Gezi Meşrudur! Gezi Haklılıktır! Gezi Halktır!

AKP’giller’in bugünkü gibi iyice pervasızlaştığı günlerdi.

Kadınlara, çocuklara, doğaya, işçilere, köylülere zulmün her geçen gün arttığı günlerdi.

Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması için ağaçların kesilmesi bardağı taşıran son damlaydı.

Bundan 6 yıl önce 27 Mayıs gecesi, Gezi Parkı’nda nöbet tutan insanlara müdahale edilmiş, biber gazı sıkılmış ve çadırları yakılmıştı.

Haber bir anda tüm sosyal medyada yayıldı. İstanbul Halkı Gezi Parkı’na aktı ondan sonra. Günlerce sürecek bir Direniş başlamıştı. Her geçen saat, her geçen gün sayı artıyordu. Sayı arttıkça polis sertleşiyordu. Polis sertleştikçe halk daha çok akıyordu alanlara. Gaz fişeği ile yaralananlar arkaya alınıyor, gönüllü sağlıkçılar tarafından tedavi ediliyor, onların yerine arkadakiler geçiyordu haklı taleplerini haykırmak için. Ama kimse meydanı terk etmiyordu. Yaralanan yarasını sarıyor ve devam ediyordu direnmeye.

Böylece Direniş tüm Türkiye’ye yayıldı. Milyonlar sokaktaydı. Demokratik talepler haykırılıyordu. Tamamen barışçıl bir şekilde öne sürülüyordu talepler. Gezi Direnişi tüm dünyanın gündemindeydi artık.

Siyasi iktidar çok korktu bu Halk Ayaklanmasından. Polisine emirler verdi ve ne yazık ki ölüm haberleri gelmeye başladı. Bu süreçte; Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Abdullah Cömert ve Ethem Sarısülük şehit düştü.

Polisin aşırı derecede biber gazı, gaz bombası kullanmasından dolayı kalp krizi geçirerek, kanser olarak yaşamını yitiren vatandaşlarımız ve gaz fişekleriyle, kurşunla yaralanan binlerce insanımız da cabası…

Böylece günlerce sürdü Gezi İsyanı. Bu arada Gezi Parkında düşlenen bir dünya kuruldu. Herkesin eşit olduğu, birlikte pişirip birlikte yediği,  birlikte temizlediği, kimsenin kimseyi hor görmediği, sanatın ve bilimin güzelliğinin yaşandığı bir dünyaydı bu.

Ancak AKP’giller daha fazla bu duruma tahammül edemediler ve gün geçtikçe saldırganlaştılar. Ve 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin yıldönümünde, gece Parka büyük bir saldırı gerçekleştirerek boşalttılar ve böylece öncüsüz, kendiliğinden gelişen büyük bir halk hareketi, gün geçtikçe zayıfladı.

Gezi Direnişi’nin hıncını alamayan Siyasi İktidar,  bugünlerde, hukuk büroları eliyle Gezi Direnişi’ni FETÖ ve Sorosçu Sivil Örümcek Örgütleri ile ilişkilendirmeye çalışarak iddianameler düzenletmiş ve dava açtırmıştır.

Oysaki Gezi Direnişi, özünde tüm bunların karşısında olan bir Direniştir.

Gezi Direnişi özünde Ortaçağcı Gericiliğe, Emperyalizme,  karşı yapılmıştır.

Dünyanın en barışçıl, en insancıl eylemleri yapılmıştır bu süreçte. Bir suç örgütü olan AKP’giller ise onlarca suç işlemeye devam etmiştir bu süreçte ve hâlâ da devam ediyorlar.  O yıllarda Fetoyla kolkola ülkeyi soyup soğana çeviren de, tüm ülkeyi tarikatlarla, cemaatlerle örümcek ağı gibi donatan da kendileridir. Bu nedenle uydurma bağlantılarla Gezi Direnişi’ni Sorosçu Sivil Örümcek Örgütleri ve FETÖ ile bağlantılandırmaya çalışma çabaları boşunadır.

Çünkü; Gezi Meşrudur! Gezi Haklılıktır! Gezi Halktır!

Halkın Kurtuluş Partisi olarak tüm bu süreçlerde en önde mücadele ettik, öncülük ettik hâla da AB-D Emperyalizmine ve Yerli Uşaklarına karşı en önde mücadele ediyoruz.

Mücadelemiz Türkiye Halklarının tek gerçek Devrimci Partisi olarak tüm hızıyla devam ediyor.

Mücadelemiz, Genel Başkan’ımıza “Cumhurbaşkanına hakaretten” yıllarca mahkûmiyet cezası verilse de, O, AKP’giller’in Mahkemelerinde onların hâkimlerine karşı; “Ben yargılanmam, yargılarım”, diyerek devam ediyor.

Mücadelemiz, ülkedeki tüm haksızlık ve hukuksuzluklara karşı açtığımız davalarla devam ediyor.

Mücadelemiz, yaptığımız yüzlerce eylem ile devam ediyor.

Mücadelemiz, İşçi Sınıfı örgütlenmeleriyle devam ediyor ve edecek.

Tâ ki, ülkemiz AB-D Emperyalistlerinden ve yerli uşakları Ortaçağcı Gericilikten kurtulana ve tek bir sosyalist aile olacağımız günlere kadar devam edece3k!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

30.05.2019
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi