HKP’den Küçük Çamlıca’daki vurguna suç duyurusu

image-300x228Küçük Çamlıca’da 3. derece sit alanındaki araziyi Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun oğlu Mehmet Eroğlu’nun ortakları alınca bakanlık 250 metrekare olan yapılaşma iznini 40 bin metrekareye çıkardı.
Halkın Kurtuluş Partisi imar vurgununa karşı harekete geçti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak bakan ve ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN: 
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça AlpelOKUR, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D:16 Fatih/İstanbul

Ş Ü P H E L İ L E R:
1- Veysel Eroğlu (Orman ve Su İşleri Bakanı)
2-Mehmet Özhaseki (Çevre ve Şehircilik Bakanı)
3- İstanbul 6 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Üyeleri
4- Soruşturma aşamasında ortaya çıkartılacak; 3. Sit alanı olan Küçük Çamlıca’daki araziden imar vurgunu yolu ile menfaat temin eden şüphelilerin fiillerine onay veren, görmezden gelen diğer kamu görevlileri.

S U Ç: Anayasa md. 56, md. 57, md. 63, m. 169, 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu m.9, Muhalefet Denetim Görevinin İhmali (TCK. 251), Nüfuz Ticareti (TCK. 255), Görevi Kötüye Kullanma (TCK. 257)

İHBAR VE BEYANLARIMIZ:
1- 08.07.2016 tarihli gazetelerde; Boğaziçi’nin en büyük ikinci yükseltisi olan, Boğaziçi’ne hakim, hakkında padişahların bile şiir yazdığı, romanlara konu olan Küçük Çamlıca ile ilgili haberler yayınlandı. Bu haberlerde 3. Sit alanı Küçük Çamlıca’da olan arazinin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun oğlu Mehmet Eroğlu’nun ortaklarına geçince yapılaşma izinin 250 metrekareden 40 bin metrekareye çıkartıldığı belirtiliyordu.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/563768/Camlica_saltanati.htmlhttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/563768/Camlica_saltanati.html
http://www.abcgazetesi.com/bakan-eroglunun-camlica-saltanati-250-metrekare-40-bin-metrekareye-cikti-20822h.htm

2- Bugüne kadar tekzip edilmeyen haberlerden öğrendiğimize göre; Doğal SİT alanı olması nedeniyle plan tadilatının önce Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onayına sunulması gerekirken proje Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda plan tadilatı yapıldıktan sonra kurula gönderiliyor. İstanbul 6.no.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu İstanbul 6.no.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ise doğal SİT alanındaki yapılaşma yoğunluğunun artmasına ve bodrum kat kullanımlarının doğal yapıya olumsuz etkisine vurgu yaparak çekincelerini belirtiyor ancak planı reddetmeyip topu Çevre Bakanlığı’na atarak onaylıyor.

Küçük Çamlıca’daki Subaşı Camii’nin arkasında uzanan ve içinde anıt ağaçların da bulunduğu araziye 250 metrekareyi geçmemek ve iki katlı demonte turistik tesis yapma koşuluyla verilen imar izni, arazi Panaroma İnşaat’a geçtikten sonra plan tadiliyle 5 katlı 7 blok ve 1000 metrekarelik sosyal tesis yapacak şekilde genişletiliyor. Böylece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan plan tadilatı ile inşaat hakkı 250 metrekareden yaklaşık 15 bin metrekareye çıkarılmış oluyor. Kot farkından dolayı ortaya çıkacak bodrum katlar da dahil edildiğinde yapılaşma 35-40 bin metrekareye çıkıyor.

3- Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu devre dışı bırakılıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun oğlu Mehmet Eroğlu’nun ortaklarına ait Panaroma İnşaat tarafından yapılan proje, Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu devre dışı bırakılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanıyor. Plan tadilatı Çevre Bakanlığı’ndan geçtikten sonra arazinin 3. Derece Doğal SİT alanında olduğu geç de olsa hatırlanarak İstanbul 6. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na onaylanması için gönderildi. Kurulun 09.03.2016 tarihli kararında, kurulun görüşünün alınmadan plan tadilatının onaylandığı, yapılaşma yoğunluğunun doğal yapıya olumsuz etkileyeceğine ilişkin çekincelerinin olduğu da belirtiliyor.
Kurul çekincelerini şu şekilde belirtiyor: “İstanbul İli Üsküdar İlçesi, Küçükçamlıca Mahallesi, 73 pafta, 56 ada, 21 parsele ilişkin sunulan mimari uygulama projesinin, İSKİ isale hattının korunarak ve komşu parseldeki tescilli kültür varlığı açısından uygulanmasında 2863 sayılı yasa kapsamında sakınca olmadığına, ancak Kurulumuz görüşü alınmadan onaylanan plan tadilatındaki yapılaşma koşullarındaki (Doğal SİT alanında tabandaki yapılaşma yoğunluğunu arttırıcı ve bodrum kat kullanımlarının doğal yapıya olan olumsuz etkisi) çekincelerimiz göz önünde bulundurularak 17.08.2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 648 sayılı ‘Kanun Hükmünde Kararname’ ve ‘Çakışan Alanlara İlişkin Protokol’ gereğince, nihai karar alınmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’na iletilmesine karar verildi.”

