İl Örgütümüze astığımız pankartlardan dolayı Partimiz İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak bir kez daha ifadeye çağrıldı

Partimiz AKP’giller’in vurgun, talan, hırsızlık ve yolsuzluklarının açığa çıkarılması için Genel Merkez, İl ve İlçe örgütlerimize cevaplanması istenen sorular asmıştı.

Neydi bu sorularımız?

“Soru 1: Diploma nerede?”

“Soru 2: Amerika’da boynuna taktığın Yahudi Cesaret Madalyası nerede?”

“Soru 3: 128 milyar dolar ve 208 ton altın nerede? “

“Soru 4: Kolombiya’da yakalanan 5 ton kokaini İzmir Limanı’nda teslim alacak kimdi?”

İşte bu soruları sorduğumuz için Genel Sekreter Yardımcımız ve İzmir İl Başkanımız Av. Tacettin Çolak, İzmir Cumhuriyet Savcılığının Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla açtığı bir soruşturma nedeniyle İzmir Emniyet Müdürlüğünde ifade verdi. Bilindiği gibi aynı konuyla ilgili olarak İl Başkanımız, pankartları indirmeyi reddettiği için geçtiğimiz günlerde gözaltına alınmış, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Yine bilindiği gibi aynı pankartların asılı olduğu İstanbul İl Örgütümüzden söz konusu pankartlar, hırsızları aratmayacak bir yöntemle polis tarafından gece yarısı indirilmişti, daha doğrusu çalınmıştı.

İfade işlemi bittikten sonra İzmir İl Başkanımız ve parti yöneticilerimiz İzmir Emniyet Müdürlüğü önünde bir açıklama yaptı. Tacettin Çolak yaptığı açıklamada şunları söyledi:

***

Değerli arkadaşlar, İzmir Savcılığı artık işi gücü bıraktı bizim pankartların peşine düştü…

Halkın Kurtuluş Partisi olarak, Parti binalarına asmış olduğumuz pankartlarımızla ilgili yine Cumhurbaşkanına hakaretten suç duyurusunda bulunulmuş ya da soruşturma başlatılmış. Fakat savcının o kadar özensiz, o kadar çalakalem bir işlemi var ki ne soruşturma numarası var ne de doğru dürüst pankartların içeriğinde hangi ifadenin hakaret unsuru olduğuna dair bir açıklama yapılmıştır.

Açıkça burada bir kanunsuzluk söz konusudur. Bizim pankartlarımızda en küçük bir hakaret yoktur. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, ülkenin milli servetinin nerelere harcandığını, kimlere peşkeş çekildiğinin sorularını soruyoruz. Savcıların görevi asıl bu pankartlardaki, her biri suç duyurusu konusu olan sorularla ilgili araştırma yapmaktır. O suçların failleri hakkında davalar açmak, soruşturma başlatmaktır. Bunu yapmak yerine savcılık bizi siyasi faaliyetimizi engelleyecek şekilde ikide bir ifadeye çağırıyor.

Varsın çağırsın…

Aslında şunu biz biliyoruz, ben avukatım. Avukatlık kanununa göre soruşturma usulü böyle poliste başlamaz. Savcının kendisi benim ifademi alması gerekirken polise gönderiyor. Çünkü kendisi de bizim söyleyeceklerimizi dinleme cesaretini bulamıyor anlaşılan. Biz biliyoruz onlar Adalet Bakanlığının maaşlı memurlarıdır. Biz ifademizi polise de veririz, savcıya da veririz. Yargılanırsak, hakkımızda dava açılırsa orada yargılamasını da biliriz. Bundan sonra da mücadelemize devam edeceğiz. Saygılarımla.

***

Halkın Kurtuluş Partisi olarak vurgunların, soygunların, yetim hakkının hesabını sormaya devam edeceğiz. Yaptığınız tüm kanunsuzlukların hesabını sormak Partimizin görevidir.

Halkız Haklıyız Yeneceğiz!

7 Haziran 2021
HKP İzmir İl Örgütü