Gerçek TKP’nin ideolojik ve pratik mücadele bayrağı 100 yıldır Proletarya Sosyalistlerinin ellerinde dalgalanıyor!

Dünyanın en haklı ve meşru davası olan Bilimcil Sosyalizm mücadelesinin tohumlarını bu ülke topraklarına ilk olarak “Eneski Sosyalistler” serpmiştir.

Kimdir bu Eneski Sosyalistler?

Bilimsel Sosyalizm mücadelesine Cumhuriyet’in ilanından dahi önce başlamış olan Mustafa Suphi’lerdir, Şefik Hüsnü’lerdir, Hikmet Kıvılcımlı’lardır…

İşte bu Eneski Sosyalistler bundan tam 100 yıl önce, 10 Eylül 1920’de Batılı Emperyalistlerin işgal ve talanlarına karşı Mustafa Kemal önderliğinde Halkımızın ayaklandığı, baş kaldırdığı, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı verdiği sırada Gerçek TKP’yi kurmuşlardır. Çünkü o dönemde Halkımızın en yiğit, en ileri unsurlarından oluşan ve Kurtuluş Savaşı’mıza destek veren bu kadrolar, Antiemperyalist mücadeleyi başarıyla tamamlayıp emperyalistleri ülkemizden defetmenin zaruretinin farkında olmakla birlikte bunun yeterli olmayacağını, ulusal kurtuluşun sosyal kurtuluşla taçlanması gerektiğini bilmekteydiler.

İşte bu sebepten dolayı Gerçek TKP’nin kadroları, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında Tefeci-Bezirgân Sermayenin, Kurtuluş Savaşı’nın başarılmasından sonra iktidarını sağlamlaştırmış olan Anadolu Burjuvazisinin vahşi saldırılarına, tutuklamalarına, işkencelerine, katliamlarına maruz kalmıştır. Bilindiği gibi Bilimcil Sosyalizmin önünü kesebilmek için Mustafa Suphi ve Onbeşler Karadeniz’de alçakça katledilmiştir. Gerçek TKP’nin diğer kadroları ise işkenceli kovuşturmalara uğratılmış, on yıllar süren hapis cezalarına çarptırılmıştır.

Ancak Marksizm-Leninizmin teorik ve pratik silahlarıyla donanmış olan Gerçek TKP’nin mücadelesi tüm baskılara, kovuşturmalara, insanlık dışı işkencelere rağmen devam etmiştir.

Mustafa Suphi’lerin, Onbeşler’in Bakü’de yaktığı meşale; daha sonra, başta Şefik Hüsnü ve Hikmet Kıvılcımlı olmak üzere, Türkiye’deki devrimcilerin elinde yükselmiştir. Ve o bayrak, o meşale bugün de Partimiz HKP tarafından kesintisiz bir şekilde dalgalanmaya, yol göstermeye, ışık olmaya devam etmektedir.

İşte bu zor dönemde, Anadolu ve Rumeli’nin işgal edildiği yıllarda, Gerçek TKP’nin mücadele bayrağını onurluca dalgalandıran kadrolar içinde en önde gelen kişi, 17 yaşında elde silah Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nda çarpışan, Köyceğiz Kuvayimilliye Askeri Komutanlığına getirilen, sonrasında ise zümrüt bir denize dalar gibi sosyal kurtuluş mücadelesine dalarak Gerçek TKP’nin “En Genç Kurucusu” olan, 1925’teki İkinci Kongre’de Merkez Komite’de “Genç Komünistler Reisliği” görevine getirilen Hikmet Kıvılcımlı olmuştur.

Ömrünün 22,5 yılını Türkiye’nin yarı derebeyi zindanlarında geçiren Hikmet Kıvılcımlı Usta, mevcut düzenin komünistler üzerindeki baskılarından dolayı pratik mücadeleden alıkonduğu, işkenceli kovuşturmalara uğratıldığı, yıllar boyu hapislerde en zor koşullarda yaşamaya mahkûm edildiği dönemlerde Gerçek TKP’nin teorik ve pratik önderliğini üstlenmiştir. En zor koşullarda kaleme aldığı orijinal çalışmalarla Türkiye’nin bütün meselelerine ışık tutmuş ve başta “Yol Serisi” olarak adlandırılan bu çalışmalarını Gerçek TKP’nin ve Türkiye Halklarının hizmetine sunmuştur.

Ve Hikmet Kıvılcımlı, Gerçek TKP’nin Teorisyeni olarak; Türkiye Devrimi’nin bütün meselelerini teorik olarak çözümlemiş ve yaptığı olağanüstü çalışmalarla İnsanlığın Tarihöncesinin ve Antika Tarih’in yüzündeki peçeyi kaldırarak, “Tarih Tezi” adıyla Dünya İnsanlığına armağan etmiştir. Ve bu çalışmasıyla da “Usta”lık mertebesine erişmiştir.

Gerçek TKP’nin mücadelesi, 1920’den 1951’e kadar kesintilerle-tutuklamalarla da olsa devam etmiştir. Ancak 1951 Tevkifatında ne yazık ki kadrolarının büyük kısmı tutuklanmış, tutuklanmayanlar ise dağılışa uğramıştır. Kıvılcımlı Usta, “kızıl bir üniversiteye” çevirdiği cezaevinden 1950 Affıyla yeni çıktığı için bu tevkifatın dışında kalmıştır. Usta’mız, TKP’yi yeniden toparlayabilmek amacıyla 1954 yılında Gerçek TKP’nin Minima Programlı legal çıkışını yaparak Vatan Partisi’ni kurmuştur. 1957’de halk düşmanı Menderes Hükümeti tarafından kapatılan Vatan Partisi, Gerçek TKP’nin legal plandaki son çıkışıdır.

Gerçek TKP’nin; Antiemperyalist, Antifeodal, Antişovenist mücadele hattı, 1971’de bedence aramızdan ayrılana kadar Hikmet Kıvılcımlı’yla sürmüştür.

O şanlı mücadele bayrağını Kıvılcımlı Usta’dan devralan kadrolar; devrimci kavgaya önce Devrimci Derleniş sonrasında Devrimci Mücadele olarak devam etmiştir.

Bugün ise bu onurlu mücadelenin bayraktarlığını, başta Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut olmak üzere Proletarya Sosyalistlerinden oluşan, 1920 TKP’sinin teorik ve pratik anlamdaki gerçek önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın tek meşru devamcısı olan Halkın Kurtuluş Partisi yapmaktadır.

Gerçek TKP’nin devamcısı olmak neleri gerektirir?

Gerçek TKP’nin devamcısı olmak AB-D Emperyalistlerine ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadele etmeyi, tıpkı Gerçek TKP kadroları gibi Kurtuluş Savaşı’mıza sahip çıkmayı gerektirir.

AB-D Emperyalistlerine cepheden hiçbir zaman karşı çıkmayan, hatta onların kucağında “solculuk”, “sosyalistlik”, “komünistlik” oynayan kimi yapıların aksine Partimiz HKP; tıpkı Mustafa Suphi ve Onbeşler gibi Mustafa Kemal’in önderlik ettiği Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mıza sahip çıkmakta, aynı bilinçle günümüzde de AB-D Emperyalistlerine ve onların ülkemizdeki uşaklarına karşı amansız bir mücadele yürütmektedir.

Ne diyordu Mustafa Suphi Yoldaş emperyalist işgal sırasında Türkiye Halklarına seslenirken?

“Hemşehri!

“Kendini gösterecek son saat çaldı.

“Çünkü bıçağı gırtlağa sapladılar.

“Geçen dört yıllık kanlı, karanlık muharebede verdiğin milyonlarca kurban yetmiyormuş gibi, şimdi de memleketini bütün Türkiye’yi ve Anadolu’yu, üstünde işlediğin küçük tarlaya varıncaya kadar, Avrupa canavarları aralarında bölüşüyor, kendilerine mal ediyorlar. Fransa, İngiltere ve bunların yardakçısı, Amerikan, Yunan gibi yeryüzünde menfaatten, altından başka ne hak, ne hakikat, hiçbir şeyi tanımayan ve insanlık namına hiçbir şeyi temsil etmeyen devletler, bütün Türkiye ve Anadolu’daki askerlerin silahlarını, eski martinili tüfeklere ve altı patlar Rüvölverlere varıncaya kadar toplanmasını emir ediyorlar. Bununla da Türk işçi ve köylüsünü, talancı Avrupa Emperyalistlerine karşı hakkını müdafaadan aciz bir kadın veya bir çocuk haline getirmek istiyorlar.

“Avrupa’nın alçak bezirgânları Yunan’ın İngilizlere satılmış kancık palikaryaları buna muvaffak olacaklar mı? “Bunlar Türkiye topraklarını kendilerine mahsus bir çiftlik, bu topraklar üzerinde yaşayan mazlum işçi ve köylüyü ise kendileri için kul-köle haline getirebilecekler mi?

“Şüphesiz ki hayır, onlar bu hasis ve murdar muratlarına kavuşamayacaklar… Çünkü bir kere fakir ve mazlum fakat hak ve adaleti, şeref ve namusunu müdafaa için her biri bir aslan parçası olan Türkiye’nin cesur askeri, kahraman işçi ve köylüsü bu alçakça harekete karşı koyacak, kendi toprağından kendisi için zindanlar yapılmasına, kendi gözleri önünde evlad ü iyalinin basmacı Frenk bezirgânlarına esir ve hizmetkâr olmasına asla razı olmayacaktır.”

İşte Mustafa Suphi Yoldaş’ın altını çizdiği bu tarihsel gerçekliğin bugün de tüm yakıcılığıyla var olmasından dolayıdır ki Partimiz, AB-D Emperyalistlerine ve yerli işbirlikçilerine, halk düşmanı AKP’giller’e; “Keşke Yunan Galip Gelseydi”, diyen alçaklara karşı amansız bir mücadele yürütmektedir. Gerçek TKP’nin ideolojice ve pratikçe devamcısı olmak bunu gerektirir!

Başka neyi gerektirir?

Gerçek TKP tarafından ortaya konan ve bugün Türkiye Devrimi’nin önündeki birinci görev olan ve Köylüye Toprak Devrimini sağlayacak Antifeodal mücadeleyi vererek Demokratik Halk İktidarını kurma ve kesintisiz bir biçimde Sosyalizme ulaşma savaşını vermeyi gerektirir.

Gerçek TKP’nin Programı’nda ortaya çok doğru bir biçimde koyduğu tespitleri (ki bunların neredeyse tamamı bugün için de geçerlidir) hayata geçirmeyi gerektirir.

İşte Partimiz HKP’nin Programı da; o Program’dır güncellenmiş haliyle…

Dolayısıyla HKP, Program-Strateji-Taktik açılardan da Gerçek TKP’nin öz devamcısıdır.

Başka neyi gerektirir?

Gerçek TKP’nin Kurucu Kadrolarının izinden gitmeyi gerektirir. Onların mirasının devamcısı ve savaştırıcısı olmayı gerektirir.

İşte Partimiz HKP, kadrolarıyla da bu mirasın devamcısıdır.

Başka neyi gerektirir?

İdeolojisi din olan Antika Tefeci-Bezirgân Sermayeye, bu asalak sınıfın günümüzdeki siyasi temsilcilerinin -AKP’giller’in- toplumumuzu Ortaçağ karanlığına götürme çabalarına karşı mücadele etmeyi, gerçek anlamda Laiklik ilkesini savunmayı gerektirir. Türkiye’de bugün bu mücadelenin öncülüğünü de Partimiz yapmaktadır.

Gerçek TKP geleneği başka neyi gerektirir?

“Yaşasın Halkların Kardeşliği” şiarını gerçek anlamda savunmayı gerektirir. Halklar arasına nifak tohumları eken, özellikle bin yıldır etle tırnak gibi kaynaşmış olan Türk ve Kürt Halklarını birbirine düşman etmeye çalışan AB-D Emperyalistlerinin enstrümanı değil amansız düşmanı olmayı, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi onlara karşı cepheden mücadele etmeyi gerektirir. Partimiz halkların kardeşliği ilkesinin en tutarlı savunucusudur.

Gerçek TKP’nin devamcısı olmak başka neyi gerektirir?

Kütüphane çelebilerinden, tatlı su devrimcilerinden değil; kendisini kaydı hayat şartıyla İşçi Sınıfı Mücadelesine vakfeden, Proletarya Sosyalistlerinden oluşan kadrolar gerektirir. Koşullar ne olursa olsun İşçi Sınıfı Mücadelesine öncülük etmeyi gerektirir. Daima “Başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere” şiarıyla hareket eden Partimiz Türkiye İşçi Sınıfı Mücadelesine sayısız Örgütlenme, İşgal, Direniş armağan etmiştir, Türkiye’nin dört bir yanında İşçi Sınıfını örgütlemeye devam etmektedir.

Kısacası Gerçek TKP’nin devamcısı olmak Gerçek Devrimci Hatta mücadele etmeyi, gerçek anlamda Proletarya Sosyalisti olmayı gerektirir.

Halkın Kurtuluş Partisi, Gerçek TKP’den devraldığı geleneği sürdürecek, Gerçek TKP’nin çizgisi ve ilkeleriyle Devrimci Demokratik Halk İktidarını kuracak ve alınteriyle geçinen çilekeş emekçi halkımızla birlikte bu ülke topraklarında eninde sonunda Sosyalizmi inşa edecektir!

Mirasını onurla taşıdığımız Gerçek TKP’nin kuruluşunun 100’üncü yılı kutlu olsun!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

10 Eylül 2020

HKP Genel Merkezi