4- Bu kadar sürat ancak kamu yararına olan projelerde olur!
Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu uzmanları tarafından 8 Mart 2016 günü hakkında rapor yazılan proje, 24 saat sonra jet hızıyla kurulun gündemine alınıyor. Daha önce kamu yarına olan projelerde bile bu hız yaşanmazken bu projede Kurulun çekincelerine rağmen bu hızda onay çıkması etkili isimlerin devreye girmesinden başka bir durum getirmiyor insanın aklına. Kurulun raporda “çekince”lerini belirtmesinin ise ileride yaşanacak bir sorundan dolayı sorumluluğu başından atmak niyetiyle olduğu apaçık bizce.

5- Sonuçta Panaroma İnşaat’ın hazırladığı bu projenin hayata geçirilmesi ile araziye 5 katlı 7 blokla birlikte 1000 metrekarelik bir de sosyal tesis yapılacak ve Şirket asıl vurgunu bodrum katlar sayesinde yapacak. Kot farkı nedeniyle bodrum katların büyük bir kısmı açığa çıkacağı için inşaat alanı üç katına çıkmış olacak.

6- Görüldüğü gibi, kamu yararına projelerde bile görülmeyen hız şüpheliler lehine üstelik bu işle doğrudan ilgili Kurula bile başvurulmadan şüpheliler lehine görülüyor ve bu yolla İstanbul’un önemli yeşil bir sit alanı şüphelilere büyük bir haksız kazanç sağlanması için yok ediliyor.

Oysa yürürlükteki mevzuata göre, yukarıdan beri anlatılan niteliklere sahip olan arazinin imara açılması hukuken mümkün değildir.

7- Öncelikle belirtelim ki, Yasa’da Doğal sit alanı “Jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar” olarak tanımlanmıştır. Ancak son yıllarda tarihimiz ve doğamız hiçe sayılarak bu tür alanların yok edildiği, ranta kurban gittiği haberlerine çok sık rastlamaktayız.
Anayasa’da Devlete; imar/kent rantları yaratma değil; çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirliliğini önleme (md. 56); şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak önlemleri alma (md. 57); tarih, kültür ve tabiat varlıklarını koruma (md. 63); ormanları koruma ve sahalarını genişletme (169) görevleri yüklenmiştir.

8- Öte yandan şüpheliler; 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunun emredici hükümlerine aykırı işlemler tesis ettiklerinden TCK’nun 257. maddesinde tanımlanan “Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlemektedirler.

Bilindiği gibi; 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanununun 5. maddesinde; “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.” hükmü öngörülmüştür.

Dolayısıyla olayımıza konu arazinin esasen devlet malı niteliğinde olduğu açıktır. Ancak şüpheliler yasanın bu açık düzenlemesine karşın, Arkeolojik ve Doğal Sit Alanını özel mülkiyetine geçirmekle baştan suç işlemişlerdir.

9- Ayrıca ve önemlisi, şüphelilerin yukarıda ayrıntılıca anlatılan fiilleri; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun, “Nüfuz Ticareti” suçunun (md. 255); “Görevi Kötüye Kullanma” suçunun (md. 257) unsurlarını oluşturmaktadır.

SONUÇ ve İSTEM.: Başta beri ayrıntılıca anlatıldığı üzere şüpheliler;
İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan, İstanbul halkının nefes alabilmesini sağlayan Arkeolojik ve Doğal Sit Alanlarının bulunduğu, doğal yapısı henüz bozulmamış Küçük Çamlıca tepesinin bu bakir yerini ele geçirip, içerisinde Bakanlıkların, Resmi Kurulların, Bakan oğullarının dahil olduğu bir organizasyonla gerçekleştirdikleri İmar vurgunları yoluyla, araziye yapacakları inşaatlarla hem çevre ve görüntü kirliliği oluşturarak doğal yapıyı katledecekler hem de devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan ve Halkın kullanımında olması gereken ormanlık sit alanımızı yağmalayacaklardır.

Yukarıda açıkladığımız şekilde haksız kazanç elde eden şüphelilerin bu fiillerinin, TCK’nda öngörülen suçların unsurlarını oluşturduğu çok açıktır.
Bu nedenle şüpheliler hakkında gerekli Soruşturmanın yürütülerek haklarında Kamu Davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 11/07/2016

Suç Duyurusunda Bulunan
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Ayhan Erkan Av. Ali Serdar Çıngı Av. Pınar Akbina

İkinci suç duyurusu metni…

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN:

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça AlpelOKUR, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D:16 Fatih/İstanbul

Ş Ü P H E L İ L E R: 1- Mehmet Eroğlu (Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun Oğlu)
2-Haşmet Mürşit(Panaroma İnşaat firmasının kurucusu)
3-Gazanfer Mürşit(Panaroma İnşaat firmasının kurucusu)
İstinye Mah. Darüşşafaka Cad. Seba Center İş Merkezi No: 45/1İstinye-Sarıyer/İSTANBUL
4- Soruşturma aşamasında ortaya çıkartılacak; 3. Sit alanı olan Kuçuk Çamlıca’daki araziden imar vurgunu yolu ile menfaat temin eden şüphelilerin fiillerine onay veren, görmezden gelen diğer şüpheliler

S U Ç: Anayasa md. 56, md. 57, md. 63, m. 169, 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu m.9, Muhalefet Denetim Görevinin İhmali (TCK. 251), Nüfuz Ticareti (TCK. 255), Görevi Kötüye Kullanma (TCK. 257)

İHBAR VE BEYANLARIMIZ:
1- 08.07.2016 tarihli gazetelerde; Boğaziçi’nin en büyük ikinci yükseltisi olan, Boğaziçi’ne hakim, hakkında padişahların bile şiir yazdığı, romanlara konu olan Küçük Çamlıca ile ilgili haberler yayınlandı. Bu haberlerde 3. Sit alanı Küçük Çamlıca’da olan arazinin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun oğlu Mehmet Eroğlu’nun ortaklarına geçince yapılaşma izinin 250 metrekareden 40 bin metrekareye çıkartıldığı belirtiliyordu.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/563768/Camlica_saltanati.htmlhttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/563768/Camlica_saltanati.html
http://www.abcgazetesi.com/bakan-eroglunun-camlica-saltanati-250-metrekare-40-bin-metrekareye-cikti-20822h.htm

2- Bugüne kadar tekzip edilmeyen haberlerden öğrendiğimize göre; Doğal SİT alanı olması nedeniyle plan tadilatının önce Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onayına sunulması gerekirken proje Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda plan tadilatı yapıldıktan sonra kurula gönderiliyor. İstanbul 6.no.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu İstanbul 6.no.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ise doğal SİT alanındaki yapılaşma yoğunluğunun artmasına ve bodrum kat kullanımlarının doğal yapıya olumsuz etkisine vurgu yaparak çekincelerini belirtiyor ancak planı reddetmeyip topu Çevre Bakanlığı’na atarak onaylıyor.

Küçük Çamlıca’daki Subaşı Camii’nin arkasında uzanan ve içinde anıt ağaçların da bulunduğu araziye 250 metrekareyi geçmemek ve iki katlı demonte turistik tesis yapma koşuluyla verilen imar izni, arazi Panaroma İnşaat’a geçtikten sonra plan tadiliyle 5 katlı 7 blok ve 1000 metrekarelik sosyal tesis yapacak şekilde genişletiliyor. Böylece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan plan tadilatı ile inşaat hakkı 250 metrekareden yaklaşık 15 bin metrekareye çıkarılmış oluyor. Kot farkından dolayı ortaya çıkacak bodrum katlar da dahil edildiğinde yapılaşma 35-40 bin metrekareye çıkıyor.

3- Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu devre dışı bırakılıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun oğlu Mehmet Eroğlu’nun ortaklarına ait Panaroma İnşaat tarafından yapılan proje, Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu devre dışı bırakılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanıyor. Plan tadilatı Çevre Bakanlığı’ndan geçtikten sonra arazinin 3. Derece Doğal SİT alanında olduğu geç de olsa hatırlanarak İstanbul 6. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na onaylanması için gönderildi. Kurulun 09.03.2016 tarihli kararında, kurulun görüşünün alınmadan plan tadilatının onaylandığı, yapılaşma yoğunluğunun doğal yapıya olumsuz etkileyeceğine ilişkin çekincelerinin olduğu da belirtiliyor.
Kurul çekincelerini şu şekilde belirtiyor: “İstanbul İli Üsküdar İlçesi, Küçükçamlıca Mahallesi, 73 pafta, 56 ada, 21 parsele ilişkin sunulan mimari uygulama projesinin, İSKİ isale hattının korunarak ve komşu parseldeki tescilli kültür varlığı açısından uygulanmasında 2863 sayılı yasa kapsamında sakınca olmadığına, ancak Kurulumuz görüşü alınmadan onaylanan plan tadilatındaki yapılaşma koşullarındaki (Doğal SİT alanında tabandaki yapılaşma yoğunluğunu arttırıcı ve bodrum kat kullanımlarının doğal yapıya olan olumsuz etkisi) çekincelerimiz göz önünde bulundurularak 17.08.2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 648 sayılı ‘Kanun Hükmünde Kararname’ ve ‘Çakışan Alanlara İlişkin Protokol’ gereğince, nihai karar alınmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’na iletilmesine karar verildi.”

