Halkçı Hukukçular Korkutulamaz, Yıldırılamaz, Yargılanamaz!

Halkçı Hukukçular korkutulamaz, yıldırılamaz, yargılanamaz çünkü Halkçı Hukukçular; bilimli-bilinçli-inançlı-kararlı duruşlarıyla, AKP’giller’in bütün yolsuzluklarını, hırsızlıklarını, vurgunlarını, soygunlarını, vatana ve halka ihanetlerini yargıya taşıyıp tarihe not düşmeleriyle, yargının AKP’giller’in hukuk bürosuna dönüştürüldüğü bir Hukuk Sisteminin yüzakıdır, onurudur, vicdanıdır ve umududur. İşte Halkçı Hukukçu, Türkiye ve dünya İşçi Sınıfı tarihinde yerini alan İşçi Sınıfı direnişlerinin, işgallerin, grevlerin, örgütlenmelerin bir çoğunda, gerek hukukçu kimliğiyle, gerek gerçek Devrimci kimliğiyle imzası olan, bu direnişlerin, işgallerin, grevlerin örgütlenmesinde yer alan Av. Tacettin Çolak’a, Devrimci Duruşu, Mazlumun, Halkının yanında yer aldığı, AKP’giller’in bütün vurgunlarını, soygunlarını, hırsızlıklarını tarihin silinemez defterine not düştüğü için hakkında davalar açılıyor.

Açılan bu dava aslında, “neden Avukatlık Mesleğini icra ediyorsun?” davasıdır. Bu dava Av. Tacettin Çolak Yoldaş’ımıza verilmek istenen gözdağıdır. Bu dava Halkını, vatanını savunan, halkına, vatanına karşı yapılan ihanetlere sessiz kalamayan tüm hukukçulara, ayağınızı denk alan davasıdır. Ama bu davalaşmanın sonucunda Av. Tacettin Çolak Yoldaş’ımıza verilen beraat kararı, AKP’giller’in bütün yargıçları, kendi hukuk bürolarının birer personeli yapamadıklarını da göstermekte. Bu ülkede gücünü hukuktan ve vicdanlarından alan, hukuksuzluğa, vicdansızlığa direnen hâkimlerin de olduğunu gösteriyor bu dava.

Çağlayan Adliyesi’nde görülen bu tarihi davanın bitiminde adliye önünde yapılan açıklamalar aşağıdadır:

Av. Ayça Okur: Değerli Halkımız, Değerli Basın Emekçileri;

Çağlayan Adliyesi bugün öyle bir yargılamaya ev sahipliği yaptı ki “İstanbul’da Hâkimler varmış”, dedik.

Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükleri düzenleyen başlığı altındaki Adil Yargılanma Hakkı’nın, İhbar ve Yakınma Hakkı’nın, Türk Ceza Kanunundaki İddia ve Savunma Dokunulmazlığının tarafı olduğumuz Uluslararası Sözleşmelerdeki Avukatlık mesleğini korumaya yönelik her türlü hakları bugün bir kez daha korumuş olmanın sevincini, kıvancını yaşıyoruz.

Slogan: Yargılanan Değil Yargılayanız!

Bugün bir Avukat, avukatlık görevini ifa ettiği için görevi nedeniyle yargılandı ve beraat etti.

Kim o Avukat?

Halkçı Hukukçu, Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanlığının yasal vekili. Yüzlerce yolsuzluk, hırsızlık, kamu malı aşırıcılığı, görevi kötüye kullanma, rant, talan dosyalarını yargıya taşıyan elbet gidecek bu AKP’giller iktidarının her türlü yolsuzluğunu ileride tek tek açılmak üzere arşivini oluşturan, yargıya taşıyan, dilekçelerinin altında imzası olan Avukat Tacettin Çolak.

Slogan: Halkçı Hukukçular Onurumuzdur!

Avukat Tacettin Çolak bu davaya konu olayda müvekkili Halkın Kurtuluş Partisi Başkanlığı adına bir suç duyurusu gerçekleştirdi. Suç duyurusunun şüphelileri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gazeteci Fehmi Koru’yu FETÖ elebaşısı, Başkanı Fethullah Gülen’e 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle bir mektup göndermesinde aracılık yapması için yapılan suç duyurusu idi. Bu suç duyurusunda hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde ne Recep Tayyip Erdoğan yargılandı, ne Abdullah Gül yargılandı, ne mektubu taşıyan Fehmi Koru yargılandı. Ancak “bu dilekçeyi neden verdin?” diye Halkçı Hukukçu Avukat Tacettin Çolak yargılandı.

Slogan: Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek!

Bu yargılamayla başta Tacettin Çolak Avukat meslektaşımız olmak üzere bütün Halkçı Hukukçulara, Halkın Kurtuluş Partisine gözdağı verilmek istendi.

Gözdağından korkar mı, Halkçı Hukukçular?

Asla!

Bu bilinmelidir ki; bu yargılamalar da, olası cezalar da bizleri yıldıramaz. Biz yoksulluğu, toplumsal adaleti, dayanışmayı anlatan ta 1962 tarihli “Sefiller” isimli romanında Fransız yazar Victor Hugo’nun belirttiği gibi, duruşmada da dillendirdiğimiz gibi şöyle haykırdık;

Halk bir sessizliktir. Ben bu sessizliğin yılmak bilmez avukatı olacağım. Dilsizler için konuşacağım. Halkın dili haline geleceğim. Tıkacı çıkarılmış kanlı bir ağız gibi konuşacağım. Her şeyi bir bir söyleyeceğim.

İşte bu sözler Halkçı Hukukçulara, Halkçı Hukukçular nezdinde Avukat Tacettin Çolak’ın yaşamına düstur edindiği sözlerdir. Şimdi sözü kendisine veriyorum.

Slogan: Davalar Bizi Yıldıramaz!

Av. Tacettin Çolak: Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkan’ımız Sayın Nurullah Ankut’un bir sözü var; “Biz kimseye hakaret etmeyiz. Hakaret ne söyleyeceğini bilmeyen insanların acizliğidir. Ama biz gerçekler karşısında sözünü sakınmaktan çekinmeyen kahramanlarız.

Şimdi biz, “Türkiye’de kurumlar bağımsız değildir”, diyoruz sürekli yargı değil, basın da değil. Yani basın muhalefetiyle, yandaşıyla sanki biz burada illa bir köpek ısırmamız gerekirmiş gibi bizim bu açıklamamıza haber değeri göstermedi. Yani başka bekledikleri haberler gelmedi onlar için Türkiye’de hukukun ayaklar altına alınması ya da hukuk çölün de bir tane damla olan yeni bir kararın çıkmasının önemi yok demek ki. Ne diyelim biz yine de EM TV’ye konuşarak, Halkın Kurtuluş Yolu’nda konuşarak konuşmamıza devam edelim.

Slogan: Halkız Haklıyız Kazanacağız!

Türkiye’de kimse ama hiç kimsenin, suç işleme özgürlüğü yoktur. Tayyip Erdoğan’da buna dâhildir. Fehmi Koru 17-25 Aralık döneminde Pensilvanya’ya gittiğini yıllar sonra açıklamıştır. Bu bir ifşadır, itiraftır ve aynı zamanda bir suçun deşifrasyonudur. Bu deşifrasyon karşısında koca koca o muhalefet partileri, ana muhalefeti-yavru muhalefeti sessiz ve etkisiz kalırken bu ülkenin en vatansever, en halk sever, en yurtsever Partisi Halkın Kurtuluş Partisi harekete geçmiştir. Bu bizim tarihe olan sorumluluğumuzdan, vatanseverliğimizden kaynaklanır. Bu bizim ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere, vurgunlara, talana karşı hesap sormak için attığımız bir adımdır. Yazdığımız dilekçede tek bir hakaret suç unsuru yoktu. Dolayısıyla biz devletin kurumlarına hani o bir bankada bir elektrik faturası yatırdığı halde cezaevlerinde süründürülen, o hani terör örgütü dedikleri yapıyla ilişkisi olduğunu deşifre eden Fehmi Koru’nun beyanından sonra devletin kurumlarına “harekete geçin, bunu da soruşturun” dedik. Ama bize dava açtılar.

Davalar, yargılamalar, cezalar bizi hiçbir zaman yıldırmadı, yıldıramaz. Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı’yı da tek başına kaldığı işkenceciler karşısında bile kahramanca mücadele ettiği dönemlerde de yıldıramamıştır. 22,5 yıl burjuvazinin zindanlarında kalmış ama o zindanları her defasında üniversiteye çevirmiş bir insandır.

Önderimiz Nurullah Ankut… Doğa sevgisiyle, hayvan sevgisiyle, insan sevgisiyle dolu mücadele hattında onu da açılan davalar, verilen cezalar, yani 52 küsur yıl istenen cezalar da yıldıramamıştır, yıldıramaz. Biz de Önderlerimizin yanında mücadelemizi yürütüyoruz. Ama son zamanlarda bizi taklit edenler, Genel Başkan’ımızı taklit edenler çıktı o dönemde ana muhalefet partisinin başkanı olan kişi tornistan edip, bu kanunsuzluklar karşısında sessiz kalıp sinerken, şimdi kalkmış Ankara’daki yargılamada bizim Genel Başkan’ımız Sayın Nurullah Ankut’u taklit ediyor. Keşke o zaman aynı muhalefeti yapsaydın, AKP şimdi köpeksiz köyde değneksiz gezemezdi. Ama hepsi bir başka bir hesap peşinde oldu. Uzatmayalım…

Biz mahkeme önünde de söyledik, şimdi de söylüyoruz; Türk Ceza Kanunun Cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen 299’uncu Maddesi ilgadır yani yürürlükten kalkmıştır. Anayasaya göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre, Anayasa Mahkemesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin onlarca kararına göre bu maddeden insanlara ceza verilemez. Bunun hukuki ve felsefik açıklamasını da içerde mahkemede yaptık. Beraat kararının gerekçesini görmeden bir şey diyemem ancak, İstanbul 39’uncu Ağır Ceza Mahkemesi siyasal etkilenmeden kendini azade tutup tamamen bir yargısal faaliyet içinde kalan Anayasanın 36 ve 74’üncü Maddeleri kapsamında savcılığa verilen dilekçemiz nedeniyle beraatı “kanunda suç olarak tanımlanmayan bir fiil” diye gerekçelendirirse eksik yapar. Saatlerce içerde vermiş olduğumuz hukuk dersini anlamadığını gösterir. Bunu da buradan altını çizerek söylüyorum.

Sonuç olarak; başta Halkçı Hukukçular olmak üzere, İstanbul Barosunun şimdiki yönetimin ve eski yönetimin temsilcileri, Avukat Hakları İnisiyatifi üyeleri olmak üzere, İzmir’den gelen meslektaşlarım, Artvin önceki Baro Başkanımız Sayın Ali Bey, İzmir ve Ankara’dan gelen meslektaşlarım olmak üzere, onlarca meslektaşımın dayanışmasını savunmasını arkamda görerek ve “herkesin sustuğu yerde avukatın çığlık atması gerekir” düsturuyla bugün bu yargılamayı sonuçlandıran meslektaşlarıma ve Yoldaşlarıma da, tabii Sayın Genel Başkan Yardımcımız Dr. Mustafa Şahbaz’ın da şahsında tüm Halkın Kurtuluş Partili Yoldaşlarıma teşekkür ederim, saygılar sunarım. Armağan olsun bu beraat kararı mücadelemize!

Av. Ayça Okur: Değerli Halkımız, Değer Basın Emekçileri İstanbul’da Hâkimler vardır.

Bugün konumuz: Beraat. Kutlu olsun!

06 Aralık 2024
Halkçı Hukukçular