İşçi Sınıfının karanlık günlerini yeni 15-16 Haziranlar aydınlığa çıkaracak!
15-16 Haziran Şanlı İşçi Direnişi’mizin 44’üncü yıldönümü. İşçi Sınıfının ayağa kalktığı günler. Hiçbir barikatın, engelin İşçi Sınıfının önünde duramadığı günler.
1970’te, Parababalarının o günkü temsilcileri Adalet Partisi ve CHP’nin işbirliğiyle, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ve 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapan tasarı, önce Meclis ardından Senato’dan geçirildi.
Tasarının amacı bugün de olduğu gibi, İşçi Sınıfımızın DİSK’te örgütlenmesinin önünü kesmekti. İşçilerin sendika seçme özgürlüğü kısıtlanmakta ve sendika değiştirmek güçleşmekteydi tasarıyla. Ve tasarı 11 Haziran’da dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Parababaları, İşçi Sınıfımızın başını ABD tarafından kurdurulan Sarı Türk-İş’le bağlamak istiyordu.
İşçi Sınıfımız için zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şey kalmamıştı. “DİSK kapatılamaz” sloganlarıyla, 168 fabrika ve 150 bine yakın işçiyi kapsayan Direnişte işçiler, İzmit ve Gebze’den Kadıköy’e, Levent’ten Mecidiyeköy ve Taksim’e, Bakırköy’den Topkapı ve Edirnekapı’ya kadar yürüdüler. Öyle ki İstanbul’un iki yakasındaki işçilerin bir araya gelememesi için vapur seferleri bile iptal edildi. Galata Köprüsü açılarak geçişe kapatıldı.
Tutuklananlar içinde devrimci bir yapıya bağlı devrimciler arasında yalnızca Eneski Sosyalizmin savunucuları vardı. Hareketin içinde yer aldılar ve bulundukları yerlerde kitleleri yönlendirmeye çalıştılar.Aralarında bugün HKP Genel Başkanı olan Nurullah Ankut’un da olduğu İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği (İPSD)’nin Genel Başkanı, Genel Sekreteri ve iki üyesi tutuklandı.
“İşçi Sınıfı var mı yok mu?” tartışmalarının yürüdüğü bir dönemde İşçi Sınıfımız 15-16 Haziran Şanlı Direnişi’yle gücünü dosta düşmana gösterdi. Anayasa Mahkemesi 2 yıl sonra yasayı iptal etti. İşçi Sınıfımız zaferini, bu şanlı direnişle çoktan ilan etmişti.
Bugün de İşçi Sınıfımızın durumu içler acısı. Hatta 1970’ten çok daha geride. Parababaları ve onların bugünkü temsilcisi, çıkarlarının bugünkü bekçisi Tayyipgiller iktidarı, Kıdem Tazminatlarımızı gasp etmek istiyor, Bölgesel Asgari Ücret, Özel İstihdam Bürolarıyla İşçi Sınıfımızı tam anlamıyla köleleştirmek istiyor. Açlık Sınırı 1.167 TL ve Yoksulluk Sınırı 3.801 TL iken Asgari Ücret net 846 TL’dir. Fakat bu içler acısı durum bile Parababalarını tatmin etmiyor.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma öyle boyutlara ulaştı ki, 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nin yaşandığı günlerde kamuya ait olan fabrikaların, işletmelerin hiçbiri kalmadı. Neredeyse tamamı özelleştirme adı altında Parababalarına peşkeş çekildi.
Soma’da daha acısı çok taze olan bir Maden Katliamı yaşadık, Tayyipgiller’in özelleştirme-taşeronlaştırma politikalarından dolayı. Soma Holding patronu, Parababası Alp Gürkan kârını kat be kat artırabilsin, maliyetleri de aynı oranda düşürebilsin diye, resmi sayılara göre 301 işçi kardeşimiz göz göre göre katledildi.
Ve yine sarı Türk-İş’in İşçi Sınıfına ihanetinin ne boyutlarda olduğunu gördük, Soma’da. İşverenle, Tayyipgiller’le birlikte İşçi Sınıfımızı ölüme, katliama adım adım nasıl götürdüklerini, nasıl işbirliği ettiklerini, madenden sağ kurtulan işçi kardeşlerimiz anlattı. Tüylerimiz diken diken oldu. İnsan değil bunlar, canlılar âleminin dördüncü türü. İnsan doğup insan kalmayı başaramayanlar. İnsanlığını gönüllüce çıkarıp atanlar. Bu sözümüz ne yazık ki, bir kez daha doğrulandı.
Tayyipgiller çıkarmaya hazırlandıkları yeni torba yasayla taşeronlaştırmanın da alanını genişletmek istiyor. Şu andaki yasal mevzuata göre asıl iş taşerona verilemiyor. Fakat bu sadece kâğıt üstünde böyle. Soma’da gördüğümüz gibi, asıl iş olan kömür çıkarılma işi birden çok taşerona verilmiş. İşte bu durumu yasal kılıfa sokmak için hazırlanan yeni tasarıyla, doktordan, hemşireye, mühendisten öğretmene kadar herkes ve her iş taşeronlaştırılabilecek.
İşçi Sınıfımızın yaşadığı bu karanlık günleri aydınlığa çıkaracak olan yeni ve eskisinden çok daha güçlü bir 15-16 Haziran Direnişi’dir. Şanlı Gezi İsyanımızla, milyonlar sokaklara döküldü. Halkın gücü karşısında hiçbir güç duramaz. Bunu Gezi İsyanı kanıtladı. Taksim Gezi Parkı Tayyipgiller’in talanından şimdilik kurtuldu. İşçi Sınıfımız da 15-16 Haziran Geleneğiyle yeni direnişler yaratacak elbet. 15.06.2014
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi