HKP’den Tayyip’in İsviçre bankalarındaki milyar dolarları için TBMM’ye dilekçe
Halkın Kurtuluş Partisi avukatları tarafından, 17 Mart 2013 tarihinde, TBMM başkanlığı’na bir dilekçe verildi. İsviçre hukukuna göre, başka bir ülkenin parlamentosundan başvuru olması halinde banka hesapları ve diğer malvarlığı konusunda cevap verildiği bilgisine ulaşan HKP, TBMM Başkanlığına, “İsviçre’den Tayyip Erdoğan’a ait 8 adet banka hesabının sorulması” talepli dilekçesini avukatları Sait Kıran ve Doğan Erkan aracılığıyla sundu. Avukatlar dilekçelerini sunduktan sonra meclis kapısında basın açıklaması gerçekleştirdiler.
HKP’li avukatlar söz konusu dilekçeyi İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına da göndereceklerini belirttiler.
Kurtuluş Partisi’nin TBMM Başkanlığına sunduğu dilekçeyi yayımlıyoruz:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
ANKARA
KONUSU : Wikileaks Belgeleri ve ilk dönem AKP hükümetinde Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcılığı görevinde bulunan Abdüllatif Şener’in beyanlarına göre Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre Bankalarında bulunduğu iddia edilen 8 ayrı hesabının bulunup bulunmadığının Sayın Başkanlığınızca İsviçre devletinden sorulması istemidir.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığımız suç duyurusu ile Rüşvet (TCK m. 252), Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığını Aklama (TCK m. 282), Temel Ulusal Yararlar Aleyhine Kişisel Yarar Sağlama (TCK m. 305), 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 4, 12, 13 vd. mad. Muhalefet suçlarında soruşturma açılması istenilmişti.
Bu başvurumuz; Ankara C. Başsavcılığı’nın 2010/3633 Soruşturma No.lu dosyasında işlem görmüştür. Daha sonra ilk dönem AKP Hükümetlerinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Abdüllatif Şener’in açıklamalarıyla birlikte aynı soruşturma dosyasına ek bir dilekçe daha verilmişti. Anılan dilekçeleri ekte sunuyoruz. (EK-1, 2)
Her ne kadar Ankara C. Başsavcılığı’nca Suç Duyurularımıza ilişkin Kovuşturmaya Yer Olmadığını Dair Karar verilmiş ise de, iddiaların vahameti ve özellikle 17 Aralık 2013’den bu yana ortaya çıkan bilgi ve belgelere göre, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında soruşturma talep ettiğimiz suç konuları bakımından yeni olgular ortaya çıkmıştır.
Öncelikle belirtelim ki, zamanın ABD Ankara Büyükelçisi Eric EDELMAN tarafından, 30 Aralık 2004 tarihinde Ankara’dan geçilen belgenin 21. maddesinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre Bankalarında 8 ayrı hesabının olduğu bildirilmiştir. Aynı Büyükelçi bu bilgilerin Wikileaks Belgeleri arasında yayımlanmasından sonra bunu doğrulamış ve iki ayrı kaynaktan edindiğini söyleyerek bildiklerini pekiştirmiştir. Belgenin düzenleyicisi, dönemin ABD Büyükelçisi olmasının yanında, CIA’da görev yapmış önemli Ortadoğu uzmanlarından birisidir. Bu nedenle iddialar yabana atılır cinsten değildir.
Bilindiği gibi Wikileaks belgelerinde; ülkemizdeki siyasi iktidarın çeşitli yolsuzluklarından örnekler verilmiş ve “bu yolsuzluklar nedeniyle istifa eden bir bakandan” da söz edilmişti. Wikileaks tarafından yayımlanan bu bilgiden sonra, ilk dönem AKP Hükümetlerinde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüten Abdüllatif Şener; belgelerde adı geçen bakanın kendisi olduğunu açıklamıştı.
O tarihlerde gazetecilerle yaptığı görüşmede:
“Şener, WikiLeaks belgelerinin diplomatik dedikodu diye hafife alınamayacağını, doğru dürüst bir hukuk devletinde savcıların tezkere yazıp Meclis’e göndermelerini gerektirecek önemde ihbarlar olduğunu söyledi.
“İktidarın özelleştirmelerle ilgili suçları ortadan kaldıran örtülü af düzenlemeleri yaptığını öne sürdü.
“İktidar zenginlerinin varlıkları yasallaştığı ve servetleri açığa çıktığı zaman TÜSİAD üyeleri onların yanında orta sınıfa dönecektir. Bu servetler ortaya çıkmadı. Orada burada saklanan var. Başka ülkelerde yatırımlar var” dedi. (Bkz. Güngör Mengi’nin 14 Aralık 2010 Vatan Gazetesi’ndeki yazısı.)
Ayrıca Abdullatif Şener Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’ne bağlı Ovaazatlı Beldesi’nde yaptığı seçim konuşmasında da şunları söylemişti;
“Yolsuzluk ihaleye fesat karıştırmak, görevi kötüye kullanmak gibi nedenlerle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlarla milletvekilleri hakkındaki dosyalara kimsenin dokunmadığını söyledi.
‘Hakkımda tek bir dokunulmazlık dosyası yoktu’ “Başbakan’ın 3 tane dosyası var. Vekiller bu dosyayı Meclis’te oylayabilirler mi?” diyen Abdüllatif Şener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu hukuk düzeni ile kimse hesap soramaz. 16 yıl boyunca milletvekilliği yaptım. Benim de dokunulmazlığım vardı ve kimse benden de hesap soramıyordu.
‘Niye bıraktığımın cevabı Wikileaks belgelerinde’
“Hâlâ gittiğim yerlerde soruyorlar bana ‘Niye bıraktın?’ diye. Bu sorunun yanıtı, Wikileaks belgelerinde çıktı. Belgelerde ‘Hükümette o kadar çok yolsuzluk var ki bir bakan bıkıp usandı istifa etme noktasına geldi’ diyor. O bakanın kim olduğundan bahsetmiyor ama kim olduğu belli! ’Niye bıraktı?’ diye sorarlarsa ‘ABD, okyanus ötesinden öğrendi siz neden hala öğrenemediniz’ diye yanıt verin.” (Bkz. 5 Aralık 2010 tarihli gazeteler.)
İddialar yabana atılır değildir ve maddi kanıtları vardır. Özellikle İsviçre bankalarındaki hesaplarının bulunduğu iddiası bugüne kadar aydınlatılmamıştır. Biz bu iddiaların ciddiliğini, araştırılması gerektiğini yaklaşık 3,5 yıl önce yaptığımız suç duyurumuzla ortaya koyduk. Ancak objektif, tarafsız ve bağımsız bir soruşturma yürütülmeden dosya kapatıldı.
17 Aralık 2013’den bu yana gelişen olaylarla iyice ortaya çıktı ki, artık güneş balçıkla sıvanmaz oldu. Her ne kadar ülkemizde bu iddialara inanan ya da inanmayan bir kesim oluşmuş ise de, özellikle yurtdışında ülkemizin itibarı ciddi oranda sarsılmış durumdadır.
Örneğin; İngiliz “The Economist” dergisinde; “Her şey olanaklı” başlıklı değerlendirmesinin alt başlığında; “Recep Tayyip Erdoğan, hükümetini diğer bir skandal (rezalet) içine çekerken ülkeyi yeni bir belirsizliğe itiyor” biçiminde yazılar yayımlanıyor. Bir de bu yazının üstüne koydukları karikatürde Başbakanı halının altına “dolarları” süpürürken yanda bir el olayı görüntülüyor, öteki el ise pencerenin dışında bekleyen (?) bir helikopteri işaret ediyor.
Görüldüğü gibi, adamlar ülkemizle açıkça dalga geçmekteler. Ülkemiz, dünya kamuoyu karşısında küçük düşürülüyor. Böyle bir başbakanın yönetiminde bulunmak halkımızı ve bizleri üzmektedir.
Dolayısıyla son rüşvet, yolsuzluk iddialarıyla birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında daha önce soruşturulmasını istediğimiz Wikileaks Belgelerindeki ABD Büyükelçisinin bilgileri ile Abdüllatif Şener’in beyanları birlikte değerlendirildiğinde Başbakan’ın İsviçre Bankalarında 8 ayrı hesabının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması daha bir önem kazanmıştır.
Özellikle dönemin ABD Büyükelçisi Eric Edelman tarafından ortaya atılan Başbakan’ın İsviçre Bankalarında sekiz ayrı hesabının bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise bu hesapların kimler tarafından açtırıldığının İsviçre Devletinden sorulması gerekmektedir.
Bizim araştırmalarımıza göre; İsviçre devleti bu tür bilgileri ilgili devletin Meclis Başkanlıklarınca, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarınca ve devam eden bir mahkemece istenildiğinde bu bilgileri vermektedir.
Öyleyse bilginin kaynağına gidilmelidir.Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsviçre’de banka hesabı var mıdır? Yok mudur?
Bu sorunun cevabını bulmak Sayın Meclis Başkanlığınızın görevleri arasındadır. Eğer bu sorunun yanıtı olumsuz ise yani Başbakan’ın İsviçre bankalarında hiç hesabı yoksa o zaman da bu suçlamalardan otomatikman aklanmış olacaktır. Sorunun cevabı olumlu ise, yani İsviçre bankalarında hesabı ya da hesapları varsa Anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince başbakan yargılanmalı ve kendisini aklamalıdır.
Bu durumun açığa çıkartılması TBMM Başkanlığının tarihsel görevleri arasındadır. Sizi görevinizi yapmaya çağırıyoruz.
Gereğini müvekkil parti adına vekâleten dileriz.
Saygılarımızla,
Başvuruda Bulunan Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Başkanlığı Vekilleri
Av. Metin BAYYAR Av. Sait KIRAN Av. Doğan ERKAN