Türkiye’nin en kahredici gerçeği, 1950’den itibaren ülkemizin Amerikan Emperyalist Haydudunun yarısömürgesi durumuna düşürülmüş olmasıdır. Yani Türkiye’yi Türkiye yönetmiyor 73 yıldan beri. Amerikan çakalı yönetiyor. İktidarlara kimin getirileceğini, onun ne zaman düşürüleceğini, yerini kimin alacağını hep o haydut devlet belirliyor.
Bu ağulardan da acı gerçeği netçe göremedik mi; tüm seçimlerimiz yarı narkozlu birinin yapacağı tercihlere benzer. Kimin dost, kimin düşman olduğunu asla ayırt edemeyiz. Kafa karışıklığından çekip alamayız kendimizi.
1950’de ABD tarafından iktidara getirilen Bayar-Menderes liderliğindeki Demokrat Parti, hükümetini kurarken, bakanlıklara onlara göre kimin atanmasının uygun olacağını, Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliğine soruyordu Adnan Menderes. O da Washington’daki Amerikan Dışişleri Bakanlığına…
Bu hükümet, iktidara geldiği yıl Meclise bile danışmadan 4 bin 500 kişilik Türk Tugayını, efendisi ABD’ye yaranmak için Kore’ye gönderdi. Kore Savaşları sürecinde yem olarak kullandı ABD Komutanları Türk Ordusu’nu. En tehlikeli bölgelerde savaştırdılar. Ve 1350 vatan evladı, bu haydudun çıkarları uğruna hayatlarının baharında dünyadan göçüp gitti.
Türkiye’nin İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim başta gelmek üzere bütün bakanlıklarını “uzman” kisvesi altındaki Amerikan ajanlarıyla doldurdu bu hükümet. 1952’de Türkiye’yi NATO’ya soktu. Türk Ordusu, yarı sapık, yarı sarhoş Amerikan Generallerinin komutasına verildi.
1965’te yine bu haydut tarafından iktidara taşınan Süleyman Demirel’in Adalet Partisi iktidarı da hiç kusur etmedi, efendisi ABD’ye sadakatte. Zaten Demirel, Amerika’nın “Morrison Knudsen” şirketinin bir çalışanıydı. Ve buradayken keşfedilip devşirildi, ABD Çakalı tarafından. Ve 1965’te de iktidara taşındı. O yıllarda biz Devrimci Gençler, “Morrison Sülü Başvekil, İşçi Köylü Aç Sefil!” diye sloganlar atardık eylemlerimizde. Aralıklarla 25 yıl Türkiye’de Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak görev yaptırıldı Demirel’e efendisi tarafından.
12 Eylül Faşist Darbesi sonrası iktidara getirilen Anavatan Partisi lideri Turgut Özal’sa 1952’de Amerika’dayken ihanet potansiyeli taşıması sebebiyle devşirilip ajanlaştırılıyor ABD tarafından. Sonrasında 1971-1973 yılları arasında da, yine ABD emrindeki emperyalist finans örgütü Dünya Bankası’nda danışman sıfatıyla görevlendiriliyor. Özal da 1983’ten 1993’te ölene kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak hizmette bulunuyor ABD’ye.
1991’de yine Doğru Yol Partisi’nde görev yaptırılmaya başlanan Tansu Çiller de ABD’de Connecticut ve Yale Üniversitelerinde devşirilip, ajanlaştırılıp Türkiye’ye gönderilmiştir. 2002’ye kadar Bakan ve Başbakan olarak hizmette bulunmuştur efendisine Tansu Çiller de.
2003 yılında iktidara taşınan ve hâlâ da orada tutulan AKP lideri Tayyip Erdoğan’ınsa nasıl devşirildiği çok ayrıntılı biçimde bilinmektedir, siyasetle ilgilenen aydınlarımız tarafından. Merkez Parti Başkanı Abdürrahim Karslı; “AKP benim Çamlıca’daki evimde kuruldu”, demiştir, ilkin Cem Özer’le, sonrasında Tele 1 Patronu Merdan Yanardağ’la yaptığı programlarda. “AKP nasıl kuruldu?” cümlesini yazıp aratırsak internette, videosu hemen karşımıza çıkar bu programların.
Abdürrahim Karslı; Amerikalılar, İngilizler ve İsrailliler kurdu bizim evde AKP’yi, Abdurrahman Dilipak ve Ali Bulaç da o toplantılarda vardı, onlar da tanıktırlar, diyor.
Bu iki Ortaçağcı yazar da Abdürrahim Karslı’nın iddialarını doğrulamışlardır köşe yazılarında.
Abdürrahim Karslı, arada geçen pazarlığı emperyalistlerle, Siyonist İsrail’le yerli hainler arasında geçen pazarlığı aynen şöyle ortaya koyuyor:
“Anlaşma şu:
“1. Biz sizi iktidara taşıyalım.
“2. Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim.
“3. Size gerekli finansal destekleri getirelim.”[1]
Karşılığında yerli hainlerden istenenler de şunlarmış:
“Onların teklifleri şuydu:
“İsrail’in önündeki engelleri kaldıracaksınız, uluslararası kuruluşlardaki vesaire filan. İsrail’in güvenliğini artıracaksınız. Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleştirilmesinde bize yardımcı olacaksınız ve İslam’ın yeniden yorumlanması meselesinde bize yardımcı olacaksınız.”[2]
Demek ki arkadaşlar; AKP ve Tayyipgiller iktidarı da 21 yıldan bu yana Amerika, İngiltere ve İsrail haydutlarının kendilerine verdiği görevleri yapıyor. Bu görevleri sebebiyle, Ortadoğu’da efendileriyle birlikte 10 milyon Müslüman, ülkemizde ise binlerce insanımız yok yere hayatını kaybetti. Ülkemizi Suriye bataklığına soktu. 11 milyon Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlıyı ülkemize doldurarak demografik yapımızı altüst etti. Türk’ü giderek azınlığa düşürerek Hilafet kurma derdinde Türkiye’de o sığınmacılarla. Ve Türkiye, sırf Suriye bataklığına sokulması yüzünden 250 milyar dolarlık maddi kayba da uğradı.
Halkımızın alınterinden türlü yollarla gasp ettikleri iki buçuk trilyon civarındaki parayı iç edip buharlaştırdılar. AKP kurucularından Ekonomi Profesörü Abdüllatif Şener’in tespitleriyle, sadece Tayyip ve yakın akraba çevresi, 300 milyar dolarlık kamu malını zimmetine geçirmiş. Ege’de 20 Ada ve 2 Kayalığımızı, yine efendilerinin buyruğu üzerine elleriyle Yunanistan’a peşkeş çektiler. Bunların yaptığı binbir kötülük saymakla bitmez…
Deprembilimcilerin çığlık çığlığa feryat ederek “Çok büyük depremler geliyor, önlem alalım”, diyerek uyarmalarına rağmen kıllarını kıpırdatmadıkları gibi 8 defa da “İmar Barışı” diye süslü yılbaşı hediyesi gibi allı pullu adlara büründürdükleri imar aflarıyla gelmekte olan felaketin katmerlenmesine, can kayıplarının birkaç misli artmasına sebep oldular. “50 bin” diyerek saklıyorlar can kayıplarının sayısını. Aslında 200 bin civarında insanımız bunların kötücüllükleri yüzünden, halk düşmanlıkları yüzünden acılar içinde yıkıntılar altında can çekişerek, soğukta donarak hayatını kaybetti.
Ve ekonomiyi iflas ettirdiler en nihayetinde. Kuru soğan 30 liraya, patates 15 liraya, salatalık 25 liraya, domates 30-40 liraya varıp dayandı. En ücra semtlerdeki küçücük evlerin kiraları bile 5 binin üzerinde telaffuz edilir oldu.
Özetçe; halkımızın hayatı cehenneme çevrildi. Bunların umurunda değil, halkın yoksulluğu, çektiği acılar.
AKP’li ve yandaş Amerikancı sermaye partilerinin milletvekillerine Kaçak Saray’ında iftar ziyafeti çekiyor Tayyip. Sofrada bir tek kuşsütü eksik. Hesaplıyor ki ekonomistler; o yemek kişi başı 1.200 liraya mal olmuş.
Kimin sırtından tabiî bu?
Acılar içindeki, işsizlik-pahalılık cehenneminde kıvranan halkımızın sırtından.
Nasıl boğazınızdan geçiyor, ülen hiç Allah’tan korkmaz kuldan utanmazlar!
Öyle görülüyor ki arkadaşlar; ağanın yaşlanan marabalarını değiştirmesi gibi, gariban köylümüzün iyice ihtiyarlayıp kuvvetten düşen atını, öküzünü, eşeğini değiştirmesi gibi ABD Emperyalist Çakalı da Türkiye’de iktidarda tuttuğu hizmetkârlarını değiştirmeye karar vermiş.
TESEV’ci, Sorosçu İbiş Hacı Kemal’i (Umre Hacısıdır) ve onun Yeni CHP’sini; Tayyipgiller’in döküntüleriyle, Molla Necmettin döküntüsü Karamolla tayfasıyla birlikte alaşağı edeceği Tayyipgiller’in yerine iktidara taşıyacaktır bu seçimlerde, efendileri ve oynatıcıları olan ABD Emperyalistleri.
Sorosdaroğlu İbiş Kemal için aynen şöyle diyor, Eski CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen:
“Amerikalılar Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirmek için 2008’den itibaren çalışma başlattılar. 2010’da da getirdiler.”
Bilindiği gibi Kılıçdaroğlu, kendisi gibi Mustafa Kemal ve Kuvayimilliye düşmanlarından oluşan bir ekip kurarak elbirliğiyle çöktüler CHP’nin başına. Sonra da onu, Mustafa Kemal’in, İnönü’nün CHP’sinin tam zıddı olan Yeni CHP’ye dönüştürdüler. Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin CHP’sini ve onun değerlerini bütünüyle tersyüz ettiler.
ABD, İngiltere ve Siyonist İsrail’in verdiği namussuzca görevleri sürdürme işi artık bunlar tarafından yapılacaktır. Türkiye “Yeni Sevr” demek olan BOP cehennemine doğru Tayyipgiller’in bıraktığı yerden alınıp götürülecektir.
Saygıdeğer Halkımız;
Hep söyleyegeldiğimiz gibi biz bir tek şey istiyoruz senden: Ülkemizin içine düşürüldüğü bu cehennemcil felaketi ve bu duruma bizi iten Batılı haydutların Türkiye’deki kuklaları olan yerli işbirlikçi hainleri netçe görüp kavramanı…
ABD-AB Çakallarıyla birlikte bu hainleri de tıpkı Birinci Kuvayimilliye’nin zaferi sonrasında olduğu gibi ülkemizden defetmeden ülkemiz ve halkımız hiçbir alanda olumlu bir gelişme gösteremez. Bunları defedeceğiz ki Tam Bağımsızlığı sağlayabilelim, halkımız da kendi kafasıyla düşünen yani özgür iradesiyle davranan en halksever, en yurtsever, en bilinçli, en fedakâr, en yiğit evlatlarından oluşan siyasiler tarafından yönetilebilsin.
Demek ki, gerçek kurtuluşa giden sürecin ilk zaferi, başarısı bu olacaktır. Bu zafer sonrasında bütün sorunlarımıza, bütün dertlerimize halkımızla birlikte gerçekçi, çabuk ve kesin sonuç alıcı çözümler üretebiliriz. Birkaç yıl içinde halkımızı da refaha, mutluluğa taşıyabilir, ülkemizin ekonomik, siyasi ve askeri bağımsızlığını garantileyecek yapılar oluşturabiliriz. Demokratik, Laik, Hür, Güçlü, Mutlu ve Tam Bağımsız Türkiye’yi arılar gibi eşitçe, kardeşçe, özgürce, şevkle çalışarak meydana getirebiliriz.
İşte bizim bütün çabamız bu anlattıklarımızın sence anlaşılmasını, kavranmasını, duruca bilince çıkarılmasını sağlamaya yöneliktir. Gerisi kolay olacaktır, inanın…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
17 Nisan 2023
Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı
[1] http://odatv.com/akp-aslinda-nasil-kuruldu-1612141200.html
[2] 07 Nisan 2017 tarihinde Tele 1’de yayınlanan “5. Boyut” adlı programın ilgili bölümü alınmıştır, https://www.youtube.com/watch?v=cidU-U6MRFQ