HKP ASKER ZEHİRLENMELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

HKP ASKER ZEHİRLENMELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

HKP; “Bir avuç yandaş parababasının kârı için gençlerimizin ölmesine ve ölüm tehlikesi geçirmesine sesiz kalamazdık. Vicdan sahibi hiçbir insanın ve hukukçunun da sessiz kalacağını düşünmüyoruz. Bu nedenle bu olayların failleri olduğunu bildiğimiz ve düşündüğümüz şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunduk”

Halkın Kurtuluş Partisi son aylarda artarak devam eden asker zehirlenmeleri konusunda sorumlu oldukları gerekçesiyle Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri IŞIK ve Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar ile yemek şirketi yöneticileri hakkında   Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçeyle şüphelilerin görevi ihmal ve bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçlarından yargılanmaları istendi.

Basına yansıyan resmi açıklamalara göre 2017 Mayıs ayından beri son iki ay içerisinde; yaklaşık 2000 asker yemeklerden zehirlenerek tedavi altına alınmış ve  ne yazık ki bir asker de Manisa’da hayatını kaybetmişti.

Halkın Kurtuluş Partisi avukatlarınca yapılan suç duyurusunda, bu vakıaların bir tesadüf olmadığı, sistematik bir durum olduğu belirtilerek, askeri birliklerde yemek pişirme işlerinin özelleştirilmesinin AKP iktidarı ile 2003’de  başlandığı böylelikle tüm vatandaşların can ve mal güvenliğini korumakla görevli bir kurumun özel şirketlerin kâr hırsına terk edildiği, yemek ihalelerini fiyat kırarak alan şirketlerin asıl amacının kâr etmek  olduğu ve  en ucuz malzemeyle yapılan yemeklerin sonucunun da bu acı tablo olacağı vurgulandı.

Suç duyurusunda, Manisa’da ki olaylarla ilgili basında yer almış haberlere de değinilerek, çöpe atılması gereken bozuk malzemelerin yemeklerde tekrar kullanıldığı, üst düzey komutanların durumdan haberdar olduğu, yapılan ihale sözleşmelerinde ancak 5 kez zehirlenme vakası olması durumunda veya yemeklerin kötü çıkması durumunda sözleşmenin feshedilebileceği maddesinin yer aldığı da söylendi.

HKP adına suç duyurusu dilekçesini veren Halkçı Hukukçular yaptıkları açıklamada; zehirlenenlerin zorunlu olarak askerlik görevini yerine getiren er veya erbaşlar olduğunu, bu askerlerin ihtiyaçlarının devlet tarafından üstlenildiğini ve yasa gereğince Devlet’in askerlerin temel ihtiyaçlarını temin etmekle görevli olduğunu belirterek, bu sorumluluğun yerine getirilmediğini, neredeyse tüm ülke çapına yayılmış bir vahim bir tablo oluştuğunu ifade ettiler.

Ayrıca söz konusu yemek işlerini alan firmaların çok hızlı şekilde büyüdükleri ve bunların AKP kadrolarına yakın şirketler olduğunu da belirten Halkçı Hukukçular; Manisa’da ilk zehirlenme vakıasının 23 Mayıs’ta gerçekleşmesine rağmen askerlere yemek sağlayan Rota Yemekçilik Ticaret A.Ş.  firmasının ihalesinin iptal edilmediğini, ancak 17 Haziran’a kadar üç kez daha zehirlenme olayı yaşandıktan sonra bu şirketten yemek alımının durdurulduğunu ifade ettiler.

Ayrıca HKP bu konuda yaptığı açılmada; “AKP iktidarı döneminde ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliğinin bir kısım özel firmaların insafına terk  edildiğini görmekteyiz. Bu dönemde bu tür  özelleştirmelerle ülkenin ordusu her türlü sabotaja da açık hale getirilmiştir. Askerlik görevlerini yapan masum gençlerimiz yemek gibi önemli lojistik hizmetin şirketlere devriyle ciddi rahatsızlıklar geçirmiş, hayati tehlike atlatmıştır. Hatta ölenler dahi olmuştur. Bu nedenle başta yukarıda belirttiğimiz şüpheliler olmak üzere ulusal güvenliği sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetlerini sevk ve idare etmekte sorumlu ve görevli kişiler bu olaylarla ilgili olarak soruşturulmalı ve yargılanmalıdırlar. TSK’nın savaşmadan kayıp veren bir ordu konumuna düşürülmesinde kimin sorumluluğu varsa hesabını da halk önünde vermesi gerekmektedir.” dedi.

Kamu görevi yürüten kişilerin icraatlarıyla sorumlu tutulmaları, yaptıkları yanlışların hesabını halk ve hukuk karşısında vermeleri bir hukuk devletinin en temel prensibi olduğu belirtilen açıklamada HKP’nin bu ilkenin ülkemizde hayata geçmesi için mücadele verdiği vurgulanarak  iki ay içinde zehirlenen 2000 askerimizin hesabının siyaseten de hukuken de verilmesi gerektiği ifade edildi. 10 Temmuz 2017

Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayımlıyoruz:

 

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

 

BAŞVURUDA BULUNAN.: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Karanfil Sokak No: 24/15 Kızılay/ANKARA

 

V E K İ L L E R İ……….: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça OKUR, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN, Av. Ferit CÖHCE

Adres: Sezenler Cad. No: 4/15 Sıhhiye/ANKARA

 

Ş Ü P H E L İ……………..: 1- Tayyip ERDOĞAN (Cumhurbaşkanı)  –  ANKARA

2- Binali YILDIRIM (Başbakan)- ANKARA

3- Fikri IŞIK (Milli Savunma Bakanı) ANKARA

4- Hulusi AKAR (Genel Kurmay Başkanı)- ANKARA

5- İhale alan yemek şirketlilerinin yetkilileri ve sorumluluğu tespit edilen diğer şahıslar.

SUÇ……………………….: Görevi İhmal (TCK md 257), Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti (TCK md. 186)

AÇIKLAMALAR……..…..:

Son iki ay içerisinde basına yansıyan asker zehirlenmesi vakıaları şu şekildedir;

–       23 MAYIS 2017,  Manisa Yunusemre İlçesinde bulunan 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığında 1046 asker,

–       27 Mayıs 2017,  Manisa’nın Kırkağaç İlçesindeki 6’ncı Jandarma Komando Eğitim Alayı’nda, 64 asker,

–       11 Haziran 2017, Diyarbakır’da, 7’inci Kolordu Komutanlığı’na bağlı Bakım Merkez Komutanlığı’nda 25 asker,

–       16 Haziran 2017 Manisa General Seyfettin Çalbatur Kışlası 1’inci Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda 69 asker,

–       17 Haziran 2017,  Manisa 1’inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlası’nda 590 asker,

–       20 Haziran 2017, Kastamonu’da 5’inci Jandarma Eğitim Alay Komutanlığında 38 asker,

–       24 Haziran 2017,  Bursa Büyükorhan’da  10 Asker,

–       27-29 Haziran 2017, Muğla’nın Marmaris İlçesi’ndeki Aksaz Deniz Üssü Komutanlığı’nda 87 asker,

–       02 Temmuz 2017,  Edirne’nin Karaağaç Mahallesi’nde bulunan Korgeneral Celalettin Alkoç Kışlası’nda 14 asker,

Buna göre yalnızca bizim tespit edebildiğimiz son iki ayın bilançosu bu şekildedir. Basına yansıyan resmi açıklamalara göre bu olaylarda yaklaşık 2000 asker yemeklerden zehirlenerek tedavi altına alınmış ve  ne yazık ki bir asker de Manisa’da hayatını kaybetmiştir.

Bu durumun bir tesadüf olmadığı, sistematik bir durum olduğu açıktır.

Zehirlenen askerler Anayasanın 72. Maddesine ve  1111 Sayılı Yasaya göre zorunlu olarak askerlik görevini yerine getiren er veya erbaşlardır. Bu askerlerin 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 3. Maddesine göre ihtiyaçları devlet tarafından üstlenilmiştir. Yasa gereğince Devlet zorunlu askerlik görevini yapan er veya erbaşların temel ihtiyaçlarını temin etmekle görevlidir.

Yine 211 sayılı yasanın ‘umumi vazifeler’ başlığı altında bulunan;

35. maddesi: “ Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”

36. Maddesi: “Silahlı Kuvvetler, harb sanatını öğrenmek ve öğretmekle vazifelidir. Bu vazifenin ifası için lazımgelen tesisler ve teşkiller kurulur ve tedbirler alınır.”

