AKP’giller’in İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle bağlantılı yolsuzluklarının ardı arkası kesilmiyor. Hatırlanacağı gibi kısa süre önce, Partimizin Pendik Belediyesindeki vurgunları yargıya taşımasının üzerine Danıştay, İBB Başkanı Topbaş, Pendik Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri ve sorumlular hakkında soruşturma açılmasına karar vermişti.
Kurtuluş Partili Hukukçular bu kez de AKP’giller’in İSPARK vurgununu yargıya taşıdı. Basında konuyla ilgili çıkan haberler üzerine harekete geçen Halkçı Hukukçular başta İBB Başkanı Kadir Topbaş olmak üzere İSPARK’tan sorumlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcıları, Daire Başkanları ve diğer tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.
HKP’li Hukukçular, suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“Görüldüğü gibi, müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi kurulduğu 2005 yılından itibaren “BÜYÜK VURGUNLA MÜCADELE”yi programına koymuş, 1950’lerle 2005 verileri ve rakamlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirip dünden bugün ülkemizdeki vurgunun boyutlarını açıklamıştır. Aradan geçen 12 yılda bu acımasız soygun, vurgun ve talan azalmak yerine her geçen gün boyutlanarak artmıştır.
“Nerede bir yolsuzluk, vurgun ve talan varsa anında üstüne gitmeyi ve suçluların cezalandırılmasını sağlamaya bir vatan borcu ve yurtseverlik görevi olarak gören müvekkil parti adına işbu şikâyette bulunuyoruz ve Cumhuriyetin Savcılarını da göreve davet ediyoruz.”
Konuyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçeyi aynısıyla yayımlıyoruz:
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
İSTANBUL
Şikayetçi………………..: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığı
Karanfil Sk. No:24/15 Kızılay/ANKARA
V e k i l l e r i…………..: Av. Orhan ÖZER, Av. Metin BAYYAR, Av. Ayhan ERKAN, Av. Ali Serdar ÇINGI, Av. Tacettin ÇOLAK, Av. Sait KIRAN, Av. Ferit Cöhce, Av. Ayça Okur, Av. Halil AĞIRGÖL, Av. Pınar AKBİNA, Av. Doğan ERKAN
Atatürk Bulvarı Emlak Bankası Blokları B Blok K: 4 D: 16
Fatih/İSTANBUL
S a n ı k l a r…………..: 1- Kadir Topbaş (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
2- İSPARK’tan sorumlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan
Yardımcıları, Daire Başkanları v Diğer ilgililer
3- İSPARK Yönetim Kurulu Üyeleri
4- Nurettin KORKUT (İSPARK Gene Müdürü
5- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mali Denetçileri
6- İSPARK Mali Denetçileri ve Yeminli Mali Müşavirleri
7- Suçun Oluşmasına Yardımcı Olan veya Göz Yuman Suçu
İşleyenler de Dahil Diğer İlgililer
S u ç………………..: Nitelikli Zimmet (TCK.247), Görevi kötüye kullanma (TCK.257/1,2), Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılığa neden olmak (TCK. 158/1-d-e), Vergi Usul Kanunu gereği vergi kaçırmak (VUK. 359), Yolsuzluklarını saklamak amacı ile başkalarına suç atmak (TCK.267)
A ç ı k l a m a l a r :
1- O L A Y :
İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. A.Ş (İSPARK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın en önemli şirketlerinden birisidir.
İSPARK’ın (İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. AŞ) kuruluş amacı web sayfalarında “İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait açık, katlı ve yol üstü otoparkları devralıp, tek elden ve sistemli bir şekilde yönetip işletmektir. Kentli olma ve park etme kültürünü yerleştirmek ve “Güvenle Park, Güler yüzle Hizmet” sloganıyla hizmet etmektir. Şehir içi trafik yoğunluğunun azaltılmasına katkı sağlamak için projeler üreten İSPARK, yeni yapılacak otoparkların nereye yapılacağını stratejik olarak belirlemek ve ağırlıklı olarak yeraltı veya katlı otoparklar yapmak için çalışmaktadır.” şeklinde tarif edilmektedir.
