Halkın Kurtuluş Partisi’nden Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusu

Halkın Kurtuluş Partisi’nden Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusu

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

ANKARA

Suç İhbarında Bulunan  :

1– Av. Metin BAYYAR, 2- Av. Ali Serdar ÇINGI,  3- Av. Sait KIRAN, 

4- Av. Azime Ayça ALPEL, 5- Av. Doğan ERKAN

                                              Sezenler Cad. 4/15 Sıhhiye/ANKARA

              

Şüpheli                             : Recep Tayip ERDOĞAN- Başbakan

                    

S u ç                                :    Kamu Görevlisine Hakaret (TCK 125/3),

Kamu görevlisinin görevini yapmasını engelleme (TCK 265/1)

Suç Tarihi                        : 10.05.2014

A ç ı k l a m a l a r       :

1-     Olay                     :

10.05.2014 tarihinde Danıştay’ın kuruluş yıldönümü töreninde Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu konuşmasını yaparken, Van konteyner kentte tespit ettiği sıkıntılara dikkat çektiği esnada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, oturduğu yerden“Böyle bir edepsizlik olamaz. Siyasi konuşma yapıyorsun, tamamen yalan söylüyorsun, Van ile ilgili söylediklerin tamamen yalan”diye bağırmıştır. R. Tayyip Erdoğan Barolar Birliği Başkanına “edepsiz” şeklinde hakarette bulunduğu gibi ayrıca konuşmasına devam eden

M. Feyzioğlu’na doğru ayağa kalkarak yönelmiş ve kendisinin konuşmasına devam etmesini de engellemiştir. Bu fiili ve sözlü saldırı protokolde bulunan diğer kişilerin ve korumaların araya girmesiyle ancak son bulmuştur. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise “Ben kimseye edepsizlik yapmam” diyerek konuşmasına son vermek zorunda kalmıştır.

2- Hukuki Niteleme   :

Öncelikle belirtelim ki, Molierac’ın dediği gibi;Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst te tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!”

            a-) Saldırıya maruz kalan Metin Feyzioğlu Türkiye Barolar Birliği Başkanıdır. Bilindiği üzere Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanununa göre kurulmuş bütün baroların katılımıyla oluşan, kamu kurumu niteliğinde, tüzel kişiliği haiz bir üst meslek kuruluşudur. Barolar Birliği, Anayasa’da belirtilen Hukuk devleti prensibinin ayrılmaz parçası olan bağımsız yargının savunma kanadını temsil eder.

Türkiye Barolar Birliğinin Görevleri Avukatlık Kanunu’nun 110. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;

Baroları ilgilendiren konularda her baronun görüşünü öğrenip, ortaklaşa görüşmeler sonunda çoğunluğun düşünce ve görüşünü belirtmek,

– Baroları ilgilendiren konularda görüşünü yetkili mercilere duyurmak,

– Memleket içinde kurulmuş hukukla ilgili kurul ve kurumlarla ilgilenmek ve temaslarda bulunmak,

– Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak Barolar Birliğinin en asli temel görevlerinden bir kaçıdır.

Bunun yanında avukatlık görevinin kamusal bir görev olduğu ve bağımsız yargının kurucu unsurlarından savunmayı serbestçe temsil ettiği 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 1. Maddesinde açıkça belirtilmiştir.

            Buna göre, Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu; Barolar Birliği Başkanı olarak çağrıldığı Danıştay toplantısında, yaptığı konuşmayla bir kamu görevi ifa etmektedir. Bu konuşmanın engellenmesi bir “KAMU GÖREVİNİN YERİNE GETİRİLMESİNİ ENGELLEMEK” olduğu gibi bu esnada bu konuşma nedeniyle hakarete uğraması da “KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET” suçunu oluşturmaktadır.

                  b- Ayrıca yukarda değindiğimiz üzere “Bağımsız Yargı” Anayasa’mızda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nitelikleri arasında sayılan Hukuk Devleti ilkesinin ayrılmaz ana unsurlarından biridir. Bu nedenle, Avukatlık Kanunu’na göre Bağımsız Yargının Savunma kanadını oluşturan savunmanın susturulmaya çalışılması ve hakarete uğraması Anayasaya da bir saldırıdır.

            c- Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde belirtildiği şekilde; herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içermektedir. Bu hak Anayasanın 26. Maddesinde de; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” şeklinde belirtilmiştir.

Bunun yanında Düşünce ve kanaat hürriyetini açıklayan Anayasanın 25. Maddesinde Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu ve her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; düşünce kanaatleri sebebiyle de kınanamayacağı ve suçlanamayacağı açık bir şekilde vurgulanmıştır.

Başbakanlık görevini yürüten R. Tayyip Erdoğan, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na düşünceleri nedeniyle “edepsiz” ifadesini kullanmış, bunun yanın da açıkça üzerine yürümüş ve bu kişilerin konuşturulmaması gerektiğini söylemiştir.

Hukukun üstünlüğünü korumak ve kollamak Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşının asli görevidir. Ancak devleti idare edenlerin bu konuda herkesten daha hassas olması gerektiği su götürmez bir gerçektir. Buna rağmen başbakanlık görevini yerine getiren R. Tayyip ERDOĞAN bu vazifesini yerine getirmek yerine bu konuda açıklama yapan hukuku, adaleti dile getiren herkesi ya azarlamakta ya da düşüncesini dile getirenlere hakaret etmektedir. Daha önce Anayasa Mahkemesi Başkanı’na da benzer tavır sergilediği düşünüldüğünde şüpheli bu tavrını alışkanlık haline getirmiştir.

Bu davranışlar sıradan bir kişi tarafından yerine getirilmiş olsa belki yalnızca kamu görevlisine hakaret niteliği taşıyabilir. Ancak bu davranışlar Türkiye cumhuriyeti Başbakanı tarafından sergilenmiştir. Söyledikleri ve yaptıklarıyla ülke kaderini belirleyen bir kişinin sergilediği bu tutum, belirttiğimiz evrensel insan hakları kurallarının da kamu gücü ve olanakları kullanılarak ihlal edilmesidir.

Dolayısıyla;şikâyet edilen R.Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği fiil her ne kadar kişiye yapılmış sözlü saldırı görünümünde de olsa,Anayasada belirtilen ifade özgürlüğü hakkı ile hukuk devleti ilkesini ihlal eden, kamu düzenine karşı yapılmış bir saldırıdır. Özellikle suç duyurusunda bulunan biz avukatların mesleğine ve meslek birliğine yapılan bir hakaret ve engelleme söz konusudur.

Halkın Kurtuluş Partisi mensubu avukatlar olarak bu suçun toplumsal ve siyasi olarak ayrıca takip edileceğini bilmekteyiz. Ancak cezai anlamda da bir karşılığı olan bu fiillerin cezalandırılması için, kamu adına bu suçun soruşturularak faili hakkında ceza davası açılmasını talep etmekteyiz.

Sonuç ve İstem     : Açıkladığımız ve soruşturma sonucu ulaşılacak deliller ışığında, olayla ilgili gerekli soruşturmanın yürütülerek, sanık hakkında gerekli kamu davasının açılmasını vekaleten saygıyla dileriz. 12.05.2014

Suç Duyurusunda Bulunan

HALKIN KURTULUŞ PARTİLİ HUKUKÇULAR

Av. Metin BAYYAR       Av. Ali Serdar ÇINGI       Av. Sait KIRAN

Av. Doğan ERKAN                                     Av. Azime Ayça ALPEL