40. maddesi ise; “Askerin bakımı, sağlığı, yedirilmesi, giydirilmesi, barındırılması ve moralinin yüksek tutulması dikkat ve itina ile sağlanacak en mühim vazifelerdendir.” şeklindedir.

Sayılan bu görevler kanun koyucu tarafından Silahlı Kuvvetler Teşkilatına görev ve sorumluluk olarak verilmiştir.

Oysa yukarıda belirtilen olaylar gerek tek tek değerlendirildiğinde gerekse genel olarak değerlendirildiğinde anayasal bir kurum olan Silahlı Kuvvetlerin yasada belirtilen görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği açıktır. Bu görev ve sorumluluğun yerine getirilmemesinde her olay için ayrı ayrı farklı rütbe ve görevlerde bulunan askerlerin  sorumlu tutulması ve soruşturulması mümkündür. Ancak neredeyse tüm ülke çapına yayılmış bir vahametten   bahsetmekteyiz.

“Yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak”la görevli bir yapının, basına ve kamuoyuna yansıdığı şekilde perişan halde görünmesine, kim veya kimler sebep olmuştur? Kimler tek suçları yasal yükümlülüklerini  yerine getirmeye çalışan gençlerin bir anda ölümüne, hastalanmasına sebep olmuştur? Bu soruların yanıtını bulmak, görevlerinin gereğini yerine getirmeyip insanlarımızın canına mal olan gerçek sorumluları açığa çıkarmak yargının en asli görevidir kanaatimizce. Zira bir ülkenin ulusal güvenliğiyle ilgili bir suç işlenmiştir. Bu suçtan yalnızca son iki ayda yemeklerden zehirlenen 2000 asker değil tüm yurttaşlar etkilenmiştir bizce.

Askeri birliklerde yemek pişirme işlerinin özelleştirilmesinin AKP iktidarı ile 2003’de  başladığı aşikardır. Böylelikle tüm vatandaşların can ve mal güvenliğini korumakla görevli bir kurum özel şirketlerin kâr hırsına terk edilmiştir. Askeri birliklerden yemek ihalelerini fiyat kırarak alan şirketlerin asıl amacı kâr etmek  olduğuna göre en ucuz malzemeyle yapılan yemeklerin sonucu da ortadır.

Manisa’da General Seyfettin Çalbatur Kışlası 1’inci Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda, binlerce askerin zehirlenmesi ve 1 askerin şehit olmasına neden olan yemek firmasıyla ile ilgili bir firma çalışanı, yemek firmasının yaptığı yemeği yemediklerini, çöpe atılması gereken malzemelerin tekrar kullanıldığını askerlerin bu nedenle zehirlendiğini gazetecilere açıkça anlatmıştır. (http://www.milligazete.com.tr/%E2%80%9Ckendi_yemegimizi_yiyemiyoruz%E2%80%9D/469401)

Yine Manisa’daki zehirlenmeyle ilgili savcılıkça yapılan soruşturmada gözaltına alınan bir binbaşının ifadesi ; “Zehirlenme vakaları ile ilgili olarak ilk zehirlenme vakası olduğunda, üst rütbedeki komutanlarıma durumdan dolayı zehirlenme vakası gereği sözleşmenin feshedilmesi ve ceza işlem için bilgi verdim ve yazı yazdım. Ancak üst rütbeli komutanlar sözleşmede açık madde olarak 5 kez zehirlenme vakası olması durumunda veya yemeklerin kötü çıkması durumunda sözleşmenin feshedilebileceği şeklinde kesin amir hüküm var diye bana söylediler. Ben de bu amir hükmü sözleşme maddeleri arasında okudum. Yemek hizmeti sunan şirket ile Milli Savunma Bakanlığı sözleşmeyi yapmıştır.” Şeklindedir. (http://odatv.com/yemek-sirketiyle-sozlesmede-5-kez-zehirlemeye-izin-var-maddesi-2306171200.html)

Ayrıca söz konusu yemek işlerini alan firmaların çok hızlı şekilde büyüdükleri ve AKP kadrolarına yakın şirketler olduğu da basına yansıyan bir başka durumdur. Özellikle Manisa’da ilk zehirlenme vakıası 23 Mayıs’ta gerçekleşmesine rağmen askerlere yemek sağlayan Rota Yemekçilik Ticaret A.Ş.  firmasının ihalesi iptal edilmemiş ve bu şirket hakkında soruşturma başlatılmamıştır. 17 Haziran’a kadar Manisa’da üç kez daha zehirlenme olayı görüldükten sonra bu şirketten yemek alımı durdurulmuştur.

Dolayısıyla,  AKP iktidarı döneminde ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliğinin bir kısım özel firmaların insafına terk  edildiğini görmekteyiz. Bu dönemde bu tür  özelleştirmelerle ülkenin ordusu her türlü sabotaja da açık hale getirilmiştir. Askerlik görevlerini yapan masum gençlerimiz yemek gibi önemli lojistik hizmetin şirketlere devriyle ciddi rahatsızlıklar geçirmiş, hayati tehlike atlatmıştır. Hatta ölenler dahi olmuştur. Bu nedenle başta yukarıda belirttiğimiz şüpheliler olmak üzere ulusal güvenliği sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetlerini sevk ve idare etmekte sorumlu ve görevli kişiler bu olaylarla ilgili olarak soruşturulmalı ve yargılanmalıdırlar. TSK’nın savaşmadan kayıp veren bir ordu konumuna düşürülmesinde kimin sorumluluğu varsa hesabını da halk önünde vermesi gerekmektedir.

Anayasa’nın 117. maddesinde bu konuda görevli ve sorumlu makamlar açıkça belirtilmiştir. “Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı” başlıklı 117. madde şu şekildedir;

“Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur. Milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur. Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir. Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur. Milli Savunma Bakanlığının, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları ile görev ilişkileri ve yetki alanı kanunla düzenlenir.”

Dolayısıyla milli savunma konusunda başta Cumhurbaşkanı gelmek üzere, başbakan, bakanlar kurulu üyeleri ve genel kurmay başkanı görevli kılınmıştır.

Milli Savunma Bakanlığı Görev Ve Teşkilatı Hakkında Kanun’un 2. Maddesine göre de, Milli Savunma görevlerinin siyasi, hukuki, sosyal, mali ve bütçe hizmetleri, her türlü ihtiyaç maddesinin tedariki ve sağlık hizmetleri Milli Savunma Bakanı’nın görevleri arasında sayılmıştır.

Ayrıca Genel Kurmay Başkanı ise 1324 sayılı Kanun’un 2. Maddesine göre Lojistik ve tedarik hizmetleri için tespit etmiş olduğu ilke, öncelik ve ana programlar ile askeri okullardaki eğitim ve öğretim hizmetlerine ilişkin önerilerini, bu hizmetleri yürütecek olan Millî Savunma Bakanlığına bildirmekle görevlidir.

Bu nedenle kamu görevi yürüten şüpheliler, Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesinde belirtildiği şekliyle görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine hatta ölüme sebep olmuş, ulusal güvenliği tehlikeye atarak kamunun zarara uğratmış ve bir kısım şirket ve kişilere haksız bir menfaat sağlamışlardır.

Bunun yanında kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş yenilecek veya içilecek şeyler tedarik edilerek insanlara verilmiştir. Bu nedenle TCK md. 186’da belirtilen “Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti” suçu da ayrıca oluşmuştur.

Kamu görevi yürüten kişilerin icraatlarıyla sorumlu tutulmaları, yaptıkları yanlışların hesabını halk ve hukuk karşısında vermeleri bir hukuk devletinin en temel prensibidir. Müvekkil parti bu ilkenin ülkemizde hayata geçmesi için çaba sarf etmekte, mücadele vermektedir. Bu nedenle iki ay içinde zehirlenen 2000 askerimizin hesabının siyaseten de hukuken de verilmesi gerekmektedir. Bir avuç yandaş parababasının kârı için gençlerimizin ölmesine ve ölüm tehlikesi geçirmesine sesiz kalamazdık. Vicdan sahibi hiçbir insanın ve hukukçunun da sesiz kalacağını düşünmüyoruz. Bu nedenle bu olayların failleri olduğunu bildiğimiz ve düşündüğümüz şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunmaktayız.

Sonuç Olarak; Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığı’nca resen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun anılan suçlarından haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek kamu davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz.10/07/2017

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı

Vekilleri

Av. Metin BAYYAR, Av. Sait KIRAN, Av. Ayça OKUR, Av. Doğan ERKAN