(http://ispark.istanbul/ispark-hakkinda/) ( E.T:01.07.2017)
Geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel medyada çıkan haberlerde İSPARK’da büyük yolsuzluk olduğu, 2017 yılı Mayıs ayında yapılan soruşturmalar neticesinde 21 işçinin işine son verildiği, işe son verirken özellikle sendikalarına da bilgi verildiği haberleriyle birlikte, yolsuzluğun büyük çapta olduğu bu nedenle TBMM’de konu ile ilgili soru önergesi verildiği gibi haberler gündemden düşmedi. Farklı haber sitelerinden örnekler aşağıda verilmiştir. Haberlerin veriliş şekline göre; yolsuzluğun boyutu 21 işçinin 819.000,00 TL’yi (sekizyüz ondokuz bin TL) güveni kötüye kullanarak kendi hesaplarına geçirdikleri kimine göre de 90.000.000,00 TL (Doksan milyon TL) nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer yöneticilerin bilgisi dahilinde zimmete geçirildiğinden bahsedilmektedir.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/770830/iSPARK_vurgun_hatti.html
https://www.sondakika.com/ispark/
http://www.habererk.com/gundem/ispark-ta-buyuk-yolsuzluk-h34595.html
http://odatv.com/ispark-vurgunu-2906171200.html
http://www.haber27.com/akpnin-yolsuzluk-batagi-buyuyor-158191h.htm
İSPARK tarafından yapılan basın açıklamasında; “İSPARK (İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. A.Ş) “İstanbul genelinde 250 civarında cadde ve sokakta, 227 noktada açık ve katlı otoparklar ile hizmet sunmaktadır. Toplamda 1700 personel müşterilerden para tahsilâtı yapmaktadır. Bu personellerin tamamı günlük olarak denetime tabi tutulmaktadır. Yapılan denetimlerde 21 personelin online çalışan cihazların teknik müdahale ile GPRS bağlantılarını kestikleri tespit edilmiştir. Söz konusu 21 personelin iş akitleri feshedilmiştir. Teknik incelemeler sonucu personelin suiistimal ettiği rakam 819 bin TL´dir. Personelin silmeye çalıştığı tüm veriler merkezi veri tabanında kayıtlıdır. Şirketin uğradığı zararın tamamı ilgili şahıslardan dava yoluyla tahsil edilecektir” denilmiştir.
http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/isparktan-usulsuzluk-aciklamasi-1913480/
İşçilerin kullandığı cihazların teknik müdahale ile GPRS bağlantıları kesilerek zarara uğrattıklarından bahsedilse de yukarıda belirttiğimiz haberlerde işçilerin kullandıkları cihazların GPRS bağlantısı olmadan çalışanlarının da olduğu bu nedenle ayrıca GPRS bağlantısını kesmeye gerek olmadığı belirtilmektedir. (Haberlerde genellikle online-offline diye geçmektedir)
Yani şüpheli şirket yöneticileri suçluluk telaşıyla, organize bir şekilde gerçekleştirdikleri vurgunu gariban işçilere yıkmak istemektedirler. İşçilerin işten çıkartıldıkları yetmiyormuş gibi, bir de sözde “şirketin uğradığı zarar dava yoluyla işçilerden tahsil edilecek”miş.
Bu, açıkça kendilerinin işlediği devasa boyutlardaki vurgunu gizlemek amacıyla gariban işçilere atf-ı cürümde bulunma, yani suç atma eylemidir.
Zira İşçilerin Kullandığı Cihazlar; el terminali olup, araç bilgisi, otoparka giriş, çıkış ve ücretleri göstermektedir. Her elektronik aletler gibi bu cihazlarında bir beyni vardır. Bu cihazların beynine yazılım yolu ile yüklenen bilgilerin denetimi online yada GPRS bağlantısı olanlarda hemen ayrı bir beyne yani bu el cihazlarının bağlantılı olduğu ana bilgisayara anında işçinin girdiği bilgileri aktarmaktadır. Online olmayan ya da GPRS bağlantısı olmayanlarda (offline) ise el cihazının ana bilgisayara ya da bağlı başka bir bilgisayara bağlanması ile bilgi akışı sağlanmaktadır. Böylece işçinin kullandığı el terminali ile ana bilgisayar eşleştirilmektedir. Burada beyinler arası bir transfer söz konusudur. Bilişim hukukunun ana felsefelerinden biri de budur. Fizikte; enerji nasıl kaybolmazsa bilişim alanında da beyindeki bilgiler beyin ortadan kaldırılmadıkça kaybolmaz.
