Konya Valisi ve İl Genel Meclisi, 06 Haziran 2013 tarihinde aldıkları bir kararla; Devlete (Kredi Yurtlar Kurumuna) ait 200 kişilik yurt binasını 29 yıllığına karşılıksız olarak TÜRGEV’e verilmesini kararlaştırmışlardı. TÜRGEV’e devredilen Yurt’un yerine de buraya 200 metre mesafede başka bir binayı aylık 160 bin liraya kiralamak suretiyle kamu zararına neden olmuşlardı.
Konya Valisinin de içinde bulunduğu İl Genel Meclisi üyelerinin bu açık peşkeşleri hakkında HKP olarak suç duyurusunda bulunmuştuk.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/12568 nolu dosyasında soruşturma devam ederken, Konya Valiliğince anılan Yurt’un 6360 sayılı yasa uyarınca Konya Büyükşehir Belediyesine devredildiği bildirilmişti.
Belediye de yapılan bu açık vurgunda “mızrağın çuvala sığmadığını” çok iyi bildiğinden; Valiliğe yazı yazarak, yurt için ayda 5 bin lira ecrimisil istemişti. Oysa devlet aynı Yurt ihtiyacı için aylık 160 bin lira kira ödemektedir. Yani Belediye’nin ecrimisil istemi, vurgunu ortadan kaldırmadığı gibi işlenen suça yasal kılıf bulma çabası olduğu açıktı.
Ancak biz yaptığımız suç duyurusuyla hiç olmazsa o an için, 5 bin TL alınmasını sağlamıştık TÜRGEV’den.
Bunun üzerine tarafımızdan Savcılığa verilen ikinci bir dilekçe ile Konya Belediye Başkanı ve Encümen Üyelerinin de soruşturmaya dahil edilmesini talep ettik.
Ancak İçişleri Bakanlığı; hakkında suç duyurusunda bulunduğumuz Konya Valisi Muammer Erol, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve diğer ilgililer hakkında hiçbir araştırma yapmadan ve sadece Valiliğin sunduğu bilgi ve belgelere dayanarak soruşturma izni vermemişti.
Görüldüğü gibi, devletin kurumları (İçişleri Bakanlığı, Konya Valisi ve karara katılan İl Genel Meclis Üyeleri, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Encümen Üyeleri ile Kredi Yurtlar Kurumu yetkililerinin) organize bir şekilde aldıkları keyfi ve yasal dayanaktan yoksun kararlarla oğul Bilal’e kamu mallarını peşkeşte yarışmaktalar. Esasen TÜRGEV’e yapılan bu peşkeşler sadece Konya ile de sınırlı değildir. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin birçok yerinde benzer uygulamalar sıkça görülmektedir.
Biz yine HKP olarak İstanbul’da TÜRGEV’e vurdurulan vurgunların hesabını da sormak için davrandık ve iki kez daha suç duyurusunda bulunduk bunlar ve bunlara Kamu Mallarını yağmalatanlar hakkında.
Onların Bilal’ i varsa, Halkın da HKP’ si vardır
Biz suçluları kulaklarından yakalıyoruz, teşhir ediyoruz ve yargılanmalarını istiyoruz. Ama devletin kurumları bu suçluları koruyup kolladığı gibi, bir de soruşturma izni vermemekle yargı bağışıklığı da kazandırmak istemekte. Ama Halkın Kurtuluş Partisi olarak bunların peşini bırakmıyoruz, bırakmayacağız.
İçişleri Bakanlığı’nın “soruşturma izni vermeme” kararının hiçbir yasal dayanağı yoktur. Yasanın emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğu biline biline verilen bu keyfi karara karşı Danıştay Başkanlığına itiraz ettik.
Bunun üzerine Danıştay 1. Dairesi 16/09/2015 tarih ve 2015/218 E., 2015/1236 K. Sayılı kararıyla; “Bakanlık tarafından verilecek karara dayanak bir araştırma raporu hazırlanmadan, sadece Valilik görüşü ve ilgili yazışmalardan yola çıkılarak karar verilmesinin izin vermeye yetkili mercilerce verilecek işleme konulmama kararının objektifliğini, sıhhatini ve hukukiliğini tartışmalı hale getireceği ve 4483 sayılı Kanunun prensiplerine aykırı olacağı açıktır.” gerekçesiyle itirazımızı kabul etmiştir.
Danıştayın, İçişleri Bakanlığı’nın 12/11/2014 tarih ve 23436 sayılı “soruşturma izni vermeme” kararını kaldıran kararının gerekçesi son derece hukuki olup, İçişleri Bakanlığının keyfiliğini de deşifre eder mahiyettedir.
Bakalım bundan sonra ne yapacaklar?
Bunların hakka-hukuka-hakkaniyete-yasaya en küçük bir saygıları yoktur. Bütün çabaları Kamu Mallarını kendilerine, akrabalarına, yandaşlarına peşkeş çekmektir. Zaten TÜRGEV de bunun için kurulmuştur.
Adamlar “tüyü bitmedik yetimin hakkını” gasp etmekten çekinmedikleri gibi, bir de buna kendilerince yasal kılıflar uydurmak istemekteler. Oysa bunların yaptığı vurgunların hepsi böylesi hukuksuzluklarla doludur. Kaldı ki, soruşturma izni verilmelidir diyen yargı kararlarına da uymamakta direnmektedirler. Aslında bunların hepsinin yargı kararlarını uygulamamaktan cezalandırılmaları gerekmektedir.
Ama nerde…
Kendi hukuk bürolarına döndürdükleri yargıdan böylesi yaptırımlar beklemek boşuna, bugün. Ancak Demokratik Halk İktidarında zamanaşımı işlemeyecektir. Bunların aşırdıkları bütün kamu mallarının hepsi ellerinden alınacak ve hak ettikleri cezaya çarptırılacaklardır.
Halkın Kurtuluş Partisi bu mücadelenin öncü kurmayı olacaktır. 18/12/2015
HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ
GENEL MERKEZİ