ABD Emperyalist Haydudunun Faşist Bunak Şefi Trump, İslam Devletlerine ilişkin şu acı gerçeği en açık biçimiyle ifadelendirdi. Aynen şöyle dedi:
“Trump’tan Suudi Kralı’na ‘Biz olmasak iktidarda 2 hafta bile kalamazsın’
“ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Kralı Salman’ı, ABD’nin askeri desteği olmadan “iki hafta” bile iktidarda kalamayacağı yönünde uyardığını söyledi ve “Suudi Arabistan’ı biz koruyoruz” dedi.
“Mississippi’nin Southaven kentinde seçmenlerine seslenen Trump, “Suudi Arabistan’ı biz koruyoruz. Kral Salman’ı severim. Ancak, Kral’a, ‘sizi biz koruyoruz, eğer biz olmazsak orada iki hafta oturamazsınız, bizim ordumuz için ödeme yapmalısınız’ dedim” diye konuştu.
“Trump konuşmasında Suudi Arabistan Kralı’na bu sözleri ne zaman söylediği konusunda bilgi vermedi.” (https://www.cnnturk.com/dunya/trumptan-suudi-kralina-biz-olmasak-iktidarda-2-hafta-bile-kalamazsin)
Ne kadar açık konuşmuş, değil mi arkadaşlar?
Bu yürek yakıcı gerçek, şu an Suriye ve İran hariç tüm İslam Devletleri için aynen geçerlidir. Hepsi de, Türkiye dahil, ABD’nin uydusu durumundadır, kuklası durumundadır, piyonu durumundadır.
Üç İslam Devleti lideri, ABD’nin oyuncağı olmamıştı, onun buyruğuna girmemişti. Bunlar, geçmişte Sovyetler Birliği’nden ve Sosyalist Kamp’tan yana mesafeli de olsa bir tutum belirlemişti. Yani bunlar, ABD ve AB Emperyalist Haydudunun saldırgan, talancı içyüzünü biliyordu az çok. Bunlar, Irak, Libya ve Suriye’ydi.
Hatırlanacağı gibi, ikisinin yani Irak’ın ve Libya’nın devlet başkanları katledildi, emperyalist haydutlar tarafından. Ülkeleri önce hava bombardımanlarıyla cehenneme çevrildi, sonrasındaysa işgal edilip parçalandı.
Suriye’yse, 7 yıldan bu yana cesaretle direnmektedir, Emperyalist ABD ve AB Çakallarına ve onların, Türkiye’nin de içinde bulunduğu işbirlikçi piyonlarının saldırılarına karşı. Öyle görülüyor ki yenilmeyecektir, ülkesinin onuruyla birlikte iktidarını da koruyabilecektir, Beşşar Esad liderliğindeki BAAS Partisi.
Biraz daha geriye gidersek; 1952 yılında Cemal Abdülnasır liderliğindeki Genç Subaylar, Mısır’daki bir devrimle çürümüş emperyalist kuklası Kral Faruk’u devirdiler ve iktidara geldiler. Devrimin lideri, o dönem yarbay olan Cemal Abdülnasır’dı. Devrimin ikinci adamıysa General Necip’ti.
Cemal Abdülnasır, devrimci Araplar tarafından Mısır’ın Mustafa Kemal’i kabul edilir. Arap dünyasının en saygın liderleri arasında anılır hâlâ da.
Abdülnasır, 28 Eylül 1970’te kalp krizinden hayatını kaybetti. Yerine gelen Enver Sedat, devrime ve Mısır Halkına ihanet ederek ABD Emperyalist Haydudunun hizmetine girdi.
Böylece Mısır da ABD yörüngesine savrulup gitti…
Pakistan ve Afganistan da ABD Emperyalist Çakalının yörüngesinde değildi bir zamanlar. Fakat ABD Emperyalist Haydudu bir faşist askeri darbe yaptırtarak General Ziya-ül Hak adlı Ortaçağcı bir satılmışa Zülfikar Ali Butto liderliğindeki sosyal demokrat iktidarı yıktırdı. Zülfikar Ali Butto’yu da, tıpkı Saddam Hüseyin’e yaptığı gibi astırarak katletti.
Afganistan’a gelirsek; orada da Muhammed Necibullah liderliğinde bir sosyalist halk iktidarı vardı. Derebeyleşmiş aşiretlerin dışında kalan yoksul halk kitleleri, benimsemekte ve desteklemekteydi bu iktidarı.
