştığı Oltada Balık Türkiye. Musul’daki 49 konsolosluk görevlisinin de içinde bulunduğu 80 rehine gerçekliği karşısında, IŞİD kafa yapısına sahip, Tayyipgillerin gıkı çıkmıyor, çıkamıyor. Vatan Millet Sakarya edebiyatını bile yapamıyorlar Tayyipgiller. Aslında görünmez değil görünür bir işbirliği içersindeler. Bu işbirliğini; tedavi için Ankara’ya gelen, Suriye’de bir hücrenin yöneticisi olan ve kronik böbrek rahatsızlığı yaşayan bir IŞİD “unsuru”, Suriye krizinin başından beri Tayyipgillerden çok yardım gördüklerini söyleyerek doğruladı:
“Türkiye önümüzü çok açtı. Türkiye bize anlayış göstermeseydi, IŞİD bugün bu durumda olmazdı. Bize şefkatle yaklaştı. Çok sayıda mücahidimiz Türkiye’de tedavi gördü. Ama bundan sonra ne olur bilmiyorum. Suudi Arabistan’dan destek yok ama cihada inanmış Suudi ailelerden yardım alıyoruz. Ama kısa süre sonra buna da ihtiyacımız kalmayacak.” (http://www.odatv.com/n.php?n=akpden-cok-yardim-gorduk-2606141200 )
Tayyipgillerin insanlıktan çıkmış sapıklara nasıl destek verdiğinin kanıtıdır caninin söylemleri.
15 yaşındaki Berkin’i, 19 yaşındaki Ali İsmail’i terörist yapan, çapulcu yapan Tayyipgiller, kestikleri kafalarla futbol oynayacak kadar canileşen, insanlıktan çıkan; bu görüntüleri tüm dünyaya servis edecek kadar canavarlaşan yaratıklara IŞİD Unsuru deyip, aynı toptan kesme olduklarını gösteriyorlar.
Arap Halkının başına gelen en büyük bela Suudiler sessiz, Katar Şeyhi sessiz, AB-D güdümlü bütün şeyhlikler sessiz. Bu sessizlik bile bu operasyonun sahibinin kim olduğunu, Mausun (Fare) kimin elinde olduğunu kanıtlamaktadır. AB-D Emperyalistleri, kendi aşağılık çıkarlarını tehdit eden bir örgüte sesini çıkarmayacak, akıllı füzelerini göndermeyecek, askerlerini o bölgeye çıkartmayacak, işbirlikçilerini harekete geçirmeyecek mümkün değildir. Eşyanın tabiatına aykırıdır böyle bir durum.
Nitekim “Suudi-Lübnanlı milyarder Saad Hariri’ye yakın bir kaynak, IŞİD tugaylarının Irak’ı bölmek, Suriye’deki çatışmaları büyük bir Ortadoğu savaşına çevirmek ve İran’ı sarsmak için kullanılmasına yakılan yeşil ışığın, Kasım 2013’te Türkiye’de toplanan Atlantik Konseyi’nde kapalı kapılar ardında verildiğini belirterek Ankara’daki ABD Büyükelçiliğinin operasyonun merkez üssü olduğunu ekledi.”
“Suudi-Lübnanlı multi-milyarder ve eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri’ye yakın, ‘güvenilir bir kaynak’, isminin verilmemesi şartıyla konuşarak, IŞİD tugayları ile birlikte Irak’a karşı yapılan savaşa yakılan son yeşil ışığın kapalı kapılar ardında, İstanbul, Türkiye’deki Atlantik Konseyi Enerji Zirvesi’nin kapsamında, 22-23 Kasım 2013’te verildiğini söyledi.” (http://www.ydh.com.tr/HD12933_irakta-isidin-verdigi-savasin-merkez-ussu-abdnin-ankara-buyukelciligi.html )
CIA-Pentagon’un IŞİD operasyonu Birinci Körfez Savaşından sonra amaçlanan AB-D Emperyalistlerinin bütün planlarının yaşam bulmasıdır.
Ne amaçlanmıştı Körfez Savaşlarıyla? Ortadoğu’da ikinci bir İsrail olacak Kürdistan kurulacaktı. Ortadoğu’da petrol bekçiliği yapacak, Ortadoğu Halklarının bağrına saplanacak kama olacak Kürdistan kuruldu IŞİD Operasyonuyla, “Hayırlı” olsun. Lideri de belli oldu. Amerikancılıkta, dolayısıyla satılmışlıkta, hainlikte yıllardır tutarlı bir yol izleyen Barzani.
Barzani Kürdistan’ın kurulduğunu ilan etti. Tabii ki Barzani sahibinin sesine playback yapıyor, sadece dudaklarını oynatıyordu.
“Irak’ın artık bir arada kalabilmesinin güç olduğunu söyleyen Barzani, ‘Çünkü şu an tecrübe ettiğimiz şey bize bu şekilde devam edemeyeceğimizi gösteriyor. Bugünkü Irak, bildiğimiz ve yaşadığımız iki hafta önceki Irak’tan artık farklı’ dedi.
“Iraklı Kürtlerin uzun zamandır hayalini kurdukları kendi kaderini tayin ve hatta bağımsızlık kararının vakti geldi mi” sorusuna ise Barzani şu yanıtı verdi:
“Son on yıldır yeni ve demokratik bir Irak inşa edebilmek için her türlü esnekliği ve çabayı gösterdik, elimizden gelen her şeyi yaptık. Fakat maalesef bu tecrübe, olması gerektiği gibi başarılı olmadı. İşte bu yüzden Irak’taki son gelişmelerin ardından, Kürt halkının kendi geleceğini belirlemesi için fırsatı değerlendirmesi gerektiğinin artık kanıtlandığını düşünüyorum.”
“Bu bağımsızlık isteyeceksiniz anlamına mı geliyor?” şeklindeki soruya Barzani, “Artık Kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi. Biz de Kürt halkının kararı neyse onu destekleyeceğiz” yanıtını verdi.”
“Yarın bu karar hakkında bir referandum yapılsa, sonuç sizce ne olurdu?” sorusuna da Barzani, “Birkaç yıl önce bir referandum yapıldı fakat resmi değildi. Bölgedeki diğer ülkelerdekilerin aksine, gerçek bir sonuç alındı. Halkın yüzde 90’ı bağımsızlığa ‘evet’ dedi” diye cevap verdi.
“Barzani, “Irak’ın dağılmasına neden olmaktan endişe etmiyor musunuz” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Açıkçası 2003’te rejimin yıkılmasından sonra, Irak’ın birliğini ve bütünlüğünü biz Kürtler koruduk. Son on yıldır bu işi biz yaptık. Fakat şimdi Irak zaten bariz biçimde dağılıyor. Merkezi hükümet her şeyin üzerindeki kontrolünü kaybediyor. Ordu, polis ve her şey dağılıyor. Şu an IŞİD dediğimiz oluşumun ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Ortaya çıkan yeni bir devletle çok uzun bir sınırı paylaşıyoruz. Bu bizim suçumuz değil, Irak’ın çöküşüne biz neden olmadık. Bilinmeyenin esiri olmak istemiyoruz.” (http://www.yurtgazetesi.com.tr/dunya/barzani-gelecegimizi-tayin-etme-vakti-geldi-h55361.html )
Barzani’nin söylemleri Irak’ın fiilen üçe bölündüğünün, AB-D Emperyalistlerinin projesinin yaşama geçtiğinin, IŞİD kontrolünde Sünni bir devletin, kendilerinin kontrolünde İkinci İsrail olan Kürdistan’ın kurulduğunun, geri kalan parçaların Şiilere bırakılacağının itirafıdır.
İnsan soyunun en büyük düşmanı AB-D Emperyalistleri, en zengin Petrol yataklarının bulunduğu Musul ve Kerkük’ü bir parçaya dahil etmiyor. Yılların emperyalist tecrübesine dayanarak ve ileride bir bölgenin kendisine karşı dönebileceği olasılığına karşı Musul’u IŞİD’e, Kerkük’ü Barzani’ye bırakıyor.
Bin ülkeli bir Dünya Projesi çerçevesinde Ortadoğu’daki sınırların yeniden çizilmesi, ülkelerden, mezhep, ırk temelinde şehir devletleri çıkarılması planı da yaşam buluyor IŞİD Operasyonuyla. Irak ve Suriye fiilen üçer parçaya bölünmüş durumda. Irak fiili olarak, Barzani’nin kontrolünde Kürt bölgesi, IŞİD’in kontrolünde Sünni Bölgesi ve Maliki’nin kontrolünde Şii bölgesi olarak üç parçaya bölündü. Suriye’de Beşşar Esad’ın kontrolünde Alevi Bölgesi, IŞİD’in kontrolünde Sünni bölgesi ve Rojava-Kürt Bölgesi olarak üçe bölünmüş durumda.
AB-D Emperyalistleri durmayacaklar, bölmeye, parçalamaya, kan dökmeye, döktürmeye; aşağılık çıkarlarını sağlama almak amacıyla BOP’larını, GOP’larını yaşama geçirmek için Halkları düşmanlaştırmaya devam edecekler. Sıra üzerinde yaşadığımız topraklara geliyor. Haritalarını yayınladılar, Türkiye üçe bölünecek. Olmayan Ermeni sorununu hortlattılar, parçalardan bir tanesi Ermenistan olsun diye. Kürt Sorununda bütün tarafları Amerikancı çözüme razı ettiler, Ortadoğu’nun petrol yataklarına bekçilik yapacak İkinci İsrail olacak Kürdistan, parçalardan biri olsun diye. Tayyipgiller, zaten Vatan, Halk sevgisi, Ulus mefhumları taşımadıkları, tamamen AB-D Emperyalistlerinin yaratığı oldukları için Amerikan çözümüne hayır diyemezler. AB-D Emperyalistlerinin güdümüne giren Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi de, kendilerine birileri Kürdistan kuruversin de, bu kurulan Kürdistan İkinci İsrail olacakmış, Kürt Halkının çıkarına olmayacakmış hiç önemli değil, tutumundadır. Yeter ki kurulacak Kürdistan yönetiminde söz sahibi olabilsinler. Ortaçağcı, Ümmetçi Tayyipgillerin iktidar yapılması da üçüncü parça (Türkiye) de ılımlı İslam devleti olsun diyedir. AB-D Emperyalistlerinin planları bu. Ve bu plan adım adım hayata geçiyor.
Bu planı bozacak olan halklardır. Elbette ki birleşik ve örgütlü halklar. Çünkü birleşik ve örgütlü halklar yenilmezler ve Emperyalistlerin planlarını yırtarlar, yüzlerine fırlatırlar. Tıpkı Sevr’i parçalayıp Emperyalist Yedi Düvelin suratına fırlatan Türk ve Kürt Halkları gibi. Tıpkı Küba’da ABD Emperyalizminin oyunlarını bozan Küba Halkı gibi. Tıpkı Yankeelerin Uzak Asya’ya yönelik oyunlarını bozan, onları geldiklerine pişman edip ülkelerine boynu bükük bir şekilde gönderen Vietnam Halkı gibi. Tıpkı AB-D Emperyalistlerinin korkulu rüyası haline gelen, Latin Amerika’dan tüm dünyaya estirdikleri sol rüzgârlarla Dünya Halklarının umudu haline gelen, AB-D Emperyalistlerinin Latin Amerika’ya yönelik bütün oyunlarını, planlarınını altüst eden Venezuela, Bolivya halkları gibi. Tıpkı AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğu’ya yönelik planlarını yavaşlatan, belli ölçüde gerileten, bir Libya, bir Irak, yapılmasına direnen Suriye Halkı gibi.
AB-D Emperyalistlerinin zaferleri geçicidir. İnsanlık tarihi direnen ve zulme başkaldıran halkların zaferleriyle doludur. Bu karanlığı yırtıp aydınlık günleri getirecek olan, birleşip örgütlenecek ve emperyalist zulme isyan edecek halklardır.
Çünkü Halklar sürgit hayvan yerine konup sürülmeye isyan ederler.
Çünkü Halklar Haklıdır, eninde sonunda yenerler ve kazanırlar.
Ortadoğu Halkları eninde sonunda birleşip örgütlenecekler ve kazanacaklardır.
Emperyalistler de eninde sonunda yenilecekler ve insanlık tarihinin karanlık sayfalarında yerlerini alacaklardır. 26 Haziran 2014
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi