AKP’giller’den olan ve son on altı yılda kamu mallarının büyük çoğunluğunun peşkeş çekildiği Cengiz Holding’e son olarak da “Diyarbakır-Mazıdağı (Mardin) Demiryolu İltisak Hattı Yapım İşi” verildi.
Verilen bu iş, Aralık 2015’de; İnebolu Limanı ve Hopa Termik Santrali’ne İstanbul Ortaköy ve Göktürk’teki iki değerli arsa ile Mardin’deki bin dönümü bulan araziden oluşan üç ayrı değerli gayrimenkul de eklenerek peşkeş çekilen ihalenin devamıdır.
Bu son ihalede ise, artık devlet memuru olmaktan çıkıp birer AKP militanı olarak davranan kamu görevlileri, hiçbir hukuk kuralı tanımadan, en düşük teklif veren firmadan 109 milyon daha pahalı teklif veren Cengiz İnşaat’la sözleşme imzalamaktan çekinmemişlerdir.
Üç yıl önceki ve bu yılki ihaleyi yapan da alan da aynı sanıklardır.
Bunlar; Ulaştırma Bakanı, TCDD Genel Müdürü ve üst düzey yetkililerle Özelleştirme İdaresi Başkanı ve diğer yetkililerdir.
Bu memurlar, AKP iktidarından aldıkları güçle ve içine girdikleri kirli ilişkilerle; devlet nüfuzundan da yararlanarak kamu varlıklarını sürekli zarara uğratmaktadırlar. Bu arada yandaş iş adamlarını zengin etmektedirler.
Başta Ulaştırma Bakanı olmak üzere Özelleştirme İdaresi Başkanı ve yöneticileri ile TCDD Genel Müdürü ve ilgili yöneticilerin 109 milyon TL daha fazla maliyet getirecek olan teklifi kabul etmekte tüyü bitmemiş yetimin hakkındı yemişler ve millete alçakça küfreden bir Parababasına yedirmişlerdir.
Bu yapılan, hakkaniyete, ahlâka, vicdana açıkça aykırı olduğu gibi, yürürlükte olan Ceza Yasasına göre de; Görevi kötüye kullanma, görevinden kaynaklı kişi ve kurum kayırma, bilerek ve isteyerek kamu zararına sebep olmak (İrtikap), kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılığa neden olmak suçlarını oluşturmaktadır.
Halkın Kurtuluş Partisi; bugüne kadar Kuvayimilliye değerlerimizin, Kamu Mallarımızın böylesine peşkeş çekilmesine, yağmalanmasına vurgun edilmesine sessiz kalmamıştır, göz yummamıştır. Bundan sonra da sessiz kalmayacak ve göz yummayacaktır.
Bu nedenle Partimiz Avukatları Halkçı Hukukçular tarafından ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Ancak bundan önceki suç duyurularımız gibi bu suç duyurumuzun da takipsizlikle sonuçlandırılacağı hakkında ciddi kuşku duymaktayız.
Unvanları Cumhuriyet Savcısı olan Adalet Bakanlığı görevlilerinin Cumhuriyet’in kazanımlarını, devletin ve milletin çıkarını korumak için, somut bilgi ve belgelere dayalı olan bu suç duyurumuzla ilgili işlem yapmalarını ummak istiyoruz.
Bugün için belki dosyayı kapatabilirler, ancak Demokratik Halk İktidarında sanık sandalyesine oturmaktan kurtulamazlar. 19.01.2018
HKP Genel Merkezi
SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN : Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA
V E K İ L L E R İ : Av. Metin BAYYAR, Av. F.Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Azime Ayça OKUR, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN,
Ortak Adres: Sezenler Cad. No: 4/15 Sıhhıye ANKARA
Ş Ü P H E L İ L E R : 1- Mehmet Cahit TURHAN (Ulaştırma ve Altyapı Bakanı)
2- İsa APAYDIN (TCDD Genel Müdürü)
3- Ahmet AKSU (Özelleştirme İdaresi Başkanı)
4- Mehmet CENGİZ (Cengiz Holding Yönetim Kurulu Bşk.)
Filistin Cad. Kader Sokak No: 36 Gaziosmanpaşa/ANKARA
5- Suçun işlenmesinde sorumlu olan diğer Bakanlık ve TCDD Yetkilileri
S U Ç : Görevi kötüye kullanma (TCK.257/1, 2), görevinden kaynaklı kişi ve kurum kayırma (ayırımcılık-TCK.122/1-b), bilerek ve isteyerek kamu zararına sebep olmak (İrtikap-TCK. 250/1), Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılığa neden olmak (TCK.158/1-e, h)
ŞİKÂYETLERİMİZ :
Geçtiğimiz günlerde, yazılı ve görsel basın organlarında çıkan haberlerden; AKP’ye yakınlığı bilinen ve millete yaptığı alçakça küfürler nedeniyle tanınan şüpheli Mehmet Cengiz ve yukarıda isimleri verilen “kamu görevlileri”nin yeni bir ihale skandalına, yolsuzluğuna, vurgununa imza attıklarını öğrenmiş bulunuyoruz.
Sözcü Gazetesi yazarlarından Çiğdem Toker’in “Bir dev ihale daha Cengiz’e mi” başlığıyla köşesine taşıdığı vurgun; “Diyarbakır-Mazıdağı (Mardin) Demiryolu İltisak Hattı Yapım İşi”nin ihalesidir.
Bu ihale, kamuoyunun gözünden kaçırılmış ve ihaleye katılanlar arasında en düşük teklifi veren firmadan 109 milyon TL daha pahalı teklif veren, şüpheli Mehmet Cengiz’in başkanı olduğu Cengiz Holding sözleşme imzalamaya çağrılmıştır.
Yapılacak olan “Demiryolu İltisak Hattı” ile bir demiryolu bağlantısı hattının yapılacağı açıktır. Dolayısıyla bu ihaleyle Cengiz Holding’in Mardin Mazıdağı’nda işletmekte olduğu entegre gübre tesisinin demiryolu ile Diyarbakır’a bağlanması amaçlanmaktadır. Mazıdağı’ndaki bu tesisler sürekli devlet teşviki ile beslenmiş ve 1,1 milyar dolarlık değeri ile bölgenin en büyük işletmesi olması amaçlanmaktadır.
Uzunluğu 53,8 km olacak “Diyarbakır-Mazıdağı (Mardin) Demiryolu İltisak Hattı”nın yaklaşık maliyeti 384 milyon 733 bin TL olacağı Özelleştirme İdaresi tarafından duyurulmuştu. Eylül ayı sonundaki ihalede en düşük teklif, 380 milyon 615 bin TL ile Ederay-İmaj- Metaleks ortaklığından gelmiş. Cengiz İnşaat da 489 milyon 637 milyon TL ile teklif vermiş.
Bir ay süren değerlendirme sonrasında, en düşük teklif geçersiz bulunarak, 109 milyon TL daha pahalı teklif veren Cengiz İnşaat, TCDD tarafından sözleşme imzalamaya çağrılmıştır. Gazetelerden öğrendiğimize göre de; kısa sürede yer teslimi yapılıp süratle işe başlanması bekleniyormuş.
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/cigdem-toker/bir-dev-ihale-daha-cengize-mi-732183/
https://www.toplumsal.com.tr/gundem/tcdd-ihalesinin-altindan-da-o-cikti-h36866.html
Bu bilgilerin teyit edilmesi bakımından Sözcü Gazetesi yazarı Çiğdem Toker’in tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz.
Görüldüğü gibi, her türlü eylem ve işleminde kamu yararını gözetmesi gereken devletin kamu görevlileri, öyle üç-beş kuruş değil tam 109 milyon TL. pahalı teklife onay vererek açıkça kamuyu zararlandırmışlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını, bütün millete küfürler savuran vurguncuya peşkeş çekmişlerdir.
Dolayısıyla görevlerini kötüye kullanarak TCK’nun 257/1,2. maddesini ihlal etmişlerdir. Yine görevlerinden dolayı Cengiz Holding’i kayırdıklarından TCK.122/1-b maddesi uyarınca ve bilerek ve isteyerek kamu zararına neden olarak İRTİKAP suçunu işlediklerinden TCK. 250/1 maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekir.
Ayrıca şüphelilerin bu ihaleye fesat karıştırıcı davranışları TCK’nun Dolandırıcılık suçunu tanımlayan 157. maddesindeki; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” fiilli; tüm şüpheliler bakımından “Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak”işlendiğinden, şüpheli Mehmet Cengiz bakımından da, “Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında” işlendiğinden, nitelikli hal almaktadır ve tüm şüphelilerin TCK’nun 157 ve 158/1-e,h maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerekmektedir.
Önemle belirtmeliyiz ki, şüphelilerin tamamı bu ve benzer suçları sürekli işlemektedirler. Tam da bu noktada, müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi adına 15 Ocak 2016 tarihinde yine aynı şüpheliler hakkında yaptığımız Suç Duyurusunu hatırlatmak isteriz.
O zamanlar suç duyurumuzla, “İnebolu Limanı ve Hopa Termik Santrali ile birlikte 3 gayrimenkulün 76 milyon TL.ye Cengiz Holding’e peşkeş çekilmesi”ni yargıya taşımıştık.
Anılan ihale Özelleştirme İdaresinin şüpheli yöneticileri tarafından yeniden yapılarak; İnebolu Limanı ve Hopa Termik Santraline üç ayrı değerli gayrimenkul de eklenip, Limanın işletme hakkını ve santralin varlıklarını alan Cengiz Holding’e, İstanbul Ortaköy ve Göktürk’deki iki değerli arsa ile Mardin’deki bin dönümü bulan arazilerle birlikte peşkeş çekilmişti. Bu peşkeşi o dönem Hürriyet Gazetesi’nin 1 Aralık 2015 tarihli haberiyle tüm kamuoyu öğrenmişti.
(http://www.hurriyet.com.tr/inebolu-limaninin-isletme-hakkini-alan-hopa-termik-santralini-ve-uc-ayri-yerdeki-degerli-gayrimenkulleri-de-alacak-40020721türk ve Ortaköy’de iki arsa)”
İşbu şikâyetimizin konusu olan ihale ile de şüpheliler; 2015 yılı sonunda Cengiz Holding’e Mazıdağı’nda yaptıkları peşkeşi tamamlamak ve oradaki Gübre Tesislerinin değerini artırmayı amaçlamaktadırlar. Bundan kamunun hiçbir yararı olmadığı gibi, şüpheliler arasında gayrı meşru ilişkiler nedeniyle, organize bir şekilde kamunun zararına işlemler tesis edilmektedir.
Başka bir anlatımla, Devlet cihazı içinde yer alan şüpheliler, devlet nüfuzundan da yararlanarak kamu varlıklarını zarara uğratmakta, bu arada yandaş iş adamlarını zengin etmektedirler. Bu durum hakkaniyete, ahlaka, vicdana açıkça aykırı olduğu gibi, yukarıda belirttiğimiz çeşitli suçların oluşmasına neden olunduğundan ve bu suçlar sürekli tekrarlandığından, soruşturmanın bu yönüyle derinleştirilmesi ve kovuşturma aşamasında da şüphelilerin suç işleme alışkanlıklarının değerlendirilmesiyle cezaların üst sınırdan tayin edilmesini ve hafifletici nedenlerin uygulanmamasını talep ediyoruz.
Sonuç olarak; kamuyu doğrudan ilgilendiren bu tür benzer suç unsuru taşıyan olaylarla ilgili müvekkil Parti defalarca suç duyurularında bulunmuştur. Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim ve ucuz devlet anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerekir. Bu durum gerçek hukuk devletinin de temel ilkesidir. Ancak bugünlerde yapılanlarla vatandaşın menfaatleri hiçe sayılmakta, bunun yerine yerli ve yabancı tekelci şirketlerin çıkarları daha üstün tutulmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, şüpheli olarak belirtilen sorumlular hakkında kamu davası açılması için işbu suç duyurusunu yapmak zorunlu olmuştur.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet savcılığınca resen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan anılan suçlarla ilgili gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 19/11/2018
Suç Duyurusunda Bulunan
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN
Av. Azime Ayça OKUR Av. Doğan ERKAN