Çalışan işçilerin yazılım konusunda veya el cihazının beyni konusunda teknik bilgiye sahip olması gerekir. İşe alınan işçilerin niteliği “İşçilerin İstihdam için 30 yaşını geçmemiş, lise mezunu gençleri tercih ediyoruz. Mülakat ve yazılı sınavlardan geçiriyoruz. 80 saat eğitim veriyoruz. Alanında uzman ya da akademisyenlerin girdiği derslerde; büyükşehirde yaşama, şehirli olma bilinci, adab-ı muaşeret kuralları, parklanmanın trafiğe olan etkisi, Avrupa ve dünyadaki parklama örnekleri, yol yardımı, iletişim, kurumsallık, büyükşehir personeli olmanın getirdiği sorumluluklar, karayolları gibi konular hakkında bilgiler veriliyor.” İspark Genel Müdürü işçilerin niteliğini bu şekilde açıklarken saydıklarının arasında hem nitelik olarak hem de verilen eğitim olarak bilişim tekniğinden bahsetmemektedir. Dolayısıyla el terminalini kullanan işçilerin el terminali ile ilgili teknik bilgi sahibi olmadıkları ortadadır. http://www.ntv.com.tr/ekonomi/otopark-fisleriniz-nereye-gidiyor
jFX9_KonFkGTetPfo2SOAQ (E.T 01.07.2017) .
Bu nedenle 21 tane işçiye atılan suç teknik olarak mümkün değildir. Başka bir anlatımla bu işçilerin, kullandıkları el terminali ile kendilerine yöneltilen suçu işlemeleri bilişim teknolojisi gereği de mümkün değildir. Sadece mesai bitiminde el terminalini işyerine teslim ettiklerinde amirleri ya da şefleri tarafından el terminalleri ana bilgisayara bağlandığı an bütün bilgiler ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla işçilerin günlerce yolsuzluk yapmaları diye bir şey olması işyerinde kurulu bulunan sistem gereği de mümkün değil.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/771463/Bu_vurgun_bizi_asar.html (E:T:02.07.2017) sitesindeki haberde de görüleceği üzere işçiler bizim bu tespitimizi kendilerince açıklamaya çalışmışlardır.
“İSPARK’ın (İstanbul Otopark İşletmeleri Tic. AŞ) ‘suiistimal yaptığı’ gerekçesiyle işten çıkarttığı 21 otopark görevlisinin arasında bulunan isimler, haberimizin ardından kurumun yolsuzluk miktarı olarak açıkladığı “819 bin TL’yi” komik buldu. “Bizim yaptığımız işlemlerin aynısının fazlasını içeride yapabiliyorlar. Benim haberim olmadan cihaza araç girişi, araç çıkışı, fiş keser, fiş çıkarır, borca gönderir. Her şeyi yapabilirler” diyerek İSPARK yönetimini hedef alan işten çıkartılan İSPARK görevlileri, “Biz de AK Partiliyiz. İster istemez AK Partili olmak zorundayız zaten bu kurumda. Siyasi bir kurum. Yolsuzluğu Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı’na, BİMER’e hepsine yazdık. Şimdi personele yıkmaya çalışıyorlar. Hiçbiri dikkate almadı. 2 müdürün yerini değiştirdin. 21 tane adamı çıkarttın. Olayın üzerini kapattın. Bilgi işlemden müdahale edildi. İçeriden müdahaleyle bu işleri saha personeline yıktılar. Siz teknik servisin bildiği bir şifreyi kırmışsınız diyorlar. Biz bu şifreyi kırdıysak siz neredeydiniz? Bize 16 haneli bir şifreden bahsediyorlar. Biz bunu nasıl kıracağız? Biz hacker mıyız” diye sordular.”
İSPARK 2005 yılında kurulduğunda ana sermaye 250.000,00 TL (iki yüz elli bin TL) dır. 2009 yılına gelindiğinde ana sermaye 2.750.000,00 TL (iki milyon yedi yüz elli bin TL) olmuş, 2013 yılına gelindiğinde 19.850.000,00 TL (ondokuz milyon sekizyüz ellibin TL) olmuştur. Sermaye artışına bakınca çok karlı bir alan olduğu gözükmektedir. İspark’ın kendi verilerinden gelir tabloları ve bilançoları incelendiğinde:
2014 yılında yapmış olduğu ciro : 199.303.852,29 TL olduğu,
2014 yılında satış maliyetinin : 174.125.146,29 TL olduğu,
2014 yılında faiz gelirleri : 528.300,65 TL
(http://ispark.istanbul/wp-content/uploads/2014/06/ispark-2014-Gelir-Tablosu.pdf) (E.T:02.07.2017)
2015 yılında yapmış olduğu ciro : 233.110.627,58 TL olduğu,
2015 yılında satış maliyetinin : 204.016.684,48 TL olduğu,
2015 yılında faiz gelirleri : 564.856,82 TL
(http://ispark.istanbul/mali-tablolar/) (E.T: 02.07.2017, bu sayfa da bilginin verilişi hatalı)
2016 yılında yapmış olduğu ciro : 271.442.946,81 olduğu,
2016 yılında satış maliyetinin : 235.565.133,19 TL olduğu,
2016 yılında faiz gelirleri : 979.063,33 TL
(http://ispark.istanbul/wp-content/uploads/2015/12/2016-gelir-tablosu.pdf) (E.T:02.07.2017)
Rakamlar incelendiğinde hiçbir maliyeti olmayan sürekli satış yapan ve cirosunu artıran bu şirketin satış maliyeti adı altında her geçen gün yükselen satış giderleri göze çarpmaktadır.
İSPARK’ın asıl iştigal konusu otopark işletmeciliğidir. Dilekçemize başlarken şirketin amacından bahsettik. İSPARK hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir şirket. Kuruluş amacı ve yöntemi nedeni ile KAMU HİZMETİ sunan bir şirket.
İstanbul’da çoğunlukla yolları kiraya veriyor. Buradaki maliyeti sadece çalıştırdığı elemanın maliyetidir. Eleman gideri dışında bir maliyeti söz konusu değildir.
Yeni yapılan, yeraltı, yerüstü kapalı otoparklara ilişkin denetime elverişli maliyet bilgisi söz konusu değildir. Kaldı ki buradaki maliyet Belediyenin olanakları içerisinde çözülüp İSPARK’a kullanıma verildiği için söz konusu bile değildir.
Yukarıda rakamlar incelendiğinde bu kadar yüksek ciroların bankalardan getirdiği faiz getirileri çok gülünç kalmaktadır. Devlet bankası olan Ziraat Bankasının günlük faiz getirisinden hesap yapıldığında bu cironun günlük getirisi 400.000, 00 TL civarındadır. Hadi hesaplama hataları yanlış yaptık falan diyelim, günlük 100.000,00 TL üzerinden hesaplama yapılsa bile ortaya uçuk kaçık rakamlar çıkıyor. Böyle olunca da yolsuzluğun boyutu hayal bile edilemiyor.
Ne diyordu İSPARK Genel Müdürü; “HER FİŞİN BİR ANATOMİSİ VAR
Park bedellerinin tamamını Büyükşehir Belediyesi mi alıyor?
Her kesilen fişin yüzde 25'i Büyükşehir Belediyesi'ne gidiyor. O da yarısını ilçe belediyelere dağıtıyor. Yüzde 18'si KDV, yüzde 20'si Kurumlar vergisi, personelin stopajı, sigorta primi gibi kesintiler devlete gidiyor. Personelin maaşı (kayıt içi) ödeniyor. Geriye kalan kısımla ise yeni otoparklar yapılıyor. Yani İstanbulluların vermiş olduğu parklanma bedeli, tekrar geriye dönüş yapılıyor”muş.
http://www.ntv.com.tr/ekonomi/otopark-fisleriniz-nereye-gidiyor,jFX9_KonFkGTetPfo2SOAQ
Şüpheliler tarafından organize bir şekilde yapılan bu yolsuzlukla devleti de açık ve seçik dolandırdıkları, vergi kaçırdıkları böylece ortaya çıkmaktadır. Basında ikinci AKBİL yolsuzluğu diye verilmesi boşuna değildir.
Verilen şu tevil yollu ikrar niteliğindeki beyanatlar, suçluluklarını göstermekte olup yapılan yolsuzlukların üstünü örtmeye yöneliktir;
İSPARK Genel Müdürü Nurettin Korkut, İSPARK’ın zarar ettiğine dair iddialara ilişkin açıklama yaptı.
İSPARK Genel Müdürü Nurettin Korkut, "zarar etti" iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada “İSPARK’ın zarar ettiği iddiası asılsızdır, 2015 yılında şirketimiz 938 Bin Lira kar açıklamıştır” dedi. Korkut açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “İSPARK kar değil hizmet öncelikli bir kuruluştur. Şirketimiz faaliyete başladığı 2005 yılından bugüne kadar hiç zarar etmemiştir. 2560 personeliyle hizmet veren İSPARK, İstanbul’u niteliksiz işletmecilerden temizlemiş ve halkın güvenini kazanmıştır. “Güvenle park, güleryüzle hizmet” sloganıyla faaliyet gösteren İSPARK, zarar ettiği iddia edilen 2015 yılında 938 Bin Lira kar açıklamıştır” ifadelerini kullandı.
http://www.liderhaber.org/isparktan-iddialara-yalanlama-geldi-78687h.htm
Şüpheli şirket yöneticileri neden bu şekilde beyanat veriyorlar? Soruşturmanın önünün açılması için ona da değinmekte fayda var;
2005 yılında İSPARK kurulduğunda yönetim kurulu başkanı 3.500,00 TL, yönetim kurulu üyeleri 2.000,00 TL, denetçiler 1.500,00 TL aylık maaş alıyorlardı. Bugün ise yönetim kurulu başkanın 8.150,00 TL maaş almakta, yönetim kurulu üyeleri ise 4.460,00 TL maaş almaktadır. Ayrıca bu kişilerin çoğunluğunun belediyenin başka iştiraklerinde de yönetimde bulundukları düşünüldüğünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tam bir arpalık durumuna düşürülmüştür. Öyle ki; sadece İSPARK da yönetim kurulunda 19 kişi yer almaktadır.
Yaptığımız bu değerlendirmeler İSPARK’ın Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirdiği resmi veriler ve kendi web sayfasında yayınladığı resmi bilgilerin yorumundan ibarettir. Resmi verilerin ışığında göz göre göre yapılan bir yolsuzluk söz konusudur. Biz sadece faiz getirisini örnek olarak sunduk.
Yukarıda anlatılanlardan da görüldüğü gibi, Savcılığınız tarafından HAKKIYLA yapılacak incelemelerde YILIN DEĞİL YÜZYILIN YOLSUZLUĞU ortaya serilecektir. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş olmak üzere gerek Belediye gerekse İSPARK bürokratlarının tamamının işten el çektirilerek detaylı bir inceleme ve araştırma yapılmasını; İSPARK’ı denetleyen bağımlı, bağımsız denetçi firmalar ile yeminli mali müşavirlerinin soruşturma kapsamına alınarak kamunun parasını iç edenlerin bu iç etmeyi perdelemek için işçilere suç atanların soruşturularak haklarında kamu davası açılmasını istemek zorunluluğu doğmuştur.
SUÇ NİTELEMESİ :
Yukarıda açıklanan eylemlerle ilgili olarak:
a-) Sanıkların bilerek ve kasten memuriyet görevlerini kötüye kullandıkları, (TCK.257/1, 2)
b-) Memuriyet görevlerini kullanarak zimmetlerine para geçirdikleri, (TCK. 247 vd.)
c-) Vergi Usul Kanunu gereği vergi kaçırmak suçunu işledikleri, (VUK.359 vd.)
d-) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak Nitelikli dolandırıcılığa aracılık ettikleri (TCK.158/1-d, e)
e-) Yolsuzluklarını saklamak amacı ile başkalarına suç attıkları, (TCK.267 vd.)
hususlarında; kuvvetli şuç şüphesinin varlığı da gözetilerek soruşturmanın acilen başlatılması gerekmektedir.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA GEREKÇEMİZ:
HKP Programında;
“Büyük vurgunla mücadele: Esnafçık 10 kuruşluk malı 15’e satınca, memurcuk 100 kuruşu zimmetine geçirince nasıl mahkemeye düşüyorsa, tıpkı öyle, 7 üzüm tüccarının kayrılarak, bir kalemde yarımşar milyon kazanması, 1 milyon kişinin fındığına yarı fiyat verilip, iki misli kâr edilmesi, bir bankerin 3 günde şayia ile 300 bin lira vurması, 13 milyon köylünün buğdayından 3 yabancı, 3 yerli firmanın 31 milyon ele geçirmesi gibi haksızlıklar da normal ticaretin gereği sayılmayarak adalete teslim edilecek.
“Yukarıda anlatılan soygun ve vurgunlar 1950’lerin olaylarıdır.
“Bugüne (2005’e) gelirsek:
“Ankara Ticaret Odası’nın hesaplamasına göre Türkiye, son beş yılda 184 milyar dolar iç borç faizi, 33.3 milyar dolar dış borç faizi olmak üzere, yalnızca faize 217.3 milyar dolar ödemiştir. Buna banka hortumcularının (bankasının içini boşaltan banka patronlarının) resmi açıklamalara göre 46, ATO’nun iddiasına göreyse 75 milyar dolar olan vurgunlarını da eklersek, Türkiye Halkı, son beş yılın bir yılında yalnızca faizcilere ve banka soyguncularına çalışmıştır. Yani ortalama 70 milyon insanımız, bu beş yılın bir yılını bunlara vermiştir, bunlara çalışmıştır. Tabiî devletin tepesinde bulunanlar da bunlarla ortaktır. Düşünün, bunlar yalnızca iki kalemde yapılan vurgundur… Daha ihale vurguncularının, arpalık vurguncularının, özelleştirme vurguncularının ve benzeri bir sürü vurguncunun yaptıkları var. Bunları da eklersek yukarıdaki rakam ortalama ikiye katlanır. Yani Halkımız son beş yılın iki yılını bu sömürgenler için heba etmiş olur… Unutmayalım ki bunlar normal işleyen bir kapitalist sistem içinde yapılan sömürü değildir. Vurgundur, soygundur…
“(…)
“…. toplam sayıları 2500-3000 civarında olan bu ABD, AB uşağı satılmış, vatan ve halk düşmanı Modern (Finans-Kapitalist) ve Antika (Tefeci-Bezirgân) Parababaları, mazlum halkımızın kanını, iliğini sömürmekte, cennet Türkiye’yi işsizlik ve pahalılık cehennemine çevirmektedir. Kurtuluş Partisi, sayıları bu kadar azlık olan bu hain, insanlık düşmanı Antika sınıfın ve Modern zümrenin peçelerini açacak, ihanetlerini ve yaptıkları can dayanmaz sömürü, soygun ve vurgunu kanıtlarıyla halkımıza gösterecek, sonra da onları teşkilatlarıyla beraber tasfiye edecektir.
“Böylece de Millet Meclisine, Halk Egemenliği içeriğini getirecektir… Sivil ya da militarist, her türlü kırtasiyeci (bürokratça) geriliği ve polisçi tahakkümü halkımıza layık bulmayacaktır.”
Müvekkil Halkın Kurtuluş Partisi kurulduğu 2005 yılından itibaren “BÜYÜK VURGUNLA MÜCADELE”yi programına koymuş, 1950’lerle 2005 verileri ve rakamlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirip dünden bugün ülkemizdeki vurgunun boyutlarını açıklamıştır. Aradan geçen 12 yılda bu acımasız soygun, vurgunu ve talan azalmak yerine her geçen gün boyutlanarak artmıştır.
Nerede bir yolsuzluk, vurgun ve talan varsa anında üstüne gitmeyi ve suçluların cezalandırılmasını sağlamaya bir vatan borcu ve yurtseverlik görevi olarak gören müvekkil parti adına işbu şikâyette bulunuyoruz ve Cumhuriyetin Savcılarını da göreve davet ediyoruz.
Sonuç Ve İstem : Açıkladığımız ve soruşturma sonucu ulaşılacak diğer deliller ışığında, olayla ilgili gerekli soruşturmanın yürütülerek, sanıklar hakkında gerekli kamu davasının açılmasını; dilekçemiz akıbetini takip etmemiz ve diğer yasal haklarımızı kullanabilmemiz için açılacak davaya müdahil olarak katılacağımızdan aşama ve gelişmelerden tarafımıza bilgi verilmesini müvekkil parti adına saygıyla arz ve talep ederiz. 04.07.2017
Müşteki
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP)
Vekilleri
Av. Ayhan Erkan – Av. Ali Serdar Çıngı – Av. Pınar Akbina