4- Bu kadar sürat ancak kamu yararına olan projelerde olur!
Belediye ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu uzmanları tarafından 8 Mart 2016 günü hakkında rapor yazılan proje, 24 saat sonra jet hızıyla kurulun gündemine alınıyor. Daha önce kamu yarına olan projelerde bile bu hız yaşanmazken bu projede Kurulun çekincelerine rağmen bu hızda onay çıkması etkili isimlerin devreye girmesinden başka bir durum getirmiyor insanın aklına. Kurulun raporda “çekince”lerini belirtmesinin ise ileride yaşanacak bir sorundan dolayı sorumluluğu başından atmak niyetiyle olduğu apaçık bizce.
5- Sonuçta Panaroma İnşaat’ın hazırladığı bu projenin hayata geçirilmesi ile araziye 5 katlı 7 blokla birlikte 1000 metrekarelik bir de sosyal tesis yapılacak ve Şirket asıl vurgunu bodrum katlar sayesinde yapacak. Kot farkı nedeniyle bodrum katların büyük bir kısmı açığa çıkacağı için inşaat alanı üç katına çıkmış olacak.
6- Görüldüğü gibi, kamu yararına projelerde bile görülmeyen hız şüpheliler lehine üstelik bu işle doğrudan ilgili Kurula bile başvurulmadan şüpheliler lehine görülüyor ve bu yolla İstanbul’un önemli yeşil bir sit alanı şüphelilere büyük bir haksız kazanç sağlanması için yok ediliyor.
Oysa yürürlükteki mevzuata göre, yukarıdan beri anlatılan niteliklere sahip olan arazinin imara açılması hukuken mümkün değildir.
7- Öncelikle belirtelim ki, Yasa’da Doğal sit alanı “Jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar” olarak tanımlanmıştır. Ancak son yıllarda tarihimiz ve doğamız hiçe sayılarak bu tür alanların yok edildiği, ranta kurban gittiği haberlerine çok sık rastlamaktayız.
Anayasa’da Devlete; imar/kent rantları yaratma değil; çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirliliğini önleme (md. 56); şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak önlemleri alma (md. 57); tarih, kültür ve tabiat varlıklarını koruma (md. 63); ormanları koruma ve sahalarını genişletme (169) görevleri yüklenmiştir.
8- Öte yandan şüpheliler; 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunun emredici hükümlerine aykırı işlemler tesis ettiklerinden TCK’nun 257. maddesinde tanımlanan “Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlemektedirler.
Bilindiği gibi; 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanununun 5. maddesinde; “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.” hükmü öngörülmüştür.
Dolayısıyla olayımıza konu arazinin esasen devlet malı niteliğinde olduğu açıktır. Ancak şüpheliler yasanın bu açık düzenlemesine karşın, Arkeolojik ve Doğal Sit Alanını özel mülkiyetine geçirmekle baştan suç işlemişlerdir.
9- Ayrıca ve önemlisi, şüphelilerin yukarıda ayrıntılıca anlatılan fiilleri; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun, “Nüfuz Ticareti” suçunun (md. 255); “Görevi Kötüye Kullanma” suçunun (md. 257) unsurlarını oluşturmaktadır.

SONUÇ ve İSTEM.: Başta beri ayrıntılıca anlatıldığı üzere şüpheliler;
İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan, İstanbul halkının nefes alabilmesini sağlayan Arkeolojik ve Doğal Sit Alanlarının bulunduğu, doğal yapısı henüz bozulmamış Küçük Çamlıca tepesinin bu bakir yerini ele geçirip, içerisinde Bakanlıkların, Resmi Kurulların, Bakan oğullarının dahil olduğu bir organizasyonla gerçekleştirdikleri İmar vurgunları yoluyla, araziye yapacakları inşaatlarla hem çevre ve görüntü kirliliği oluşturarak doğal yapıyı katledecekler hem de devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan ve Halkın kullanımında olması gereken ormanlık sit alanımızı yağmalayacaklardır.

Yukarıda açıkladığımız şekilde haksız kazanç elde eden şüphelilerin bu fiillerinin, TCK’nda öngörülen suçların unsurlarını oluşturduğu çok açıktır.
Bu nedenle şüpheliler hakkında gerekli Soruşturmanın yürütülerek haklarında Kamu Davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 11/07/2016

Suç Duyurusunda Bulunan
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Ayhan Erkan
 Av. Ali Serdar Çıngı Av. Pınar Akbina