Bu halk iktidarının tüm İslam Ülkelerine örnek teşkil edeceğini anlayan ABD ve AB Emperyalist Devletleri, zaten Ziya-ül Hak liderliğindeki faşist darbe sonucunda hızla Ortaçağcılaştırılan Pakistan’da kurdurdukları 10 bini aşkın tarikat okulunda 100 binlerce Ortaçağcı yetiştirerek ve de onları askeri eğitimlerden geçirip donatarak saldırttılar komşu ülke Afganistan’daki Sosyalist İktidarın üzerine.
İslam Ülkeleri başta gelmek üzere dünyanın her yerinden finansmanını sağlayarak getirttikleri 100 binlerce meczuplaştırılmış dinciyi bu medreselerde yeniden eğiterek Vahabi Dinciliği doğrultusunda doktrine ettiler.
Sonrasında da, söylediğimiz gibi, durup dinlenmeksizin süren akınlar halinde savaşmaya ittiler, Afganistan’daki Sosyalist İktidara karşı.
Muhammed Necibullah önderliğindeki Halk İktidarı yıllar boyu direndi bu gerici saldırılara karşı.
Sovyetler’in ve Sosyalist Kamp’ın çökmeye başlamasıyla birlikte bir başına kaldı, hiçbir dış yardım alamadı. Elindeki çok küçük imkânlarla 1991 sonrasında bile, yani Sosyalist Kamp’ın tümden çöküşü sonrasında bile 2 yıl boyu bu IŞİD çizgisindeki Ortaçağcı saldırılara karşı yiğitçe direndi.
Ancak gittikçe olanakları tükendi. Hem askeri, hem ekonomik açıdan tükenişe girdi.
Oysa, ABD ve AB Emperyalistlerinin önderliğindeki Kapitalist Dünya, Ortaçağcıları olanca güçleriyle destekledi. En gelişkin silah araç gereçlerini verdi ABD, bu Ortaçağcı meczuplara. Onların nasıl kullanılacağını öğretti.
ABD Emperyalizminin akıl hocalarından Zbigniew Brzezinski’yle Usame bin Laden’i aynı karede ve bir silahın nasıl kullanılacağına dönük çalışma yaparken gösteren fotoğraf, bu işbirliğinin ve desteğin çok net bir sembolüdür.
Sonunda Sosyalist İktidar yenildi, Muhammed Necibullah, kardeşi ve devrimin önde gelen liderleri asılarak katledildi. Böylece emperyalizmin yörüngesi dışında kalmış olan iki İslam Ülkesi daha, ABD Emperyalist Çakalının fiili yönetimi altına sokulmuş oldu.
Bugüne dönersek, arkadaşlar; yukarıda da belirttiğimiz gibi, Suriye ve İran’ın dışında ABD ve AB Çakallarına hizmetkârlık etmeyen, onların işbirlikçisi olmayan İslam Devleti yoktur.
Türkiye’ye gelirsek; Kaçak Saraylı Hafız ve onun AKP’giller’inin, zamanın ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitztarafından nasıl devşirilip avaneleriyle birlikte ele alınarak örgütlendirilip, partileştirilip 2002’de iktidara taşındıklarını ve 16 seneden bu yana da iktidarda tutulduklarını bütün kanıtlarıyla birlikte defalarca yazdık, söyledik.
Hatırlanacağı gibi üç konuda anlaşıyorlar, ABD Hayduduyla Kaçak Saraylı Hafız’ın AKP’giller’i, iktidara getirilmeden önce:
1- Tayyip ve AKP’giller, BOP’un hayata geçirilmesinde görev alacaklar.
İşte Tayyip, bu sözü doğrultusunda höykürmüştü meydanlarda, ekranlarda; “Biz Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi’nin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz.”, diye.
Hâlâ da Tayyip ve AKP’giller bu görevi yapıyorlar ve BOP Haritası’nda öngörüldüğü üzere, Türkiye dahil, Ortadoğu İslam Ülkelerini parça parça bölmeye çabalıyorlar.
2- Ortadoğu’da İsrail’in düşmanlarının bertaraf edilmesinde ve güvenliğinin sağlanmasında kendilerine verilen görevi yapacaklar.
Bu görevi de başarıyla yapmış mıdır, tepeden tırnağa ihanete batmış olan AKP’giller ve reisleri Tayyip?
