Cehennemcil bir felaket kapsamında, İstanbul merkezli Marmara Depremi birkaç on yıl içinde geliyorum, diyor. O zaman yüz binlerce yerleşim yeri yıkılacak. Kum tepecikleri oluşturacak biçimde yerle bir olacak. Tahmini beş yüz bin insan hayatını kaybedecek. Belki de daha fazlası…
Bütün sorumlu yerbilimciler, deprembilimciler bu görüşte birleşmiş durumdadır. Bu bilim insanlarının adlarını ve öngörülerini, bir önceki yazımızda aktarmıştık…
Ve sen, Saygıdeğer Halkımız; mezbaha-salhane önünde ölüm sırasını bekleyen zavallı çaresiz koyun sürücükleri gibi bekliyorsun, din satıcılarının anlattıkları söylencelerde geçen cehennem zebanilerinin-ifritlerin yaptığı işkenceler kadar acılı ölümün gelip seni bulmasını bekliyorsun. Büyük, akıl almaz bir tevekkül içinde. Kamyoncu mesajlarında belirtildiği gibi; “Kaderimse çekerim…”, diyorsun. Sessiz, dilsiz bir biçimde…
Saygıdeğer Halkımız!
Sen zavallı, korumasız, çaresiz koyuncuklar değilsin. İnsansın! İnsan olmanın sorumluluğunu duymanı ve yerine getirmeni istiyoruz. Bekliyoruz, umuyoruz… Sorumluluk sahibi olmak demek, hareket koymak demektir…
Mevcut iktidardan-Tayyipgiller’in Kaçak Saray İktidarından fayda bekleme. Tam tersine, onlardan sadece ihanet bekle, zulüm bekle, sömürü ve vurgun bekle…
Onlar bu vatanı BOP çerçevesinde parçalama ve Laik Cumhuriyet’i yıkmakla görevlendirilmişlerdir, efendileri olan ABD ve AB Emperyalist Çakalları tarafından. Onlar, Tayyip’in kendi ağzından itirafıyla “Bu görevi yapıyor”lar…
Sorosdaroğlu Kemal nam İbiş’in Yeni Cehape’sinden de bekleme. Onlar da tıpkı Tayyipgiller gibi “PROJE”dir artık.
Ne demişti Sorosdaroğlu?
“Biz otuzların, kırkların CHP’si değiliz…”
Bundan açık itiraf olur mu?
Bunlar artık Soros CHP’si, dolayısıyla da CIA, Pentagon, Washington CHP’sidir. İşte bu yüzden Kemal Efendi; “Kıbrıs’tan bize ne?”, diyebilen bir Tunç Soyer nam haini İzmir gibi bir ilimizin belediyesinin başına getirebilmektedir.
Ne yaptı bu vatandaş, seçildiği günden bu son yaşanan felakete kadar?
Bir olumlu etkinliği oldu mu?
Sadece Tekfen Ampul gibi dolaştı ortalıkta…
Bilim insanlarının haber verdikleri, gelmekte olan depreme karşı en ufak bir işlemde bulundu mu?
Çürük raporu verilen binaları tahliye edip, yıkıp yapabildi mi?
İstanbul’da da durum aynıdır. Belediyenin bu konuda bu girişimi, etkinliği, planı projesi var mı?
Yok…
Kaçak Saray’ın Arka Bahçeli’si, Kaset Tutsağı acıklı vatandaşın MHP’si zaten baştan itibaren bir Gladio-Süper NATO partisidir.
Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi’nin PKK, HDP, PYD, YPG’si ise artık herkesin görebildiği gibi ABD-AB Emperyalist Haydutlarının ve Siyonist İsrail’in Ortadoğu’daki Yerel Gücüdür. Yerel Ortağıdır ve aynı zamanda da ABD’nin Yeni Petrol Bekçisidir. Geçen aylarda da açıkça görüldüğü gibi kesin bir biçimde Sevr’cidir, Ermeni Soykırımı Emperyalist Yalanının hevesli savunucusudur. Yani bu Amerikancı Burjuva Hareket, siyasi kimliğini Türk ve Türkiye düşmanlığı üzerine inşa etmiştir.
M. Akşener Hanım’ın “İyi Parti”si ise NATO dostluğunu, yani Amerikan uşaklığını parti programına geçirecek kadar ihanette sınırları aşmıştır…
Davidson’un, Babacan’ın ve Karamolla’nın Molla Necmettin soyunun partileri de hep aynı yolun yolcusudur. Bunların alayının ortak paydası, ABD uşağı ve halk düşmanı oluşlarıdır. Yerli yabancı Parababalarının alçakça, namussuzca ve insafsızca sürdürdükleri sömürü, soygun ve vurgun düzeninin siyasi plandaki savunucusu oluşlarıdır.
Bunlardan da asla medet umma. Menfaat bekleme… Bunların tamamını oynatan Amerika Haydududur…
Saygıdeğer Halkımız;
Yine kendi yaramızı kendimiz saracağız. Başımızın çaresine kendimiz bakacağız…
Bizim diyeceğimiz; bu ABD işbirlikçisi hainlerden hesap sor!
Şu anda İstanbul ve çevresinin birincil sorunu, gelmekte olan bu korkunç deprem felaketine karşı, bilimin emrettiği önlemleri almaktır.
Hükümetin, Bakanlıkların, Belediyelerin ve tüm resmi kurumların en önde gelen görevi bu olmalıdır.
Bilim insanları diyor ki; “İstanbul’da bir milyon yüz bin konut vardır. Bunların yarıdan fazlası kaçaktır. Mimarlık-mühendislik hizmeti almamıştır…”
Bunların zaten tamamına yakını, beklenmekte olan deprem açısından tehlike oluşturmaktadır, güvenilmezdir. Bunların yıkılıp bilimin kurallarına-kanunlarına uygun biçimde yeniden yapılması gerekir.
Kaçak olmayanların da önemli bir bölümü risk taşımaktadır. Bunların da yıkılıp yapılması gerekir…
Bu işin finansmanını tabiî ki devlet ve Belediyeler üstlenmelidir. Halk da gücü oranında katılabilir işe…
Ve işin yönetimiyse;
Deprembilimcilerden, mimar ve mühendislerden, sağlık bilimcilerden, sanat tarihçilerinden, arkeologlardan, kent bilimcilerden, sanatçılardan ve edebiyatçılardan, belediyelerden, bakanlıklardan oluşan uzmanların bir araya getirilmesiyle oluşacak olan bir Kurula verilmelidir.
Yapılması hayati önem ve aciliyete sahip böyle bir işin başarılması, yetmiş yıldan bu yana yönetimde bulunan Emperyalizm uşağı Parababaları iktidarları tarafından, özellikle de Tayyipgiller tarafından İstanbul’un mahvedilen dokusunun kısmen de olsa düzeltilmesine imkân verecektir.
Tekrarlayalım; şu an İstanbul ve çevresindeki on bir ille ilgili yapılması gereken en önemli ve acil iş budur…
Fakat Tayyipgiller ve Meclisteki Amerikancı Beşli Çete’nin hiçbiri bu konudan bahis açmamaktadır.
Ne diyor Kaçak Saraylı Hafız?
“Allah İzmirlileri imtihan etti.”
Peki, ölen onca insan nedir, Hafız?
Sınav malzemesi mi?
Tayyipgiller’in FETÖ sonrası dayandıkları ve ortaklık kurdukları en büyük Din Derebeyliği olan “Menzil Tarikatı”nın “Gavs-ı Azam”ı ve onun meczuplaştırılmış müritleri ne diyor?
Aynen şunu:
***
Videonun tapesi:
Halk korktu, telaş etti, sokağa çıktı. Bundan [Şeyhten] yardım istediler. Bu da zelzeleye doğru hitap etti; ‘ey zelzele’ dedi. ‘Sen Allah’ın bir mahlûkusun’ dedi. Allah’tan seni sakinleştirmesini dilerim’ dedi. ‘Sakinleş’ dedi. Zelzele kendi lisanı haliyle ona cevap verdi. Dedi ki; ‘Sana itaat olunmakla emrolundum’ dedi ve zelzele bitti.
Haydi bakalım şimdi Keramat-i evliyayı [Şeyh Gavs’tan bahsediyor] inkar edenleri baştan çıkaracak bir hadise daha.
Allah Allah ya, her şeyi Allah yapıyor. Bu zatın duası makbul. Bu, Allah’tan istiyor, kendi bir şey yapmıyor. ‘Yarabbi zelzeleyi durdur’ diyor, Allah da durduruyor. Aç sen de kanalları, duası makbul bir makama gel, Allah senin de dediğini yapsın. Benim dediğimi de yapsın. Allah bu seviyede olan herkesin duasını kabul ediyor işte, ortada. Böyle de bir hal vuku buldu. Şu Cenab-ı Hak’ın lütfuna, ihsanı bakın.” (https://www.youtube.com/watch?v=xIkKqfvl-zs&feature=emb_title)
***
Bunlar, Tayyipgiller ve dayandıkları Ortaçağcı tarikat ve cemaatler, aslında bugün yaşamakta olsalar da zihin yapısı, daha doğrusu zihin hasarlı oluşları yönünden bin dört yüz yıl öncesinin, Muaviye-Yezid döneminin yaratıklarıdır.
Bunlar, deve sidiğinde şifa arayan, şeyhlerinin dünya etrafında uyduların bile üç katı hızla dönebildiğini ileri süren çağdışı insanlardır.
Bunların bırakalım ülke yönetmesini, kamu görevi babında muhtarlık yapmaları bile sakıncalıdır. Halkımız, ülkemiz ve vatanımız için zararlıdır, tehlikelidir…
Saygıdeğer Halkımız;
Devletler, hükümetler ve belediyeler de aynen komutanlar gibi, yaptıklarından da yapmadıklarından da sorumludurlar!..
Bunların tamamı bugün, tahmini yarım milyon insanı santim santim ölüme sürüklediklerinden dolayı çok ağır bir suç işlemektedirler. Halka ve Vatana İhanetle eşdeğer bir suç…
Bu sebeple de bunlar hakkında (İzmir’de, diğer illerimizde olanlar da dahil olmak üzere) bir suç dosyası hazırlayıp suç duyurusunda bulunması gerekir Hukukçu Yoldaşlarımızın…
En azından Tarihe not düşmüş oluruz… Ve gün gelir, hesabı sorulur…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
6 Kasım 2020
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı