AKP’giller doğaya, topluma ait her değere zarar vermekte sınır tanımıyor. Bunun son örneklerinden biri de, Ankara Tren Garı’nın bir parçası olan tescilli kültür varlığı olan müzenin, TCDD İkinci Bölge Binasının, Kreş, Lojmanlar, Sanat Galerisi ve Ankara Misafirhanesinin Özel Medipol Üniversitesine yok pahasına devredilmesidir.
13 Mart 2018’de gerçekleşen bu devir işlemini Medipol Üniversitesi de yaptığı basın açıklamasıyla kabul etmiş ve bu taşınmazı 29 yıllığına Milli Emlak Müdürlüğünden kiraladığını açıklamıştır.
Yine Atatürk Orman Çiftliği’ne bağlı 555 bin metrekarelik alanın da usulsüz şekilde yasal düzenlemelere rağmen TEBA Vakfı Üniversitesi olan Medipol Üniversitesine verildiği ortaya çıkmıştı.
Bu devirlerin Sağlık Bakanı olan Faahrettin Koca’nın nüfuzunun kullanılarak gerçekleştiği açıktır. Zira Fahrettin Koca, Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma (TESA) Vakfı tarafından 2009 yılında kurulan İstanbul Medipol Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanlığını yürütmüştür.
Bu devir veya daha doğrusu hibe işlemi, hem halkımızın manevi değerlerine bir saldırıdır hem de yasal düzenlemelere aykırıdır. Çünkü bu taşınmazlar bir toplumsal çıkar için değil, özel ticari bir kuruma kâr elde etsin diye devredilmiştir. Tarihi ve doğal değerlerimizin bir parçası olan bu yapıların ve arazilerin değerlerinin hiçbir şekilde maddi olarak ölçülemeyeceği de açıktır.
TCDD’ye bağlı tarihi yapılar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındadır. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığınca kiraya verilmesi uygun görülmedikçe bu taşınmaz kiraya verilmez.
Kültür Bakanlığının bu kiralama veya tahsis işlemini uygun gördüğüne ilişkin bir kayıt olmadığı gibi, Milli Emlâk Müdürlüğü tarafından kiralama için bir ihale açılıp açılmadığı da belli değildir.
Yine 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu m. 64’de “Kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok olamaz. Ayrıca Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin alınması şarttır.” denilmektedir. 300 sayılı Milli Emlak Tebliği’nde de taşınmazların 10 yıldan uzun süreyle kiraya verilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır.
Mustafa Kemal’in bu örnek Cumhuriyet mirası bağışıyla ilgili pek çok resmi belgeye göre; AOÇ üzerindeki bütün zirai işletmeler, donanımları birlikte bir zirai üretim birimi olarak korunması ve işlerliğinin devamı şartı ile Hazineye devredilmiştir.
Ayrıca Bağış senedinde de “çiftlikte arazi ıslahı ve düzenlenmesi yapılması, çevrenin güzelleştirilmesi, halka gezecek-eğlenecek ve dinlenecek sağlıklı yerler sağlanması, halka nefis ve katıksız gıda maddeleri üretilmesi ve temini amacı açıkça belirtilerek bunların gerçekleştirilmesi” yükümlülüğü konulmuştur.
Bu yasal duruma rağmen adrese teslim şekilde önce söz konusu yapılar TCDD’den Hazineye aktarılmış, sonrasında ise Hazineden bu özel üniversiteye devredilerek yasalar hiçe sayılmıştır.
Bu nedenlerle Halkın Kurtuluş Partisi olarak yapılan bu usulsüz ve suç içeren eylemlerle ilgili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve diğer kamu görevlileri hakkında, Görevi Kötüye Kullanma, Görevi İhmal, Nüfuz Ticareti suçlarından Suç Duyurusunda bulunulmuştur.
Aslında basında bu konuda yer alan haberlerin dahi tek başına bile bir suç duyurusu niteliği taşıdığı ortadadır. Ancak ne yazık ki, yargının getirildiği durumda sorumlular hakkında yine Suç Duyurusunda bulunmak ve olayı takip etmek bir tek Halkın Kurtuluş Partisi’ne kalmıştır.
İşlendiği açık birçok suç göz ardı edilmemesi, siyasi saiklerle tüm bu yasadışı işlerin üstünün örtülmemesi için HKP bu ve benzer konularda defalarca suç duyurularında bulunmuştur.
Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi; “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir.
Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerçek hukuk devletinin de temel prensibidir.
Ancak bugünlerde yapılanlar halkın menfaatlerini hiçe sayılarak yapılmakta, sadece iktidardaki belirli kişilerin yakınlarının menfaatlerini esas almaktadır. 01.08.2019
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi