Haydarpaşa ve Sirkeci Garı Halkındır, Peşkeş Çekilemez!

AKP iktidarı tarih düşmanlığına devam ediyor. Halkın Kurtuluş Partisi ise halkın tarihsel miraslarına sahip çıkıyor. İstanbul gibi çok önemli tarihi yapılara sahip bir şehirde, TCDD’nin tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci Garı’nın atıl depo sahaları ihalesi yandaş bir şirket olan; AKP Genel Başkanı RecepTayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Okçular Vakfının da yöneticiliğini yapmış, Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi’nin sahibi  Hüseyin Avni Önder’e kanunsuz bir şekilde verildi. Hem de İBB şirketlerinin deneyimsiz olduğu ve “müştereken ve müteselsilen” sözcüklerinin yerine “ortaklaşa ve birlikte” sözcüklerini kullandığı gerekçelerini ileri sürüldü.

Bu hukuksuzluğa karşı Hukukçularımız bugün Mehmet Cahit Turhan (Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı), Ali İhsan Uygun (TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürü), Bilal Erdoğan (Okçular  Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi), Hüseyin Avni Önder (Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi Sahibi ve Okçular Vakfı Eski Genel  Müdürü) hakkında Görevi Kötüye Kullanma, Görevi İhmal, İhaleye Fesat Karıştırma, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. Maddesini ihlal, Nüfuz Ticareti yapmaktan suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusunda Halkın Kurtuluş Partisi’nin Programının  “ÇEVREYE VE TARİHE  SAYGI” bölümünden alıntı yapılarak bu suç duyurusunda neden taraf olduğumuz açıklandı: Bu bölümde tarihe yaklaşımımız şu cümlelerle ifade edilmektedir: “..Partimiz, insanlığın başından geçenleri sebep-sonuç ilişkileriyle açığa çıkarıp tam olarak anlayamadığımız sürece, geleceğimizin iyice görülüp bilinemeyeceği inancındadır. Bu sebeple Tarihe, ilgi ve saygıyla yaklaşır.

… Tabiî ülkemizdeki zenginliklerin de ortaya çıkarılması, çıkarılan ve bilinenlerin de korunmasını önemle savunur. Bunun için gerekli her çalışmayı yapar. Önlemi alır. Unutmayalım ki Tarih tekrar yaşanmaz, yaratılamaz. Onlar kaybolursa yerine yenisi konamaz… O yüzden onları, gözümüz gibi korumamız gerekir.”

Halkın Kurtuluş Partisi, tarihin tekrar yaşanmayacağı, yaratılamayacağı ve tarihi mirasları gözü gibi koruması gerektiği bilinciyle mücadelesine devam ediyor ve edecek!

Tarihimizi yok edenler ise halka hesap verecek! 21/10/2019

HKP Genel Merkezi

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

SUÇ DUYURUSUNDA
BULUNAN                           :Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
                                              Karanfil Sokak No:24/15 Kızılay/ANKARA

V E K İ L L E R İ                : Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI,Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Halil AĞIRGÖL,Ayça OKUR, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN

Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K:4 D:16 Fatih/İstanbul

Ş Ü P H E L İ L E R        : 1- Mehmet Cahit Turhan – Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı

2- Ali İhsan Uygun-TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürü

3-Bilal Erdoğan-Okçular  Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi

4- Hüseyin Avni Önder – Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi sahibi

Okçular Vakfı   Eski Genel  Müdürü

5-Soruşturma aşamasında ortaya çıkartılacak; menfaat temin eden şüphelilerin fiillerine onay veren,  görmezden gelen diğer kamu görevlileri.

S U Ç                                     : Görevi Kötüye Kullanma (TCK. 257) Görevi İhmal (TCK 257/2 fıkra) İhaleye Fesat Karıştırma (TCK 235. Md.),  5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. Maddesini ihlal, Nüfuz Ticareti (TCK 255. Md.)

İHBAR VE BEYANLARIMIZ:

  • 16 milyon nüfusa sahip önemli Tarihsel Miraslarımızın bulunduğu İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı el değiştirdi  ama bunu hazmedemeyen AKP’li siyasetçiler her geçen gün yeni bir hukuksuzluğa imza atıyor ne  yazık ki!
  • En son 18 Ekim 2019 tarihinde basında  çıkan haberlere göre TCDD’nin tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci Garı’nın atıl depo sahaları bölgesini kiralamak için açtığı ihalede İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) elendi.

TCDD, tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının atıl durumda olan yaklaşık 29 bin metrekarelik depo sahalarını kültür ve sanat etkinliklerinde kullanılmak üzere 4 Ekim 2019 tarihinde ihaleye çıkardı. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı’nın “caydırıcı olur” diyerek İBB’nin katılımını uygun bulmadığı ihaleye 4 teklif sunuldu. İhalede sona Okçular Vakfı’nın kısa süre öncesine kadar genel müdürlüğünü yapan eski İBB çalışanı 33 yaşındaki Hüseyin Avni Önder’e ait Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi ve İBB’nin iştirak şirketleri Kültür A.Ş-İSBAK-Metro A.Ş-Medya A.Ş’den oluşan konsorsiyum kaldı.

  • Ancak son aşamada İBB davet bile edilmeden tek bir katılımcıya, Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi’ne verildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarına göre İBB’nin ihaleye çağırılmama nedenlerinden biri sözleşmede “müştereken ve müteselsilen” yerine “ortaklaşa ve birlikte” ibaresinin kullanılması. Bir diğer neden ise şartnameye göre zorunluluk olmadığı halde 4 belediye şirketinin de ayrı ayrı iş deneyim belgesinin olmaması yer alıyor.
  • Oysa ki ihalenin verildiği şirket birkaç gün öncesine kadar 10 bin TL. sermayeli bir şirket olup AKP döneminde İBB’nin Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden görev yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyetinde olduğu Okçular Vakfı’nın Genel Müdürlüğü’nü yapan 33 yaşındaki Hüseyin Avni Önder’e ait bir şirkettir.
  • İşin özeti İBB sudan sebeplerle ve hiçbir hukuki gerekçe olmadan devre dışı bırakılmıştır. Böylece de kamuya yani halka ait olması ve bu amaçlarla kullanılması gereken, İstanbul’un en önemli iki sembolü olan tarihi yapılar iktidara yakınlığı ile bilinen özel bir şirkete peşkeş çekilmiştir.
  • Bildiğimiz gibi Belediyelerin yapacağı hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabidir. Ancak bu suç duyurusu konusu ettiğimiz ihalede, ihalelerde saydamlık, rekabet, eşitlik, gizlilik ve kaynakların verimli kullanılması ilkelerini çiğnediği görülmektedir. Şüphelilerden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın nüfuz ticareti yaptığı, diğer kişilerin ise kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklı olarak mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda halka ait olan tarihsel miraslarımızı kamu yararına hiçbir deneyimi olmayan, iktidara yakın bir şirkete peşkeş çektikleri çok açıktır.

Yukarıda işlendiği açık bir çok suç göz ardı edilmemesi, siyasi saiklerle tüm bu yasadışı işlerin üstü örtülmemesi için müvekkil Parti bu ve benzer konularda defalarca suç duyurularında bulunmuştur. Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerçek hukuk devletinin de temel prensibidir. Ancak bugünlerde yapılanlar Halkın menfaatlerini hiçe sayılarak yapılmakta, sadece iktidardaki belirli kişilerin yakınlarının menfaatlerini esas almaktadır.

2005 yılında kurulmuş, Türkiye’nin 81 ilinde seçimlere  katılmış Halkın Kurtuluş Partisi’nin Programında Tarih ve doğa ile ilgili bir bölüm vardır ki; bu suç duyurusunu  neden yaptığını ve neden taraf olduğunu çok iyi ifade eder:

ÇEVREYE ve TARİHE SAYGI

…Parababaları, yalnız insana değil Tarihe ve Tabiata da hiç saygı duymamaktadır. Sevgi beslememektedir. Bu sebeple de şehirlerimizin Tarihi dokusunu, yeşil alanlarımızı, kıyılarımızı acımasızca tahrip etmekte, yok etmektedir. Şehirlerimizdeki Tarih varlıklarını kazıyıp, yerlerine iş merkezi, katlı otopark, lüks konutlar yapmaktadır. Namuslu bir bilim insanımız, geçen yıl; “Konya’da son yirmi yılda yapılan Tarih katliamı, önceki beş yüz yılda yapılana denktir” demişti. Diğer şehirlerimizde de hemen hemen aynısı yapılmaktadır.

Dünyanın en güzel yerleri arasında gösterilen kıyılarımız, yakıp yıkılarak, turistik otellerle, pahalı konutlarla doldurulmaktadır.

Bu tahribatı, hükümetleriyle, yerel yöneticileriyle Parababalarının emrindeki siyasiler yapmaktadır.

Oysa bilime göre, şehirlerin Tarihi dokusu korunur, yeni ilaveler, genişletmeler, çevredeki boş araziler üzerine yapılır. Eski ve yeni şehir birbiri üzerine bindirilmez.

Kıyılarımız, koylarımız, yeşil alanlarımız, göllerimiz, nehirlerimiz ve denizlerimiz de gözümüz gibi korunur. Kirletilmez, bozulmaz.

Para ve kâr tanrısına tapınan Parababalarının, bu insan, Tarih ve doğa katliamları onların cibilliyeti iktizasıdır. Torunlarımız bunları lanetle anacaktır.

Partimizse, Parababalarınınkinin tam tersi bir tutumla, bütün bu konularda sadece bilimin emrettiği şekilde davranacaktır. Yapılması gerekenleri, bedelini umursamaksızın, hızla yerine getirecektir.

Partimiz, insanlığın başından geçenleri sebep-sonuç ilişkileriyle açığa çıkarıp tam olarak anlayamadığımız sürece, geleceğimizin iyice görülüp bilinemeyeceği inancındadır. Bu sebeple Tarihe, ilgi ve saygıyla yaklaşır.

Dün içinden çıktığımız, Antika Tarihin en ünlü, en gelişkin iki imparatorluğundan biri olan, (diğeri de Roma’dır.) Osmanlı atalarımıza olduğu kadar, bizden önce bu topraklarda yaşamış Antika Medeniyetlere ve onlardan kalan kültür varlıklarına da sevgi ve takdirle bakar. Onların bilinmesi, bilinenlerin kavranması ve tanıtılması için her türlü çalışmayı yapar. İlgiyi, ihtimamı gösterir. Sekiz-on bin yıl önce yaratılmış olan Çatalhöyüklü Ana Tanrıça heykelini olduğu gibi, Bizans eseri Ayasofya’yı da, Süleymaniye’yi de, Selçuklu ve Osmanlı atalarımızın diğer eserlerini de aynı ilgiyle sever ve onların korunması, tanıtılması için çalışır.

Ülkemiz Antika Medeniyetlere ev sahipliği etme açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Ama ne yazık ki, bu tarihimize ve onların kültür varlıklarına bugüne kadar hemen hemen hiç sahip çıkılmamıştır. Batılı Emperyalist canavarlar, bizim bu varlıklarımızı da önemli ölçüde yağmalamışlardır. Bugün Anadolu Medeniyetlerine ait tarih ve kültür varlıklarının hemen hemen yarısı bu emperyalist devletlerde, onların müzelerinde ve kolleksiyonerlerindedir.

Partimiz, çalınan bu zenginliklerimizin, uluslararası yasaların emrettiği biçimde, onlardan geri alınarak ülkemize, ait olduğu topraklara getirilmesini, bunlara sevginin-saygının gereği sayar.

Tabiî ülkemizdeki zenginliklerin de ortaya çıkarılması, çıkarılan ve bilinenlerin de korunmasını önemle savunur. Bunun için gerekli her çalışmayı yapar. Önlemi alır. Unutmayalım ki Tarih tekrar yaşanmaz, yaratılamaz. Onlar kaybolursa yerine yenisi konamaz… O yüzden onları, gözümüz gibi korumamız gerekir.” (Halkın Kurtuluş Partisi Programından)

Tüm bu  sebeplerle, şüpheli olarak belirtilen ihale süreçlerini nüfuz ticareti yaparak yönlendiren ve ihaleye fesat karıştırmış kamu görevlileri ile soruşturma sonucunda tespit edilecek diğer sorumlular hakkında kamu davası açılması için işbu suç duyurusunu yapmak zorunlu olmuştur.

SONUÇ ve İSTEM              : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet savcılığınca resen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun anılan suçlarından haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını müvekkil Parti adına talep ediyoruz. 21/10/2019

Suç Duyurusunda Bulunan

Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
 Vekilleri
Av. Ayhan ERKAN      Av. Ali Serdar ÇINGI    Av. Pınar AKBİNA