Evet, yapmıştır…
İsrail’in Ortadoğu’daki en önde gelen düşmanları kimlerdi, arkadaşlar?
Irak, Libya ve Suriye…
Şimdi bu ülkelerin ne durumda olduklarını görüyor ve biliyoruz. Dolayısıyla da İsrail, kurulduğu günden bu yana Tarihinin en güvenli yıllarını yaşamaktadır artık, 2010’lardan beri.
3- İslam’ın içinin bütünüyle boşaltılarak onun bir Kabuk İslam’a, bir CIA İslamı’na, Pentagon-Washington İslamı’na döndürülmesinde kendilerine verilen görevleri yapacaklar.
Bunu da yapmış mıdır, AKP’giller?
Yapmıştır…
Gerçek İslam’la yani Hz. Muhammed ve Kur’an İslamı’yla zerrece ilgisi olmayan bir Sahte İslam yaratmışlardır ya da oluşturmuşlardır, Tayyipgiller. Bu yeni Sahte Din’de hırsızlık, ihanet, yalan, dümen, dolap, düzen, en önemli ibadetlerden sayılmaktadır.
Geçmişin Muaviye-Yezid İslamı’dır bu…
ABD Emperyalist Çakalının desteği-himayesi ve hatta koruması altında olmasa, AKP’giller iktidarı bile birkaç hafta içinde yıkılıp gider.
Zaten daha önce de belgeleyerek ortaya koyduğumuz gibi, AKP’giller ve şefleri Kaçak Saraylı Hafız, 16 Nisan 2017 Referandumu’nu da, 2018 24 Haziran Seçimleri’ni de kesinkes kaybetmişlerdir.
Fakat ABD Çakalıyla anlaştıkları için, her biri şu anki yasalarla büyük bir suç teşkil eden hilelerle, düzenlerle kendilerini kazanmış göstermişler, kazanmış saydırmışlar ve kazanmış kabul ettirmişlerdir.
Yani şu anda bile AKP’giller kesinkes halk çoğunluğuna dayanmamaktadır, sadece Tayyip’in “hülooğğ”cularından oluşan ve beslemelerinden oluşan, Hırsızlar İktidarının nimetlerinden geçinen bir kesim tarafından benimsenmekte ve desteklenmektedirler. Bu kesim de halkımızın azınlığını teşkil etmektedir. Çoğunluksa, AKP’giller’e ve Kaçak Saraylı’ya şiddetle karşıdır, muhaliftir. Çoğunluk gözünde Kaçak Saraylı Reis, tam anlamıyla bir nefret figürüne dönüşmüş bulunmaktadır.
ABD Emperyalist Çakalı da tabiî tüm bunları bilmekte, bu yönden de Tayyip’in ve AKP’giller’in iplerini daha da sıkılaştırmaktadır. Yani onları daha güçlü bir biçimde avucunun içinde ve emrinin altında bulundurmaktadır.
Onlara demektedir ki;
Bakın, sizin bütün hırsızlıklarınızı, yolsuzluklarınızı, kanunsuzluklarınızı biliyoruz. Bunları açıklasak, siz birkaç hafta bile iktidarda kalamazsınız. O bakımdan da emirlerimize harfiyen uyacaksınız! Bunu aklınızdan hiç çıkarmayın!
Zaten nasıl devşirilip iktidara getirildiklerini çok iyi bildikleri için Tayyip ve avanesi; ABD’nin istememesi durumunda iktidarda birkaç hafta bile kalamayacaklarını da adları gibi bilmektedirler.
Acı gerçek budur, arkadaşlar…
Yine hatırlayalım ki, ABD Emperyalisti sadece iktidarları, emri altında bulundurmakla yetinmez. O haydut, Meclisteki Amerikancı Burjuva Muhalefeti da emri altında bulundurur. Dolayısıyla da Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam Coğrafyasında demokrasi filan yoktur, kesinkes.
Bir oyun vardır sadece “Demokrasicilik Oyunu”.
Bir tiyatro oynanmaktadır: “Demokrasicilik Tiyatrosu”.
Yani her şey bir hileden, düzenden, kandırmacadan ibarettir…
Bu acı ve yakıcı gerçekleri görmez ve anlamazsak, hem ülkemize dair, hem de İslam Ülkelerine dair hiçbir gerçeği doğru göremeyiz, anlayamayız.
Bir hayal âleminde sarhoşlar gibi yaşayıp gideriz…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
17 Ekim 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı